ANKEBÛT (Örümcek) SURESİ

İniş Sırası: 85
ANKEBÛT (Örümcek) SURESİ
Sure No: 29
Bismillahirrahmanirrahîm

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla..

1. Elif, Lâm, Mîm.

2. İnsanlar, söylemleri ile eylemlerinin örtüşüp örtüşmediğine bakılmadan, sadece “inandık” demekle kurtulacaklarını mı sanıyorlar. 860

3. Doğrusu onlardan önceki kimseler çok çetin sıkıntılardan geçtiler. Böylece Allah, onlardan özü-sözü bir olanlarla yalancıları belli ediyordu.
4. Yoksa, “İnanıyorum” diyerek, istediği kötülüğü yapanlar, bizi atlatacaklarını mı sanıyor? Ne kötü karar veriyorlar!
5. Allah’ın huzuruna dönecek olan kimse, bilmelidir ki, Allah’ın tayin ettiği vakit kesinlikle gelecektir. O, en iyi işiten ve en iyi bilendir.
6. Allah için, çalışıyorum diyen kimse, aslında kendisi için çaba göstermiş olur. Çünkü Allah, herkesten zengindir, hiç kimsenin çabasına muhtaç değildir.
7. İçtenlikle inanan ve toplum yararına iyi ve güzel işler üreten kimselerin hatalarını elbette örteriz ve kesinlikle onlara, yapmış olduklarının daha güzeliyle karşılık veririz.
8. Biz insana, anne ve babasına güzel davranmasını tavsiye ettik. Ancak onlar, bilgisizce, körü körüne, senin Allah’a ortak koşman için uğraşırlarsa, o zaman onların bu sözüne uyma! Dönüşünüz banadır. O zaman yapmış olduğunuz şeyin nedeni size haber verilecektir. 861

9. İçtenlikle inanan ve toplum yararına iyi ve güzel işler üreten kimseler, kesinlikle onlar, makbul kişiler arasına gireceklerdir.
10-11. Kimi insanlar da “Allah’a inandık” der, fakat bir eziyete bir işkenceye tabi tutulduğu zaman, insanların yaptığı bu eziyeti, bu işkenceyi, Allah’ın azabı gibi tanıtıverir de, “Bu eziyet Allah’tandır” der. Ama Rabbinden bir yardım, bir zafer gelse, bu sefer de şöyle derler: “Bu zaferi sizinle beraber, biz kazandık.” Allah, herkesin içinde sakladıkları en gizli düşünceleri bilmez mi? Allah, elbette, içtenlikle inananları da bilir, ikiyüzlü olanları da bilir.
12. Gerçeği örtbas eden kimseler, iman etmiş kimseler için, “Siz bizim tarafı tutun, biz sizin hatalarınızı kesinlikle yükleniriz,” dediler. Halbuki, onlar, inananların hatalarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir. Kuşkusuz onlar, kesinlikle yalan söylüyorlar.
13. Ama onlar, kendi hatalarını ve kendi hatalarıyla birlikte, kandırdıkları kişilerin veballerinden de bir kısmını yükleneceklerdir. Ve onlar uydurmuş oldukları bu iftiralardan dolayı, kıyamet günü, kesinlikle sorumlu tutulacaklardır, 862
ÖNCEKİ PEYGAMBERLERİN HAYATINDAN DERSLER:
NÜH
14-15. Dikkatinizi çekerim! Biz, Nûh’u kavmine elçi olarak göndermiştik. Nûh, onların içinde, elli yılı hariç uzun yıllar sıkıntılı bir mücadele hayatı geçirmişti de, onlar, Nûh’u yalanladılar. Derken tufan onları
yakalayıverdi. Ama biz, Nûh’u ve gemide bulunanları kurtardık ve bu olayı tüm insanlık için bir ders kıldık. 863
İBRAHİM
16-17. İbrahim de halkını; “Sadece Allah’a kulluk edin ve O’na ortaklar edinmekten sakının. Böyle davranmanız, sizin için daha iyidir, eğer bilirseniz. Halbuki sizler Allah’ı bırakıp, birtakım putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Oysa Allah adına taptığınız putlar, hiçbir zaman size bir rızk verme gücüne sahip değillerdir. Onun için, sadece Allah’a kul olun ve rızkı sadece O’ndan isteyin ve sahip olduğunuz nimetlerin karşılığını da O’na ödeyin, hesap vermek için, dönüp dolaşıp, O’nun huzuruna döndürüleceksiniz.” diye uyardığında; 864
24. Halkının İbrahim’e verdiği cevap, “Öldürün onu ya da canını yakın, işkence edin!” demek oldu. Ancak İbrahim, onların can yakıcı işkencesinden Allah’a tam teslimiyetle kurtuldu. Kuşkusuz, inanan bir toplum için bunda dersler vardır.
25. İbrahim halkına; “Sizler kendi aranızda dünya yaşamına aşırı sevgi ve muhabbet beslediğinizden dolayı, Allah’ı bırakıp putları çıkar amaçlı kullanıyorsunuz. Ama sonra, kıyamet gününde kiminiz kiminize küfredecek, kiminiz kiminizi de lanetleyecektir ve varacağınız yer de can yakıcı bir sıkıntı yeridir ve kesinlikle sizin için yardımcı da olmayacaktır,” dedi. 865
26. İbrahim’in bu etkili konuşması üzerine bir tek Lût, ona inandı Bundan sonra İbrahim; “Ben artık Rabbime iltica ediciyim. Kuşkusuz O, evet O, üstündür, en doğru kararı verendir,” dedi.
27. Biz, İbrahim’e İshak’ı ve İshak’a da Yakub’u bağışladık. Soyuna peygamberlik ve kitap verdik. Ona ödülünü bu dünyada verdik ve kuşkusuz o, öteki dünyada da makbul kişilerdendir.
LÛT
28-29. Lût da halkına; “Gerçekten siz, çok çirkin bir iş yapıyorsunuz; sizden önce halklardan hiçbiri böyle bir hayasızlık yapmadı; cidden siz, hep böyle çirkin ilişkiler kurup, yolları keserek ve toplantılarınızda her türlü edepsizliği yaparak mı devam edeceksiniz?” dediğinde, halkı ona cevap veremedi; sadece, “Eğer söylediklerin doğru ise, haydi Allah’ın azabını getir bakalım!” diyebildi.
30. Bunun üzerine Lût; “Yârab! Şu iğrenç bozguncu topluluğa karşı bana yardım et,” diye yakardı.
31. Elçilerimiz, İbrahim’e müjde ile geldiklerinde, dediler ki: “Muhakkak ki, şu kasaba halkı helâk olacak, çünkü ora halkı iğrenç işler yaparak kendi yok oluşlarını hazırladılar. 866
32. İbrahim de, “Orada Lût’da var” diye aklından geçirmişti de, “Orada kimin olduğunu en iyi bilen biziz. Kesinlikle Lût ve ehli kurtulacak, ancak karısı hariç; o helâk olacaklarla beraberdir,” diye haber vermiştik.
33. Elçilerimiz Lût’a geldiklerinde, sapkın kişilerin davranışları
nedeniyle, elçiler adına fenalaştı, zor durumda kaldı. Dediler ki: “Korkma, üzülme, biz seni ve aileni kurtaracağız; ancak eşin hariç: o yok olacaklar arasında kalacaktır.”

34. “Haberin olsun, yapmış oldukları iğrenç işler yüzünden bu kentin halkı gökten bir pisliğin, bir felaketin indirilmesini hak etmişlerdir,” dediler.

35. Doğrusu, aklını kullanacak toplumlar için apaçık bir ibret olarak, biz oradan bazı kalıntılar bıraktık.
ŞUAYB VE BAŞKALARI
36. Medyen halkına da kardeşleri Şuayb dedi ki: “”Ey halkım! Artık Allah’ın kulu olduğunuzu anlayın ve son anınıza kadar O’na umut bağlayın ve bozgunculuk yaparak, ülkenin huzurunu bozmayın. 867
37. Fakat onlar Şuayb’ı yalancılıkla suçladılar. Derken onlar, cehaletlerinin kurbanı oldular da, korkunç ses çıkaran bir depreme yakalanıverdiler ve evlerinde diz üstü çöküp kaldılar.
38. Ad ve Semûd kavimleri de elçileri yalanlamışlardı da, bu yüzden onların sonu da aynı olmuştu. Yaşadıkları yerlerdeki kalıntılar, kesinlikle sizin için, onların sonunun nasıl olduğunu, açık-seçik belli etmektedir. Şeytan / Hakk’tan uzaklaştırıcı kimseler, onlara yaptıkları yanlışları cazip göstermişti de, onları yoldan saptırmıştı. Halbuki kendileri, olayları gözlemleyip değerlendirebilecek kimseler idi. 868
39. Karun, firavun ve Haman da ayetlerimizi yalanladıkları için helâk oldular. Dikkatinizi çekerim! Musa onlara apaçık kanıtlarla gitmişti; ancak onlar, ülkede büyüklük kompleksi içindeydiler; ama, kendilerinin helâk olmalarını önlemeye güç yetiremediler. 869
40. İşte, ayetlerimizi tebliğ eden elçilerimizi yalanlayan toplumların hepsi, işledikleri suçları yüzünden cezayı hak etmişlerdi. Onlardan kimi üzerlerine taşları savurup atan şiddetli bir fırtınaya tutuldu; kimini korkunç bir ses yakaladı; kimini, yerlerinde diz üstü çökerten bir felâket, kimi de suda boğuldu. Aslında onlara zulmeden Allah değildi; onlar, kendi zararlarına olarak işledikleri suçlar yüzünden, kendi yok oluşlarını hazırlamışlardı.
KISSALARDAN HİSSE
18. Eğer siz elçiyi yalanlarsanız, bilin ki, sizden önceki birtakım milletler de yalanlamıştı. Unutmayın, elçinin görevi, sadece, Allah’tan aldığını açıkça tebliğ etmekten başka bir şey değildir. 870

19. Bakıp da düşünmüyorlar mı, Allah, yaratmayı nasıl başlatmış, sonra da nasıl devam ettiriyor? Kuşkusuz bu, Allah’a göre çok kolaydır.

20. De ki: “Yeryüzünü gezin dolaşın ve onların başlangıçta nasıl yoktan var edildiğini gözlemleyin, inceleyin de, Allah’ın sonraki yaratılışı da nasıl inşa edeceğini anlayıp kavrayın. Kuşkusuz Allah, her şeye güç yetirendir.

21. Unutmayın, cahilliği isteyen kimse belâdan, sıkıntıdan kurtulamaz; doğruluğu, araştırıp incelemeyi isteyen de esirgenir, korunur sonunda O’na döndürüleceksiniz.

22. Gökte de yerde de gücün sahibi siz değilsiniz. Sizin Allah’tan başka bir veli ve bir yardımcınız yoktur.

23. Allah’ın ayetlerini görmemezlikten gelip örtbas edenler ve Allah’a döndürülmeyi ummayanlar, işte onlar, Allah ile bağlarını koparanlardır ve işte onlar için, can yakıcı bir azap vardır.
ÖRÜMCEĞİN ÖRNEKLİĞİ
41. Allah’tan başkasını evliya / efendi edinen kimselerin örneği, örümcek ağı örneği gibidir. Örümcek bir ev yapmıştır; ama yaptığı ev kesinlikle,
evlerin en çürüğüdür, en dayanıksızıdır. Keşke ortak koşanlar anlamış olsalar,

42. Kuşkusuz Allah, ortak koşanların, kendisini bırakıp, hangi şeyden, kimlerden yardım istediklerini bilir. Çünkü O, en üstün bilgedir.

43. İşte bu örnekleri biz, insanlar için vurguluyoruz; ama bu örneklerin ne demek istediğini, aklını kullanmayanlar anlayamaz; ancak aklını işletenler bilip anlarlar.

44. Kuşkusuz Allah, gökleri ve yeri uyumlu bir düzene göre yaratmıştır. Kuşkusuz, iman edecekler için, bu bir kanıttır.
SALAT KÖTÜLÜKLERDEN UZAKLAŞTIRIR
45. Kitaptan sana vahyedileni öğren! Salatı ikame et / öğrenmeye devam et! Kuşkusuz salat / öğrendiğin bilgiler, fahşa’dan ve münkerden / aşırılıklardan ve kötülüklerden seni uzaklaştırır, kesinlikle en büyük uyarı Allah’ın uyarısıdır. Allah, yapıp ettiğiniz her şeyi bilir. 872
46. Onlar şirk koşarak gerçeği karartmadıkça, Kitap sahipleriyle en güzel olan yöntemden başkasıyla mücadele etmeyin ve deyin ki: “Biz, hem bize indirilene iman ettik, hem size indirilene iman ettik;
Bizim ilahımız da, sizin ilahınız da aynıdır; ve biz, O’na teslim olmuşuzdur.”
47. İşte böyle birleştirici kitabı / Kur’an’ı, Biz, sana indirdik. O bakımdan kendilerine kitap verdiklerimiz de ona inanır; şunlar da / Araplar da ona inanır; Arap olmayanlar da ona inanır. Gerçeği bilerek örtenler hariç, onlardan hiçbiri ayetlerimizi inkâr etmezler.
48. Çünkü bu Kur’an bilgileri sana gelmeden önce sen, herhangi bir kitaptan / Tevrat’tan ya da İncil’den okumadın ve elinle de o kitaplardan yazmış değilsin; eğer öyle olsaydı, o zaman, açık arayan kötü niyetliler için, kesinlikle bir bahane olurdu. 873
49. Tam tersi, bilimsel düşünebilen kimselerin kalplerinde o ayetler çok açıktır. Ortak koşarak ayetlerimizi karartanlar hariç, hiç kimse, ayetlerimize bahane bulmak için çabalamaz.
50. Nitekim ortak koşucular: “Ona / elçi Muhammed’e, Rabbinden
ayetler indirilse yâ!” dediler. De ki: “O ayetler, zaten Allah tarafından indirilmedir; ben sadece, Allah’ın ayetlerini tebliğ eden, apaçık bir uyarıcıdan başka bir şey değilim.”

