CİNN (Yabancılar) SURESİ

İniş Sırası: 40
CİNN (Yabancılar) SURESİ
Sure No: 72
Bismillahirrahmanirrahim

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1-2. De ki, cinn’den / yabancılardan bir grubun Kur’an dinleyip de, kendi aralarında şöyle konuştukları bana vahyolundu / bildirildi. “İnan olsun biz, hayret verici bir Kur’an dinledik ki, doğru düşünmemize yol açtı; bakış açımızı değiştirdi; biz de o Kur’an’a inandık. Artık bundan böyle, Rabbimize hiçbir şeyi, asla ortak koşmayacağız.” 142

142 (40:1-2) Cinn ile ilgili, ilkel toplumlardan kalma yanlış anlayış ve inanışlar halk kültürümüzde devam etmekte, işin ilginci bunlar dine fatura edilmektedir. “Cinn” sözcüğü, “cenn” kökünden türemiş bir sözcük olup, “ins” sözcüğünün karşıtıdır. Anlam olarak “ins” görünen, tanınan, “cinn” ise, görünmeyen, yabancı, anlamına gelmektedir. “Ecnebi” sözcüğü de cinn kökünden türemiş bir sözcüktür. Bilindiği gibi, yabancılar için kullanılır. Ayrıca “cennet, cinnet, cenin, cünnet” sözcükleri de “cinn” kökünden türemedir. Daha geniş bilgi edinmek isteyenler için, Lisanü’l-Arab; c. 2, s. 234, “Cinn” mad.; Tebyî- nü’l-Kur’an, c. 3, s. 187 vd. Tanrı’nın Dilinden Elçisi Muhammed, s. 65, 66. Cinnleri/yabancıları Kur’an dinlemeye yönlendiren Allah’tır. Bak. Ahkâf Suresi 29-32.
3. “Ve şunu gerçek olarak öğrendik ki, Rabbimizin şanı yüceler yücesidir. Ve O, asla ne bir eş ne de bir çocuk edinmiştir.”
4. “Meğer, bize önderlik taslayan o sefih / o beyinsiz, Allah hakkında bize ne yalanlar söylüyormuş.”
5. “Doğrusu biz, ins ve cinn / tanıdığımız ve tanımadığımız hiç bir din önderimizin, Allah hakkında, asla yalan söylemeyeceğini sanmıştık.” 143

143 (40:5) Din adamları ile ilgili bak. Hadîd Suresi 27, 29; Tevbe Suresi 34; Fâtır Suresi 55.

6. “Ne var ki, tanıdığımız adamlardan bazıları, hiç tanımadık adamlarla görüşürlerdi de o yabancılar, onların, Allah hakkındaki yanlış düşüncelerini iyice ziyadeleştirirlerdi.”

7. Sizin zannettiğiniz gibi, o yabancı adamlar da gerçekten Allah’ın bir daha yeniden peygamber göndermeyeceğini ya da Allah’ın hiç kimseyi yeniden diriltmeyeceğini zannediyorlardı. 144

144 (40:7) İsrailiyat kültüründe ve inancında, artık peygamber gelmeyeceğine, gelse de kendilerinden geleceğine inanıyorlardı ve öyle telkinde bulunurlardı.

8-9. Ve onlar devamla; “…biz, göğü araştırdık da onu, güçlü koruyucular ve parlak yıldızlarla, doldurulmuş bulduk ve biz, yıldızlardan haberler almak için, bazı yerlere oturuyorduk; her kim onlardan bir şeyler almak için uğraşsa, kendine, gözlemleyeceği bir şihab / bir yıldız seçerdi.”

10. “Doğrusu, biz de yerdekilere kötülük mü istedi; yoksa, Rableri onlar için doğru olanı mı diledi, açıkçası kestiremiyoruz.” derlerdi.

11. “Hiç kuşkusuz, biz de bu anlatılanlara inanıyorduk; çünkü, bizim aramızda, çok dürüst, çok iyi olanlar da vardı; çok aşağı düzeyde olanlar da vardı. Velhasıl, bizler, çeşit çeşit tarikatlara, cemaatlere bölünmüştük.”
12. “Şunu kesinlikle anladık ki, Allah’ı yeryüzünde aslā aciz bırakmamıza imkân yoktur; kaçmakla da O’nu atlatamayız.”
13. Biz, dosdoğru yola kılavuz olan Kur’an’ı dinledikten sonra, onda anlatılanlara tam bir sadakatle inandık ve her kim bu Kur’an’ın Rabbine inanırsa, o kimse artık ne hakkının eksik verilmesinden ve ne de haksızlığa uğramaktan korkmaz,” diye düşündük.
14. “Ve hiç kuşkusuz, içimizde Müslümanlar da / teslim olanlarda oldu; kendi bildikleri yolda devam edenler de… Kim gerçeğe teslim olursa, işte onlar, rüşdü / doğruyu, olgunluğu arayanlardır.” 145

145 (40:14) Rüşd ile ilgili, Bakara Suresi 186, 256; Nisa Suresi 6; Kehf Suresi 10, 17, 24, 66; Enbiyâ Suresi 51; A’raf Suresi 146; Mü’min Suresi 29, 38; Hucurât Suresi 7; Hûd Suresi 78, 87, 97, ayetlerini inceleyiniz.
15. “Ama, hak olana teslim olmayıp, kendi sapkın yollarına devam edenlere gelince, onların da cehaletleri cehennemleri olur.”
16-17. Gerçekleri gösteren Kur’an’ın yolu üzere gidenler, bol bol rahmetle bereketlenirler. Kim Rabbinin Kur’an’ından yüz çevirirse, o da, altından kalkamayacağı sıkıntılarda kalır.
“BÜTÜN YERYÜZÜ BİR MESCİTTİR”
PEYGAMBER: “ALLAH İLE BERABER BENİ DE ÇAĞIRMAYIN,
SADECE ALLAH’A YÖNELİN”

18. Muhakkak ki her yer, Allah’a secde etme / teslim olma, boyun eğme yeridir. Artık Allah ile beraber birilerini de çağırmayın;
19. Doğrusu, Allah’ın kulu peygamber, Allah’a dua etmek için ayağa kalktığı zaman, kendilerine de dua etmesi için, neredeyse birbirlerini ezercesine onun üzerine çullanıyorlardı
20. De ki: “Ben sadece Rabbime kendim dua ederim ve O’na dua ederken hiçbir şeyi ortak etmem.”
21. De ki: “Benim size bir zarar ya da dua ederek bir yarar verme gücüm, yetkim yoktur.”
22. De ki: “Beni Allah’tan başka birileri koruyamaz ve O’dan başka asla sığınılacak bir yer de yoktur.”
23. “Ben ancak, Allah’tan gelen bilgileri tebliğ ederim. Artık, kim Allah ile beraber bir başkasına da yönelirse ve O’nun buyruklarını tebliğ eden elçisine karşı gelirse, artık o kimse, durumunu değiştirmedikçe, sürekli cehaletin cehennemindedir.”
24. “Hatta onlar uyarıldıkları şeyi gördükleri zaman, yardımlarında zayıf olan ve aciz olan kimmiş, artık bilmiş olacaklar.”
25. De ki: “Uyarıldığınız şey yakın mıdır, yoksa, Rabbim onun için uzun bir süre mi belirlemiştir, Rabbim bildirmeyince ben bilemem.”
26. Göremediğimiz, bilemediğimiz şeydeki ilmin sahibi Allah’tır. Görünmeyen, bilinmeyen üzerine birileri açıklama yapamaz. 146

146 (40:26) Gayb ile ilgili, En’âm Suresi 59; Al-i İmrân Suresi 44, 179; Hûd Suresi 49; Yusuf Suresi 86, 102; Kasas Suresi 44-46; Fetih Suresi 72. ayetleri inceleyiniz.

27. Ancak Allah, o bilgileri, seçtiği elçiye vahiy yoluyla bildirir; elçi de onu tebliğ eder. Allah elçisine vahyederken, onu çevresel her türlü etkilerden arındırır ve vahyini saf, sağlam bir şekilde ve doğrudan elçisinin kalbine ilka eder. 147

147 (40:27) Vahiy nasıl korunarak gelir? Hacc Suresi 52-54; İsrâ Suresi 85; Mü’min Suresi 15; Şûrā Suresi 51, 52. Ayrıca, Şuarâ Suresi 192-195. ayetleri ve dipnotu, lütfen okuyunuz.
28. Bilsinler ki, elçinin tebliğ ettiği bilgiler, Rabbleri tarafından vahyedilen katıksız, sapasağlam bilgilerdir. Allah, sayısı sonsuz olan tüm varlığı kuşatmıştır ve her şeyi ayrıntısına kadar hesaplamıştır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir