AHZAB (Hizipler) SURESİ

İniş Sırası: 90
AHZAB (Hizipler) SURESİ
Sure No: 33
Bismillahirrahmanirrahîm

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1-3. Ey Peygamber! Allah’a saygılı ol, yanlışa düşmekten sakın. Gerçeği görmezlikten gelip örtenlerin ve ikiyüzlü olanların sözlerine uyma. Rabbinden sana vahyedilen Kur’an’a uy. Yapmış olduğunuz her şeyden muhakkak Allah’ın haberi vardır. Çünkü Allah tüm varlığa hakim olandır ve ilmiyle her şeyi kuşatandır. Sen sadece Allah’a güven; bir güvence olarak Allah yeter.
4-5. Allah nasıl ki, bir adam için, onun göğsünde iki kalp kılmamışsa, “zıhar yaptığınız” yani, annenize benzettiğiniz eşlerinizi de, sizin anneleriniz kılmamıştır. Sizin öyle söylemeniz, geleneksel inancınız nedeniyle laf olsun diye söylediklerinizdir. Allah ise, gerçeği söylüyor ve O, dosdoğru yola yöneltiyor. Bir de, size ait olmayanları, yani evlatlık için bakımını üstlendiklerinizi sizin öz çocuklarınız kılmadı. O bakımdan, onların kendi ana-babaları ile bağını koparmayın. Bu, Allah nezdinde / çocukta ve toplumda sorun yaratmaması için, daha doğrudur. Eğer onların ana-babaları bilinmiyorsa siz, onların bakıcı, koruyucu ailelerisiniz ve onlar sizin yakınlarınızdır. Bununla beraber, bilmeden yaptığınız hatalarda bir sorumluluk yoktur; fakat bilerek, isteyerek yaptıklarınızdan sorumlusunuz.1015
6. Nasıl ki, Peygamber, elçilik yönünden mü’minlere kendi canlarından daha öncelikli ise, onun koruması altında olan kadınlar da, saygı bakımından onların anaları konumundadır. Kanbağı akrabalar da Allah’ın kitabına göre, birbirlerine mirasta diğer mü’minlerden ve göç edenlerden daha önceliklidir. Bunların dışında, dostlarınızla yapmanız gereken bilinen uygulamalar, bu kitabın içinde satır satır yazılmıştır; açıklanmıştır.
7. Biz Peygamberleri, Núh’u, İbrahim’i, Musa’yı, Meryem oğlu İsa’yı ve Muhammed’i peygamberlikle görevlendirdiğimizde kendilerini, sağlam bir sözle / vahiy ile güçlendireceğimiz sözünü vermiştik, 1016

8. Böylece onlar vahiy / Tanrı Sözü ile özlerini ve sözlerini; düşüncelerini ve eylemlerini sorgulayarak doğruculardan oldular. Ama gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, can yakıcı sıkıntılar içinde kaldılar.
AHZAB / KARŞIT GRUPLAR
9. Ey Allah’a koşulsuz inananlar! Allah’ın size olan iyiliğini hatırlayın! Hani, ortak koşucuların birleşik ordusu, size geldiklerinde, biz onların üzerine bir fırtına göndermiştik de, bu yüzden müşrik orduları orada hiçbir şey göremiyordu. Allah ise, sizin yapmakta olduğunuz her şeyi çok iyi görmekteydi. 1017

10. O zaman ortak koşucuların birleşik orduları, bulunduğunuz yerin üst tarafından ve alt tarafından, tüm güçleriyle sizi kuşatma altına aldıklarında. Bu durumdan sizlerin gözü korkmuş, yürekleriniz ağzınıza gelmiş ve siz Allah hakkında kuşkuya kapılıp, saçma-sapan şeyler söylüyordunuz.

11-12. İşte orada inananlar denemeden geçirilmiş ve çok şiddetli
bir sarsıntıyla sarsılmışlardı. O sırada iki yüzlü olanlar ve kalplerinde cehalet hastalığı bulunan kimseler; “Allah ve elçisi bizi boş sözlerle aldatmışlar!” diyordu, 1018

13. Onlardan başka bir grup da; “Ey Medine halkı! Artık sizin için burada durmanın bir anlamı yok; haydin, Medine’ye geri dönün!” diyordu. İçlerinden bir grup da, “evlerimiz gerçekten korumasız, tehlike altındadır,” diyerek, peygamberden izin istiyordu; Oysa evleri tehlikede filan değildi. Tüm amaçları kaçmak idi.

14. Eğer düşman ordusu Medine’ye girip her taraftan üzerlerine saldırılsalardı; sonra da bunlardan fitne çıkarmaları / ajanlık yapmaları istenilseydi, derhal onu yerine getirirlerdi. Ancak evlerinde de çok az kalırlardı.

15. Halbuki onlar daha önce, düşmana karşı beraberce savaşıp, arkalarını dönüp kaçmayacaklarına dair Allah adına söz vermişlerdi. Allah adına verilmiş söz, kesin bir sorumluluktur.
16. Onlara De ki: “Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak asla size yarar sağlamaz kaçsanız da yararlanacağınız süre çok azdır.”
17. De ki: “Sizin koruyucunuz, sahibiniz kimdir? Eğer size bir sıkıntı gelmişse, sizi koruyacak olan Allah’tır ve size gelen her bir iyilik O’ndandır. Kesinlikle onlar Allah’tan başka bir koruyucu ve bir yardımcı bulamazlar.”
18. Kuşkusuz, içinizden yandaşlarına; “Bizimle kalın, gitmeyin” diye onları savaş için engellemeye çalışanları Allah çok iyi biliyor. Zaten onlardan çok azı savaş için ancak gelirler.
19. Gelseler bile, duydukları aşırı kıskançlık yüzünden size ayak bağı olurlardı. Bunlar savaşta tehlikeyi görünce, sen onları, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi, gözleri dönmüş bir halde sana baktıklarını görürsün. Ama tehlike geçince de, ganimetten pay koparmak için, aşırı övücü sözlerle size yaklaşmaya çalışırlar. İşte onlar
güvenilir kimseler değillerdir. Bu yüzden onların Allah adına diye yaptıkları tüm işler boşa gider. Çünkü onlar Allah’ı hafife almışlardır.

20. Onlar sanıyorlar ki, birleşik düşman ordusu gitmedi. Eğer onlar yeniden gelecek olsa, kendilerinin Medine dışında, taşra Arapları içinde olmayı ve sizin haberlerinizi uzaktan takip etmeyi isterlerdi. Zaten içinizde kalacak olsalardı da çok azı hariç, pek savaşma niyetleri yoktu.
SAVAŞA GİTMEK İSTEMEYEN MÜNAFIKLARA UYARI
ELÇİNİN SAVAŞTAKİ CESARET ÖRNEKLİĞİ
21. Dikkatinizi çekerim! Birleşik düşman güçleri karşısındaki cesurca direnişte, Allah’ı ve ahiret gününü arzulamakta olup ve Allah’ı çokça anan kimseler için, Allah’ın elçisinde kesinlikle güzel bir örneklik vardır. 1019

22. İçtenlikle inananlar, birleşik düşman ordusunu gördüklerinde, dediler ki: “Allah’ın ve O’nun buyruklarını bildiren elçisinin bize anlattıkları şey budur; elçinin tebliğ ettiği Allah’ın buyrukları doğru çıktı.” Böylece ortak koşucuların birleşik ordusu, onların imanlarını ve Allah’a olan teslimiyetlerini artırmaktan başka bir şey yapmadı.

23. İşte içtenlikle inananlardan o yiğit erler, Allah’a vermiş oldukları sözü doğruladılar; kimi şehit oldu; kimi de şehit olmak için olanca gücüyle savaştı ve hiçbir zaman verdikleri sözü değiştirmeyi akıllarından geçirmediler.
24. Böylece Allah, özünde ve sözünde duranları, doğrulukları nedeniyle ödüllendirecektir. Eğer ikiyüzlüler azaptan kurtulmak isterse ve pişman olup hatalarından dönerlerse, onlara da Allah’tan karşılık vardır. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
25. Allah, gerçekleri görmezlikten gelip örten ortak koşucuları, savaşta umduklarını elde edemeden, kinleriyle birlikte defetti ve o dehşet verici savaş koşullarındaki Allah’ın uyarıları, mü’minlere yetti. Allah çok güçlüdür, mutlak galip olandır.
VATANA IHANETİN CEZASI
26. Kitap ehlinden birleşik düşman ordusuyla iş birliği yapanların, savaş sonrası yüreklerini korku sarmış ve etrafı duvarlarla çevrili yerlerine çekilmişlerdi. 1020

27. Daha sonra siz, vatana ihanetleri nedeniyle, onlardan bir kısmını öldürüyor, bir kısmını tutsak ediyor ve yerlerini, arazilerini, mallarını kamulaştırıyordunuz. Bir arazi ki, daha önce ona hiç ayak basmamıştınız Allah her şeye güç yetirendir.
SORUMLU KİŞİLERİN YAKINLARI DA SORUMLUDUR
28. Ey Peygamber! Kendi koruman; kendi sorumluluğun altında olanlara de ki: “Eğer siz, dünya hayatını ve onun cazibeli yaşantısını istemekteyseniz, gelin size bolca mal vereyim ve sizi kendi sorumluluğum altından güzel bir şekilde salıvereyim.”

29. “Yok eğer siz, Allah’ı ve elçisinin tebliğ ettiklerini anlamak ve sonunda huzura kavuşmak istemekteyseniz, kuşkusuz sizden, iyileştirenler, güzelleştirenler içinde olanlara Allah’tan yüce bir karşılık vardır.”

30-31. Ey Peygamber’in koruması ve sorumluluğu altındaki kadınlar! Sizden kim kamuya açık, yüz kızartıcı bir suç işlerse, suçu ikiye katlanır. Sizden kim de Allah için, elçisinin tebliğ ettiklerini anlar ve toplum adına iyi ve güzel işler üretirse, onun da ödülü ikiye katlanır. Ayrıca biz onun için, bolca bir rızk da hazırlamışızdır. Allah’a göre bu çok kolaydır.
32. Ey Peygamber’in koruması ve sorumluluğu altındaki kadınlar! Konumunuz açısından siz diğer kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. O bakımdan, söz ve davranışlarınıza dikkat edin! Laubali, yılışık ve ciddiyetsiz söz ve davranışlardan sakının ki, kötü kalpli birileri size karşı bir ümide kapılmasın! Konuşmalarınız ve davranışlarınız, konumunuza uygun, ağırbaşlı ve güzel olsun!
33. Evlerinizde ya da bulunduğunuz ortamlarda ağırbaşlı ve doğal olun! Önceki cehalet hallerinizdeki gibi, sorumsuzca davranıp açılıp-saçılmayın! Salatı ikame edin / her an Hakk’a bağlılık bilinciyle hareket edin; zekatınızı vererek / paylaşarak kendinizi arındırın. Allah’a itaat edin ve elçisinin tebliğ ettiklerini iyi anlayıp uygulayın. Muhakkak ki, Allah sizin şirk pisliğinden temizlenmenizi, Hak ehli olmanızı ve sizin gerçeklerle tertemiz arınmanızı istiyor. 1021
34. Evlerinizde okunan, anlatılan Allah’ın ayetlerini ve iyiliği ve güzelliği öğütleyen ilkelerini iyice düşünün. Kuşkusuz Allah, kesinlikle her şeyin en doğru haberini verendir.
KADIN VE ERKEK, DAVRANIŞ VE SORUMLULUK BAKIMINDAN EŞİTTİR
35. Allah’ın buyruklarını kabul edip teslim olmuş kadınlar ve erkekler, bu buyrukları her şeyiyle uygulama yolunda olan güvenilir kadınlar ve erkekler, özü-sözü bir olan kadınlar ve erkekler, güçlüklere karşı göğüs geren kadınlar ve erkekler, alçak gönüllü kadınlar ve erkekler, yardım sever kadınlar ve erkekler, olumsuzlukları savan kadınlar ve erkekler,
namuslarını koruyan kadınlar ve erkekler, Allah’ı çok anan kadınlar ve erkekler, Allah’tan bir bağışlanma ve çok büyük bir ödülü hak etmişlerdir, 1022
36. Allah’ın buyruklarını uygulama yolunda olan güvenilir bir kadın ve güvenilir bir erkek için ayırım yoktur. Allah bir işe karar verip, elçisi de onu tebliğ ettiğinde, kesinlikle onlar, Allah’ın buyruklarının dışına çıkmazlar ve her kim, Allah’a ve O’nun buyruklarını tebliğ eden elçisine karşı çıkarsa, kesinlikle onlar apaçık bir sapkınlık içinde olurlar.
37. Hani sen, Allah’ın nimeti olarak gelmiş buyrukları, kadın- erkek herkese tebliğ ederken, onlara şöyle diyordun: “Eşinize sahip olun! Allah’ın buyruklarına karşı gelmekten sakının! Sonra Allah içinizde gizlediklerinizi açığa çıkarıverir. Siz insanların sözlerine önem veriyorsunuz; oysa çok daha önem vermeniz gereken, Allah’ın buyruklarıdır.” “Onlardan biri eşiyle ilişkisini kesse de, ben onu eş edinsem” gibi bir arzuya, bir duyguya kapılmak asla olacak şey değildir. Kendilerine ait olmayan eşler hakkında, böyle bir arzu, böyle bir niyet besleyen mü’minlerin, bir günah, bir suç işlememeleri için Allah buyruklarını açıklamış oldu. 1023
38. Allah’ın farz kılmadığı / O’nun emrettiği hükümler içinde ol mayan bir suçtan peygamber üzerine bir sorumluluk yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah’ın sünneti / uygulaması böyle idi. Allah’ın buyruğu belirlenmiş bir ölçüdür; kişiye göre değişmez.
39. O peygamberler ki, Allah’ın buyruklarını tebliğ ettiler, O’na karşı hep teslimiyet içinde oldular ve Allah’tan başka hiçbir kimseye teslimiyet göstermediler, onlar hesap görücü olarak sadece Allah’ı yeterli bildiler.
40. Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Ve Allah her şeyi en doğrusunu bildirendir.
“PEYGAMBER’İN EŞİYLE EVLENMEYE KALKMAYIN”
53. Ey inananlar! Davet edilmedikçe, vakitli vakitsiz Peygamber’in evine girmeyin; ancak yemek için davet edilirseniz o zaman girin! Yemeği yedikten sonra da hemen dağılın! Sohbete dalıp sözü
uzatmayın! Öyle davranmanız Peygamber’i rahatsız ediyor, fakat o, bu durumu size söylemekten çekiniyor. Ama Allah gerçeği bildirmekten çekinmez. Ayrıca, Peygamber’in koruması altındaki hanımlara bir şey soracağınızda da, edebinizle sorun. Böyle davranmanız hem sizin kalbiniz ve hem de onların kalpleri için daha dürüst bir davranıştır. Sizin, yanlış anlaşılacak bir davranışınızdan dolayı, Allah’ın elçisine sıkıntı vermeniz olamaz. Peygamber’den sonra, onun eşiyle nikahlanmanız da kesinlikle olamaz. Çünkü bu, Allah katında çok büyük bir vebâl olur. 1024
54. Siz bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de muhakkak Allah, her şeyi bilir.

55. Peygamber’in koruması altındaki kadınlarla, babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar ve kadın hizmetçilerin, teklifsiz, görüşmelerinde bir sakınca yoktur. Ey Peygamber’in koruması altındakiler Allah’ın azabından sakının, çünkü Allah, her şeye tanıktır.
NİŞANDAN AYRILMA
49. Ey inananlar! Güven duyduğunuz kadınlarla nikahladıktan sonra, kendileriyle ilişkiye girmeden ayrılırsanız, artık onların bir başkasıyla evlenmek için, iddet sürelerini beklemelerine gerek yoktur. Onlara hakları olanı verin ve güzellikle ayrılın.
MUHAMMED PEYGAMBER
“KORUYUCU AİLELİĞİ” İLK UYGULAYAN KİŞİDİR
50. Ey Peygamber! Sözleşmeyle nikahlı olduğun eşinin ve inandığından dolayı ailesinden kopup seninle birlikte göç eden ve Allah’ın sana emaneti olan kimsesiz kadınların, göç eden amcanın kızlarının, dayının kızlarının, halalarının kızlarının, teyzelerinin kızlarının ve kendi isteğiyle tüm mal varlığını sana / hazineye Allah rızası için bağışlayan inanmış göç eden kimsesiz kadınların korunma ve bakım sorumluluğu sana aittir. -Mal bağışlaması durumu, sorumlu olması nedeniyle, sadece Peygamber’e / hazineye aittir, kişisel değil- Biz diğer inananlara da, eşleri ve inandıkları için ailelerinden kopmuş kimsesiz kadınlar hakkında üzerlerine düşen sorumlulukları ayrıca bildirmiştik ki, sen, güç bir duruma düşmeyesin diye. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. 1025
51. Sen, korunmaları, barınmaları gerekenlerden dilediğini kendi koruman altına alabilir, dilediğini de inananların koruması için yerleştirebilirsin. Böylece onlar hoşnut olurlar, sıkıntı çekmezler ve senin ayarlayıp organize etmene razı olurlar. Allah sizin kalbinizde olanı çok iyi bilir. Allah bilendir, şefkatlidir.

52. Artık, kimsesiz kadınların korunmasıyla ilgili gerekli düzenlemeyi,
organizeyi yaptıktan sonra, artık bundan sonra sen, isteğine göre değiştiremezsin, düzeni bozamazsın. Ancak, bu düzenlemeden sonra iltica eden kimsesiz kadınlar gelirse, onlar doğrudan senin koruma sorumluluğundadır. Allah her şeyi gözetleyendir, 1026
41-42. Ey inananlar! Allah’ı çok sık anarak sürekli bilincinizde tutun. Ve O’nu her an, eksik sıfatlardan arındırın.
43. O Allah ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, indirdiği Kur’an ayetleriyle size yardım ediyor, yol gösteriyor ve içtenlikle inananları esirgiyor.
44. O’na kavuştukları gün, onlara,” selam” diye iltifat edilecek ve kesinlikle onlar için bolca bir ödül hazırlanmıştır.
45-46. Ey Peygamber! Hiç kuşkusuz biz seni, Allah’ın bilgisiyle Allah’a çağıran bir davetçi, bir tanık, bir müjdeleyici, bir uyarıcı ve aydınlatıcı bir elçi olarak gönderdik.
47. Sen, Allah’a koşulsuz inananlara, kendileri için, Allah’tan büyük bir ödül olduğunu müjdele.
48. Gerçekleri örten ortak koşuculara ve ikiyüzlülere boyun eğme, onların yapacakları eziyetlerden yılma. Sen, Allah’a güven; bir vekil olarak Allah yeter.
DÜŞMANA KARŞI PEYGAMBER’İ YALNIZ BIRAKIP
CEPHEYİ TERK EDENLERE ALLAH’IN UYARISI
56. Kuşkusuz Allah, melekleriyle yani indirdiği Kur’an ayetleriyle, Peygamber’e yardım ediyor, yol gösteriyor, ona destek sağlıyor. Ey inananlar! Düşman güçlerine karşı siz de ona yardım edin, destek olun ve tam bir disiplinle onun güvenliğini sağlayın! 1027
57. Çünkü Allah’ın buyruklarını dikkate almayan ve elçisini sıkıntıya sokan kimseler yaşamları boyunca ve sonrasında Allah’ın rahmetinden uzak kalırlar; onlar için alçaltıcı bir sıkıntı da vardır.
58. Ayrıca, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, yapmadıkları bir şey nedeniyle sıkıntı verenler, kesinlikle apaçık bir suç işlemişler ve bir vebål altına girmişlerdir.
KADINLAR-REŞİT KIZLAR DÜŞMAN TEHLİKESİNE
KARŞI VATAN SAVUNMASINDA YERLERİNİ ALIRLAR
59-60. Ey Peygamber! Sen, hem kendi koruman altında olan kadın ve kızlara hem de mü’minlerin kadınlarına söyle: Üzerlerine cilbablarını
yani Üniformalarını giysinler. Bu onların hem birbirlerini tanıyarak birlikte hareket etmelerine, hem de içerdeki münafıkların, ruh hastası grupların ve şehirde moral bozucu dedikodu yayıp ortalığı karıştıranların, olası bir tedhiş hareketlerine karşı bir savunma gücü oluşturmanın en elverişli ve caydırıcı olanıdır. Allah bağışlayandır, koruyandır. Eğer onlar eylemlerinden vazgeçmezlerse, seni onlarla kesin bir mücadeleye teşvik ederiz; o zaman da onlar senin bulunduğun bölgede çok kısa bir süre kalabilirler. 1028
61-62. Hepsi vatan haini olarak, nerede ele geçirilirlerse yakalanır ve mutlaka cezalandırılır. Bu, daha önce gelip geçmiş vatan hainleri için uygulanmış Allah’ın sünnetidir, yasasıdır. Sen, Allah’ın sünnetinde, yasasında asla bir değişiklik bulamazsın.
ALLAH’TAN BAŞKASINA BAĞLANILMAZ
SON PİŞMANLIK YARAR SAĞLAMAZ
63. İnsanlar sana kıyâmetin kopacağı vakti soruyorlar. Ona ilişkin bilginin, Allah katında olduğunu söyle; şu an senin idrakın dışındadır. Ne bilirsin belki de kıyametin kopuş vakti yakın bir gelecektedir. 1029

64-65. Kuşkusuz gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, Allah’ın rahmetinden uzak kalırlar ve onlar dayanılmaz sıkıntılar içinde olurlar. Durumlarını düzeltmedikleri sürece de, o durumdan asla kurtulamazlar
ve kendilerini kurtaracak ne bir veli ne de bir yardımcı bulabilirler.

66. Onlar kıyamet günü, acı gerçekle yüz yüze kalınca da; “Eyvah! Keşke Allah’ın ayetlerini örtbas etmeseydik; keşke elçisine uyup tebliğ ettiklerini kabul etseydik,” diyecekler.

67-68. O gün; “Eyvah! Keşke Allah’ın ayetlerini örtbas etmeseydik. Doğrusu biz, dini önderlerimize; efendilerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi doğru yoldan saptırdılar; Rabbimiz! Biz onların gerçeklerden uzak ve kopkoyu cahil olduklarını ve yüce rahmetinden uzaklaşmış olduğunu bilemedik,” diyecekler.

69. Ey iman etmiş kimseler! Musa Peygamber’e eziyet eden kimseler gibi, siz de Muhammed Peygamber’e eziyet edenler olmayın; Musa, onların suçladıkları şeyden, Allah nezdinde aklandı. Musa, Allah katında şerefli; itibarlı biriydi. 1030

70-71. Ey iman etmiş kimseler! Kötü, tutarsız söylemlerden sakının; kanıtlı; sağlam söz söyleyin ki, işleriniz düzelsin, hatalarınız bağışlansın. Kim Allah’a itaat eder ve elçisinin tebliğ ettiklerine uyarsa, gerçekten o, çok büyük bir mutlulukla mutlu olur.
72. Kuşkusuz Biz emaneti / mükemmel, kusursuz Kur’an’ı, yukarıdakilere ve aşağıdakilere / güçlülere ve güçsüzlere; varlıklılara ve yoksullara sunduk. Ama onlardan büyüklenen; kendini güçlü gören insan, o emaneti yani o Kur’an’ı kabullenmeye yanaşmadı; çekindi. Böylece o insan, kendine yazık edip cahillerden oldu; o emaneti / o Kur’an’ı kabul eden insan da, şefkatli, bilgili oldu.
73. Böylece ikiyüzlü erkekler ve ikiyüzlü kadınlar; ortak koşan erkekler ve ortak koşan kadınlar, Allah’ın emaneti Kur’an’ı kabullenemedikleri için, Allah’ın rahmetinden uzak kalacaklardır. Allah’a karşı yaptıkları hatayı anlayıp dönen mü’min erkekler ile mü’min kadınlar da bağışlanacaktır. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir