YUSUF SURESİ

İniş Sırası: 53
YUSUF SURESİ
Sure No: 12
Bismillahirrahmanirrahim

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. Elif, Lâm, Râ. İşte, açıklanmış o kitabın ayetleri.
2. Muhakkak ki, biz onu, okunan, kolayca anlaşılan olarak, sunduk. Umulur ki, siz aklınızla düşünür iyice anlarsınız, 512
3. Biz bu Kur’an’ı / bu okunanı, sana vahyetmekle kıssaların en güzelini sana bildiriyoruz. Oysa sen daha önce bunları elbette bilenlerden değildin. 513
4. Bir gün Yusuf, babası Yakup’a: “Ey Babacığım! Ben rüyamda on bir yıldız, güneş ve ay’ı bana secde ediyorlar olarak gördüm,” dedi. 514
5. Babası Yakup dedi ki: “Ey yavrum! Sakın bana anlattıklarını kardeşlerine anlatma, olur ki, kıskanırlar ve sana karşı sinsi bir tuzak kurarlar. Muhakkak ki, şeytanî haller insanlar için apaçık bir düşmanlıktır.”

6. “Unutma ki, Rabbin seni seçecek ve yüceltecektir. Sana olayların yorumunu öğretecek ve daha önceki ataların İbrahim ve İshak üzerinde nimetini tamamladığı gibi, sana ve Yakup soyuna da tamamlayacaktır. Muhakkak ki, Rabbin her şeyi bilendir, her şey hakkında en doğru kararı verendir.”
YUSUF OLAYINDA DERSLER VARDIR
7. Doğrusu, Yusuf ve kardeşlerinin olayını araştıranlar için dersler vardır.

8. Yusuf’un kardeşleri kendi aralarında; “Babamız, Yusuf ve kardeşini bizden daha çok seviyor. Halbuki biz birbirimize tutkun kalabalık bir aileyiz; doğrusu bu davranışıyla babamız çok haksız bir tutum içindedir,” diye tartıştılar, 515

9. Aralarından biri dedi ki: “Yusuf’u öldürelim, ya da çok uzak bir yere götürüp bırakalım. Böylece babamızın ilgisi ve sevgisi bize yönelir ve aile içi huzursuzluğumuz da düzelmiş olur ve böylece mutlu bir aile oluruz. 516
10. Kardeşlerden bir başkası da şu teklifte bulundu: “Yusuf’u öldürmeyelim. Eğer, mutlaka bir şey yapmaya kararlıysak, onu bir kuyuya atalım. Böylece en azından yoldan geçen kervanlardan biri onu bulup götürebilir.”
11. Bu teklif oy birliği ile kabul edildi. Yusuf’u gezdirmek bahanesi ile babasından izin istediler. Babaları isteksiz olunca dediler ki:
“Ey babamız! Sen Yusuf için neden bize güvenmiyorsun? Oysa biz onun iyiliğini istemekteyiz.”

12. “Yarın Yusuf’u bizimle beraber gönder ki, kırlarda koşup oynasın. Kuşkusuz biz onun koruyucularıyız.”

13. Babaları dedi ki: “Yusuf’u götürmeniz beni kaygılandırıyor çünkü, haberiniz yokken, onu bir kurdun kapmasından korkarım

14. Dediler ki: “Biz kalabalık bir grup olduğumuz halde, Yusuf kurt kaparsa, o zaman gerçekten biz aciz, beceriksiz kişilerden sayılırız.”
15. Böylece kardeşleri topluca karar verip, Yusuf’u kuyuya atmak üzere yola çıktıklarında, Biz Yusuf’a; “Onların bu yaptıklarını, hiç farkında olmayacakları bir zamanda, sen onlara anlatacaksın,” diye vahyettik / bildirdik. 517
16. Nihayet planlarını geçekleştirip, akşamleyin eve döndüklerinde, yalandan ağlaşarak babalarına;
17. “Ey babamız! Biz yarışmak üzere uzaklaşmıştık. Yusuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Ne yazık ki, geldiğimizde Yusuf’u kurt kapmış. Biz, doğru konuşsak bile, haklı olarak sen bize inanmayacaksın,” dediler.
18. Yusuf’un gömleğine yalandan kan bulaştırmışlardı. Babalan Yakup dedi ki: “Söyledikleriniz hiç de inandırıcı değil, anlaşılan nefsiniz sizi bir işe sürüklemiş. Artık bana düşen bu acıya güzelce katlanmaktır. Sizin bu yaptıklarınıza karşı, yardımına sığınılacak olan ancak Allah’tır.”
19. Sonunda, yoldan geçen bir kafile geldi; yolculardan birini su almak için kuyuya gönderdiler. Yolcu gelip kovasını kuyuya sarkıtınca, kuyunun içinde Yusuf’u gördü: “Hey gelin! Kuyuda bir çocuk var!” diye bağırdı. Sonra da Yusuf’u kuyudan çıkardılar ve onu yolda bulduklarını gizlediler. Sanki kendilerinin satacakları bir köleymiş gibi götürdüler. Ancak, onların ne yapacaklarını Allah, çok iyi biliyordu.
20. Yolcular Mısır’a geldiklerinde, Yusuf’u bir an önce ellerinden çıkarmak için, ilk taliplisine ve ucuz bir fiyata, birkaç dirheme sattılar.

21. Yusuf’u satın alan Mısırlı, onu evine getirdi, hanımına “Ona bak, olur ki bize yararı dokunur, belki de onu evlat ediniriz” dedi Böylece Yusuf’u o yerde yerleştirip ona olayların yorumunu da öğrettik. Kuşkusuz Allah işini kesinlikle sonuçlandırandır, fakat insanların çoğu bu gerçeği kavrayamıyor bilemiyorlar.

22. Yusuf büyüyüp olgunluk çağına gelince, Biz onun ilmini ve karar verme yeteneğini geliştirdik, İşte güzel davrananları biz böyle ödüllendiririz.

23. Günlerden bir gün evin hanımı, oldukça sempatik bir genç olan Yusuf’tan yararlanmak istedi. Onu çağırdı, kapıyı kilitledi ve “Haydi gel beraber olalım” diye istekte bulundu. Yusuf telaşla; Asla! Öyle bir şey yapmaktan Allah’a sığınırım. O benim Rabbimdir / efendimdir. Beni güzel bir yere yerleştirdi. Kuşkusuz nankörler kurtuluşa eremez,” dedi.

24. Doğrusu o Yusuf’u çok arzulamıştı. Eğer, Rabbinden bir uyarı işareti görmeseydi, Yusuf da kadını arzulamıştı. Böylece o, kötülük ve fenalıktan kendini uzak tuttu. Muhakkak ki o, bizim has kullarımızdandı.
25. Bu arada Yusuf kurtulmak için kapıya doğru koştu, kadın da arkasından koştu ve Yusuf’u arkadan çekince gömleği yırtıldı. Tam bu sırada kapıda kadının beyiyle karşılaştılar. Kadın şaşkınlıkla, beyine; “Senin ailene sarkıntılık etmek isteyen bu kişinin cezası ne olmalıdır? Hapsedilmesi veya acı bir işkenceyle cezalandırılması gerekmez mi?” dedi.
26. Yusuf da; “Yalan söylüyor, aslında o benden istekte bulundu.” diye kendini savundu. Ve orada bulunan aileden bir kişi; “Eğer, Yusuf’un gömleği ön taraftan yırtılmışsa, kadın doğruyu söylüyor, Yusuf ise bir yalancıdır;”
27. “Yok eğer, gömleği arkadan yırtılmışsa, o zaman kadın yalancı, Yusuf doğru söylüyor,” diye bir öneride bulundu.
28. Baktılar, Yusuf’un gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu görünce, kocası kadına; “Bu, siz kadınların planıdır. Sizin planınız gerçekten çok yamandır,” dedi ve ekledi:
29. “Ey Yusuf, sen bu olayı unut. Aramızda kalsın. Ey kadın sen de yaptıklarından dolayı özür dile. Çünkü sen, suçlusun.”

30. Şehirde olayı duyan birtakım kadınlar: “Azizin / yetkilinin hanımı, hizmetçisini baştan çıkarmaya kalkmış, ne ayıp! Besbelli ki kadın iyice şaşırmış!” şeklinde dedikodu yapmaya başlamışlardı.

31. Dedikodulardan epeyce rahatsız olan kadın, bir parti düzenledi ve dedikodu yapan tüm kadınları partiye davet etti. Onlar için çok lüks bir salon hazırladı. Konukların her birine meyve ile birlikte birer de bıçak verdi. Konuk kadınlar, bıçakla meyvelerini soymakla meşgul iken, ev sahibesi kadın, Yusuf’u çağırdı, ona; “Konukların yanına gir dedi. Yusuf içeriye girip de konuk kadınlar Yusuf’u görünce, öyle etkilendiler ki heyecandan meyve bıçakları ile ellerini kestiler ve “Aman Allah! Bu bir köle değil; bu ancak asil bir prenstir,” dediler.

32. Bu sefer ev sahibesi kadın, “İşte sizin beni suçlamış olduğunuz kişi budur. Ben, onunla birlikte olmak istedim. Fakat masum bir tavırla beni reddetti. Yemin olsun! Kendisine emrettiğimi yapmazsa, zindana atılacak ve aşağılanacaktır,” dedi.
33. O zaman Yusuf; “Rabbim, zindana atılmam onların benden istedikleri şeyden daha hayırlıdır / daha iyidir. Eğer onların planlarını benden uzaklaştırmazsan, ben de onlara meyledip, cahillerden olurum,” dedi.
34. Böylece Yusuf Rabbine uyanlardan oldu. Sonra da onların hilelerinden uzak durdu. Muhakkak ki, Allah en iyi işitendir, en iyi bilendir.
35. Sonra onlar, Yusuf’un suçsuzluğuna dair kesin kanıtları görmelerine rağmen, yine de onun belli bir süre hapiste kalmasını istediler.
36. Yusuf’la beraber, başka bir suçtan, iki genç daha hapse girdiler. Bir gün, onlardan biri dedi ki: “Rüyamda ben kendimi alkollü içki üretir olarak gördüm.” Diğeri de dedi ki: “Rüyamda, ben de başımın üzerinde bir ekmek taşıdığımı ve kuşların onu yediğini gördüm. Sen, bizim bu rüyalarımızı bize yorumlayıver. Muhakkak ki, biz senin bu konularda çok yetenekli olduğunu görüyoruz.”
YUSUF ÖNCE GERÇEKLERİ TEBLİĞ EDİYOR
37. Yusuf dedi ki: “Yemek yeme vaktiniz gelmeden önce, rüyalarınızın yorumlarını size bildireceğim. Ama şunu bilin ki, bunların bilgisini bana Rabbim öğretti. Ben, Allah’a inanmayan bir kavmin inancında değilim, onlar Allah’a ortaklar koşuyorlar, sonraki hayatla ilgili gerçekleri görmezlikten geliyorlar.”
38. “Ben atalarım İbrahim. İshak ve Yakup’un yoluna tabiyim. Kesinlikle bizim, hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmamız olmaz, İşte bu bize ve insanlara Allah’ın bir lütfudur/ bir iyiliğidir. Ne yazık ki, insanların çoğu, bunun kıymetini bilip Allah’a teşekkür etmezler.
39. “Ey benim hapis arkadaşlarım! Ayrı ayrı birçok rabler mi / efendiler mi, daha iyidir, yoksa karşı konulmaz bir güce sahip olan ek Allah mı, daha iyidir?”
40. “Sizin Allah’ı bırakıp, O’ndan başkasına kulluk ettiğiniz şeyler, atalarınızın ve sizin çeşitli isimlerle isimlendirdiğiniz şeylerden başka bir şey değildir. Allah kanıtlanmış delillerin dışında bir şey indirmez. Hükümler sadece Allah’ındır. Emrolunan odur ki, kulluk sadece O’nadır, O’ndan başkasına kulluk yoktur. İşte dosdoğru din / dosdoğru yol budur. Ne var ki, insanların çoğu bunun böyle olduğunu bilmiyorlar.”
SONRA RÜYALARI YORUMLUYOR
41. “Gelelim rüyalarınızın yorumuna: Ey benim hapishane arkadaşlarım! Sizlerden rüyasında alkollü içki gören arkadaş, eskiden olduğu gibi, Rabbine / efendisine içki servisi yapmaya devam edecek; diğer arkadaş ise, çarmıha gerilecek ve kuşlar onun başından yiyecek. İşte sorduğunuz rüyaların yorumu bundan ibarettir.”
42. Bu arada Yusuf, hapisten çıkacağını düşündüğü arkadaşına; Rabbine / efendine benim durumumu hatırlat,” dedi. Fakat şeytanî halleri, nefsi, efendisine / krala, ondan bahsetmeyi unutturdu da, böylece Yusuf uzun seneler daha hapiste kaldı.518
KRALİN RÜYASI
43. Bir gün kral, üst düzey adamlarını toplayarak dedi ki: “Ben rüyamda yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin yediğini, ayrıca yed yeşil başak ve bir o kadar da kurumuş başak gördüm. Ey ileri gelenler! Eğer aranızda rüyaları yorumlayan biri varsa, bu rüyamın ne anlama geldiğini bana yorumlasın.”

