MAİDE (Sofra) SURESİ

İniş Sırası: 112
MAİDE (Sofra) SURESİ
Sure No: 5
Bismillahirrahmanirrahîm

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. Ey iman etmiş kimseler! Anlaşmanız nedeniyle verdiğiniz sözü yerine getiriniz. Size okunmuş, açıklanmış olan şeyler hariç, hastalıklı olmayan hayvanlar size helâl edildi. Artık helâl olan şeyleri kendinize haramlaştırmayın. Kuşkusuz Allah tüm varlığa hakim olandır; her şey O’nun iradesiyledir. 1158
2. Ey iman etmiş kimseler! Allah’ın helâl ve haramla ilgili koyduğu ilkeleri değiştirmeyin. Yasak ayı, yani hayvanların üreme ve büyüme ayım, yok saymayın. Yasak ay, yani hayvanların üremesi ve büyümesi ayı, sona erince serbestçe davranın. Bağışlayacağınız hediyeleri ve bunların sağlıklı olup olmadıklarını gözden kaçırmayın. Kendilerince inandıkları Rablerinin rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak için, Mescid-i Harama gelen bir topluma, korunmuş sistemin güvenli kapılarını kapatmayın. Onlara karşı düşmanlık duymanız, sakın onların Mescid-i Harama / güvenli bölgeye gelmelerine engel olmasın. Onlarla iyilikte ve insani değerleri korumada beraber olun; kin ve düşmanlık üzerine olmayın. Allah’ın koruması altına girin. Kuşkusuz Allah, en çetin sıkıntıları bile kolaylıkla giderendir.
3. Size şu durumda olanlar sakıncalıdır: Kendiliğinden ölmüş olan ölü hayvan, kan, hınzır et, yani kokmuş zararlı hale gelmiş et. Ya da boğulmuş, bir yerden düşüp ölmüş, boynuzlanmış, yırtıcı hayvan tarafından parçalanıp leş haline gelmiş vb. olanlar. Bunun yanında, Allah’tan başkası adına kesilenler, adananlar; kutsallaştırılmış nesneler ve kişiler adına boğazlananlar, şans oyunu için alınıp kesilenler, işte bunlar gerçeklerden sapmaktır. Gerçekleri görmezlikten gelip örten kimseler, bugünden itibaren, dininizin / düzeninizin yok edilemeyeceğinden ümitlerini kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, dininizin yani düzeninizin yozlaştırılmasından korkun. Bugün sizin için, insanlık için dininizi, yani takip edeceğiniz yolu, uygulayacağınız düzeni son şekline getirdim ve size olan nimetimi, buyruklarımı tamamladım ve sizin için “İslâme Dinen” yani barış yoluna, huzur düzenine razı oldum. 1159
4. Kendileri için neyin haram yani sakıncalı olmadığını sana soruyorlar. De ki, temiz, zararsız olan tüm şeyler sizin için haram, sakıncalı değildir. Allah’ın size öğrettikleri gibi, sizin de öğretip- eğiterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanlarının sizin için yakaladıklarını da, üzerlerine Allah’ın ismini anarak yiyiniz. Allah’ın buyruklarını göz ardı etmekten sakınınız; kuşkusuz Allah, tüm gerekenleri hızlı bir şekilde sunar.

5. Size, temiz, zararsız olan tüm şeyler her zaman helâldir. Kitap verilenlerin ürettiği yiyecekler size, sizin ürettiğiniz yiyecekler de onlara helâldir. Gizli ve yasak olmayan yollara başvurmadan yaptığınız alışverişlerde, güzelce ücretleri ödendiği takdirde, mü’minlerin malları kitap verilenlere, kitap verilenlerin malları da mü’minlere helâldir. Kim inandığı halde gerçeği görmezlikten gelip örterse, kesinlikle onun yaptığı tüm işler boşa gider ve sonun da o, kaybedenlerden olur.

6. Ey iman etmiş kimseler! Allah’a bağlılık bilincinizi ayakta tutunuz; artık ileriye doğru gücünüzü ve yolunuzu gerçeğin bilgisiyle arındırın ve kafanızdaki cahiliye bilişinizi temizleyin. Eğer sizde bir cehalet hastalığı varsa ya da bir arayış üzereyseniz veya sizden birileri kötü hallere düşer ya da şehvani bir duyguya kapılırsa, asla bir kirliliğe bulaşmasın; gerçeğin bilgisiyle temizlenip arınsın; böylece onunla, gücünüz ve yolunuz tertemiz, huzur veren bir mutluluğa ulaşsın. Allah sizlere güçlük çıkarmak istemez; ama O, her an sizin temizlik içinde olmanızı ister. O size nimetini / vahyini tastamam sundu. Umulur ki sizler bunun kıymetini bilir ve O’na teşekkür edenlerden olursunuz. 1160

7. Allah’ın, size olan iyiliklerini düşünün ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde, sizin, O’na bağlılık sözü vermiş olduğunuzu unutmayın. Allah’ın koruması altına girin. Kuşkusuz Allah, içinizde olanları bilir. 1161
“ADALETTEN AYRILMAYIN”
8. Ey iman etmiş kimseler! Allah için kamu adına tanıklık edenler olarak, adaleti ayakta tutanlar olunuz. Bir topluluğa olan kininiz sizi, adaletsiz davranmaya sevk etmesin. Hukuk kurallarına göre davranın. Adil olmak, toplumsal ve bireysel ayırımcılıktan kaçınmanın en sağlam yoludur. Allah’ın buyruklarını göz ardı etmekten sakının. Kuşkusuz, yapmış olduğunuz her şeyden Allah’ın haberi vardır.

9. Allah, iman edip toplumsal adaleti ayakta tutan kimselere, onlar için bir kurtuluş ve huzur içinde bir yaşamı büyük bir ödül olarak vadeder.

10. Ayetlerimizi görmezlikten gelip örtenler ve yalanlayan kimseler, işte onlar, toplumsal sıkıntıların, felâketlerin sahipleridir.
ALLAH’IN YARDIMINI HİÇBİR ŞEKİLDE
AKILDAN ÇIKARMAYIN
11. Ey iman etmiş kimseler! Allah’ın size olan iyiliğini düşünün. Hani bir topluluk, sizi yolunuzdan döndürmek için güç kullanmaya niyetlenmişlerdi de, Allah’ın yardımıyla yapılan barış anlaşması sayesinde, onlar güçlerini sizden geri çekmişlerdi. Kötülüklerden sakının, Allah’a ortak koşmayın. Mü’minler sadece Allah’a dayanıp, güvenirler. 1162
İSRAİLOĞULLARI’NIN KARAKTERİ
12. Dikkatinizi çekerim! İsrailoğulları, buyruklarımı tutacaklarına dair, Allah’a bağlılık sözü vermişlerdi. Onlar on iki kabileydi; Allah’ın buyruğuyla her kabilenin başına bir sorumlu atanmıştı. Allah buyurdu: “Ben sizinle beraberim; eğer siz salatı ikame ederseniz, yani toplumsal yardımlaşmayı ayakta tutarsanız ve zekâtı verirseniz, yani kazancınızın vergisini öderseniz ve elçilerime güvenir, kendilerine yardımlarınızı, desteklerinizi esirgemezseniz ve bütün bunları, Allah adına yapıp, O’na olan borcunuzu, bağlılık sözünüzü güzel bir şekilde öderseniz, kusurlarınız sizden silinir ve siz akıp giden yaşamınızda huzurlu, mutlu bir ortam içinde olursunuz. Artık bundan sonra, sizlerden kim buyruklarımı
görmezlikten gelip örterse, kesinlikle kendi cahillik anlayışlarına sapmış olur. 1163

13. Öyle ki onlar, verdikleri bağlılık sözünde durmadılar. Bu yüzden bizi anlayamadıkları için rahmetten uzaklaştılar ve kalplerini kaskatı yaptılar. Onlar kelimelerin, buyruklarımızın anlamlarını değiştirip, çıkarları doğrultusunda anlamlara dönüştürdüler; o nedenle kendilerine hatırlatılan gerçeklerin sözlerini yok sayıp göz ardı ettiler. Onlardan az bir kısmı hariç, sen onların hep hainlik peşinde olduklarını görürsün. Ama sen onlara yine de hoşgörülü davran ve gerçekleri anlat. Kuşkusuz güzel davrananlarda Allah sevgisi vardır. 1164
“HRİSTİYANIM DİYENLER”
14. “Biz Nasarayız, yani İsa’nın yardımcılarıyız diyen kimselerden de bağlılık sözü verenler olmuştu. Ama onlar da kendilerine hatırlatılan gerçeklerin sözlerini yok sayıp göz ardı ettiler. Böylece onlar, son günlerine kadar, kendi aralarına kin ve düşmanlık soktular. Belki gelecekte, yapmış oldukları sanatlarla, Allah’ın gerçekleri onlara açıklanır.
YAHUDİLERE, HRİSTİYANLARA VE DİĞERLERİNE ÇAĞRI
15. Ey kitap sahipleri! Haberiniz olsun, Kitaptan / Tevrat’tan, İncil’den ve diğerlerinden, gizlenmiş olan, bilmediğiniz birçok şeyleri sizlere açıklayan ve birçok şeylerden de bağışlandığınızı anlatan elçimiz sizlere geldi. Dikkatinizi çekerim! Sizlere, Allah’tan aydınlatıcı bir ışık ve gerçekleri apaçık anlatan bir kitap, bir Kur’an geldi.

16. Allah’ın Kur’an’ını anlayıp uygulayan kimseler, ondaki gerçeklerle esenlik yollarına ulaşırlar ve onlar, Allah’ın izniyle ortak koşucu karanlıktan, gerçeğin aydınlığına çıkarak, dosdoğru bir yola yönelirler.
“İSA, ALLAH’TIR” DEMEK ÇOK BÜYÜK BİR YANILGI
17. Dikkatinizi çekerim! Meryem oğlu Mesih “Allah’ın kendisidir” diyenler, gerçeği görmezlikten gelip örtenlerdir. Sor onlara: “Bütün her şeyde irade sahibi olan, güç sahibi olan kimdir?” ve yanıtla: “Meryem oğlu Mesih ve onun annesi ve yeryüzünde olan her şey yok olup gidiyor.” Gökler de, yeryüzün de ve ikisi arasında ne varsa, hepsinde güç ve irade sahibi olan Allah’tır. O dilediği şeyi istediği gibi yaratır ve Allah, her şeye güç yetirendir.
ALLAH’I BÖLÜŞEMEYENLER
18. Yahudilerin ve Hıristiyanların önderleri dediler ki: “Biz Allah’ın çocuklarıyız ve O’nun sevdikleriyiz, yalnız biz yol gösteririz, yalnız biz yardımcı oluruz.” De ki: “O zaman niçin kusurlarınız nedeniyle sıkıntılar çekiyorsunuz? Hayır, söyledikleriniz doğru değil, tam tersi, siz de diğer insanlar gibi, Allah’ın yarattığı bir beşersiniz.” Suçlu olan herkes için yargılanma vardır; af dileyen kimse için de bağışlanma vardır. Göklerde, yerde ve aralarında ne varsa hepsinde söz sahibi Allah’tır ve sonunda herkes O’na dönecektir. 1165
HZ. MUHAMMED KİTAP EHLİNİN DE ELÇİSİDİR
19. Ey Kitap sahipleri! İsrailoğulları soyundan gelen elçilerin kesilmesi üzerine, artık bize bir uyarıcı ve bir müjdeleyici elçi gelmedi, diyorsunuz. İşte size elçimiz geldi ve size geçmişin sizinle ilgili haberlerini açıklıyor. Allah her şeyden elçi seçmeye gücü yetendir.
ELÇİ MUHAMMED, KİTAP EHLİNE AÇIKLIYOR
20. Hani bir zaman Musa halkına şöyle demişti: “Ey halkım! Allah’ın size olan iyiliğini hatırlayın; zira O, içinizden gerçekleri bildiren nebiler çıkardı; ve sizi, kölelikten özgürlüğe kavuşturdu; sizler hiçbir şey bilmezken sizlere, âlemlerin gerçeklerini sundu.”
21. “Ey Halkım! Allah’ın, sizin için yazdığı bereketli topraklara yerleşin.
Sakın geçmişteki sıkıntılı ve kötü hallerinize dönmeyin, yoksa acılara dönmüş olursunuz.”
22. Musa’nın halkı: “Ey Musa, orada cebbar/ terörist bir topluluk var, onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla girmeyiz. Eğer onlar oradan çıkarlarsa, o zaman elbette oraya gireriz,” dediler.
23. Allah’ın kendilerini cesaretlendirip korkuyu üzerlerinden atan iki adam dedi ki: “Onların üzerine korkmadan, şehrin kapısını zorlayarak girelim; oraya bir defa girdik mi artık biz üstünlüğü sağlarsınız. Eğer gerçekten inanıyorsak Allah’ı kendimize vekil edelim.”
24. Fakat onlar: “Ey Musa, onlar orada oldukça biz asla hiçbir zaman oraya girmeyiz. Haydi, Rabbin sana yardım etsin ve sen git onlarla savaş, biz burada bekleriz.” diye diretmişlerdi.
25. Musa dedi ki: “Rabbim! Kendimden ve kardeşimden başkasına söz dinletemiyorum, gerçeklerden sapmış gruplarla bizim aramızda farklılık var.”
26. Allah buyurdu: “Ey Musa! Onlar, o bereketli topraklardan kırk yıl, bir nesil boyu men edilmişlerdir. Artık onlar, yeryüzünde yersiz- yurtsuz şaşkın bir vaziyette dolaşacaklardır. Gerçeklerden sapmış gruplar için, sen kendini üzme!”
ÂDEM’İN İKİ OĞLU DEĞİL, “İKİ ÂDEMOĞLU
27-28. Onlara iki âdemoğlu haberinin doğrusunu anlat. Hani bir zaman, biri gerçeklerden sapmış, diğeri gerçek üzere olan iki ademoğlu, Allah’a yakınlaşmayı anlamak için birer kurban yani yakınlık sunmuşlardı da, gerçek üzere olanınki kabul edilmiş, gerçeklerden sapmış olanınki kabul edilmemişti. Sapmış olan dedi ki: “Mutlaka seni öldüreceğim” Kurbanı kabul edilen de, dedi ki: “Allah kötülüklerden sakınıp, gerçek üzere olanınkini kabul eder, eğer sen beni öldürmeye teşebbüs edersen, ben sana asla karşılık verecek değilim. Çünkü ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.1166
29. “Ben kendi günahım için tövbe etmek isterken, sen, hem beni öldürme günahı hem de kendi günahından dolayı, cehennem ateşinde yanarsın ve işte gerçekleri karartarak kendi zararına iş yapanların cezası da bu olur” dedi.
30. Ama o kendi nefsine uydu, kardeşini öldürmek için davrandı ve tuttu onu öldürdü. Böylece o acı çekenlerden oldu. 1167
31. O acı içinde kıvranırken, Allah tarafından bir karga ortaya çıktı, yeri eşelemeye başladı. Böylece o, kardeşinin cesedine ne yapması gerektiğini, kargaya bakarak anladı ve dedi ki: “Yazıklar olsun bana!
Kardeşimin cesedine ne yapacağım konusunda, şu kargadan bile acizmişim, diyerek pişman olanlardan olmuştu. 1168

32. İşte bundan dolayı biz, İsrailoğulları’na: “Kim kendi çıkarı için ya da yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak amacıyla suçsuz bir kimseyi öldürürse, tüm insanları öldürmüş gibi olur; kim bir insanın yaşaması için çaba harcarsa, tüm insanların yaşaması için çaba harcamış gibi olur,” diye bildirmiştik. Emin olun! Elçilerimiz onlara, işte böylesi apaçık gerçekleri bildirmek için gelmişlerdi. Ama sonra, içlerinden birçoğu, bütün bu uyarılara rağmen, hâlâ yeryüzünde suçsuz yere kan döküp kargaşalık çıkarıyorlar.
İÇERDE MEŞRU DÜZENE
SAVAŞ AÇANLARIN CEZASI
33. Kuşkusuz, Allah’a ve elçisine yani Meşru düzene karşı savaş açan ve ülke içinde kargaşa yaratmaya çalışan kimselerin cezası, öldürülmeleri veya yargılanarak idam edilmeleri ya da ellerindeki tüm varlıklarına el konarak güç kaynaklarının kesilmesi veya bulundukları yerden sürgün edilmelerinden başka bir şey değildir. İşte bu onların yaşamlarında kasıtlı olarak yapmış oldukları suçlarından dolayıdır ve onlar sonraki yaşamlarında da çok büyük sıkıntılar içinde olacaktır. 1169
34. Ancak, yaptıkları hatayı anlayıp, daha önceden pişman olup meşru otoriteye teslim olanlar bu ceza uygulamasının dışındadır. Unutmayın! Allah çok esirgeyendir, çok bağışlayandır.
ALLAH’IN UYARISI
35. Ey iman etmiş kimseler! Kötülüklerden, yanlış hareketlerden sakının, Allah’a ortak koşmayın. Allah’a yakınlığı devam ettirmek için, O’nun gösterdiği yolu takip edin ve o yolda çaba harcayın, gayret gösterin ki, siz mutlu olabilesiniz. 1170
36. Kuşkusuz, gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, yeryüzünde ne varsa ve bir o kadarı daha onların olsa, Kıyamet gününün mahrumiyetlerinden, sıkıntılarından kurtulmak için, hepsini bedel olarak verseler, yine de kendilerinden kabul edilmez. Onlar o halleriyle can yakıcı sıkıntılar içinde kalırlar.
37. Onlar o can yakıcı sıkıntılı durumdan çıkmak, kurtulmak isterler; ama onlar o durumdan dışarı çıkamazlar ve onların bulundukları durumları hep sıkıntılıdır.
BİREYİN VE KAMUNUN MALINI ÇALAN
HIRSIZIN CEZASI
38. Bireyin malını gasp eden, kamunun malını çalan, hırsız erkeğin ve hırsız kadının, toplumla ilişkilerini kesin; işten el çektirin ve işledikleri suça karşılık Allah adına, toplum için, caydırıcı bir önlem ve ibret verici bir ders olmak üzere cezalandırın. Allah, en üstün ve en doğru yasa koyucudur. 1171
39. Bununla beraber, kim işlediği hatalardan ve yaptığı zararlardan sonra pişmanlık duyar dönerse ve durumunu düzeltip ıslah olursa, kuşkusuz ki Allah, tövbeleri kabul edendir ve kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

40. Göklerin ve yerin sahibinin Allah olduğunu bilmez misiniz? Artık isteyen kimse, kendi cehaletinin sıkıntılarını çeker ve dileyen kimse de, bağışlayanın bilincine varır ve her şeydeki gücün sahibinin Allah olduğunu bilir.
41. Ey Elçi! Gerçekleri örtbas etmekle uğraşan kimseler seni üzmesin! Onlar dilleriyle “inandık” derler, ama kalplerinden inanmış değiller. Yahudileşmiş din önderlerinin yalanlarını dinleyen kimseler, senin yanına gelemeyen başka bir gruba ajanlık yapmak için seni dinlemeye gelirler. Yahudileşmiş din önderleri de, onlara: “Kelimelerin gerçek anlamlarını değiştirip farklı anlamlar yükleyerek size şu şekilde anlatırlarsa kabul edin; böyle anlatmazlarsa kesinlikle kabul etmeyin,” diye tembih ederler. Allah’ın buyruklarını anlamak istemeyen bir kimse, fitnecilikte, bozgunculukta aşırı gitmişse, artık ona, Allah’tan hiç bir şeyi asla kabul ettiremezsiniz. Allah’ı anlamak istemeyen kimselerin ise, kalpleri bir arınma, bir temizlenme içinde olmaz. Onlar için dünyada bir rezillik ve öte dünyada da çok büyük bir azap vardır. 1172
42. O yalanlara kulak verenler ve hep haksız kazanç ile beslenenler eğer sana gelirlerse onlara adaletle davran ya da uzak dur. Onlardan uzak
durursan, sana asla bir şey yapamazlar. Eğer onlar hakkında bir karar vereceksen, adil bir karar ver. Kuşkusuz, adaletten ayrılmayan kimselerde Allah sevgisi vardır.
“TEVRAT DA ALLAH TARAFINDAN İNDİRİLDİ”
43. Hem içinde Allah’ın hükmü yazılı olan Tevrat yanlarında dururken, ne diye hükümleri sana soruyorlar, sonra da arkalarını dönüp gidiyorlar? İşte onlar güvenilir kimseler değillerdir.

44. Kuşkusuz, Tevrat’ı da biz indirdik. İçinde doğru bir yola yönlendiren ve aydınlatıcı bir ışık vardır. Allah’a teslim olmuş nebiler onunla hüküm veriyorlardı. Ayrıca hidayete erenler, kendilerini Rablerine adamış olanlar ve ilim sahipleri, hep Allah’ın kitabındaki korunmuş gerçekler üzere hareket ederlerdi ve kendileri de onun tanıkları olmuşlardı. Artık sizi aldatan insanlardan korkmayın, buyruklarımı göz ardı etmekten korkun. Küçük çıkarlarınıza, ayetlerimi alet etmeyin; kim Allah’ın indirdiği gerçeklerle hareket etmezse, işte onlar, evet onlar kafirlerdir, yani gerçekleri görmezlikten gelip örtenlerdir.
TEVRAT’TA KISAS UYGULAMASI
45. Biz, Tevrat’ta onlara şöyle bildirdik: “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve bu tür yaralar birbirine kısastır yani ödeşmedir. Bununla beraber kim ödeşme hakkından vazgeçerse o, kendi kusurlarının örtülmesi için bir bedel olur. Kim Allah’ın indirdiği gerçeklerle hareket etmezse, işte onlar, evet onlar zalimlerdir yani gerçekleri karartanlardır. 1173
“İNCİL DE ALLAH TARAFINDAN İNDİRİLDİ”
46-47. Sonra da, önceki Peygamberlerin arkasından, onların yolunu izlemek üzere ve ellerindeki Tevrat’ı da doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. İsa’ya, İçinde kötülüklerden sakındırıcı bir ışık, bir öğüt olan ve yol gösteren Tevrat’ı da tasdik eden İncil’i verdik ki, İncil’e inananlar onun içindeki Allah’ın indirdiği gerçekler üzere hareket etsinler. Kim Allah’ın indirdiği gerçeklerle hareket etmezse, işte onlar, evet onlar fasıklardır yani yoldan sapanlardır.
“KUR’AN DA ALLAH TARAFINDAN İNDİRİLDİ”
TÜM VAHİY KİTAPLARI KUR’AN’DA TOPLANMIŞTIR
48. Sana da bu kitabı / bu Kur’an’ı gerçek olarak indirdik ki, önceki gelen vahiy kitaplarının içindeki onaylanmış gerçeklerin hepsi, korunmuş olarak, Kur’an’ın içinde toplanmıştır. Sen kitap sahibi olanlar arasında, Allah’tan indirilen gerçekler üzere ol. Hak’tan sana gelen bu gerçekleri bırakıp onların kendi arzularına göre yazdıklarına uyma. Biz sana indirdiğimiz gerçekleri, sizden her bir toplum için, kendi koşullarına göre uygulayacağı bir yola, bir yönteme uygun olarak oluşturduk. Bununla birlikte tüm toplumların ortak uygulayacakları bir ana yolu da, yani evrensel ilkeleri de oluşturduk. Eğer Allah isteseydi, sizi, her şeyi aynı yapan tekdüze bir toplum yapardı; ama size sunulan bu gerçekliği anlayıp uygulayasınız diye böyle yaptı. Öyleyse, haydi durmayın! Hem kendi toplumunuz hem de insanlık için yararlı işlerde birbirinizle yarışın; hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık ayrılığa düştüğünüz şeylerle uğraşıp durmayın; kıyamet günü, onların gerçek durumunu Allah size bildirecektir. 1174

49. Kitap sahibi olanlar arasında sen, Allah’tan indirilen gerçekler üzere ol, onların kendi arzularına göre yazdıklarına uyma. Onlara dikkat et! Allah’ın indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtıp ikiliğe düşürmesinler. Onlar yüz çevirseler de, sen Allah’ın indirdiği gerçekler üzere ol. Bil ki onlar, birtakım suçları nedeniyle, sanki Allah’tan felaketlerini istiyorlar. Doğrusu insanlardan birçokları, kesinlikle sapkınlaşmış kimselerdir.

50. Onlar hâlâ cahiliye döneminin uygulamalarını mı istiyorlar? Gerçeği anlamak isteyen bir toplum için, kim Allah’tan daha güzel bir hüküm verebilir?
51. Ey iman etmiş kimseler! Hidayete yalnız biz ulaştırırız diyen ve yalnız biz yardım ederiz diyen din önderlerini veliler edinmeyiniz. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları veliler edinirse, elbette o da onlardan olur. Kuşkusuz gerçekleri karartan gruplar, Allah’a yönlendiremezler.
55. Kuşkusuz sizin veliniz Allah’tan başkası değildir. O’nun elçisi ve içtenlikle inanmış kimseler Allah’ı veli edinmişlerdir. O inananlar ki, salatı ikame ederler, yani toplumsal yardımlaşmayı ayakta tutarlar, zekâtı yani kazançlarının vergisini verirler ve onlar, Allah’a ortak koşmazlar, 1175

52. Sen, kalplerinde münafıklık hastalığı olanları, o gerçekleri karartan grupların içinde koşuşturup durduklarını görürsün. Onlar: “Açıkçası, durum tersine dönüverirse, bize bir sıkıntının dokunmasından korkuyoruz,” derler. Belki Allah, tarafından bir buyruk ya da bir çıkış kapısı getiriverir de, onlar, içlerinde gizlemiş oldukları düşünceler nedeniyle pişmanlık duyar hale gelirler.

53. İman etmiş kimseler derler ki: “Şunlar mı bizimle beraber olduklarına dair, olanca güçleriyle, Allah a yemin eden kimseler?” Ne yazık ki, onların tüm eylemleri boşa gitmiştir ve onlar kaybedenlerdir.

54. Ey inanmış kimseler! Sizden kim, dinini yani varoluş yasalarını bırakır eski inançlarına dönerse, elbette, Allah’tan varoluş yasalarını uygulayan bir toplum gelecektir. Onlar birbirlerine sevgi üzere olurlar ve inananlara karşı alçak gönüllüdürler. Gerçekleri görmezlikten gelip örtenlere karşı da, tavizsizdirler ve Allah yolunda / topluma gerçekleri anlatma yolunda tüm çabalarını harcarlar ve bu yolda hiçbir kınayanın kınamasından çekinmezler. İşte, isteyen kimselere, Allah’ın verdiği lütuf böyledir ve Allah ilminde sonsuz olandır.
56. Kim Allah’a ve O’nun elçisinin tebliğ ettiklerine dönerse ve iman etmiş kimselerle beraber olursa, artık onlar Allah’ın yoluna girmiş olur ve onlar galip gelenlerden olurlar.
57. Ey inanmış kimseler! Siz, sizden önce kitap verilen kimselerden, dininizi / düzeninizi bir çıkar ve bir eğlence konusu yapanları ve gerçekleri görmezlikten gelip örtenleri veliler edinmeyiniz. Eğer inanmış kimselerseniz, böylesi durumlardan sakının, Allah’a ortak koşmayın.
58. Siz, onları salata / ortak koşmadan Allah’a bağlanmaya, davet ettiğiniz zaman, onu ciddiye almazlar ve çıkarlarını düşünürler. Kuşkusuz onların böyle davranmalarının nedeni, akıllarıyla düşünmeyen bir topluluk olmalarındandır.