51. Benim tarafımdan sana indirdiğimiz bu kitabın ayetlerini kendilerine anlatman onlara yeterli gelmiyor mu da, başka şeyler bekliyorlar? Kuşkusuz, inanacak, bir toplum için, o kitabın içinde kesinlikle bir iyilik ve hatırlatma vardır.

52. De ki: “Sizinle benim aramda bir tanık olarak Allah yeter! O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Asılsız safsatalara inanıp, Allah’ın kitabındaki ayetleri örtenler, işte onlar, evet onlar, hayal kırıklığına uğrayacaklardır.”

53. Bir de, senden azabı hemen getirmeni istiyorlar; eğer belirlenmiş bir vakti olmamış olsaydı, istedikleri azap onlara elbette gelmişti; ve o azap onlara ansızın gelecek, ama onlar farkında değiller.

54. Senden azabı hemen getirmeni istiyorlar; aslında, Allah’ın ayetlerini örtbas etmeleri nedeniyle, cehennem onları çepeçevre sarmış durumdadır.

55. Günü geldiğinde o azap, onları tepeden tırnağa saracak ve yapmış olduğunuz şeylerin karşılığı olarak, “Tadın azabı” denecek;
56. “Ey inanan kullarım! Benim yer kürem geniştir; o halde nerede bulunursanız bulunun, sadece bana kulluk edin.”
57. Her bir canlı ölümü tadacak; sonra da bize döndürüleceksiniz.
58-59. İçtenlikle inanıp, toplum yararına iyi ve güzel işler üreten kimseler, elbette onlar, içinde sürekli kalacakları ve altlarından ırmaklar akan cennet köşklerine yerleşeceklerdir. Sadece Rablerine güvenerek, güçlüklere karşı çalışanların ödülü ne güzeldir.
TÜM CANLILARIN RIZKINI ALLAH VERİR
60. İrili ufaklı nice canlılar var ki, yiyeceğini yanında taşımaz; biriktirecek durumda da değildir; ama onlar da, siz de, Allah’ın var ettiği rızıkla beslenirsiniz ve O, her şeyi duyar ve her şeyi bilir.
62. Allah, kullarından dileyen herkes için, rızkı bolca yaymış ve onlar için ayarlamıştır. Kuşkusuz Allah, her şeyin nedenini en iyi bilendir. 874
ORTAK KOŞANLAR DA “ALLAH” DERLER
61. Dikkatinizi çekerim! Ortak koşanlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı? Güneş’i ve Ay’ı kullarının yararlanmasına sunan kimdir?” diye sorsan, kesinlikle “Allah,” diye karşılık verirler. İyi de nasıl oluyor da Allah’a ortaklar koşabiliyorlar.

63. Yine onlara, “Gökten yağmuru yağdırıp, onunla kupkuru toprağı canlandıran kimdir?” diye sorsan, kesinlikle yine “Allah” derler. Ama ortak koşanların çoğu aklıyla düşünmez. De ki: “Tüm övgüler, yalnızca Allah içindir.”

64. Unutmayın, bu dünya yaşamı, sadece bir oyun ve eğlence yeri değildir. Sonraki yurt için hazırlık yeridir. Sürekli olan orasıdır; keşke böyle olduğunu bir bilseler. 875

65-66. Ortak koşanlar gemiye bindiklerinde, bir tehlikeyle karşılaşınca, Allah’a dua ederler, içten gelen bir inançla O’na yönelirler. Fakat onlar, Allah’ın yardımıyla kurtulup, karaya çıktıklarında, tekrar ortak koşmaya başlarlar. Onlar, verdiklerimize nankörlük etsinler ve zevklensinler bakalım! İleride bilecekler. 876
MEKKE’Yİ YÖNETENLER VEBAL ALTINDA
67. Çevrelerinde insanlar kaçırılıp, tedhiş hareketleri devam ederken, bizim, haremi / Mekke’yi bir güvenlik yeri kıldığımızı görmüyorlar mı? Hâlâ bâtıla / rivayetlere inanıp, Allah’ın nimeti olan Kur’an ayetlerini örtmeye devam mı edecekler?
68. Allah adına bir yalan uydurarak iftira eden ya da kendilerine
gelen Kur’an ayetlerini karartarak yalan sayan kimselerden daha ortak koşucu kim olabilir? Allah’ın ayetlerini örtenler için, cehennemde yer mi yok?

69. Biz, buyruklarımız doğrultusunda çaba harcayanları elbette, kendi yolumuza kılavuzlarız. Kuşkusuz Allah, güzel davrananlarla beraberdir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir