İniş Sırası: 89
ÂL’İ İMRÂN (İmrân Ailesi) SURESİ
Sure No: 3
Bismillahirrahmanirrahîm
Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…
1. Elif, Lâm, Mîm.
2. Başka ilah / başka efendi yok, sadece O var! O, daima diri olan, daima yöneten, koruyan ve denetleyendir. 965
3. O, gerçeğin bilgisini içeren Kur’an’ı sana indirendir ve onun gerçek olduğunu tüm varlıktaki gücüyle tasdik etmiş olandır. O, yasalar kitabı Tevrat’ı ve sevgi ve hikmet kitabı İncil’i indirendir. 966
4-5. O, tâ yaratılıştan beri insanlar için yol gösterendir ve O, hak ile batılı, doğru ile yanlışı ayırt eden bilgileri sunandır. Kuşkusuz Allah’ın ayetlerini örtüp örtbas edenler, kesinlikle onlar, çok şiddetli bir sıkıntı içinde olanlardır. Allah, en şerefli ve tüm varlıktaki gücün sahibidir. Gökte ve yerde hiçbir şey O’na gizli kalmaz.
6. O sizi ana rahminde, nasıl isterse öyle şekillendirip vücutlandırandır. İlah / efendi yok, sadece O var. O, varoluşun yüce sahibidir ve tüm varlığa hakim olandır.
7. O ki. tüm varlığı sana bir kitap olarak sundu. Ondaki ayetler, işaretler sapasağlamdır, değişmez. Onlar kitaptaki ana ilkelerdir. Diğerleri görünüşte ayrı gibi yorumlansa da özde aynıdır. Fakat kalplerinde gerçeklerden sapmaya meyilli olan kimseler, öze değil görünüşe tabi olurlar. Onların durumları ikiliğe isteklidir ve onların yorumları ikilik üzerinedir. Onlar Allah’ın ayetlerinin o açıklamalarını bilemezler. Ancak onu bilimde derinlemesine düşünüp araştıranlar bilir. Onlar derler ki: “Rabbimiz! Tüm gerçekler sana aittir, biz buna inandık.” Ancak bunun böyle olduğunu akıl, düşünce ve bilim sahiplerinden başkaları düşünmezler. 967
8. Onlar şöyle derler: “Rabbimiz! Bizi doğruya ulaştırdıktan sonra kalplerimizin sapmasına izin verme! Üzerimizden sevgini ve merhametini eksik etme; kuşkusuz sen, sonsuz sevgi ve merhamet sahibisin.”
9. “Rabbimiz! Gerçekleşmesinde asla kuşku olmayan hesap gününde insanları toplayacak olan Sensin. Hiç kuşkusuz sen, asla sözünden caymazsın.”
10. Doğrusu, gerçekleri görmezlikten gelip örtenlerin ne mallarının çokluğu ne de çocuklarının / yandaşlarının çokluğu, Allah’tan
gelebilecek bir felaketi asla savamaz; ve onlar, evet onlar o can yakıcı felaketi tadarlar. 968
11. Tıpkı firavun, yakınları ve onlardan öncekiler gibi ki, onlar da ayetlerimizi yalanladılar ve onlar gururları nedeniyle Allah’ı gereği gibi anlayamadılar. Allah’ı anlamayanlar çok şiddeti felaketle maruz kalırlar.
BEDİR SAVAŞINDA YAŞANANLAR AÇIK BİR ÖRNEK
12. Gerçekleri örten kimselere de ki: “Siz de gerçekleri örtbas ettiğiniz için yenilgiye uğrayacaksınız ve cehennemi sıkıntılarla karşılaşacaksınız; o ne kötü bir durumdur.”
13. Dikkatinizi çekerim! Bedir’de çarpışan iki grupta kesinlikle sizin için bir ders vardır. Bir grup, Allah’a ortak koşmadan inanıyordu ve bu yolda yaşadıkları yeri korumak ve özgürlükleri için savaşıyordu; diğer grup ise gerçeği örtüp reddedenler idi ve onlar da özgürce düşünenleri yok etmek için saldırıyorlardı. Onlar savaş başlamadan önce küçümsedikleri, azımsadıkları grubu şimdi kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı. Allah, dileyen kimselere bizzat yardımını işte böyle teyit ediyordu Kuşkusuz düşünebilen beyinleri olanlar için kesinlikle bunda bir ibret dersi vardır. 969
14. İnsanlara görünen, ilişki kurulan ve yararlanılan varlıklardan, çocuklar, kasalar dolusu altın ve gümüş, deste deste paralar, safkan atlar, son model binek araçlar, besi hayvanları ve her türden ürünler aşırı derecede çekici gelir. Bunlar dünya yaşamında yararlanılan geçici kazanımlardır. Ama, en güzel yararlanma, Allah’a ait olan kalıcı kazanımlara ulaşmaktır.
15. De ki: “Allah’a ortak koşmaktan sakınanlar için bu sayılanlardan daha hayırlı olanı, Allah’a ait kalıcı kazanımları size haber vereyim mi? İçinde sonsuza dek kalacakları altlarından ırmaklara tan cennetler, pak ve sevgi dolu arkadaşlıklar ve en önemlisi Allah’tan
bir hoşnutluk… Allah, kulların yaptıklarını en iyi görendir ve karşılığını verendir. 970
16-17. Allah’a ortak koşmaktan sakınanlar o kimseler ki, güçlüklere karşı göğüs gererler, özünde ve sözünde dosdoğru olurlar, gönüllerinde Allah bilincini sürekli diri tutarlar, paralarını toplum yararına harcarlar ve “Rabbimiz! Biz, inandık, güvendik; bizim suçumuzu bağışla ve bizi can yakıcı sıkıntılardan koru,” diye seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dilerler.
“İLAH-EFENDİ YOK! SADECE ALLAH VAR!”
“ALLAH TARAFINDAN İNDİRİLEN DİN, İSLAMDIR”
18. Allah. Kuşkusuz O, her an her yerde tanık olandır. İlah yok! Sadece O var! Ve O, varlıktaki tüm güçlere, ilmiyle adaleti ayakta tutandır. İlah yok! Sadece O var! O en güçlü ve tüm varlığa hakim olandır.
19. Kuşkusuz, ayetleri Allah tarafından indirilen din / yasa, İslam’dır / Allah’a teslimiyettir, barıştır. Ancak kendilerine bu bilgi gelmesine rağmen kitap verilenlerin / Yahudilerin, Hristiyanların ve Müslümanların barışa yanaşmayıp ayrılıkçılık etmeleri, mezheplere ayrılmaları, sırf aralarındaki kıskançlık ve dünyevî ihtirasları yüzündendir. Kim Allah’ın ayetlerini örterek İslam’ı / barışı reddederse kuşkusuz verecekleri acı hesabı Allah çabuklaştırır. 971
20. Durum bu iken, sana bazı gerekçeler öne sürenlere: “Ben barışa yönelip Allah’a teslim oldum benimle birlikte barışa yönelip teslim olacak kim?” de ve kitap verilenlere / Yahudi, Hristiyan ve ümmilere / Araplara de ki: “Sizler de barışa yönelip Allah’a teslim oldunuz mu?” Eğer barışa yönelip Allah’a teslim olurlarsa artık onlar doğru yola girmişlerdir. Yok, kabul etmezlerse, sana düşen sadece tebliğ etmektir, duyurmaktır. Allah kulların yaptıklarını en iyi görendir. 972
21. Allah’ın ayetlerini görmezlikten gelip örten kimseleri, Allah’ın ayetlerini tebliğ eden peygamberleri öldürenleri ve insanlardan adaletle iş yapanların canına kıyanları bekleyen dayanılmaz acılardan kendilerini haberdar et.
22. İşte bunların dünyada yapmış oldukları tüm işler boşa gitmiştir, öte dünyada da hiçbir işe yaramayacaktır. Ve kesinlikle onlara bir yardım edici de olmayacaktır.
23. Kitaptan kendilerine pay çıkaranlara / din önderlerine (!) baksana! “Aranızdaki anlaşmazlıkları Allah’ın kitabına göre çözün,”
diye davet edildiklerinde, onlardan bir grup hiç oralı olmadan arkalarını dönüp gidiyor.
24. Böyle davranmalarının nedeni “Cehennem ateşi bize asla dokunmaz; dokunsa da geçicidir, sayılı günlerdir.” diye cenneti garanti görmeleridir. Uydurdukları yalan rivayetler onları dinleri hakkında işte böyle yanıltır. 973
25. Peki, geleceğinden asla kuşku olmayan hesap gününde onları bir araya topladığımız zaman, yalan rivayetleri din kabul eden bu din adamlarının hali ne olacak? O gün herkes, olumlu-olumsuz yaptıklarının karşılığını tam olarak alacaktır ve hiç kimse haksızlığa uğratılmayacaktır.
“MÜLKÜN SAHİBİ ALLAH”
26. De ki: “Ey Mülkün ve yönetimin gerçek sahibi olan Allah’ım! Sen yönetimi, çalışıp hak eden kimseye verensin; zulmedip büyüklenen kimseden de çekip alansın. Sen ehil ve dürüst olan kimseyi onurlu kılansın; şımarmış kimseyi de rezil edensin. Sonuçta yetki Sen’in elindedir. Kuşkusuz sen her şeye güç yetirensin.” 974
27. “Sen, geceyi gündüzün içine sokansın, gündüzü de gecenin içine katansın. Sen canlıyı cansızdan cansızı da canlıdan çıkaransın. Sen, çalışan kimseye hesapsız rızık verensin.”
ÖNEMLİ SIRLARI DÜŞMANLA PAYLAŞMAYIN
28. Güvenilir kimseler, emin kimseleri bırakıp da gerçekleri görmezlikten gelip örtenleri sır dostları edinmesin. Onlarla böyle sır dostluğu yapan kimse, hiçbir şeyde Allah’ın güvenilir kullarından olamaz. Ancak düşmandan gelebilecek bir tehlikeden korunmak adına olursa başka! Allah, kendi nefsinizin yapabileceği bir yanlıştan sizi uyarıyor. Sonuçta bilgiye ulaşım Allah’tandır. 975
29. De ki: “Siz, içinizdeki düşüncelerinizi gizleseniz de açıklasanız da zaten onları Allah bilmektedir ve O; göklerde ne varsa, yerde ne varsa hepsini biliyor. Allah, her şeye güç yetirendir.”
30. Hesap günü her nefs, iyilik olarak ne yapmışsa, kötülük olarak ne yapmışsa hepsini karşısında hazır bulacaktır. O zaman kişi, işlemiş olduğu kötülükleri görünce; “Keşke bunlardan uzak dursaydım” diyecek. İşte Allah, kendi nefsinizin yapabileceği bir yanlıştan sizi uyarıyor. Allah kullara karşı çok şefkatlidir.
31. De ki: “Eğer siz Allah sevgisine ulaşmak istiyorsanız, benim tebliğ ettiklerime uyun ki Allah sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.”
32. De ki: “Allah’ın buyruklarına ve o buyrukları tebliğ eden elçiye uyun.” Eğer yüz çevirirseniz, gerçekleri görmezlikten gelip örtenlerde Allah sevgisi olmaz.
YARATILIŞTAN Hz. İSA’NIN DOĞUMUNA KADAR İNSANLIĞIN
DEĞİŞİM VE GELİŞİM AŞAMALARI
33-34. Kuşkusuz Adem / insanlığın yaratılış başlangıcı ve Nûh ve İbrahim ailesi ve İmrân ailesi, Allah bunları, birbirinden süzülüp gelen bir insan soyu olarak, âlemlerin / uygarlığın değişim ve gelişim (saflaşma) aşamaları olarak belirledi. Allah, en iyi işiten, ilmiyle her şeyi bilendir. 976
35. Bir zaman İmran’ın eşi şöyle niyet etmişti: “Rabbim! Karnımdaki bebeği tamamıyla senin yolunda hizmet için adadım; benim bu niyetimi kabul buyur; kuşkusuz Sen; evet Sen, işitensin, en iyi bilensin.”
36. Derken bebeği doğurdu; -Allah onun ne doğuracağını biliyor olmasına rağmen,- İmrân’ın eşi: “Rabbim! Ben onu kız doğurdum; oysa erkek, kız gibi değil; ben ona Meryem ismini verdim ve ben onu sana emanet ettim; onun soyundan gelenler, şeytanlaşmış kişilerin şerrinden uzak olsunlar,” diye Rabbine yakardı, 977
37. Böylece İmrân’nın eşi, Rabbinin gerçeklerini güzel bir şekilde kabul etti; Zekeriyya, Meryem’in bakımını üstlendi ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriyya, Meryem’in kaldığı odaya her girdiğinde onun yanında bir yiyecek bulurdu. Zekeriyya: “Meryem, bu yiyecek sana nereden geliyor?” diye sorduğunda, Meryem: “Bunlar, Allah tarafındandır; kuşkusuz Allah, dileyen herkese hesapsız rızk verendir,” derdi. 978
ZEKERİYYA’NIN DUASI VE YAHYA’NIN MÜJDESİ
38-39. Zekeriyya orada Rabbine yöneldi ve “Rabbim! Sana ait gerçekleri devam ettirecek tertemiz bir evlat bana bağışla! Kuşkusuz sen, çağrıyı duyansın!” diye odanın içinde ayakta dua ederken, Allah’tan gelen vahiyler kendisinin çağrısına: “Haberin olsun! Allah’tan bir kelimeyi 979 / İsa’yı tasdik edecek ve has kullardan gayet bilgili ve bir önder ve bir peygamber olarak Yahya’yı Allah sana müjdeledi,” diye Zekeriyya’nın çağrısını yanıtladı. 980
40. Şaşkına dönen Zekeriyya dedi ki: “Rabbim! Benim için bir çocuk nasıl olur? Ben iyice ihtiyarlamış ve üstelik eşim de doğurgan değilken!!..” Allah buyurdu: Öyle! Allah planlamış olduğu şeyi gerçekleştirecektir.”
41. Bu sefer Zekeriyya dedi: Rabbim! Bana bir işaret göster. Rab buyurdu: Sana işaretim, üç gün boyunca insanlara, Rablerini anmalarını ve sabah-akşam / her an O’nu noksan sıfatlardan uzak tutmalarını anlatmandır. 981
42-43. Meryem ile ilgili olarak da, Allah’tan gelen Kur’an haberleri şöyle diyordu: “Ey Meryem! Kuşkusuz Allah seni saflaştırıp şirk ten, kötülüklerden arındıracak ve seni tüm dünya kadınları üzerime seçkin bir konuma getirecek; sen Rabbinin buyruklarına gönülden bağlan ve O’na boyun eğip teslimiyet göster ve O’na ortak koşma yanlarla birlikte sen de ortak koşma!982
45-46. “Ey Meryem! Allah, kendisinden bir kelimeyle seni müjdeliyor; onun ismi, Meryem oğlu İsa Mesih! ve o, yüksek mevkide bulunarak ve yetişkin biri olarak insanlara Allah’ın Buyruklarını tebliğ edecek ve o; dünyada ve ahirette itibarlı, şerefli, has kullardan ve Allah’a yaklaştırılanlardan olarak Allah’ın en büyük rızasına ulaşanlardan olacak. 983
47-48. Meryem de: “Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim için nasıl bir çocuk olabilir?” dedi. Allah buyurdu: “Öyle! Allah, planlamış olduğu bir şeyi yaratır; O, bir işin olmasını tasarladığı zaman, onun için “ol” der, o da anında oluverir” Allah ona kitabı, hikmeti / sağlıkla ilgili bilgileri, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek. 984
ALLAH GEÇMİŞTE OLANLARI HZ.MUHAMMED’E
VAHİY İLE BİLDİRİYOR
44. İşte bu haberler, geçmişte yaşanan olaylardır. Onu sana haber veriyoruz. Meryem’i kim sorumluluğu altına alsın, ona kim baksın diye, akrabalar kendi aralarında oklarıyla kura çekerlerken sen onların yanında değildin; onlar bunu tartışırlarken de sen yanlarında değildin. 985
İSA İSRAİLOĞULLARINA ELÇİ OLDUĞUNUN
KANITLARINI SUNUYOR
49. Ve bir elçi olarak İsa, İsrailoğulları’na: “Kuşkusuz ben, kesinlikle Rabbinizden bir kanıt ile size geldim; ben sizin için çamurdan kuş şekli gibi bir tütsülük yaparım, onun içine tütsü doldururum da Allah’ın izniyle o tütsü, hastalığı uçurur gider / iyileştirir ve ben, ölü gibileri; gerçeklere karşı duyarsızlaşmış olanları Allah’ın bana vahyettiği bilgilerle uyandırırım, canlandırırım. Ayrıca evlerinizdeki biriktirip yediğiniz şeylerin temiz, sağlıklı olup olmadıklarını size haber veririm; eğer inananlardansanız, güven duyanlardansanız bu anlatılanlar kesinlikle sizin için bir kanıttır.