44. İleri gelenler; “Bunlar karmakarışık rüyalardır. Biz böyle karışık rüyaların yorumunu bilemeyiz,” dediler.

45. İki kişiden hapisten kurtulmuş olanın aklına, seneler sonra ve bu nedenle Yusuf geldi ve “Ey kral! Beni, hapisteki Yusuf’la görüştürürseniz, görmüş olduğunuz rüyanın yorumunu ben size bildirebilirim,” dedi.

46. Kraldan onay aldıktan sonra, hapishaneye gidip; Yusuf’a: “Ey özü sözü doğru arkadaşım! Bize, rüyada görülen yedi zayıf ineğin, yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başak ve bir o kadar da kuru başağın ne anlama geldiği hakkında bir yorum yap! Ben de doğru ve isabetli yorumunu insanlara / yetkililere bildireyim. Umarım onlar da doğruyu öğrenirler,” dedi.

47. Yusuf dedi ki: “Sözünü ettiğiniz rüyanın yorumu şöyle: Yedi yıl bolluk olacak; bu yıllar boyunca ekip biçtiğiniz ürününüzün her yıl ihtiyacınız kadarını aldıktan sonra, geri kalan kısmını depolarda saklayın.”

48. “Sonra, bolluğun ardından yedi kurak yıl gelecek ve o zaman da depolardaki ürünün, tohumluk için ayırdığınız çok az bir kısmı hariç, geri kalanını o kurak yıllar boyunca kullanın.”
49. “Bu yıllardan sonra da öyle bolluk ve bereketli yıllar gelecek ki, insanlar için verimli, yararlı yıllar olacak.”
50. Hapis arkadaşı, Yusuf’un bu yorumunu krala anlatınca kral, “Yusuf’u bana getirin,” dedi. Haberci, hapishaneye gelip durumu anlatınca, Yusuf ona; “Efendine git de sor bakalım, parmaklarını kesen o kadınların derdi neydi? Kuşkusuz benim Rabbim, o kadınların hilelerini çok iyi bilmektedir,” dedi.
51. Haberci durumu krala arz edince, kral kadınları toplayıp:
“Yusuf ile birlikte olduğunuzda onun hakkında ne konuşuyordunuz?” diye sordu. Dediler ki: “Allah için hayır! Biz Yusuf’tan bir kötülük görmedik!” Bunun üzerine, esas iftirayı yapan, yetkili kişinin hanımı da dedi ki: “Gerçek artık ortaya çıktı ve her şey belli oldu. İtiraf ediyorum ki. Yusuf’u ben yoldan çıkarmaya çalışmıştım. Yusuf’un bu olayda hiçbir suçu yoktu. Muhakkak ki o, doğru söyleyenlerdendi.”

52. Yusuf dedi ki, işte tekrar yargılanmak isteyişimin nedeni, Evinde yetiştiğim kişinin, evde olmadığı bir zamanda benim ona ihanet etmediğimi herkesin bilmesi içindir. Muhakkak ki, karanlık emeller içinde olanlar, hainler Allah’a yol bulamazlar.”

43. “Bununla beraber ben, nefsimi tamamen temize çıkardığımı ileri sürmüyorum. Kuşkusuz insan nefsi, aşırı bir şekilde kötülüğe meyillidir. Ama ben, Rabbimin bana acıdığını, beni koruduğunu söylüyorum; kuşkusuz benim Rabbim çok bağışlayandır, çok acıyandır.”
YUSUF HAPİSTEN ÇIKIYOR
54. Kral, “Yusuf’u bana getirin, onu kendim için danışman yapayım,” dedi. Onunla konuştuğunda da; “Yusuf artık sen, bugünden itibaren yanımızda yüksek makam sahibi, itibarlı ve güvenilir birisin,” dedi.

55. Yusuf dedi ki: “Beni ülkenin hazinelerinden sorumlu kıl. Muhakkak ki, ben hazineyi iyi korur ve ekonomiyi iyi yönetirim.”
56. İşte böylece, ülkede Yusuf için makam, iktidar sağladık. O, orada tam yetkiyle hareket ediyordu. İsteyen kimse bizim rahmetimizden nasiplenir ve özünden davrananların karşılıkları boşa gitmez.
57. İman eden kimseler için ve kötülüklerden sakınıp ortak koşmayanlar için, elbette sonunda daha hayırlı karşılıklar vardır.
RÜYA GERÇEK OLDU
58. Yusuf’un yorumladığı rüya aynen gerçekleşti. Yusuf, bolluk senelerinde gerekli tedbirleri aldı. Nihayet kriz yılları başlayınca, ülkenin her tarafından yardım istemek için akınlar başladı. Bu arada Yusuf un kardeşleri de yardım almak için geldiler ve Yusuf’un huzuruna çıktılar. Yusuf kardeşlerini tanıdı; fakat onlar Yusuf’u tanımadılar.
59. Yusuf kardeşlerinin yüklerini hazırlattıktan sonra, gidecekler sırada şöyle dedi: “Bir dahaki gelişinizde, diğer kardeşinizi de getirin Görüyorsunuz, ben yardımı bol veriyor, ev sahipliğini de iyi yapıyorum ”

60. “Eğer öbür gelişinizde onu bana getirmezseniz, artık benden size bir ölçek bile yardım yoktur. Ve bir daha bana uğramayın,”

61. Dediler ki: “O kardeşimizi buraya getirmek hususunda babasını ikna etmeye çalışacağız. Kuşkun olmasın ki buna çalışacağız.

62. Yusuf, emrindeki adamlara da şöyle dedi: “Bunların getirdikleri Sermayelerini yüklerinin içine geri koyun. Olur ki, ailelerine döndüklerinde bunları görüp belki yardım almak için tekrar gelirler.
63. Babalarına döndüklerinde, “Ey babamız, eğer kardeşimizi götürmezsek, bundan böyle bize erzak vermeyecekler. Kardeşimizi bizimle yolla da tekrar erzak alalım. Biz kardeşimizi çok iyi koruyacağız,” dediler.
64. Babaları Yakup; “Daha önce kardeşiniz Yusuf için size ne kadar güvendiysem, şimdi Bünyamin hakkında da size, ancak o kadar güvenirim. Ben onu Allah’a emanet ediyorum. Allah en iyi koruyucudur ve Allah esirgeyenlerin en esirgeyenidir,” dedi.
65. Yardım yüklerini açınca, sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler ve “Ey babamız, daha ne isteriz? Bak sermayemiz de bize geri verilmiş. Bununla ailemiz için tekrar yardım alırız. Kardeşimizi korur ve bir deve yükü daha fazladan erzak alınız. Çünkü bu getirdiğimiz erzak, bize yetecek kadar değildir,” dediler.
66. Babaları: “Elinizde olmayan çaresiz kalma durumunuz hariç, Bünyamin’i sağ salim getireceğinize dair bana Allah adına sağlam bir söz vermezseniz, onu sizinle göndermem.” Hepsi birden babalarına söz verdiler ve “söylediklerimize Allah tanıktır,” dediler.
67. Bunun üzerine babaları şu tavsiyede bulundu: “Yavrularım, şehre girerken hepiniz aynı kapıdan girmeyin; ayrı ayrı kapılardan girin. Ne var ki, Allah’ın önceden belirlediği bir şeyi de ben sizden savamam. Hüküm Allah’ındır. Ben yalnız Allah’a güvendim. Güvenenler sadece Allah’a güvenmeli.”
68. Babalarının kendilerine tavsiyede bulunduğu gibi, şehre ayrı kapılardan girdiler. Fakat babalarının bu tavsiyesi çocuklarını Allah’ın hiçbir takdirinden kurtaramazdı; babaları Yakup, çocuklarından bunu istemekle, ancak içindeki bir dileği açığa vurmuştu Kuşkusuz Yakup, Bizim kendisine öğrettiğimiz belli bir bilgiye sahipti fakat insanların çoğu bunun farkında değillerdi.

69. Kardeşler, Yusuf’un huzuruna girdiklerinde, Yusuf öz kardeşi Bünyamin’i yanına yaklaştırdı ve kimsenin duymayacağı bir sesle ona, “Ben senin Yusuf kardeşinim; sen olacaklardan üzülme.” dedi.

70. Yusuf, kardeşlerin yükünü hazırlattığı sırada, bir su kabını kardeşi Bünyamin’in yükünün içine koydu. Kafile hareket ettikten bir müddet sonra, adamlarından birini gönderdi ve adam arkalarından; Ey kervan sahipleri! Sizler hırsızlıkla suçlanıyorsunuz” diye kafileyi durdurdu.

11. Yusuf’un kardeşleri onlara dönerek, “Neyi kaybettiniz?” dediler.
72. Yusuf’un muhafızları: “Kralın su tası kayboldu. Onu arıyoruz. Kim onu getirirse ona bir deve yükü ödül verilecektir!” İçlerinden biri de onu onayladı.
73. Kardeşler; “Allah’a yemin olsun ki, biz buraya bozgunculuk çıkarmaya, hırsızlık yapmaya gelmedik, siz de biliyorsunuz ki, biz hırsız da değiliz,” dediler,
74. Muhafızlar; “Peki, yalan söylüyorsanız onun cezası nedir?” dediler.
75. Kardeşler; “Onun cezası, kayıp eşya kimin yükünde bulunursa o kişi tutuklanır. Biz suçluları böyle cezalandırırız,” dediler.
76. Bunun üzerine Yusuf, önce aramaya öbür kardeşlerinin yüklerinden başladı ve en sonunda aranan su kabını kardeşi Bünyamin’in yükünden çıkardı. İşte, Biz Yusuf’a böyle bir planı öğretmiştik. Çünkü, kralın yasasını uygulasaydı, kardeşini alıkoyamazdı; ancak Allah’ın dilemesi başka. Biz içtenlikle dileyen herkesi derecelerle yükseltiriz. Her bilenin üstünde daha iyi bir bilen vardır.
77. Kardeşleri; “Eğer Bünyamin bunu çalmışsa, daha önce kardeşi de çalmıştı,” dediler. Yusuf onlara belli etmeden içinden kendi kendine:
“Siz gerçekten kötüsünüz. Allah anlattığınız şeyin içyüzünü daha iyi bilir,” diye mırıldandı.

78. Kardeşler dediler ki: “Sayın Başkan, bunun oldukça yaşlı bir babası var, onun yerine bizden birimizi alıkoyun. Biz seni iyilik edenlerden olduğunu görüyoruz.”

79. Yusuf, “kayıp eşya kimin yükünde bulundu ise ondan başkasını alıkoymaktan Allah’a sığınırım, o zaman ben yasalara karşı gelmiş olurum,” dedi.
80. Kardeşler, Yusuf’tan ümitlerini kesince, durum değerlendirmesi yapmak üzere tenha bir kenara çekildiler, tartışmaya başladılar. En büyükleri: “Babanızın sizden Allah adına bir söz aldığını ve daha önce Yusuf konusunda da işlediğiniz suçu bilmiyor musunuz? Yemin Olsun, babam bana izin verinceye yahut Allah, çözüm yolu için bana bir kolaylık verinceye kadar buradan ayrılmayacağım. Allah, en iyi karar verendir.”
81. “Siz babanıza dönün ve ‘Ey babamız, oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimiz şeye tanıklık ediyoruz. Gizli yapılan ve haberimiz olmadan işlenen bir şeyi önleyemezdik” deyin.”
82. “”İstersen Mısır halkına ve beraber geldiğimiz kafiledeki kişilere sorabilirsin. Biz gerçekten doğruyu anlatıyoruz,’ deyin,” dedi.
83. Kardeşler döndüler, ağabeylerinin tembihlediklerini aynen babalarına anlattılar. Babaları; “Hayır evlatlarım, size inanmıyorum. Nefisleriniz sizi yine bir işe sürüklemiş. Bana düşen artık güzelce sabretmektir. Olur ki, Allah bana onları topluca getirir. Çünkü Allah, her şeyi bilendir, en doğru kararı verendir,” dedi.
84. Ve onlardan yüz çevirdi ve “Ah Yusuf’um ah! Yazık oldu Yusuf’a!” diye sızlandı. Üzüntüden gözlerine ak düştü, acısını, kederini içine gömdü.
85. Evlatları; “Babacığım, Sen hâlâ Yusuf, Yusuf deyip duruyorsun; böyle devam edersen, Allah’a yemin olsun ki ya hasta düşeceksin ya da helâk olup gideceksin,” dediler.
86. Babaları Yakup: “Evlatlarım beni rahat bırakın! Ben kahrımı ve tasamı ancak Allah’a arz ederim, ben sizin bilmediğiniz şeyleri, Allah’ın bildirmesiyle biliyorum;”
ALLAH’TAN ÜMİT KESİLMEZ
87. “Ey evlatlarım! Gidin, Yusuf’u ve kardeşini iyice araştırın. Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. İnkârcı topluluklardan başkası Allah’ın rahmetinden umut kesmez.” dedi.

88. Bunun üzerine kardeşler tekrar Mısır’a gittiler, Yusuf’un huzuruna çıktılar ve “Sayın Başkan, biz ve ailemiz çok darlık ve sıkıntı çekmekteyiz. Bu yüzden yeterli bir sermaye ile gelemedik ama sen sermayemizin karşılığı yanında bize yardım da et. Allah karşılıksız yardım edenleri ödüllendirir.” Dediler.

89. Yusuf: “Sizler cahilliğiniz yüzünden Yusuf ve kardeşine neler yaptığınızı biliyorsunuz değil mi,” dedi.

9. Kardeşler; “Yoksa sen Yusuf musun?” dediler. Yusuf da, Evet ben Yusuf’um, , bu da kardeşimdir. Allah bize, birbirimize kavuşmayı bu lütfetti. Hiç kuşkusuz içtenlikle Allah’a teslim olur ve güçlüklere karşı göğüs gererse, kesinlikle Allah has kullarını ödülsüz bırakmaz.” dedi.
91. Kardeşleri; “Allah’a yemin olsun ki, Allah seni bizden üstün tutmuştur. Biz gerçekten hatalıydık,” dediler.
92. Yusuf; “Bugün size ayıplama ve azarlama yoktur. Allah sizi affetsin. Allah, merhamet edenlerin en merhametlisidir;”
93. “Kardeşlerim, şu benim gömleğimi alın babama gösterin. Babam onu görünce gözü gönlü açılsın; sıkıntısı, üzüntüsü gitsin ve sonra da tüm ailenizle birlikte bana gelin,” dedi.
94. Kardeşleri Mısır’dan hareket edince babaları Yakup, yanında bulunanlara; “Size yemin olsun ki, eğer bana bu iyice bunamış falan demezseniz emin olun, ben Yusuf’un kokusunu hissediyor gibiyim,” dedi
95. Yakup’un yanındakiler, “Yakup, Allah’a yemin olsun sen hâlâ, eski şaşkınlığından kendini bir türlü kurtaramadın,” dediler.
96. Ne zaman evlatları müjdeyi getirip de Yusuf’un gömleğini babasının gözü önüne konunca, babasının gözü-gönlü açıldı; tüm üzüntüsü, sıkıntısı geçti, kendine geldi ve “Ben size Allah’ın izniyle, sizin bilmediğiniz şeyleri ben biliyorum dememiş miydim?” diyerek sevincini belirtti.
97. Evlatları: “Ey babamız, suçumuzdan dolayı bizleri affet; çünkü biz gerçekten çok büyük bir suç işledik.” dediler.

98. Babaları: “Siz suçunuz için Rabbinizden bağışlanma dileyin çünkü benim Rabbim, çok bağışlayandır, çok acıyandır.” dedi.
MUTLU SON
99. Nihayet, tüm Yakup ailesi Mısır’a gidip, Yusuf’un yanına vardıklarında Yusuf, anne ve babasına hasretle sarıldı, kucakladı ve “Allah’ın izniyle, güven içinde Mısır’a hoş geldiniz,” dedi.

100. Ana ve babasını kendi makamına oturttu. Sonra hepsi birden Yusuf’a kavuşturan Rableri için secdeye kapandılar. Yusuf dedi ki: Ey babacığım! İşte bu, daha önceden görmüş olduğum rüyanın gerçekleşmesidir, Gerçekten, Rabbim onu gerçekleştirdi, şeytani haller benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra ve rabbim beni hapishaneden çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle doğrusu bana çok iyilikte bulundu. gerçekten benim rabbim dileyen herkes için çok şefkatlidir hiç kuşkusuz benim rabbim her şeyi en iyi bilendir en doğru kararı verendir.
YUSUF’UN TEŞEKKÜR DUASI
101. “Ey Rabbim, sen bana kesinlikle iktidardan pay verdin ve olayların yorumunu öğrettin. Ey yerin ve göklerin yaratıcısı Rabbim! Sen benim dünya ve ahirette işlerimi yoluna koyansın, sensin benim velim, sahibim. Benim canımı Müslüman olarak al ve beni hoşnut olduğun kulların arasına koy.”
İŞTE YUSUF OLAYININ GERÇEĞİ
102. İşte bu Yusuf olayı, senin daha önce bilmediğin, geçmişte yaşanmış gerçek haberlerdir. Bunları sana vahyediyoruz / anlatıyoruz. Kardeşleri topluca karar alıp Yusuf’a tuzak kurarlarken, sen onların yanında değildin ki bunları bilesin. 519

103. O bakımdan sen bunları şiddetle arzu etsen de, insanların çoğu bu anlattıklarına inanıcı değildir.
104. Halbuki sen bunları, onlardan bir çıkar sağlamak, bir ücret almak için, kendin uydurmuyorsun. Bu Yusuf olayı, tüm dünya halkları için, ibret alınması gereken bir derstir; bir öğüttür.

105. Bununla beraber göklerde ve yerde ders alınacak o kadar çok şeyler var ki, ama insanlar onlarla hiç ilgilenmezler.

106. Ve insanların çoğu, şirk koşmadan Allah’a inanmazlar. 520

107. Ortak koşucular, Allah tarafından kuşatıcı bir felaketin kendilerine çatmayacağından emin mi oldular ya da farkında olmadan Dünyanın sonunun aniden gelmesi karşısında kendilerini garantiye mi aldılar?

108. Ortak koşuculara de ki: “Benim yolum şudur: Ben Allah’a çağıyorum. Ben ve beni izleyenler aydınlık bir yol üzerindeyiz. Ben Allah’ı ortaklardan tenzih ederim. Ben asla ortak koşanlardan değilim.”

109. Ve Bizim senden önce de seçip vahyettiğimiz elçilerimiz, kent halklarının arasından seçtiğimiz adamlardan başkası değiliz. Ortak koşucu inkârcılar, yeryüzünü dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduklarına bakmazlar mı? Allah’a ortak koşmaktan sakınanlar için ahiret yurdu kesinlikle daha hayırlıdır / daha iyidir; aklınızla düşünmez misiniz?
110. Ne zaman ki gönderdiğimiz elçiler, umutlarının son noktasına geldiler ve kendilerinin yalancı çıkarıldığını sandılar, işte o zaman, onlara zaferimiz geldi. Nitekim biz dileyen / benden umudunu kesmeyen herkesi kurtarırız. Ama, azabımız da suçlular topluluğundan asla geri çevrilmez.
111. Dikkatinizi çekerim! Daha önceki elçilerin ve halkların kıssalarında, aklını kullananlar için, ders alınacak pek çok ibretler vardır. Bu Kur’an, uydurma bir hadis değildir: Aksine bu Hadis / bu Kur’an kendisinden önce gelenleri içinde toplayan ve her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir Rahmettir, 521

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir