İniş Sırası: 17
MAUN SURESİ
Sure No: 107
Bismillahirrahmanirrahim
Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…
1. Dini / yasayı yalanlayan kimseyi gördün mü? 33
33 (17:1-7) Din, insanı / insanları, dünyada ve ahirette, mutlu ya da mutsuz kılacak kuralları, ilkeleri içeren bir yasadır, bir düzendir. Bak. Maide Suresi 3. Salat da bu dinin, bu düzenin ilkelerini yapma, uygulama eylemidir. Yani Salat Bir insan eylemidir; çaba harcamaktır. Salat, insan yaşamının asla terk edilemez bir amelidir ve insanın eylemi ile inancı eşliğinde var olan ve sürgit devam eden çok önemli bir ameldir. Her türlü toplumsal kurumun, aile, siyaset, ekonomi, hukuk, güvenlik, askeri, sağlık, eğitim vs. tüm bu yapıların temelinde salat vardır. Dolayısıyla salat, insan ve toplumla doğrudan ilişkilidir, Salatın özünü, toplumsal eylem ve insanların toplumla olan çok yönlü ilişkileri oluşturur. Salat, sadece dört duvar arasında yapılan bir ibadet değildir; toplumsal ve bireysel yaşamın tüm alanlarını kapsar. Örneğin, aile, ahlak, hukuk, sanat, ekonomi, çevre, siyaset, eğitim, askeri, sağlık vs. gibi, toplumsal yapının tüm kurumlarını kapsar. (Enfäl Suresi 3; Hûd Suresi 87; Tevbe Suresi 71, 103. ayetlerini inceleyiniz.)
Toplumsal değişim ve dönüşüm, salat ile doğrudan alakalıdır ve salat, toplumsal alandaki olumlu değişimleri etkiler. “Salat, insanı fuhşiyattan / kötülüklerden korur.” (Bak. Ankebut Suresi 45) Toplumsal hayatın geçirdiği çağlar, doğrudan salatla ilişkilidir. (Bak. Meryem Suresi 58 ve 59) Salatın bir anlamı da eğitim-öğretimdir. O bakımdan salat / eğitim, toplumsal değerlerin aktarılmasında, sonraki kuşaklara benimsetilmesinde etkili bir işlev görür. Salat, insana, toplumsal sorumluluk bilinci verir. “Musalli” ise toplumuna karşı sorumlu, toplumun sorunlarıyla içli dışlı olan kişidir; dolayısıyla o, toplumsal görev anlayışıyla yüklüdür ve toplumun iyileşmesi adına görevler üslenir ve vicdanında toplumun sesini duyar. (Bak. Tevbe Suresi 84 ve 103).
İşte Kur’an bu suresinde, Yüce Allah, “yazıklar olsun o musallilere…” buyururken, kendisini toplumsal düzenin / dinin üzerinde tutan, kural, yasa, salat tanımayan, başına buyruk, toplumuna ve sorunlarına karşı bilinçsiz, duyarsız, ikiyüzlü, sadece çıkarlarını düşünen bir karakteri / karakterleri anlatıyor. Yoksa, işi sadece “namaza” indirgeyerek, Kur’an buyruklarını dört duvar arasına hapseden bir zihniyetin, Allah’a olan bağlılıklarında tam bir gaflet içinde olduklarını düşünüyorum.
2. Kimsesizi hor gören işte odur.
3. Çaresizlik üzere olanın karnını doyuracağı bir girişimde bulunmayan, işte budur.
4. Yazıklar olsun o musallilere / yazıklar olsun, o yardım ettiklerini sananlara.
5. Onlar salatlarında / yardımlarında, Allah’a olan bağlılıklarında, tam bir gaflet içindedirler.
6. Onlar çıkar sağlamak ve gösteriş için yardım yapan kimselerdir.
7. Üstelik onlar, gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye de engel olurlar.