50. Ayrıca elinizdeki Tevrat’tan, size haramlaştırılmış olanların bazısının helâl olduğunu, Rabbinizden onaylayıcı bir ayetle size geldim. Artık, Allah’a ortak koşmaktan sakının ve benim bildirdiğim şekilde uygulama yapın.
51. “Kuşkusuz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Bundan böyle sadece O’na kul olun, dosdoğru yol işte budur” dedi, 986
52. Bunun üzerine İsa, İsrailoğulları’nın inkârcılarında anlatılan bu gerçekleri reddetme durumlarını hissedince: “Allah’ın bildirdiği gerçekler için kim benim destekçilerim olur?” dedi. İsa’ya inananlar: “Allah’ın bildirdiği gerçekler için biz sana destekçileriz. Biz Allah’a koşulsuz inandık; tanık ol! Bu nedenle biz, O’na tam teslim olanlarız / Müslümanlarız, ” diye karşılık verdiler. 987
53. Ve onlar: “Rabbimiz! Biz Sen’in indirdiğin gerçeklere inandık. Biz, elçi İsa’ya da tabi olduk; şimdi bizi tanıklar listesine yaz! “dediler.
İSA’YA SUIKAST
54. Öte yandan İsrailoğulları’nın inkârcıları İsa’ya suikast planı hazırladılar. Allah da bir plan hazırladı ve Allah’ın planı onların karanlık planlarından çok daha hayırlıdır.
55. Ve Allah planını İsa’ya şöyle anlattı: “Ey İsa! Gerçekleri reddederek sana suikast hazırlayan kimselerden seni kurtaracağım. Yanımda senin itibarını yükselteceğim ve seni normal ölümle vefat ettireceğim. Sana tabi olanları da kıyamet gününe kadar, buyruklarımı reddedenlerin üstünde kılacağım. Sonra dönüşünüz Banadır, işte o zaman, kendi içinizde ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında, aranızda kararı ben *vereceğim. 988
56. Hasılı, gerçekleri reddeden kimseler dünyada da ahirette de çok şiddetli sıkıntılar içinde olurlar ve onların hiçbir yardımcıları da olmaz.
57. Amma, İsa’nın tebliğ ettiklerine inanıp iyi ve güzel işler üretenlere gelince, onlara ödülleri tastamam ödenir. Gerçekleri karartanlarda Allah sevgisi olmaz.
GERÇEK TEVRAT VE İNCİL KUR’AN’IN İÇİNDEDİR
58. İşte böyle! Biz bunları, önce gönderdiğimiz Tevrat ve İncil ayetlerinden okuyoruz ve onları içinde toplayan hikmetli Kur’an ile sana hatırlatıyoruz.
59. Hiç kuşkusuz, Allah’a göre İsa’nın doğum örnekliği, Âdem’in, yani hiç yoktan var edilen insanın örnekliği gibidir. Allah onu anasız-babasız, topraktan oluşturdu; sonra ona “Ol” dedi, böylece oluverdi. 989
60. İşte, İsa hakkında Rabbinin bildirdiği gerçek budur. Sakın aslı olmayan söylentilere inanıp kuşkulananlardan olma!
61. Sana gelen bu bilgiden sonra; kim asılsız kanıtlar öne sürerek İsa hakkında seninle tartışmaya kalkarsa, onlara de ki: “Gelin bu gerçekleri kabul edin; evlatlarınız ve evlatlarımız, kadınlarınız ve kadınlarımız, sizler ve bizler hep beraber gerçek olana yönelelim. Çünkü yalan üzerine olanlar, bildirilen gerçekleri idrak edemeyip Allah’ın rahmetinden uzak kalırlar. ”
62. İsa hakkında anlatılan kıssanın doğrusu işte budur. İlah, efendi diye bir şey yok; sadece Allah var! Ve hiç kuşkusuz Allah, kesinlikle O; çok güçlüdür, en doğru bilgiyi verendir.
63. Bu gerçekleri kabul etmeyip yüz çevirenlerin, bozgunculuk nedeniyle kabul etmediklerini Allah çok iyi bilmektedir.
O ZAMAN ORTAK İLKEMİZDE BİRLEŞELİM
64. De ki: “Ey Kitap sahipleri! O zaman, sizleri ve bizleri eşit kılan bir kelimede birleşelim! O kelime de şu: Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’tan başka bir Rab, bir efendi edinmeyelim.” Eğer bunu da kabul etmeyip yüz çevirilerse, şöyle deyin: “Tanıklar olun! Biz, Allah’a ortak koşmadan teslim olanlarız!”
İBRAHİM PEYGAMBER NASIL İSTİSMAR EDİLDİ?
65. Ey kitap sahipleri! Kur’an’da anlatılanlar, Tevrat’ta da, İncil’de de varken, İbrahim hakkında asılsız gerekçeler öne sürerek niçin tartışıp duruyorsunuz? Oysa Tevrat da, İncil de, Kur’an da ondan sonra indirildi. Siz, bunu da mı düşünemiyorsunuz?
66. İşte sizler böylesiniz! Haydi hakkında biraz bilginiz olan bir konuda tartıştınız, ya hiçbir bilgiye sahip olamadığınız bir konuda niçin tartışıyorsunuz? Siz bilginin kaynağı değilsiniz. Bilginin kaynağı Allah’tır.
67. Bakın! İbrahim bir Yahudi’nin inandığı gibi, ya da bir Hristiyan’ın inandığı gibi inanmış değildi. Ama o, Tek Allah’a inanan bir Müslümandı ve o, asla Allah’a ortak koşanlardan değildi.
68. Elbette ki İbrahim’e en yakın olan insanlar, onun tebliğ ettiği gerçekleri takip edenler, bu Nebî’dir diyenler ve onun Nebîliğine inanmış kimseler ve Allah’ı dost edinen mü’minlerdir.
69. Kitap sahiplerinin ileri gelenleri, din adamları, sizi gerçeklerden saptırmak istiyorlar; oysa ki, onlar sadece kendileri sapıtıyorlar da, bunun bilincinde değiller.
70. Ey Kitap sahiplerinden ileri gelenler; din adamları! Niçin Allah’ın ayetlerini görmezlikten gelip örtbas ediyorsunuz? Halbuki sizler görüp duruyorsunuz.
71. Ey Kitap sahiplerinden ileri gelenler; din adamları! Niçin gerçek olanla asılsız olanı bulandırıyorsunuz da, gerçek olanı saklıyorsunuz. Halbuki sizler bilip duruyorsunuz.
72-74. Kitap sahiplerinden bir grup; din adamları, gerçek olanı şöyle bulandırıyorlar: “İnanan kimseler üzerine indirilene / Kur’an ayetlerine, gün boyu inanmış gibi gözükelim; sonra da onu akşam üzeri reddedelim. Böylece örnek oluruz da, belki o inananlar da dönerler, biz kendi dinimize, kendi yolumuza tabi olanlardan başkasına güvenmeyelim” derler. De ki: “Yol da; Din de Allah’ın Dinidir; O’nun yoludur; eğer onlar, size verilen şeylerin aynısının başkalarına da verildiğinden ya da Rabbinizin nezdinde, sizin onların aleyhine kanıtlar sunacağınızdan ötürü böyle davranıyorlarsa, onlara de ki: “Kuşkusuz lütuf / vahiy Allah’ın elindedir; Allah onu dilediği kuluna verir. Allah’ın ilmi sonsuzdur; O rahmetini, ilmini dileyen kimseye de ayırır. Allah büyük iyilik sahibidir.
HEPSİ BİR DEĞİL; İYİ DE VAR KÖTÜ DE VAR
75. Kitap verilenlerden öyle dürüst, öyle güvenilir kimseler de vardır ki; onlara kasalar dolusu para emanet etsen, sana onu eksiksiz geri verir. Fakat bazıları da var ki; tam tersi, ona bir lira emanet etsen, günlerce peşinde dolanmadıkça onu sana geri vermez. Böyle yapmasının gerekçesini olarak da: “Ümmilere / kitap sahibi olmayanlara karşı yaptığımızdan dolayı bize bir günah yoktur, “derler. Onlar biliyor olmalarına rağmen Allah üzerine yalan da söylerler. 990
76. Hayır, hayır, iş öyle değil! Doğrusu, sözünde duran kimseler ve Allah üzerine yalan söylemekten sakınanlar, kuşkusuz o sakınanlarda, o sözünde duranlarda Allah sevgisi vardır.
77. Ancak, Allah adına verdikleri sözleri ve ettikleri yeminleri çıkarları için satan kimseler; işte onlar, kesinlikle onların ölünceye kadar Allah sevgisinden nasipleri yoktur. Kıyamet gününde Allah sevgisi olmayanların yüzlerine hiç kimse bakmayacak, onlarla konuşmayacak ve onlar kendilerini temize çıkaramayacaklardır. Onlar için çok can yakıcı bir sıkıntı ve hiçbir pay elde edememişlik vardır.
TEVRAT’TA, İNCİL’DE, KUR’AN’DA OLMAYANI
VAR GİBİ GÖSTERMEK
78. Onlardan bir grup din adamı vardır ki, Allah’ın kitabında olmayanı kitaptan sanasınız diye ağzını eğip-bükerek coşkulu bir dille onu, Allah’ın kelâmına benzetmeye çalışır; Allah’ın kitabında olmadığı halde, “Allah böyle buyuruyor,” derler. Onlar biliyor olmalarına rağmen Allah üzerine yalan söylerler. 991
79. Halbuki, Allah’ın kendisine Kitap, Bilgelik ve Peygamberlik verdiği hiçbir insan, kalkıp da insanlara, “Allah ile beraber bana da bağlanın” demez; ama okuyup öğrendikleri ve okutup öğrettikleri Allah’ın Kitabı gereğince, “Allah’tan başkasını Rabler; efendiler edinmeyin,” derler.
80. Ve onlar size, hiçbir zaman melekleri / varlıktaki doğal güçleri ve peygamberleri Rabler, efendiler edinmenizi de emredemezler. Siz Allah’a teslim olup, Müslüman olduktan sonra, onlar size hiç, “Allah ile beraber bana da bağlanın” diye gerçeği örtmeyi emredebilir mi? 992
81-82. Kaldı ki, bir zaman peygamberler, kendilerine sunulan kitabın gerçekleri üzerine olacaklarına, hikmet üzere olacaklarına, sonra gelen bir elçiye sadık kalacaklarına, ona inanıp aynı yolda birlikte hareket edeceklerine ve ona yardım edeceklerine dair, Allah’a söz vermişlerdi de, Allah: “Bu söylediklerinizi kabul ettiniz mi ve bu ağır görevi üzerinize
aldınız mı?” buyurdu. Peygamberler de: “Kabul ettik” demişlerdi. Bunun üzerine Allah: “O halde şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım,” dedi. Artık, bundan sonra kim sözünden dönerse, işte onlar, yoldan çıkmış olur. 993
ALLAH’IN GÖNDERDİĞİ DİNİ
BIRAKIP MEZHEBİ DİN EDİNMEK
83. O halde Din sınıfı (!), Allah’ın tüm peygamberlere gönderdiği Din’den başka bir Din, Yasadan başka bir Yasa mı arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde olanların tümü, Allah’ın koyduğu dine Yasaya teslim olmuşlardır ve sonuçta hepsi O’na döndürülecektir.
84. Şöyle deyin: “Biz Allah’a inandık. O’nun bize sunduğu Kur’an’a, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına sunduklarına, Musa’ya, İsa’ya ve Rableri tarafından tüm peygamberlere verdiklerine inandık; onlardan hiçbirini diğerinden ayrı görmeyiz ve biz O’na teslim olanlarız”994
85. Kim İslam’dan / barıştan, huzurdan başka bir Din; başka bir yol ararsa, onun o arayışı makbul değildir ve o sonunda kaybedenlerden olur.
86. Bir toplum, kendilerine apaçık kanıtların geldiğine ve elçilerin de Hak olduğuna tanıklık edip dururken ve bir de inanıyoruz dedikten sonra, gerçekleri örtbas ederse, o toplum Allah’a nasıl yol bulur? Gerçekleri karartan topluluklar Allah’a yol bulamaz.
87-88. İşte böyle toplumların cezası, Allah’ın, meleklerin / varlıktaki doğal güçlerin ve tüm insanların dışlanmışlığı onların üzerine olur, onlar durumlarını düzeltmedikçe, sürekli bu durumda kalırlar ve onlardaki sıkıntı hiç azalmaz ve onların yüzlerine de bakan olmaz.
89. Ancak, yaptıkları hatalardan pişmanlık duyup bir daha yapmayanlar ve bundan sonra da durumlarını düzeltenler başka. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
90. Ama inandık dedikten sonra gerçekleri örtbas etmeye devam
eden, sonra da gerçeği örtmeyi daha da artırmış olan kimselerin pişman olup döndüklerini söylemeleri makbul değildir, onlar iflah olmaz sapkınlardır.
91. İşte o kimseler gerçekleri görmezlikten gelip bilerek örtenlerdir ve onlar gerçeği örtmelerinden dolayı ölene dek kaybetmişlerdir. Artık onlardan her birinin dünyalar dolusu altını olsa ve onun tümünü kurtuluş bedeli olarak verse, onların gerçeği örtbas etme durumlarımı yine de ortadan kaldırmaz. Onlar can yakıcı sıkıntılardadır ve kesinlikle onları kurtaracak da yoktur.
İTİBAR SAHİBİ OLMAK
92. Sevdiğiniz şeylerden toplum yararına harcama yapmadıkça asla itibar sahibi sayılmazsınız. Sizin toplum yararına harcadığınız her bir şeyden mutlaka Allah bilgi sahibidir.
“HELALİ HARAM;
HARAMI HELAL YAPMAYIN”
93. Tevrat indirilmeden önce, Yakub’un, kendi nefsine haram ettiği şeyler dışında, İsrailoğulları için yiyeceklerin hepsi helâl idi derler. De ki: “Eğer doğruyu söylediğinizi iddia ediyorsanız, haydi Tevrat’ı getirin de ondan okuyup açıklayın bakalım!”
94. Bundan sonra kim kendisi helâli haram ya da haramı helâl yapıp o yalanını Allah üzerine atarsa, işte onlar gerçeği karartanlardır.
95. De ki: “Allah doğruyu söyler. Gelin, ortak koşmayı terk etmiş biri olarak İbrahim’in Dinine / yoluna; onun ilkelerine tabi olun o. asla ortak koşanlardan değildi.”995
————————
İSLAM DİNİNİN EVRENSEL İLKELERİNİN
TEMELİ İBRAHİM PEYGAMBER TARAFINDAN ATILDI
96. Kuşkusuz öncelikle Beyt / Ev, insanlara gerçekleri anlatmak için yapıldı ki, orası Mekke vadisidir; bereketli kılınmıştır ve tüm insanları doğru yola ulaştıracak ilkeler orada duyuruldu.
97. Orada buna dair apaçık kanıtlar vardır; İbrahim’in makamı vardır. Kim İbrahim’in orada ilan ettiği dine girerse güvende olur. Bir yol bularak oraya güç yetiren kimselerin, oraya gidip topluca dinin ortak ilkelerinde BİR olma eğitimi yapmaları, tüm insanlar üzerine Allah’ın bir hakkıdır. Kim gerçeği görmezlikten gelip örterse hiç kuşkusuz Allah’ın kimseye ihtiyacı yoktur. O bütün âlemlerden zengindir.
98. De ki, “Ey Kitap sahipleri! (Yahudilerin, Hristiyanların, Müslümanların önderleri) Niçin Allah’ın ayetlerini görmezlikten gelip örtbas ediyorsunuz? Allah yaptıklarınızı görüp duruyor.”
99. De ki, “Ey Kitap sahipleri! (Yahudilerin, Hristiyanların, Müslümanların önderleri) İnananları Allah’ın dosdoğru yolundan niçin döndürüyorsunuz? Sizler gerçekleri görüp bildiğiniz halde, onları neden kandırıyorsunuz? Yaptıklarınızın hepsinden Allah’ın haberi var.”
100. Ey içtenlikle inananlar! Eğer kendilerini din sınıfı olarak kabul eden kitap sahiplerinden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi çevirirler kafir yaparlar; ortak koşucu yaparlar,
101. Sizler ise, nasıl ortak koşarak kafir olursunuz; üstelik siz Allah’ın ayetlerini okuyup dururken ve O’nun elçisi / O’nun Kur’an’ı da aranızda iken? Kim Allah’ın Kur’an’ını tekrar tekrar okuyup anlamaya çalışırsa kesinlikle o, dosdoğru yolu bulmuş olur. 997
102. Ey inananlar! Allah’a ortak koşmaktan sakının, onu hakkıyla anlamaya çalışın ve sizler sadece O’na teslim olanlar olarak can verin.
103. Hepiniz Allah’ın Kur’an’ını okuyup anlayarak KORUNUN. Bölünerek ayrılığa düşmeyin. Üzerinizdeki Allah’ın iyiliğini anımsayın. Bir vakit sizler, birbirinizin can düşmanları iken, O sizin kalplerinizin arasında sevgi bağı oluşturdu da, bu iyiliği sayesinde kardeşler oldunuz. Hem sizler tam bir cehalet yangının kenarında bulunuyordunuz da, O’nun ayetlerini öğrenerek o durumdan kurtuldunuz. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki, sizler doğru yoldan ayrılmayasınız. 998
ÇAĞDAŞ DEVLET VE AŞİRET TOPLULUĞU FARKI
104. İçinizden kamu yararına hizmet eden, herkesçe kabul gören, iyi ve güzel işleri emreden, kötülüğü ve çirkinliği herkesçe bilinen şeyleri engelleyen organize bir topluluk olsun! İşte böyle toplumlar, evet onlar mutlu yaşarlar.
105. Kendilerine böylesi açıklamalar geldikten sonra, ayrılıkçı karıp anlaşmazlığa düşen toplumlar gibi olmayın. İşte böyle toplumlar, evet kesinlikle onlar çok büyük bir sıkıntı içinde mutsuz yaşarlar.
106. İşte günleri mutlu ve huzur içinde olan toplum ile, günleri mutsuz ve sıkıntı içinde olan toplum… Günleri mutsuz ve sıkıntı içinde olanlara: “Siz inandıktan sonra gerçekleri örtüp, gruplara ayrıldınız ha? İşte sizler, gerçeği örtbas edip gruplara ayrılmanız nedeniyle sıkıntıyı, mutsuzluğu tadıyorsunuz.” 999
107. Günleri mutlu ve huzur içinde olanlar; Allah’ın buyruklarını dikkate almaları nedeniyle mutlu, huzurlu ve sevgi içindedir. Onlar durumlarını değiştirmedikleri sürece sürekli mutluluk içinde olurlar.
108-109. İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir; buyruklarıdır. Bunları sana gerçek olarak anlatıyoruz, bilgilendiriyoruz. Yoksa durup dururken Allah, yarattıklarına bir haksızlık yapmış değildir. Kaldı ki, göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah içindir ve tüm işler Allah’a döndürülecektir. 1000
ÖRNEK TOPLUM-ÖRNEK DEVLET
110. Sizler, insanlar için ortaya çıkarılmış örnek bir toplum olunuz ki; Allah’a ortak koşmadan inanmayı, kamu yararına hizmet etmeyi, herkesçe kabul gören iyi ve güzel işleri öğütleyip, kötülüğü ve çirkinliği herkesçe bilinen şeyleri de engelleyebilesiniz. Eğer kitap ehlinden olanlar Kur’an’a inanırlarsa, kesinlikle onlar da örnek bir toplum olur. Onların içlerinde inananlar var ama onlardan çoğu gerçek olanı asılsız olanla karıştırıyorlar.
111. O durumda olanlar gerçekler konusunda size asla bir sıkıntı veremezler, onlar ancak kendilerine zarar verirler. Onlar gerçek konusunda sizinle bir mücadeleye kalkışsalar arkalarını dönüp kaçarlar. Bu durumda onlara yardım eden de olmaz.
112. Onlar nerede bulunurlarsa hor görülür, ancak Allah’tan gelen
bir ipe / bir gerçeğe tutunanlar ya da insanların tutundukları bir ipe / bir gerçeğe bağlananlar hariç. Hor görülenler, Allah’ın rahmetinden mahrum kalırlar ve üzerlerine meskenet damgası vurulur. Böyle olmalarının nedeni de, Allah’ın ayetlerini görmezlikten gelip örtmüş olmaları ve Allah’ın peygamberlerini suçsuz yere öldürmeleri ve aşırı giderek asi olmalarıdır.
113. Ancak hepsi aynı değildir. Kitap sahiplerinden gerçeği ayağa kaldıran bir topluluk vardır ki, onlar geceleri Allah’ın ayetlerini okuyup araştırırlar ve onlar Allah’a tam bir teslimiyet içindedirler.
114. Allah’a ve ahiret gününe inanırlar ve kamu yararına hizmet için koşuştururlar, herkesçe kabul gören iyi ve güzel işleri öğütlerler, kötülüğü ve çirkinliği herkesçe bilinen şeyleri de engellemeye çalışırlar. İşte onlar iyilerdendir.
115. Bunlar hayırdan, iyilikten başka bir şey yapmazlar. Asla gerçekleri görmezlikten gelip örtmezler. Allah’ı gerektiği gibi bilirler ve O’na ortak koşmaktan sakınırlar. 1001
116. Ama gerçekleri görmezlikten gelip örten kimselerin, çocukları ve servetleri, kendilerine Allah katında asla bir yarar sağlamayacaktır. İşte onlar ateşin arkadaşlarıdır. Onlar durumlarını değiştirmedikleri sürece sürekli ateş hattındadır.
117. Gerçekleri örten kimselerin bu dünya hayatında yaptıkları yardımların örneği, söküp koparan sert bir rüzgârın, kendilerine yazık eden bir toplumun ekinlerini yok etme örneği gibidir. Allah onlara haksızlık etmiş değildir. Fakat onlar gerçekleri karartmalarından dolayı kendilerine yazık etmişlerdir.
İKİYÜZLÜLERLE SIRDAŞ OLMAYIN
118. Ey içtenlikle inananlar! Siz, güven duymadığınız başkalarını sırdaş edinmeyin; çünkü onlar, size yanlış yaptırmaktan, kargaşa yaratmaktan asla çekinmezler ve sizi sıkıntıya sokmak isterler. Dikkat edin! Onlar kıskançlıkla durmadan aleyhinizde konuşmalar yapmakta! İçlerinde saklamış oldukları kıskançlık ise çok daha büyüktür. Eğer siz aklınızı çalıştırırsanız, ayetlerimizle size durumu açıkça bildiriyoruz.
119. Hâ!!!.. Sizler öyle samimi saf kimselersiniz ki, siz onlara sevgiyle yaklaşırsınız, ama onlarda size karşı sevgi yoktur. Siz Allah’ın gönderdiği tüm kitaplara içtenlikle inanırsınız, onlar ise, yüzünüze karşı “inandık” derler, ama kendi başlarına kaldıklarında size olan hasetliklerinden ötürü adeta parmaklarını yerler. De ki: “Öfkenizi, kıskançlığınızı öldürün; yok edin; Çünkü, içinizde sakladıklarınızı Allah çok iyi biliyor.”
120. Eğer siz başarılı olsanız, size bir güzellik dokunsa, bu onlara üzüntü verir ve eğer siz başarısız olsanız, size bir kötülük isabet etse, ondan dolayı da sevinirler. Şayet siz, güçlüklere karşı direnir ve Allah’ın ayetlerini iyi anlarsanız, onların hileleri hiçbir şeyle size zarar veremez. Kuşkusuz Allah, onların yapmakta oldukları şeyleri çepeçevre kuşatmıştır.
UHUD SAVAŞI: SAVAŞLA İLGİLİ EVRENSEL
İLKELERİN İNDİRİLDİĞİ AYETLER
121. Hani bir vakit erkenden karargahından hareket ederek savaş için mü’minleri en uygun mevzilere yerleştirmiştin. İşte o zaman Allah, her şeyi işitiyor, her şeyi biliyordu. 1002
122. O sırada sizden iki takım, Allah onların yardımcısı iken,- korkuya kapılıp panik ve bozguna dönüşmek üzereydi. İnananlar sadece Allah’a dayanmalı ve güvenmelidir.
BEDİR SAVAŞINDA ALLAH’IN YARDIMI ÇOK AÇIKTI
123. Dikkatinizi çekerim! Siz çok az bir kuvvete sahipken, Bedir’de, Allah’ın yardımıyla siz savaşı kazanmıştınız. O halde siz Allah’ın koruması altına girin ki, böylece kendinize yapılan iyiliğe teşekkür etmiş olasınız.
124. O zaman savaşan mü’minlere şöyle diyordun: “İndirilmiş meleklerden / moral gücü veren ayetlerden üç bini ile, Rabbinizin size moral destek sağlaması, sizi aydınlatması kesin olarak size yeterli değil mi?”
125. Elbette yeterli!! Eğer siz, güçlüklere karşı göğüs gerer, direnir ve sadece Allah’a güvenip dayanırsanız, düşmanlar ansızın size gelseler bile her türlü savaş bilgisi içermiş ayetlerden beş binini Rabbiniz sizin imdadınıza ulaştırır.
126-127. Allah bunu size sırf moral olsun ve o sayede kalpleriniz sakinleşsin de ortak koşucu inkârcıların elebaşları sizin elinizle imha olsun ve onlar perişan olup bozguna uğrasın ve kaybeden kimseler olarak dönüp gitsinler diye yapıyor. Yoksa zafer, mutlak güç ve karar sahibi Allah’tandır.
128. İş ve oluştan senin elinde hiçbir şey yoktur. Artık onlar yaptıklarından dolayı ya pişmanlık duyup dönerler ya da gerçeklerden uzak kalarak kendilerine yazık ederler.
129. Göklerde ve yerde olan ne varsa hepsi Allah’a aittir. Dileyen kimse için bağışlanma vardır. Dileyen kimse de gerçeklerden uzak kalır. Allah ise, Bağışlaması ve Merhameti sonsuz olandır.
“HAKSIZ KAZANÇ YEMEYİN”
130. Ey inananlar! Çalıp çırpıp biriktirerek riba / haksız kazanç yemeyin; Allah’ın buyruklarını dinleyin. Umulur ki, siz mutlu yaşarsınız.
131-132. Allah’ın buyruklarını görmezlikten gelip örtenler için hazırlanmış can yakıcı sıkıntılardan korunun. Allah’a itaat edin ve elçinin tebliğ ettiklerini uygulayın ki, mutlu bir yaşamınız olsun
133. Ve koşuşun, Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni göklerle yer genişliği kadar olan bir mutluluk bahçesine… orası Allah’ın buyruklarını
uygulayıp onları örtbas etmekten sakınanlar için hazırlanmıştır.
134-135. Onlar ki, bolluk içindeyken de darlık içindeyken de paylaşımcıdırlar, öfkelerini kontrol ederler ve insanların kusurlarını bağışlarlar; bir hata yaptıklarında yahut kendi nefislerine haksızlık ettiklerinde, hemen Allah’ı hatırlar ve yaptıkları hata için O’ndan bağışlanma dilerler. Zaten, hataları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki? Ve onlar, hatalarında ısrar etmezler. Güzel düşünüp, güzel davrananlarda Allah sevgisi vardır.
136. İşte onların ödülü, Rablerinden bir bağışlanma ve içinde sürekli kalacakları altından ırmaklar akan cennetlerdir. Güzel işler üretenlerin ödülü ne güzeldir.
137. Dikkatinizi çekerim! Sizden önce gelip geçmiş nice toplumlara da yasalar uygulandı. Yeryüzünü gezip dolaşın da Allah’ın buyruklarını yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu görün.
138. İşte bu Kur’an ayetleri tüm insanlar için bir açıklamadır ve bir yol göstermedir. Allah’a ortak koşmaktan sakınanlar için de bir öğüttür.
İŞLER İYİ GİTMEZSE HEMEN PANİĞE KAPILMAYIN
139. Çabanızda gevşeklik gösterip yılmayın. İşler iyi gitmeyince de üzülüp paniğe kapılmayın. Eğer içtenlikle inanmışsanız sonuçta galip olan siz olursunuz.
140-141. Eğer siz bir sıkıntıya düşmüşseniz, size sıkıntı veren toplum da benzeri bir sıkıntıya düşmüştür. Böyle sıkıntı günlerini biz, insanlar arasında döndürür dururuz. Bu da içtenlikle inanmış kimseleri Allah’ın bildirmesi ve sizleri de bu duruma tanıklar etmesi içindir. Böylece Allah’a iman etmiş kimseler hatalarından arınma içinde olurlar, gerçekleri görmezlikten gelip diretenler ise, kendilerine yazık ederler.
142. Yoksa siz, aranızdaki samimi bir gayretle çaba harcayanlar ve zorluklara karşı içtenlikle göğüs gerenler hiç belli olmadan huzur bulacağınızı mı sanıyordunuz?1003
143. Dikkatinizi çekerim! Siz ölümle karşılaşmadan önce onu istiyordunuz; işte şimdi siz ona bakıyorsunuz ve görüyorsunuz; onunla burun buruna geldiniz.
MUHAMMED PEYGAMBER DE ÖLÜMLÜDÜR
144. Muhammed Allah’ın buyruklarını tebliğ eden bir elçiden başka bir şey değildir. Kesinlikle ondan önce de elçiler geldi. Şimdi, Muhammed ölür ya da öldürülürse, siz inancınızdan dönüp eski cehaletinize geri mi döneceksiniz? Dönekler Allah’a asla zarar veremez. Ama kendilerine yapılan iyiliklerin sahibini bilip teslim edenlere Allah’tan karşılıklar vardır.1004
145. Şunu bilin ki, Allah tarafından belirlenmiş olan vakit gelmeden hiçbir kimse ölmez. Kim dünya yararını isterse ona ondan veririz, kim ahiret yararını isterse ona da ondan veririz. Ve kendilerine verdiklerimizin karşılığını bilip teslim edenleri ödüllendireceğiz.
146-147. Unutmayın, peygamberlerden niceleri, kendilerini Rablerine teslim etmiş birçok kişilerle beraberce savaştı da, vatanları ve özgürlükleri yolunda başlarına gelen sıkıntılardan dolayı gevşemediler, yılmadılar, dağılmadılar. Onların söyledikleri şey: “Rabbimiz, hatalarımızdan dolayı bizi bağışla, işlerimizde bizi aşırılıktan koru. Savaş meydanlarında moralimizi ve cesaretimizi sabit tut, gerçekleri görmezlikten gelen topluluğa karşı bize yardım et,” idi. Allah güçlüklere karşı göğüs gerenleri sever.
148. Sonunda onlar, davranışlarının hem dünya karşılığını hem de ahiretin güzel karşılığını Allah’tan aldılar. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlardan hoşlanır.
149-150. Ey inanmış kimseler! Gerçekleri görmezlikten gelip örtenlere uyarsanız siz tekrar eski ortak koşucu cehaletinize dönersiniz:
o zaman da siz tamamen kaybedenlerden olursunuz. Dikkat edin! Sizin Sahibiniz Allah’tır ve O’nun yardımlarında hayır vardır. 1005
151. Gerçekleri görmezlikten gelen kimseler, Allah’a ortak koştukları şeyler nedeniyle kalplerinde sürekli korku taşıyacaklardır. Çünkü o ortak koşulanlara hiçbir yetki sunulmuş değildir. Onların bulunduğu ortam kaynayan kazandır, ateştir. Ortak koşarak kendilerine yazık edenlerin ortamı ne korkunçtur.
KURAL VE DİSİPLİN YOKSA İNANÇLI
DA OLUNSA YENİLGİ KAÇINILMAZ
152. Kesinlikle Allah verdiği sözü size doğruladı da, o sırada O’nun bilgisi dahilinde düşmanlarınızı kırıp geçiriyordunuz. Ama çok istediğiniz zaferi Allah size gösterdikten sonra rahatladınız, savaşla ilgili size verilen emirleri dinlemediniz, zafer sarhoşluğuna kapıldınız. Kiminiz savaş ganimetlerini istiyordu, kiminiz de ahireti. Sonra aklınızı başınıza getirmek için Allah, zaferi düşmanlarınız tarafına çeviriverince sizde sıkıntı başladı. Ama her şeye rağmen Allah, sizi yeniden rahatlattı. Allah inananlara karşı iyilik sahibidir.
153. O sırada siz bozguna uğrayıp savaş meydanını terk ediyordunuz, arkanıza bile dönüp bakmıyordunuz; elçi ise sizleri arkanızdan çağırıp duruyordu. Kazandığınız zaferin kıymetini anlamanız ve başınıza gelenlerden ders almanız için Allah size sıkıntı üstüne sıkıntı veriyordu. Allah’ın, yapmakta olduğunuz şeylerin hepsinden haberi vardı.
154. Sonra o sıkıntının ardından Allah, içinizden bir grubu sakinleştiren güven verici bir rahatlamayı üzerinize indirdi. Bir grup da kendi canlarının derdine düşmüş bilgisizce Allah hakkında ileri geri konuşuyor ve “Bu işte bizim bir yetkimiz, bir sorumluluğumuz var mı?” diyorlardı. De ki: “İşlerin tümü Allah içindir.” Onlar, senin yüzüne karşı açıkça söyleyemediklerini içlerinde gizliyorlar, “Bizim bir yetkimiz ve sorumluluğumuz olsaydı, burada hiç kimse ölmezdi,” diye düşünüyorlar. Onlara söyle, “Siz, evlerinizde kalmış olsaydınız bile, aranızda ölmesi takdir edilmiş olanlar, nerede ölmeleri takdir edilmişse,
oraya kadar kendiliklerinden giderlerdi. Allah, bütün bunları, içinizdeki ikiyüzlülerin içlerinde gizlediklerini açığa çıkarmak ve içtenlikle inananların kalplerindeki kuşkuları gidermek için yaptı. Çünkü Allah, içinizdeki en gizli düşünceleri bilir. ”
155. Uhud’da iki ordunun karşılaştığı gün içinizden savaşı terk edenler, sırf bozgunculuk yapmak için onların şeytanî halleri, nefisleri kendilerine vesvese vermişti. Ama Allah, yine de onları bağışladı. Çünkü Allah, gerçekten çok bağışlayandır, çok şefkat sahibidir.
156. Ey iman etmiş kimseler! Gerçekleri görmezlikten gelip örtenler gibi olmayın. Onlar, uzun bir sefere ya da bir savaşa giden yakınları için şöyle derler: “Şayet gitmeyip yanımızda olsalardı ne ölürlerdi ne de öldürülürlerdi” İşte bu, onların kalplerinde taşıdıkları bir özlemdir; yoksa yaşatan da öldüren de Allah’tır. Allah yapmış olduğunuz her bir şeyi görüp duruyor.
157-158. Eğer Allah yolunda / vatan ve özgürlük uğrunda ölür ya da öldürülürseniz bilin ki; Allah’ın bir bağışlaması ve bir rahmeti kesinlikle onların dünyada kalıp elde edecekleri şeylerden çok daha hayırlıdır, çok daha iyidir. Unutmayın! Ölseniz de, öldürülseniz de sonunda, kesinlikle Allah’a getirileceksiniz.
SORUMLU KİŞİ HOŞGÖRÜLÜ,
ORTAK KARAR ALAN VE CESARETLE UYGULAYAN OLMALIDIR
159. Savaşın o sıkıntılı anlarında Allah’ın bir rahmeti, bir iyiliği olarak, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer onlara kaba ve otoriter davranmış olsaydın, kesinlikle yanında kimse kalmaz, dağılıp giderlerdi. Artık sen, onların hatalarını hoş gör; olanları Allah’a havale et! Ve yapacağınız işler hakkında onların da görüşlerini al. Karar verdin mi de artık Allah’a güven; çünkü Allah, kendisine güvenip dayananları sever. 1006
160. Eğer siz yardımın Allah’ın bildirdiği ilkeleri uygulamada olduğunu anlarsanız, sizi yenecek hiçbir güç yoktur. Şayet O’nun bildirdiği
kuralları bırakırsanız, bundan sonra size Allah’tan başka kim yardım edecek? Öyleyse inananlar yalnızca Allah’ın bildirdiklerine güvenip uygulasınlar.
SORUMLU KİŞİ KAMU MALINDAN ÇALMAZ
161. Bir peygamber için kamu malından çalmak asla söz konusu değildir. Her kim kamu malından çalarsa, kıyamet günü çaldığı şey boynunda asılı olarak gelir. Sonra da, herkese yaptığının karşılığı ödenir. Onlara haksızlık yapılmaz.
162-163. Allah’ın buyruklarına uyan bir kimse, O’nun buyruklarına karşı çıkan kimse gibi midir? Onun bulunduğu durum cehaletin cehennemidir; o ne kötü bir durumdur. Onlar Allah nezdinde farklı derecelere sahiptirler. Sizin yapmış olduğunuz şeyleri Allah görüp duruyor.
164. Dikkatinizi çekerim! Allah mü’minlere kendi içlerinden bir elçi göndermekle çok büyük bir iyilikte bulunmuştur ki, o elçi, Allah’ın ayetlerini tebliğ etti, onlar ortak koşucu düşüncelerden arındılar, kitabı ve güzel davranış ilkelerini öğrendiler. Halbuki onlar, daha önceden açık bir sapkınlık içindeydiler.
165. Böyle iken, Bedir Savaşı’nda düşmanlarınızın başına gelen hezimet üstüne hezimet, Uhud Savaşı’nda kendi başınıza gelince şaşırıp: “Başımıza bu hezimet nereden geldi?” diyorlar. De ki, “Başınıza gelen o hezimet, kendi kusurunuzdandır.” Yoksa Allah her şeye güç yetirendir.
166-167. Uhud’da, iki ordunun savaştığı o gün başınıza gelenler Allah’ın bilgisi dahilinde idi. Başınıza gelenlerin nedeni de, hem içtenlikle inananların belli edilmesi ve hem de ikiyüzlülerin belli edilmesi içindi. İkiyüzlülere: “Gelin, vatanınız için savaşın ya da destekte bulunun,” denildiğinde onlar: “Biz savaşmasını bilmeyiz, bilseydik elbette sizinle birlikte gelirdik,” dediler. Onlar o gün imandan çok inkâra daha yakındılar. Onlar kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Halbuki Allah, onların içlerinde gizledikleri şeyi çok iyi biliyordu.
168. Savaş kaçakları toplanıp, savaşa giden arkadaşları için: “Eğer bizim sözümüzü dinlemiş olsalardı ölmezlerdi,” diyorlar. Onlara de ki: “Eğer dürüst kimselerseniz, haydi ölümü kendinizden uzaklaştırın bakalım!”
ŞEHİTLER ÖLMEZ
169. Allah yolunda / vatan ve özgürlük uğrunda savaşırken öldürülenleri normal ölmüşler sanmayın. Tam tersi onlar, Rableri nezdinde sürekli anılarak, toplumları tarafından yaşatılmaktalar. 1007
170-171. Onlar Allah’ın kendilerine vermiş olduğu şehitlik mertebesine ulaşmanın ve O’nun lütuflarını tatmanın mutluluğu içindeler; onlar kendilerini takip edecek olanlara da şunu müjdelerler: Onlara bir korku ve bir üzüntü yoktur. Kuşkusuz Allah, lütfundan ve nimetlerinden mü’minlerin ödüllerini zayi etmeyecektir.
172. O mü’minler ki, yaralı olmalarına rağmen Allah için elçinin buyruklarına icabet ettiler. İşte onlardan böylesi güzel davranışlarda bulunanlar ve Allah’a içtenlikle bağlı olduklarını kanıtlayanlar için çok büyük bir ödül vardır.
173. Öyle ki onlar, bozguncu insanların kendilerine: “Düşmanlarınız olan insanlar size karşı birleşip yeniden harekete geçeceklermiş, bu sefer onlardan korkun,” dediklerinde, bu sözler, onların inançlarını coşturdu ve “Bize Allah yeter; o ne güzel güvencedir,” diye yanıtladılar.
175. İşte o haberi getiren şeytan yani Hak’tan uzaklaşmış kişi sizi kendi yandaşlarıyla korkutuyor. Siz onlardan korkmayın. Eğer siz içtenlikle inanmışsanız benim buyruklarıma karşı gelmekten sakının.
174. Böylece inanmış olanların kararlı ve inançlı tutumları karşısında düşman savaşma cesareti gösteremeyince, Allah’ın lütuf ve yardımıyla, morallerini bozmadan ve hiçbir kötü durumla karşılaşmadan, zayiatsız geri döndüler. Onlar bu davranışlarıyla Allah’ın hoşnut olduğu şeyi uygulamışlardı. Allah çok büyük lütuf sahibidir, 1008
176. Gerçekleri görmezlikten gelip örtenlerin o durumdaki koşuşturmaları seni üzmesin. Çünkü onlar hiçbir şeyle Allah’ın iradesine zarar veremezler. Onlar sonunda Allah’tan bir pay elde edemezler ve onlar çok büyük bir sıkıntı içindedirler.
177. Kuşkusuz o durumda olan kimseler, iman etme yerine gerçeği örtbas etmeyi tercih ediyorlar. Onlar hiçbir şeyle Allah’ın iradesine zarar veremezler ve onlar acı verici bir sıkıntı içindedirler.
178. Gerçeği görmezlikten gelip örtenler, kendilerine verilen zamanın sakın kendileri için hayır getireceğini sanmasınlar; çünkü onlar kendilerine tanınan zamanı hatalarını artırarak harcıyorlar. O nedenle onlar için alçaltıcı bir sıkıntı vardır.
179. Mü’minler kötü ve zararlı olanı, iyi ve yararlı olandan ayırt edinceye kadar, üzerinde olduğunuz sıkıntıyı Allah size bıraktıracak değildir ve Allah size bilmediğiniz şeyleri de bildirmemezlik etmez. Fakat Allah, seçtiği elçilerine gönderdiği vahiy yoluyla bilmediklerinizi size bildirir. O bakımdan Allah’a ve buyruklarını bildiren elçilerine inanın ve eğer inanıp korunursanız sizin için çok büyük yararlar vardır.
180. Allah’ın kendilerine verdiği şeylerden cimrilik eden kimseler, sanmasınlar ki, o davranışları kendileri için iyidir. Hayır! O, kendileri için kötü bir davranıştır. Cimrilik ettikleri şeyler, kıyamet günü onların boyunlarında asılı olacaktır. Kaldı ki, göklerde ve yerde olanların mirası, mülkiyeti Allah’a aittir. İşte Allah, yapmamanız gereken şeyleri böyle bildirir.
181-182. Dikkatinizi çekerim! “Allah fakir, biz ise zenginiz,” diyen kimselerin sözünü Allah işitti. Biz onların bu sözlerini ve peygamberleri suçsuz yere öldürmelerini yazacağız ve zamanı gelince de: “Yakıcı azabı tadın; işte bu, kendi yaptıklarınızın bir sonucudur.” diye hatırlatacağız ki, Allah’ın kullarına durup dururken haksızlık ettiğini sanmasınlar, Allah, kullar için asla haksızlık edici değildir.
183. “Allah fakir, biz zenginiz” diyenler dediler ki: “Biz Allah’tan şöyle söz aldık: ‘Bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe, kesinlikle hiçbir elçiye inanmayın”” De ki: “Size benden önce de apaçık
kanıtlarla ve bu söylediklerinizi de getiren elçiler gelmişti. Eğer söyledikleriniz doğru ise niçin onları öldürdünüz?”1009
184. Bundan sonra eğer seni yalanlarlarsa, kesinlikle senden önce apaçık kanıtlar, Zeburlar ve aydınlatıcı kitap getiren elçileri de yal anlamışlardı, 1010
187. Halbuki bir zaman Allah, kitap verilen kimselerden şöyle söz almıştı: “Kitapta olanları insanlara aynen açıklayacaksınız ve ondan hiçbir şeyi gizlemeyeceksiniz!” Ama onlar, kitapta olanları sakladılar, kendi sözlerini kitaptandır diye az bir değere sattılar. Onların yapmış oldukları bu değiş tokuş ne korkunç bir vebaldir.
188. Bu yaptıklarına sevinen ve onunla övünmekten zevk alan kimselerin zannetme ki, yapmış oldukları şey yanlarına kalacak onlar için acı verici sıkıntılar vardır. 1011
YAŞAYAN HERKES ÖLECEK VE HESAP VERECEK
185. Herkes ölecektir. Ve yaptıklarının karşılığı olumlu ya da olumsuz -Kıyâmet günü tastamam kendilerine verilecektir. O gün kim ateşten uzaklaştırılıp cennete konulursa işte o gerçek kurtuluşa kavuşmuştur. Dünya hayatının çıkarında olanlar aldanmadan başka bir şey elde edemezler. 1012
186. Elbette sizler mallarınızla ve canlarınızla denenmiş olacaksınız ve gerek sizden önce kitap verilenlerden, gerekse ortak koşuculardan bir çok moral bozucu, can sıkıcı sözler işiteceksiniz. Eğer güçlüklere karşı göğüs
gerer ve Allah’a ortak koşmaktan sakınırsanız gerçek kurtuluşa kavuşursunuz. İşte bu; azimli, kararlı olunması gereken işlerdendir.
ALLAH’A DUA VE İBADET ETMENİN ZAMANI,
MEKANI VE VAKTİ YOKTUR
189-190. Göklerdekilerin ve yerdekilerin yönetimi Allah’a aittir. Hiç kuşkusuz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün bir- biri peşinde gelip gitmesinde, aklını işletenler Allah’ın her şeye güç yetirdiğini idrak ederler. 1013
191. O kimseler ki; ayaktayken, otururken, yatarken, gerek çalışırlarken ve gerekse istirahat durumlarında, her an, Allah’ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler, araştırırlar ve: “Rabbimiz, Sen bunları boş yere yaratmadın, sen tüm noksan sıfatlardan arınıksın, bizi nurunla aydınlat ve bizi can yakıcı sıkıntılardan koru.”
192. “Rabbimiz! Kuşkusuz Sen’i bilinçli olarak idrak edemeyen kimse, cehaletin ateşine dahil olmuştur. Böylece o kimse kendisine yazık etmiştir; Sen’i anlamayarak kendilerine yazık edenler için bir yardımcı da yoktur.”
193. “Rabbimiz! Doğrusu biz, ‘Rabbinize bilinçli olarak inanın’ diye çağıran bir davetçiyi işitip hemen inandık. Rabbimiz! Artık hatalarımızı anladık; kusurlarımızı bağışla, bizim hatalarımızı ört ve canımızı makbul kişilerinki gibi al.”
194. “Rabbimiz! Elçilerin tarafından vadetmiş olduğun şeyleri bize de ver, kıyamet gününde bizi üzüntülü bırakma! Hiç kuşkusuz sen, verdiğin sözden caymazsın.”
RABBİN YANITI
195. Bunun üzerine Rablerinin onlar için yanıtı şöyle: “Ben, kadın olsun erkek olsun ayırmaksızın sizden hiçbir çalışanın emeğini boşa gidermem. O nedenle, göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, inandıkları yolda işkenceye uğrayanlar, çaba harcayanlar ve bu uğurda öldürülenlerin
kusurlarını örteceğim ve Allah’tan bir karşılık olarak onları, altlarından ırmaklar akan bahçelere yerleştireceğim. Karşılığın en güzeli Allah katından olandır.
196-197. Gerçekleri görmezlikten gelip örtenlerin uluslararası gezip refah içinde dolaşmaları seni aldatmasın. Bu, geçici bir yararlanma ve sonunda varacakları yer cehennem! Orası ne sıkıntılı bir yer!
198. Ama Rablerine ortak koşmaktan sakınanlar için altlarından ırmaklar akan bahçeler vardır. Allah tarafından bir ikram olarak onlar orada sürekli kalacaklardır. Allah katından olanlar makbul kişiler için çok daha iyidir..
199. Kuşkusuz kitap verilenlerden, Allah’a inandıkları gibi size indirilen Kur’an’a ve kendilerine indirilen Tevrat’a ve İncil’e inanırlar; Allah’a karşı saygı içindedirler; Allah’ın ayetlerini çıkarları için az bir değere satmazlar değiştirmezler. İşte onlar, evet onların ödülleri Rableri katındandır. Kuşkusuz Allah hesabı çok çabuk görendir.
BAŞARMAK İÇİN BİRLİK OLUN
200. Ey Allah’a koşulsuz inananlar! Güçlüklere karşı göğüs gerin; birbirinize kenetlenin ve birlikte direnin ve Allah’a sığınıp korunun ki, başarılı olabilesiniz. 1014