59. De ki: “Ey Kitap sahipleri! Bizim, Allah’a ve bize indirilen Kur’an’a ve önceden indirilen Tevrat’a ve İncil’e inanmamız mı sizi sıkıntıya sokuyor? Doğrusu, sizin çoğunuz gerçekleri bırakıp bozgunculuk yapmaktasınız.”

60. De ki: “Allah yanında, bundan daha sıkıntı veren kötü durumları size haber vereyim mi?” Allah’ın buyruklarını anlamayıp rahmetinden uzaklaşanlar ve onlardan, sorgulamadan körü körüne taklitçilik edenler ve hınzırlaşmış, yani zararlı ve şirk pisliğine saplanmış olanlar, Tağut’a yani güç ve iktidar sahiplerine uşaklık yapanlardır. İşte böylelerinin bulundukları bir yerde kötülükler vardır ve dosdoğru yoldan en çok sapanlar bunlardır.

61. Bunlar, sizin yanınıza geldikleri zaman “Biz de inandık” derler. Halbuki onlar oraya inkârcı olarak girerler ve kesinlikle oradan inkârcı olarak çıkarlar. Ama Allah, onların içlerinde gizlemiş oldukları şeyi çok iyi bilmektedir.
62. Onlardan birçoğunun suç işlemekte, tahrikçilik yapmakta ve çalıp çırparak yiyicilikte yarıştıklarını görürsün. Yapmış oldukları şey kesinlikle çok kötüdür.
DİN ADAMLARI(!) KÖTÜLÜKLERE SESSİZ KALIRLAR
63. Peki, Rabbin yolundayız diyenler ve doğruları biz haber veririz diyenler, yani din adamları, onları suç işleyecek sözlerden ve çalıp çırparak yiyicilikten uzaklaştırsalardı ya!!! Onların din adına üretmiş oldukları şey kesinlikle çok kötüdür.
64. Yahuda, doğru yola biz ulaştırırız diyenler, “Allah’ın gücü ve irade yetkisi bizdedir”, dediler. Onlar kendi irade ettiklerini, Allah’ın iradesi olarak söylemeleri yüzünden, rahmetten uzaklaştılar. Tam tersi, O’nun gücü ve iradesi her yerdedir ve bizzat O, dilediği gibi lütfeder. O bakımdan, Rabbinden sana indirilen Kur’an’ın anlaşılması, onlardan birçoğunun azgınlığını ve gerçekleri örtbas etmelerini artırır.
Onlar, indirdiğimiz Kur’an’a karşı durumlarını değiştirmedikçe, kıyamet gününe kadar kin ve düşmanlık içindeki o hallerinde kalırlar ve Allah’ın içinizdeki kin ve düşmanlık ateşini söndürün dediği o savaş ateşini her zaman yakarlar ve onlar yeryüzünde bozgunculuk yapmak için sürekli koşuştururlar. Bozgunculuk için koşuşturanlarda ise, Allah sevgisi yoktur.

65. Eğer kitap sahipleri, Allah’a içtenlikle inanırlar ve O’na ortak koşmaktan sakınırlarsa, elbette onlardan kusurları örtülür ve onlar bol nimetlerle mutlu ve huzurlu bir ortama dahil olurlar.

66. Ve eğer Kitap sahipleri, Tevrat’ın, İncil’in ve Rablerinden kendilerine indirilen Kur’an’ın aynı kaynaktan olduğunu idrak edip uygulamış olsalar, elbette onlar, Kur’an’daki bilgilerden yararlanırlar ve onlar bulundukları her yerde ılımlı ve huzurlu bir topluluk olurlar. Ama onlardan birçoğu kötülükten başka bir şey yapmıyorlar.

ELÇİ, ALLAH’TAN GELENİ AYRIM YAPMADAN HERKESE TEBLİĞ EDER
67. Ey Elçi! Rabbinden sana indirilen Kur’an’ı tebliğ et ve eğer bunu yapmazsan, o zaman sen, O’nun buyruklarını tebliğ etmemiş olursun; sen tebliğ görevini yaparsan, Allah seni insanların taşkınlıklarından korur. Kuşkusuz gerçekleri örten topluluklar Allah’a yol bulamazlar.

68. De ki: “Ey Kitap sahipleri! Tevrat’ın, İncil’in ve Rabbinizden size indirilen Kur’an’ın aynı kaynaktan olduğunu idrak edip uygulamadıkça, siz sağlam bir inanç temeli üzerinde olmazsınız.” Ne var ki, Rabbinden sana indirilen Kur’an’ın anlaşılması, onlardan birçoğunun azgınlığını ve gerçekleri örtbas etmelerini artırıyor. Artık, gerçekleri görmezlikten gelip örten toplumlar için, kendini sıkıntıya sokma!

TÜM İNSANLAR İÇİN KURTULUŞ REÇETESİ
69. Kuşkusuz, inandım diyen Müslüman din önderleri ve hâdûlar; Yahudi’yim diyen din önderleri, sabiûn; kültür ve gelenekleri din gören tüm mezhep önderleri ve nasarâ hristiyanım diyen din önderleri, bunlardan her kim Allah’a ortak koşmaz ve sonunda yapılanların
hesabının verileceği bir güne içtenlikle inanır, toplum ve insanlık yaranına iyi ve güzel işler üretirse, artık onlar için bir korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler de. 1176
İSRAİLOĞULLARI’NIN ÇOĞU ÇIKARCIDIR
70. Dikkatinizi çekerim! İsrailoğulları buyruklarımızı tutacaklarına dair söz vermişlerdi ve Biz onlara buyruklarımızı tebliğ eden elçiler göndermiştik. Ama, elçiler onlara her gelişinde, tebliğ ettikleri gerçekler, kendilerinin çıkarlarına gelmediğinden dolayı, onlardan bir kısmını yalanladılar; bir kısmını da öldürdüler.
71. Onlar bu şekilde davranmakla, toplumsal bir başkaldırının olmayacağını sanmışlardı da, bildirdiğimiz gerçekleri görmezden ve duymazdan gelmişlerdi. Sonra onlar yaptıklarından pişmanlık duyup Allah’a tövbe ettiler. Ama sonra onlardan birçoğu, yine de, bildirdiğimiz gerçekleri görmezden ve duymazdan geldiler. Oysa Allah, onlara yapmaları gereken her şeyi göstermişti.
ALLAH’IN ELÇİSİ İSA, HRİSTİYANLARI UYARIYOR
72. And olsun! “Meryem oğlu Mesih / İsa, Allah’ın kendisidir,” diyenler, gerçeği örttüler. Oysa İsa Mesih şöyle der: “Ey İsrailoğulları! Benim de Rabbim olan, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kul olun; kim Allah’a şirk koşarsa, kesinlikle Allah ona cennetini haram eder ve onun varacağı yer ateştir. Şirk koşarak kendine yazık edenler için, yardım eden de olmaz. “
73. And olsun! “Allah, üçün üçüncüsüdür,” diyenler, gerçeği örttüler. Oysa “tek ilahtan başka ilah yoktur.” Eğer, “Allah, üçün üçüncüsüdür” dedikleri sözlerinden, inançlarından vazgeçmezlerse, gerçeği örtmelerinden dolayı kesinlikle onlar can yakıcı sıkıntılar çekeceklerdir. 1177
74. Hala onlar, yanlışlarından dönüp, Allah’tan bağışlanma dilemeyecekler mi? Allah çok bağışlayandır; çok esirgeyendir.
KUR’AN İSA HAKKINDAKİ YANILGILARI DÜZELTİYOR
75. Meryem oğlu Mesih / İsa, sadece bir elçiden başka bir şey değildir. İsa’dan önce de elçiler gelip geçmiştir, onun annesi de özü- sözü dosdoğru bir kadındı. Her ikisi de insan olarak, yemek yerlerdi. Bakın, doğru olan, kanıtlarla nasıl açık-seçik anlatılıyor? Buna rağmen bakın, aslı-esası olmayan söylentilere, onlar nasıl inandırılıyor.

76. De ki, “Siz Allah’ın bildirdiği gerçeği bırakıp da, hiçbir şeye bir yararı olmayan ve size de bir faydası ve koruması olmayan kullar durumundakilerin, aslı-esası olmayan söylentilerine mi itibar ediyorsunuz?” Oysa Allah, evet O, doğru olanı bildiren ve duyurandır. 1178

77. De ki: “Ey Kitap sahipleri! Siz, dininiz hakkında gerçek dışı söylentilere kapılmayın, daha önce sapmış ve birçoklarını da saptırmış, böylece dosdoğru yoldan çıkmış bir toplumun, bir cemaatin, bir mezhebin arzuları, görüşleri peşinden gitmeyin.”
78. İsrailoğulları’ndan, Davud’un ve Meryem oğlu İsa’nın dillendirdikleri, tebliğ ettikleri gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, Allah’ın rahmetinden uzaklaştılar. İşte bu, onların gerçeklere karşı çıkmaları ve aşırılık içinde olmaları nedeniyleydi.
79. Onlar, kendi yaptıkları bir kötülükten de vazgeçmezlerdi. Yapmış oldukları şey, çok kötü bir davranıştı.
80. Onlardan birçoğunu, gerçekleri örtenleri koruyucu önder edindiklerini görürsün. Onlar nefsinin, yani arzularının ve çıkarlarının kendilerine telkin ettiği kötü şeyleri yaparlar. Bu davranışlarından dolayı onlar, Allah’ın gerçeklerinden yoksun kalırlar ve durumlarını değiştirmedikleri sürece de devamlı sıkıntılar ve mahrumiyetler içindedirler.
81. Eğer onlar, Allah’a ve O’nun haberlerini tebliğ eden Nebilere ve onlara indirilen gerçeklere inanmış olsalardı, elbette gerçekleri ör tenleri koruyucu önderler edinmezlerdi; ama onlardan birçoğu gerçekleri saptırıcıdırlar.
İYİ ÖNDERLER VE KÖTÜ ÖNDERLER
82. Samimi olarak inanmış kimselere, insanlar içinde en çok düşmanca davrananlar, Yahudileşmiş din önderleriyle, ortak koşucu din önderlerini bulursun. İçtenlikle inanmış kimseler için, kendilerine sevgice en yakın olanlar ise: “Biz, samimi bir arayış içinde olanların yardımcılarıyız,” diyen kimseleri bulursun. İşte bu, onların gerçeği öğrenmek için hep arayış içinde olduklarından ve kendilerini Hakka adayan din önderleri olmalarındandır ve onlarda asla büyüklenme yoktur.

İYİ ÖNDERLERİN DANRANIŞLARI
83-84. Onlar, elçiye indirilen Kur’an ayetlerini dinledikleri zaman, gerçekten, Kur’an’da anlatılanların, kendilerinin bildikleri ve inandıkları gerçeklerle örtüşmesinden duydukları sevinçle, gözlerinin yaşla dolduğunu görürsün. Onlar şöyle derler: “Biz Rabbimize iman ettik; artık biz de gerçeklere tanıklık edenlerle beraberiz. Bize gelen şeyler gerçek iken, biz ne diye Allah’a iman etmeyelim! Bizim Rabbimizden arzumuz, iyilik sever, barış sever kimselerle beraber olabilmektir.”

85. Böylece onların, Allah’a inanıp, O’nun gerçeklerini anlattıklarından dolayı, karşılık olarak, akıp giden yaşamları boyunca bulundukları yerde, huzur vardır, mutluluk vardır ve durumlarını değiştirmedikleri sürece, devamlı o hallerde kalacaklardır. İşte iyilikler, güzellikler yolunda olanların karşılığı budur.

86. Ama gerçekleri görmezlikten gelip örtenler ve ayetlerimizi yalan sayanlar ise, işte onlar, can yakıcı sıkıntıların, dayanılmaz acıların sahipleridirler.

“ALLAH’IN HARAM ETMEDİĞİNİ, HARAM ETMEYİN”
87-88. Ey iman etmiş kimseler! Allah’ın sizin için helâl etmiş olduğu yaşamın her türlü nimetlerini, haramlaştırmayınız; aşırı da gitmeyiniz.
Çünkü aşırı gidenlerde Allah sevgisi yoktur. Allah’ın size rızık olarak verdiği nimetleri, helâl ve temiz olarak yiyin. Allah’a ortak koşmaktan sakının ki, Sizler, o nedenle güvenilir kimseler olunuz.
89. Allah, gelişigüzel, dil alışkanlığı olarak ağzınızdan çıkan yeminlerinizden dolayı, sizi sorumlu tutmaz; ancak, sözleşmeleriniz sebebiyle yaptığınız yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Böylesi yaptığımız yemini bozarsanız, bedel olarak karşılığı, günlük ailenize yedirdiğinizin ortalamasıyla, on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek ya da eğitim olanağı olmayan, zihni köleleştirilmiş birine eğitim olanağı sağlamak. Bunları yapmaya imkânı yoksa, üç gün savm etmek, yani yaptığının yanlış olduğunu anlaması için, üç gün doğru bilgi ile bilinçlenmek. İşte, bilerek ettiğiniz yeminlerinizi bozmanın, bedel olarak karşılığı böyle! Ama esas olan, sözleşmeleriniz için yaptığınız yeminlerinizi bozmamaktır. İşte Allah size ayetlerini, ne yapmanız gerektiği ile ilgili buyruklarını böyle açıklıyor. Umulur ki sizler, O’nun buyruklarını uygulayarak karşılığını görür ve O’na teşekkür edersiniz. 1179
SARHOŞLUK
90. Ey iman etmiş kimseler! Kuşkusuz hamr, yani aklınızın çalışmasını örten her şey ve meysir, yani kumar ve haksız kazanç yoluyla elde edilerek yapılan yardımlar ve ensab, yani türbeler vs. gibi kutsallaştırılmış şeylerden bir beklenti umularak kesilenler, şirke götürebilecek düşünce kirliliğidir ki, bunlar şeytanî hallerdir, yani Hak’tan uzaklaştıran eylemlerdir. Artık böyle durumlardan kaçının ki, sizler şirke bulaşmaktan yakayı kurtarabilesiniz.1180
91. Kuşkusuz şeytanî haller, yani Hak’tan uzaklaştırıcı eylemler, aklınızın çalışmasını örten her şey, kumar ve haksızlıkla elde edilen şeyler, sizlerin arasına nefreti ve düşmanlığı sokar ve sizi Allah’ın buyruklarını anlamaktan ve salattan, yani her an O’na bağlı kalmak bilincinden uzak tutar. Artık bu zararlı alışkanlıklardan vazgeçeceksiniz değil mi? 1181
92. Allah’ın buyruklarına uyun ve o buyrukları tebliğ eden elçiye itaat edin ve her an bilinçli olun. Artık bundan sonra siz, gerçeklerden yüz çevirirseniz, biliniz ki, elçimizin üzerindeki görev, buyruklarımızı açıkça tebliğ etmektir.
93. İnanıp, toplum yararına iyi ve güzel işler üreten kimseler, emin olarak zararlı şeylerden sakınır ve iyi ve güzel şeyler yapar, sonra da bunları en güzel bir şekilde güvenli olarak korurlarsa, artık daha önceki yiyip içtiklerinden dolayı, kendileri üzerine bir günah yoktur. Toplum yararına iyilikler ve güzellikler üreten kimselerde Allah sevgisi vardır.
KIMSE GÖRMESE DE ALLAH GÖRÜR
94. Ey iman etmiş kimseler! Elinizde her türlü fırsat varken, yasak olan bir şeyi, kimsenin görmediği, bilmediği yerlerde ki elbette Allah bilir, kendisinden korkan bir kimsenin yapmaması gereken şeyi, Allah size açıklıyor. Artık bundan sonra, kim sınırı aşarsa, kesinlikle onun için, altından kalkamayacağı sıkıntılar, acı verici mahrumiyetler vardır.
İŞTE ALLAH’IN AÇIKLAMALARI
95. Ey iman etmiş kimseler! Sizler yasaklanmış, koruma altına alınmış hayvanları öldürmeyin; sizden her kim, onu bile bile öldürürse, cezası şudur. Öldürdüğü şeye denk bir karşılığı, bulunduğu yerin idari merkezine bir hediye, yani bir bağış olarak ödemesi, ya da bedel olarak yoksul kimseleri doyurması veya sıyam etmesi, yani yaptığının yanlış olduğunu eğiterek bilinçlendirilmesi, ki, işlemiş olduğunun vebalini tatsın. Bunlardan hangisinin uygulanacağına mahkemece karar verilir. Umulur ki, geçmişte yapmış olduğunuz hatalardan Allah’ın buyruklarını yerine getirerek affedilirsiniz. Ancak, Allah’ın buyruklarını dinlemeyen ve suçu tekrarlayan kimseler de, en ağır cezayı hak ederler. Kesinlikle en güçlü, en sağlam buyrukların sahibi Allah’tır ve O’nun buyruklarına göre, suçun sahibi cezasını öyle ya da böyle, mutlaka çeker.

96. Öte yandan deniz ürünlerini avlamak ve onları yemek sizlere ve yolculukta bir yiyecek olarak serbest kılındı. Ancak, yasaklanmış, koruma altına alınmış kara hayvanlarını, yasak süresi boyunca avlamak sizlere yasak edildi. Allah’ın buyruklarını göz ardı etmeyin, hepiniz O’nun huzurunda toplanacaksınız.
97. Allah, evrensel ilkelerin ilk duyurulduğu korunmuş Evin, yani dinin yani düzenin merkezini / Ka’beyi, tüm insanlık için, ortak koşuculuğa karşı bir ayağa kalkış, canlıları ve doğayı koruma ayı ve insani yardım için etiketlenmiş ve etiketlenmemiş hediyelikler, bağışlar yeri kıldı. Böylece sizler biliniz ki, göklerdeki olan şeyleri de ve yerdeki olan şeyleri de kuşkusuz Allah biliyor ve kuşkusuz Allah, bütün her şeydeki ilmin sahibidir.1182
98. Her şeyin sahibinin Allah olduğunu bilin de, şiddetli sıkıntılarda kalmayın. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

99, Bilin ki, elçinin üzerindeki görev, sadece Allah’ın buyruklarını tebliğ etmekten başka bir şey değildir. Allah ise, sizin açıkladığınız şeyleri de gizlemiş olduğunuz şeyleri de bilir.
100. De ki: “Kötülüğün yaygın olması seni hayrete düşürse de, kötü zararlı olanla, faydalı temiz olan aynı değildir.” Ey kavrama ve ayırt etme yeteneğine sahip olanlar! Kötülüklerden sakının, Allah’a şirk koşmayın, umulur ki siz kurtuluşa erersiniz.
ALLAH KUR’AN DA GEREKEN HER ŞEYİ AÇIKLAMIŞTIR
101. Ey iman etmiş kimseler! Size açıklandığında, moralinizi bozacak, geçmişte yaptığınız şeylerden sorup durmayın ve eğer ondan soruyorsanız, Kur’an’da gereken her şey size açıklanmıştır. Allah onlardan sizi affetti. Çünkü Allah çok affedicidir, çok hoşgörülüdür.
102. Dikkatinizi çekerim! Sizden önce bir topluluk geçmişiyle ilgili sorular sormuştu da, sonra verilen cevaplar hoşlarına gitmeyince, gerçekleri görmezlikten gelip örttüler.
GELENEK VE KÜLTÜR İNSAN ÜRÜNÜDÜR ALLAH BUYRUĞU DEĞİL
103. Bahîre’den, sâibe’den, vâsile’den ve hâm’dan, hiçbiri için yapılan uygulamaları Allah emretmemiştir. Fakat gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, yalanlar yayarak, Allah emretti diye iftirada bulunuyorlar. Onların çoğu aklıyla düşünmezler. 1183
104. Onlara, Allah’ım indirdiği ve elçinin tebliğ ettiği Kur’an üzere olun denildiğinde: “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey, ya da ehli sünnet mezhebinin görüşleri vs. bize yeter!” derler. Peki, ataları, ya da mezhep görüşleri, gerçeği tam olarak bilmiyor ve söyledikleri doğru olmasa da onların yolundan mı gideceksiniz?
105. Ey iman etmiş kimseler! Siz kendiniz düşünün. Atalarınızı taklit etmeyi bırakın. Siz kendiniz doğruyu bulursanız, ataların yanlışları size bir zarar veremez. Hepinizin varacağı yer Allah’adır. O zaman Allah, sizlerin yapmış olduğu şeyleri size açıklayacaktır.
VASİYET
106. Ey iman etmiş kimseler! Sizden birinize ölüm vakti gelip çattığı o vasiyet anında, sizden dürüst, adalet sahibi iki kişi aranızda tanıklar olsun. Ya da şayet sizler, yurt dışında bulunuyor ve bu sırada da ölüm gelip size çatmışsa, o zaman da yakınınız olmasa da, vasiyetinize iki kişiyi tanık tutun. Eğer bu kişilerden kuşku duyuyorsanız, salattan, yani tanıklık için yaptıkları yardımdan sonra, bunları bekletin, ikramda bulunun ve Allah adına şöyle söz alın: “Akraba dahi olsa, tanıklığımızı hiçbir çıkar karşılığı değiştirmeyeceğimize, Allah adına yaptığımız tanıklığımızı gizlemeyeceğimize, aksi takdirde, suç işlemiş olacağımıza yemin ederiz.1184
107. Buna rağmen, eğer tercih edilen bu iki tanığın, yeminlerine aykırı olarak, yalan söyleme vs. gibi bir suç işledikleri anlaşılırsa, o zaman, vasiyeti veren tarafa daha yakın olan iki tanık onların yerine getirilir. Bu yeni tanıklar da: “Biz tanıklığımızda öncekiler gibi sözümüzden caymayacağımıza, tanıklığımızı dosdoğru yapacağımıza, herkesin hakkını olduğu gibi söyleyeceğimize, aksi takdirde zalimlerden olacağımıza yemin ederiz” diye Allah adına yemin ederler.
108. İşte böyle bir uygulama, onların, söz verdikleri gibi tanıklıklarını aynen yerine getirmeleri ve yeminlerinden sonra onların reddedilmesi korkusundan dolayıdır. Artık Allah’a ortak koşmayın,
kötülüklerden sakının ve buyruklarına kulak verin; bozguncular topluluğu Allah’a yol bulamazlar.
ELÇİLER KENDİLİKLERİNDEN BİLEMEZLER
ALLAH’IN BİLDİRDİKLERİNİ SÖYLERLER
109. Gün gelecek Allah, elçileri toplayacak ve onlara: “Sizden sonra neler olduğunu yanıtlayabilir misiniz?” diyecek, onlar da şöyle diyecekler: “Bizden sonra neler olduğunu kesinlikle biz bilemeyiz; kuşkusuz sen, geçmişin ve geleceğin bilgisinin sahibi Sensin.”
GÜN GELECEK ALLAH,
ELÇİ İSA’YA YAPTIKLARINI HATIRLATACAK
110. O zaman Allah buyuracak ki: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annenin üzerindeki nimetimi, iyiliğimi hatırla! Ben seni, Ruh’ul-Kudüs, yani tertemiz vahiy ile destekledim de sen, yüksek makamda ve yetişkin biri olarak insanlara konuştun. Sana evren kitabının içindekileri, hikmeti, yani evrendeki sağlıkla vs. ile ilgili bilgileri, Tevrat ve İncil’i öğrettik. Hatırla, benim bilgim ile, teknoloji üreterek, çamurdan kuş şekli gibi yapıyordun ve onun içine üflüyordun da iznimle hastaların rahatsızlıkları uçup gidiyordu, iyileşiyordu. Benim sana vahyettiğim bilgi ile, gerçeği göremeyen ölü gibi duyarsız insanları canlandırıyordun. O zaman sen, İsrailoğulları’na gerçeklerimizi apaçık kanıtlarla onlattığında, onlar senden uzaklaştılar, sonra da gerçekleri görmezlikten gelip örten kâhinler / din adamları: “Bunlar apaçık bir büyüden başka bir şey değildir,” dediler. 1185

111. Hatırla, havariler için, “Bana inansınlar, elçime de güvensinler” diye sana vahyetmiştim. Onlar da: “İman ettik, sen de tanık ol, biz tam bir teslimiyetle, barış ve huzur üzere olanlardan olduk” demişlerdi.

SOFRA
112. O zaman havariler: “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbinin sana güç vermesiyle, sen bize gökten bir sofra indirebilir misin?” demişlerdi
de, sen: “eğer sizler inanmış kimselerseniz Allah’a takvalı olun, O’na ortak koşmayınız” demiştin, 1186
113. Bunun üzerine onlar: “Biz istedik ki, ondan yiyelim, kalplerimiz emin olsun ve senin bize kesin doğruyu anlattığını bilelim ve biz de tüm bu olanların tanıklarından olalım.” demişlerdi.
114. Meryem oğlu İsa’da: “Allah’ım! Sen bizim Rabbimizsin. Bize gökten bir sofra indir ki, senin kudretinin bir göstergesi olarak, şimdiki ve sonraki nesiller için, bir bayram olsun; bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın” diye dua etmişti. 1187
115. Allah buyurdu: “Zaten yediğiniz, içtiğiniz her şeyi, sizin üzerinize indiren benim. Bunlar, kudretimin birer göstergesidir. Artık bundan sonra sizden her kim rızıklarımı görmezlikten gelip örterse. o Benim rızıklarımı anlamamanın sıkıntısında kalır ki, dünyadaki insanlardan hiç biri böylesi bir mahrumiyet sıkıntısı çekmiş olmaz.”
ALLAH’IN İSA’YI SORGULAMASI VE İSA’NIN YANITI
116. Bu sefer Allah buyuracak: “Ey Meryem oğlu İsa! Sen insanlara, Allah’ın yanında beni ve annemi de ilahlar, Rabler edinin dedin mi?” İsa şöyle cevap verecek: “Hâşâ! Böyle bir söylemden sana sığınırım; sen noksan sıfatlardan uzaksın; gerçek olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Ben böyle bir söz söylemişsem, zaten sen onu bilirdin. Sen benim ne düşündüğümü çok iyi bilirsin; ama ben senin düşündüklerini bilemem. Kuşkusuz benim düşünce sınırlarımı aşan bilinmeyen âlemin sahibi Sensin.1188
117. Ben insanlara sadece senin bana emrettiğin: “Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin” dedim. Ben, onların içinde bulunduğum sürece, onlar üzerine bir tanık idim. Ancak sen beni vefat ettirdikten sonra artık, onların üzerine gözetleyici sen idin. Zaten sen, her yerde her an hazır ve tanık olansın.”

118. “Elbette onlar senin kullarındır; onları yargılayan da Sensin, bağışlayan da Sensin. Sen, tüm değerlerin yüce sahibisin, en doğru kararı verensin.”
SON SÖZ ALLAH’IN
119. Allah buyurdu: “İşte bu, her an, özü de, sözü de doğruluk içinde hareket edip yararlı olanların tutumudur. Onlar, su gibi akıp giden yaşamları boyunca huzur ve mutluluk içindir ve onlar durumlarını değiştirmedikleri sürece, devamlı o haldedirler. Onlar Allah’ın rızasını kazananlardır ve O’nun rızası üzere hareket edenlerdir. İşte en büyük kurtuluş budur.”

120. Göklerin, yerin ve bunların içinde bulunan her şeyin sahibi Allah’tır ve O, her şeye güç yetirendir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir