MUHAMMED SURESİ

İniş Sırası: 95
MUHAMMED SURESİ
Sure No: 47
Bismillahirrahmanirrahîm

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. O din adamları sınıfı ki, gerçekleri örterler ve Allah’ın yolundan; O’nun ayetlerini anlamaktan yüz çevirirler. Kesinlikle onların yapmış olduğu tüm işler boştur.

2. İnanmış kimseler, toplum yararına iyi ve düzeltici işler üretirler ve Muhammed’e indirilen Kur’an’a inanırlar, onu anlamaya çalışırlar. Ki o Kur’an, Rablerinden gelen gerçektir. Onu anlayıp uygulayanlar kötülüklerden uzak kalır ve düşünceleri ortak koşuculuktan temizlenir.

3. İşte böyle! Kuşkusuz gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, rivayetlere; boş söylentilere uyarlar; inanmış kimseler ise, Rablerinden Hak olarak indirilen Kur’an’a uyarlar. İşte Allah, insanlar için durum vaziyeti, onlara örneklerle böyle vurgular.
4. Siz de, gerçekleri görmezlikten gelip örtenlerle karşılaşıp münakaşaya girerseniz hemen onlara, bağlandıkları şeyin yanlış olduğunu iyice vurgulayın. Onlara inanacakları gerçeği örnekli olarak anlatın; tâ ki onlar, ağırlıklarını yani ortak koşucu düşüncelerini zihinlerinden atıncaya kadar, onlarla mücadeleyi sürdürün ve onlara gerçeği anlatmada, ne yapılması gerekiyorsa en sağlam bir şekilde onu yapın. Şayet onlar Allah’ı ortaksız olarak anlamayı isterlerse, elbette karşılığını bulurlar. Siz birbirinizi gerçekleri anlamak için düşünmeye sevk edin. Kur’an’ın bildirdiği gerçekleri anlama ve anlatma yolunda ömür tüketenlerin çalışmaları asla boşa gitmez.
5-6. Onlar dosdoğru yolu bulanlardır; düşünceleri ortak koşuculuktan temizlenmiş olanlardır. Ve onlar gerçeklere arif olmuşlardır; yani bilinçlenmişlerdir; onlar huzurlu ve mutlu yaşamayı hak edenlerdendir, 1080
7-8. Ey inananmış kimseler! Eğer siz yardımlaşır ve Allah’ın buyruklarını uygularsanız, Allah’ın yardımını bulursunuz ve O sizi zor durumda bırakmaz, Gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, kesinlikle onlar, zor durumda kalır ve onların yaptıkları tüm işler boşa gider.

9. İşte böyle! Çünkü gerçeği örtenler, Allah’ın indirdiği Kur’an’ın anlaşılmasından hoşlanmazlar. Bu yüzden onların yaptıkları tüm işler boştur.

10. Gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, yeryüzünde seyahat etmiyorlar mı? Kendilerinden önceki o durumda olanların sonu nasıl olmuş, düşünseler ya! Kendileri gibi onlar da Allah’ın indirdiği gerçeği görmezlikten gelmişlerdi de, Allah üzerlerine felaketler yağdırmıştı. Allah’ın Kur’an’ını anlamsız kılıp örtenler için de, benzer son kaçınılmazdır.
11. İşte böyle! Kuşkusuz iman etmiş kimseler, koruyucularının Allah olduğunu bilirler. Gerçekleri görmezlikten gelip örtenler ise, koruyucularının Allah olduğunu idrak etmezler.
12. Kuşkusuz içtenlikle iman eden, toplum yararına iyi ve güzel işler üreten kimselerin yaşamları, huzurlu ve mutlu bir akıcılık içindedir. Gerçekleri görmezlikten gelip örtenler ise, hayvanlar gibi yerler-içerler kendi çıkarlarının peşinde koşarlar ve kesinlikle onlar hep yakıp yıkıcı durumdadırlar.
13. Seni vatanından çıkaran Mekkeli müşriklerden çok daha güçlü nice kent halkları, onların hepsi helâk olup gittiler. Ama helâk olurken, onlara hiçbir yardım eden çıkmadı.
14. Şimdi, Rabbinden gelen apaçık ayetlere uyan kimse, kendi arzusuna, kendi çıkarına göre üretilmiş rivayetlere tabi olan ve bu yanlış davranışı kendisine cazip gelen kimse gibi midir?
15. Kötülüklerden sakınıp Allah’a ortak koşmayanlara söz verilen cennetin örneği şöyle: Orada dupduru akan sular, alabildiğine bol, tadı hiç bozulmayan sütler, süzme ballar, içenler için tadı damakta üzüm şıraları ve ayrıca orada türlü çeşitli meyveler ve en önemlisi Rablerinden bir bağışlanma… Şimdi, böyle nimetler içinde yaşayanların durumu ile, sürekli can yakıcı sıkıntılarla kıvranan ve bağırsaklarını parça parça
edecek olan bir kaynar sudan içirilen kimsenin durumu aynı olur mu? 1081

16. Ortak koşanlardan seni can kulağı ile dinler gibi görünenler, senin yanından ayrıldıkları zaman, derste beraber olduğu inananların kafasını bulandırmak için; “O, az önce anlattığı bilgiyle ne demek istedi ki,” diye kuşku yaratırlar. İşte böyle kimseler kendi çıkarlarına tabi oldukları için, onların kalpleri, elçinin tebliğ ettiği Kur’an bilgisine kapalıdır.

17. Dosdoğru yolda ilerleyen kimselerin gerçeği anlamaları artar, hidayet bulurlar ve onlar gerçeği anlatırlar, kötülüklerden sakınırlar, Allah’a ortak koşmazlar.

18. Kendi çıkarlarına tabi olanlar, gerçekleri anlamak için hiç düşünmezler mi? Kıyamet vaktinin ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar? O an gelip çatınca, gerçeği anlamanın ne yararı olur? Aslında düşünenler için, kesinlikle onun işaretleri gelmiştir. Artık kendilerine sunulan gerçekleri anlasınlar.

19. Sadece Allah vardır; ilah, efendi yoktur, artık bu gerçeği bilin! Hem sen kendi günahın için hem de inanan kadınlar ve inanan erkekler kendi günahları için bağışlanma dileyin. Allah, sizin gezip dolaştığınız yeri de bilir, varıp duracağınız yeri de bilir.
İKİYÜZLÜ DAVRANIŞ
20. İkiyüzlüler, iman eden kimselere; “Keşke savaşla ilgili, bir bölüm indirilse” derler. Ne zaman ki, kesin hükümler içeren bir bölüm indirilip ve onun içinde savaştan da söz edilince, bu sefer hasta ruhluların, düşünceleri kirli olanların, tam da kendilerine yaraşır durumda, tıpkı ölüm baygınlığı geçiren bir kimsenin bakışı gibi, sana baktıklarını görürsün.
21. Halbuki emir kesinleştiğinde, herkesin yararına olduğu bilinen
bir söze itaat etmeleri, saygı duymaları gerekirdi. Eğer onlar, Allah’ın buyruğuna bağlılık gösterseydiler, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.

22. Demek ki onlar, yönetimi ele geçirseler, ülkede kargaşa çıkarmayı ve akrabalık bağlarını koparmayı, birlik inancını parçalamayı mi umuyorlar?1082
23-24. İşte öyle yapanlar, evet onlar, Allah’ın rahmetinden uzaklaşmış kimselerdir. Onların kulakları var gerçekleri duymaz, gözleri var gerçekleri görmez. Peki bunlar, Kur’an’ın ne dediğini hiç düşünmezler mi? Yoksa kendilerinde akıl tutukluğu mu var?
25. Kuşkusuz, dosdoğru yol kendilerine açıkça gösterildikten sonra, tekrar eski ortak koşucu adetlerine geri dönen kimseler, şeytanî hallere sürüklenirler ve boş ümitlerle oyalanırlar.
26. İşte şeytanî hallere sürüklenenler, Allah’ın indirdiği Kur’an’dan uzak duran kimselere şöyle derler: “Bazı işlerde sizinle iş birliği halinde olacağız.” Oysa Allah, onların gizlediklerini bilmektedir.
27-28. Şeytani hallere sürüklenenler, kendilerine ölümün habercileri gelip çattığı zaman, onlar, arkalarında bıraktıklarının yüzlerine nasıl vurulacağını anlayacaklardır. İşte onlar, Allah’ın hoşlanmadığı şeylerin peşine düştüler ve O’nun rızasından uzaklaştılar. Bu nedenle onlar, tüm yaptıklarını boşa çıkardılar. 1083

29. Düşünceleri kirli, kötü kalpli kimseler, yoksa gizledikleri nefret dolu kinlerini, Allah’ın asla açığa çıkaramayacağını mı sanırlar?

30. Eğer Biz dileseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden hemencecik tanıyıverirdin; ama sen dikkat ederek, onları davranışlarından ve konuşmalarından kendin tanımalısın. Allah tüm yaptıklarınızı zaten biliyor.

31. Elbette Biz, sizden içtenlikle çaba gösterenleri ve güçlüklere karşı göğüs gerenleri belli edinceye kadar sizi de, haberlerinizi de deneyeceğiz.
32. Kuşkusuz gerçekleri görmezlikten gelenler ve Allah’ın dosdoğru yolunda olanları engellemeye çalışanlar, Allah’ın buyruklarını açıklayıp yol gösteren elçiye karşı duranlar, Allah’a hiçbir şeyle, asla zarar veremezler. Aksine kendilerinin tüm yaptıkları boşa gider.
33. Ey inananlar! Allah’a itaat edin ve elçinin tebliğ ettiklerine uyun ki, çalışmalarınızı işe yaramaz hale getirmeyin.
34. Kuşkusuz gerçekleri görmezlikten gelip örtenler ve Allah’ın dosdoğru yolunda olanları engellemeye çalışanlar, sonra da tövbe etmeden inkârcılar olarak ölenler, kesinlikle onlar, Allah’ın bağışlamasından mahrum kalırlar.
35. Sakın af dilemeyi ihmal etmeyin; iş işten geçtikten sonra esenlik dilemeye kalkmayın. Allah her an sizinle beraberdir ve O, sizin af dilemenizi asla boşa çıkarmaz
36. Dikkatli olun! Dünya yaşamını sadece bir oyun ve sadece bir
eğlence haline getirmeyin. Eğer içtenlikle inanırsanız, kötülüklerden yanlışlardan sakınırsanız size karşılığı verilir ve sizden mallarınızın tamamı da istenmiyor.

37. Eğer sizden mallarınızın tamamı istenmiş olsaydı ve siz buna zorlansaydınız, cimrilik eder, vermezdiniz. O zaman siz, içinizde gizlediğiniz nefret dolu kininizle açığa çıkıverirdiniz.

38. İşte bu yüzden sizler, mallarınızdan gönüllü olarak Allah adına yani toplum yararına harcamaya çağrılmaktasınız. Öyleyken içinizden bir kısmınız yine de cimrilik etmektedir. Kim cimrilik ederse kendi zararına cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, yoksul olan sizlersiniz. Eğer Allah için toplumsal yardımlaşmadan kaçınırsanız, Allah sizin yerinize başka bir topluluk getirir, sonra onlar sizin gibi cimrilik etmezler.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir