İniş Sırası: 72
İBRAHİM SURESİ
Sure No: 14
Bismillahirrahmanirrahîm
Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…
1. Elif. Lâm. Râ. Bir Kur’an ki, onu sana biz indirdik. Rablerinin izniyle insanları cehaletin karanlığından gerçeklerin aydınlığına çıkarması için. En güçlü ve en çok övgüye layık olan Allah’ın yoluna..
2. O Allah ki, göklerde ne varsa, yerde ne varsa hepsi O’nundur. Gerçekleri görmezlikten gelip, şiddetli sıkıntılar içinde olanların vay haline!
3. Onlar, sonlarını düşünmeden dünya hayatının sevgisiyle oyalanırlar. Allah yolunda olanlara engel olurlar ve doğru olmayan rivayetlerin peşinden koşarlar. Böylece onlar gerçeklerden uzaklaşırlar.
HER ELÇİ KENDİ ANA DİLİYLE TEBLİĞ ETTİ
4. Gönderdiğimiz her bir elçi, kendi milletine, sadece kendi ana diliyle gerçeklerimizi apaçık tebliğ etti. Artık bundan sonra isteyen kimse, Allah’ın gerçeklerinden sapar ve isteyen kimse de gerçeklere giden yolu bulur ve en güçlünün, tüm varlığa hakim olanın Allah olduğunu anlar. 780
5. Doğrusu Musa’yı da halkını karanlıktan aydınlığa / esaretten özgürlüğe çıkar ve onlara başlarından geçen sıkıntılı günleri anımsat diye elçi olarak gönderdik. Muhakkak ki, bunda her türlü güçlüklere göğüs geren ve sürekli Allah’ın bahşettiği nimetlerin karşılığını ödeyen herkes için, alınacak dersler vardır. 781
6. Musa halkına şöyle dedi: “Allah’ın size yaptığı iyiliği hatırlayın. O sizin, firavun ve adamlarının zulmünden kurtulmanızı sağladı. Hani bir vakit, firavun ve adamları size işkencenin en ağırını uyguluyordu da, oğullarınızı köleleştiriyor, kadınlarınıza çirkin davranışlarda bulunuyorlardı. İşte bu, Rabbinizin size çok büyük bir sınavıydı.”
7. “Hatırlayın, Rabbiniz şöyle duyurmuştu: ‘Eğer verdiklerimin karşılığını öderseniz, elbette size daha fazlası verilir ve şayet iyilik bilmezlik ederseniz, kesinlikle siz şiddetli sıkıntılar içinde kalırsınız.
8. Musa devamla: “Ey halkım! Siz ve yeryüzünde bulunanların tümü, Allah’ın verdiklerine nankörlük etseniz, şu muhakkak ki, Allah, çok zengindir ve O, en çok övgüye layık olandır.”
9. Sizden önce gelmiş Nûh kavmi, Âd ve Semûd kavimlerinin haberleri size gelmedi mi? Gerçekleri kanıtlarıyla apaçık açıklayan, kendilerinden olan elçiler onlara gelmişti. Fakat onlar elçileri konuşturmadılar; dediler ki: “Biz sizin bize anlattığınız şeyleri reddediyoruz. Çünkü, sizin bizi davet ettiğiniz şey konusunda kuşku içindeyiz.”
10. Elçiler de onlara: “Gökleri ve yeri yaratan Allah’tan mı kuşkulanıyorsunuz? Halbuki O, sizin günahlarınızı bağışlamak ve sizi süresi belirlenmiş bir zamana kadar yaşatmak için size çağrı yapıyor,” demişlerdi. Onlar da elçilere, “Siz de bizim gibi birer insansınız, siz bizi atalarımızın geleneksel inancından çevirmek istiyorsunuz. Bu iddianızı neye dayandırıyorsunuz, hadi bize açık bir kanıt getirin,” demişlerdi.
11. Elçiler de onlara şöyle dediler: “Evet! Biz elbette sizin gibi birer insanız. Ancak, Allah kullarından dilediği kimseleri elçilikle onurlandırır. Allah’ın bilgisi olmadıkça bizim size bir kanıt getirmemiz olanaksızdır. İnananlar yalnızca Allah’a dayanıp, güvenirler.”
12. “Hem biz ne diye Allah’a güvenmeyelim ki, O bize ne yapıp ne yapmayacağımız tüm yolları gösterdi; sizin bize yaptığınız eziyetlere karşı, elbette biz, yılmadan çabamızı sürdüreceğiz ve inananlar olarak hep Allah’a güvenip, dayanacağız.”
13. Bu sefer Allah’ın ayetlerini reddedenler elçilere dediler ki: “Ya tam olarak atalarımızın geleneksel inancına geri dönersiniz ya da sizi yurdumuzdan kovarız!” O zaman Rableri elçilerine şöyle vahyetti: “Ortak koşarak kendilerine yazık edenler elbette helâk olup giderler.”
14. “Onlardan sonra sizleri o yerlere yerleştireceğiz. İşte bu, gücüme ve kudretime boyun eğenlere sözümdür.”
15. Allah’ın gücüne ve kudretine boyun eğenler fetihle başarılı oldu; zorbalıklarında inat eden ortak koşanlar ise, kaybedenlerden oldular.
16-17. Ardından da cehennem!.. Onlar orada, tadı iğrenç su içecekler; onu yutmaya çalışacaklar, ama boğazlarından geçiremeyecekler. Ölüm her yandan üzerlerine çökecek, ama ölemeyecekler. Nihayet can yakıcı bir azap!..
18. Rablerinin ayetlerini örtbas edenlerin örneği şöyle: Onların yaptıkları tüm işler, fırtınalı bir günde şiddetli bir rüzgârın bir ateş külünü savurması gibi savrulup gitmesine benzer. Kazandıklarından hiçbir şey ellerinde kalmaz. İşte gerçek kayıp budur.
19-20. Allah’ın gökleri ve yeri bir düzen ile yarattığını görmez misin? Böylesi bir güç sahibi olan Allah, istese sizi yok eder ve yerinize yepyeni birilerini yaratır. Bu, Allah’a hiç de zor gelmez.
21. Onlar, hep birlikte Allah’ın huzuruna çıkarıldıklarında, kananlar, kandıranlara şöyle diyecek: “Kuşkusuz bizler dünyada size tabi olmuş bir mürid idik. Peki, şimdi siz, Allah’ın azabından, bizleri koruyabilecek misiniz?” Onlar da şöyle cevaplayacak: “Ne yapalım, Allah bize bir yol gösterseydi, biz de size gösterirdik. Şimdi, sızlansak da sabretsek de bizim için fark etmez. Çünkü bizim için kurtuluş yok.”
22. Hesapları görülüp her şey bitince de şeytan / kandıran şöyle diyecek: “Kuşkusuz, Allah size gerçek olanı vaat etmişti; ben de size bir vaatte bulundum, ama şimdi ben yalancı çıktım. Zaten benim sizin üzerinize herhangi zorlayıcı bir yetkim de yoktu. Ancak ben sizi davet ettim; siz de koşa koşa bana geldiniz. Bu yüzden siz beni kınamayı bırakın da
kendinizi kınayın. Artık şimdi ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni… Aslında önceden de, ben sizin Allah’a ortak koşmanızı istemedim.” Kuşkusuz şirk koşarak kendilerine yazık edenlere acı verici bir azap vardır.
23. İnanan ve güzel işler üretenler, Rablerinin izniyle altlarından ırmaklar akan, sürekli kalacakları cennetlere konulacaktır. Ondan orada birbirlerine temennileri “Selâm!”dır.
24. Bakmaz mısın Allah nasıl bir örnek veriyor? Hoş bir söz, kökü sağlam, dalları yukarıya doğru uzanmış, görkemli bir ağaç gibidir.
25-26. Ki, böylesi bir ağaç, Rabbinin izniyle, her mevsim meyvesini verir. Buna karşın çirkin, kötü bir söz, kökü çürümüş, dalları kurumuş, dokunsan yıkılacak bir ağaç gibidir. İşte Allah, insanlar düşünsün ders çıkarsınlar diye böyle örnekler veriyor.
27. Allah, içtenlikle inananları, sözlerinin tutarlı, sağlam olması nedeniyle destekler. Ortak koşarak kendilerine yazık edenler sapkınlıkta bırakılır. Allah, herkesin kendi isteğiyle tercih ettiği şeyi yapar.
28-29. Allah’ın ayetlerini örterek, toplumlarını kargaşaya sevk eden ve yurtlarını cehenneme çeviren kimseleri görmez misin? Onlar o cehennemi sıkıntılarda boğulacaklardır; ne acı bir son!
30. Onlar, insanları Allah’ın ayetlerinden saptırmak için, O’na ortaklar kılıyorlar. Onlara de ki: Çıkarınız için aldatın bakalım! Kuşkusuz varacağınız yer ateştir.
31. Kullarıma anlat: Hiçbir alış-verişin ve dostluğun fayda sağlamadığı bir gün gelmeden önce, iman edenlerden olsunlar; salatı ikame etsinler / Allah’a ortak koşmama bilincini ayakta tutsunlar ve kendilerine vermiş olduğumuz rızklardan, gizliden ya da açıktan, paylaşımcı olsunlar.
32. O Allah ki, gökleri ve yeri yarattı; yukarıdan yağmur indirdi, onunla rızık için yerden çeşitli ürünler çıkardı; sizin için nehirler oluşturdu, koyduğu yasa gereği, gemilerin denizlerde akıp gitmelerini sağladı.
33. Aynı şekilde, koyduğu yasa gereği, yörüngelerinde düzenli seyreden güneşi ve ayı, birbiri ardınca gelen geceyi ve gündüzü de sizin için var etti.
34. Siz, Allah’ın nimetlerini saymakla bitiremezsiniz. Allah size, istediğiniz şeylerin hepsinden verdi. Ama insan çok kere iyilik bilmez ve çok kere de kendi zararına iş yapandır.
İBRAHİM’İN DUASI
35. İbrahim bir zaman şöyle dedi: “Rabbim, bu beldeyi bir güven yeri kıl; beni ve oğullarımı putlaştırılmış şeylere kulluk etmemizden uzak tut!”
36. “Rabbim, onlar yüzünden birçok insan yoldan çıkıyor. Bundan böyle kim benim tebliğ ettiğime uyarsa, o benin yolumdadır; kim de karşı gelirse, artık, bağışlayan da, merhamet eden de Sensin!”
37. “Rabbim! Salatı ikame etmek için / ortak koşuculuğa karşı mücadele için, Sen’in korunmuş evinin / düzeninin temelinin atıldığı, tarıma elverişsiz bir vadiye, oğlumu yerleştirdim. Rabbim! İnsanların gönüllerini ona / onlara karşı meyledici kıl ve onu / onları ürünlerle rızıklandır; umulur ki, o / onlar, verdiğin nimetlerin karşılığını öderler.” 782
38. “Ey Rabbim! Kuşkusuz, sen bizim gizlediğimizi de, açıkladığımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Sen’den gizli kalmaz.”
39. “İhtiyarlık halimde bana İsmail’i ve İshak’ı verdin; sonsuz övgüler Sana olsun! Kuşkusuz benim Rabbim seslenişimi çok iyi işitendir.”
40. “Rabbim, beni ve soyumdan gelecekleri salatı ikame etmiş / Sana ortak koşmadan bağlanmış olanlardan kıl. Rabbim dualarımı kabul Buyur.”
41. “Rabbim, hesabın görüleceği gün, beni, anamı, babamı ve inananları bağışla!”
ALLAH’IN YANITI
42. Sakın, ortak koşucuların yapmakta olduklarından Allah’ı habersiz sanma! O, onları sadece, gözlerin dehşetten donup kalacağı bir güne kadar ertelemektedir.
43. O gün onlar hiç kimseye, hatta kendilerine bile bakmazlar, kafalarını dikmiş bir halde koşuştururlar; yüreklerinde de bir bencillik vardır.
44. Sen azabın kendilerine geleceği gün hakkında insanları uyar. O gün ortak koşarak kendilerine yazık edenler şöyle diyecek: “Rabbimiz bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin çağrına uyalım ve elçilerin tebliğ ettiklerine tabi olalım.” Fakat onlara şöyle denecek: “Daha önce siz, kendiniz için, sonunuzun gelmeyeceğine dair yemin etmemiş miydiniz?”
45. “Hem siz, daha önce şirk koşarak kendilerine yazık etmiş olanların yurtlarında oturmuştunuz ve onların başına neler geldiğini de size apaçık bildirmiştik. Üstelik size onlardan örnekler de vermiştik.”
46. Gerçekten onlar tuzaklarını kurmuşlardı; ama onların kurdukları tuzaklar Allah’ın bilgisi dahilinde idi. Tuzakları dağları yerinden oynatacak kadar olsa bile neye yarar!..
47. O halde sakın sen, Allah’ın elçilerine verdiği sözden cayacağını sanma. Allah elbette üstündür, kimsenin yaptığını yanına bırakmaz.
48-49. O gün, yeryüzü başka bir yeryüzüne, gökler de başka göklere dönüştürülecektir. Ve herkes tek ve her şeye üstün olan Allah’ın huzuruna getirilecek ve o gün suçlular, zincirlere vurulmuş olarak görülecektir. 783
50. Onların giysileri katrandan olacak ve yüzlerini de ateş kaplayacaktır.
51. Allah her nefsi, kendi yapmış olduğu ile karşı karşıya getirecektir. Kuşkusuz Allah, hesabı çok çabuk görendir.
KUR’AN TÜM İNSANLARA ÇAĞRIDIR
52. İşte bu Kur’an, onunla uyarılsınlar, Allah’ın yalnız tek bir ilah / tek bir efendi olduğunu bilsinler, aklını işletenler iyice düşünüp öğüt alsınlar diye tüm insanlığa bir duyurudur/ bir çağrıdır.