EN’ÂM SURESİ

İniş Sırası: 55
EN’ÂM SURESİ
Sure No: 6
Bismillahirrahmanirrahîm

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. Övme ve övülme hakkı Allah’ındır. Çünkü O, gökleri ve yeryüzünü yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var edendir. Ama bunca kanıttan sonra, gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, yaratılanları övmeyi Rablerini övmekle eş tutarlar. 542
2. O Rab ki, sizi topraktan / bir özden yarattı; sonra size bir yaşama süresi takdir etti ve o sürenin ne zaman son bulacağını bilen de O’dur. Ama böyle iken, siz hâlâ O’ndan kuşkulanıyorsunuz.
3. O Allah ki, göklerdekileri de, yerdekileri de yaratandır; sizin gizlediklerinizi de, açıkladıklarınızı da bilir ve hatta sizin yapıp edeceğiniz şeyleri de bilendir.
4. Yaratılanları övmeyi Rablerini övmekle eş tutanlara, Rablerinin ayetlerinden, onlara bir ayet anlatılsa, hemen onlar, onu anlamaktan yüz çevirirler.
5. Böylece onlar kendilerine gelen Kur’an ayetlerini yalanladılar. Ama, onların yalanlamış oldukları şeyin haberleri pek yakında kendilerine gelecektir.
6. Onlar hiç düşünmezler mi? Kendilerinden önceki ülkeler halklarından, ayetlerimizi yalanlayan nicelerini helâk ettik. Size verdiklerimizden daha fazlasını onlara vermiştik. Kendilerine gökten yağmur yağdırıp bol bol ürünler vermiş, ülkelerini akarsularla bereketlendirmiştik. Ama onlar, ayetlerimizi yalanlayarak suçlu duruma düştüler. Bu yüzden de yok olmayı hak ettiler ve onlardan sonra başka nesiller meydana getirdik.
7. Eğer sana kağıtlar üzerine yazılı bir kitap indirseydik, böylece ona elleriyle dokunsalardı, gerçekleri görmezlikten gelip örten kimseler, yine de derlerdi ki: “Muhakkak ki bu, sadece bir göz boyamacadır, apaçık bir aldatmacadır.”543
8. “Bu ona / Muhammed’e, bir melek tarafından indirilseydi ya!” dediler. Eğer biz onu bir melekle indirseydik, bu sefer de emrin / buyruğun sahibini isterlerdi, sonra da bakmazlardı, hiç oralı olmazlardı.
9. Eğer elçiyi, bir melek kılsaydık, yine de onu bir adam şekline dönüştürürdük. Ama onlar düştükleri kuşkuya yine düşeceklerdi, “Biz senin melek olduğunu nereden bilelim,” derlerdi. 544
10. Doğrusu senden önceki elçilerle de alay edildi. Ne var ki alaya aldıkları gerçek, alay edenleri çepeçevre kuşatıverdi. 545

11. De ki: “Yeryüzünü dolaşın, sonra da elçileri yalanlayan, alaya alanların başlarına neler geldiğini bir görün.
ÖLDÜRÜCÜ SORULAR
12. Sor onlara: “Göklerde ve yerde olan bütün her şey kimindir cevap ver: “Allah’ındır.” O Allah ki rahmetiyle her şey üzerindedir cevap ver kaplamıştır. Gelmesinden asla kuşku olmayan diriliş gününde elbette O sizi toplayacaktır; elçiyi yalanlayanlar, alaya alanlar kendilerine zarar veren kimselerdir. Onlara asla güvenilmez.

13. Gece barınan ne varsa, gündüz barınan ne varsa hepsi O’nun dur. O, her şeyi işitir ve her şeydeki ilmin sahibidir.

14. De ki: “Ben Allah’tan başkasını mı, koruyucu edineyim? O gökleri ve yeri yaratandır. O yedirip besleyendir, ama kendisi yemeyendir.” De ki: “Muhakkak ki ben, öncelikle barış ve huzur üzere olan bir kimse olmakla emrolundum ve bana ortak koşanlardan olma denildi.”

15. De ki: “Eğer ben Rabbimin dediklerini yapmazsam, O’na karşı çıkarsam büyük günün azabından korkarım.”
16. Kim Rabbinin buyruklarına karşı gelmekten uzak durursa, o gün, kesinlikle O’nun merhametini bulur. İşte apaçık kurtuluş budur.
17. Eğer Allah seni bir sıkıntıya sokmuşsa, artık onu O’dan başkası gideremez ve eğer Allah sana bir hayır dokundurmuşsa, o da O’ndandır, işte O her şeydeki kudrettir.
18. O, kullarının üstünde otorite sahibidir ve O, tüm varlığa hakim olandır ve tüm varlıktan haber verendir.
19. De ki: “Allah’tan daha büyük, daha sağlam bir tanık var mı?” De ki: “Aramızda benim elçiliğime Allah tanıktır ki, sizi ve ulaştığı herkesi, tüm insanları onunla uyarmam için, bana bu Kur’an vahyedildi.
Siz gerçekten Allah ile beraber başka bir ilah / başka bir efendi olduğuna mı tanıklık ediyorsunuz?” De ki: “Ben asla tanıklık etmem. Tek ilah/ tek efendi. O’dur ve ben sizin Allah’a otak koştuğunuz şeylerden kesinlikle uzağım.”

20. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, senin elçiliğini, kendi çocuklarını bildikleri gibi bilirler. Ama onlar önyargılı kişiliğe sahip oldukları için gerçeği söylemezler, öyle ki onlar mü’min olamazlar. 546

21. Allah adına yalan uyduranlar ve o yalanları yayanlar ya da O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim olan kim olabilir? Doğrusu o zalimler kurtuluş bulamazlar. 547

22. Onların hepsini bir araya topladığımızda, ortak koşan o kimselere sorulur: “Hani, peşlerinden gittiğiniz ortaklarınız nerede? 548

23. Artık onların uyduracakları bir şey yoktur; ancak şöyle diyecekler. “Rabbimiz olan Allah’a yemin olsun ki, biz ortak koşanlardan değildik.” 549

24. Bak, kendi aleyhlerine nasıl da yalan söylediler! Onlar uydurdukları şeyler yüzünden gerçeklerden sapmışlardır.
25. Onlardan seni dinler gibi yapıp dinlemeyenler vardır. Onlar anlattığın gerçekleri anlamazlar. Onların şirkle kirlenmiş düşünceleri kalplerini örtmüş ve kulaklarını duyarsız hale getirmiştir: bu yüzden sen, ortak koşanlara gerçekleri apaçık kanıtlarla açıklasan yine de inanmak istemezler. Hatta sana geldiklerinde seninle tartışmaya kalkarlar. Gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, derler ki: “Bu anlattıkların geçmiştekilerin de anlattıkları hikâyelerdir, boş şeylerdir.” 550
26. Böylece onlar kendileri uzaklaştıkları gibi, başkalarını da senden ve Kur’an’dan uzaklaştırırlar. Oysa hiç farkında olmadan kendilerini mahvediyorlar. Ama, bunun bilincinde değiller,

27. Eğer sen, o ateş üzere olanların durumlarını görsen, onlar şöyle diyecekler: “Eyvah! Keşke dünyaya geri döndürülsek de, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak.”

28. Hayıır! Onlar gizledikleri ve yalanladıkları şeyler, apaçık karşılarına çıkıverince böyle diyecek, tam tersi, eğer onlar tekrar geri dönmüş olsalar, eski bildikleri şeye devam ederler ve muhakkak onlar, elbette yine gerçekleri yalanlarlar ve,

29. Derler ki: “Yaşantımız sadece dünyadadır ve biz bir daha da diriltilecek değiliz.”

30. Eğer sen onların Rablerine karşı durdukları o durumlarını gör sen, onlara buyrulur ki: “İnkâr ettiğiniz şu yeniden diriliş gerçek değil miymiş?” Diyecekler ki: “Evet, Rabbimize ant olsun gerçekmiş.” Yeniden buyrulur ki: “Tatmakta olduğunuz bu azap, gerçekleri görmezlikten gelip örtmeniz yüzündendir. ” 551
31. Diriliş gününü yalanlayarak, Allah’a hesap vereceklerini reddedenler, kesinlikle kayba uğrayıp acı çekerler. Hatta onlara saat vakti / ölüm vakti, ansızın geldiği zaman, “Bizim için sadece dünya hayatı vardır” diyenler, günah işlediklerini anlayacaklar ve “Dünyada hayatımızı boşa harcamışız, yazıklar olsun bize!” diyecekler. Dikkat edin! Yaşarken bu günahın farkına varmamak ne korkunç bir gaflettir.
32. Halbuki dünya hayatı, sadece bir oyun ve bir eğlence yeri değildir. Kötülüklerden sakınanlar, ortak koşmayanlar için, elbette sonraki hayat için bir hayır yeridir. Hâlâ akıl edip bu gerçeği anlamayacak mısınız? 552
33. Doğrusu Biz biliyoruz ki, elbette ortak koşanlar söyledikleri
sözlerle seni üzüyorlar, yalanlıyorlar Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler Allah’ın ayetlerine karşı cihat ediyorlar. 553

34. Doğrusu senden önceki elçilerin tebliğ ettikleri ayetlerimiz de yalanlandı. Ama onlar, yalanlanmalarına ve eziyet görmelerine rağmen, yardımımız gelene kadar, onların baskılarına göğüslerini siper ettiler Allah’ın kelimelerini / buyruklarını değiştirecek yoktur, zaten o elçilerin karşılaştıkları haberlerden sana bilgiler gelmişti.
35. Eğer, onların yalanlayıp yüz çevirmeleri sana ağır olduysa, haydi gücün varsa, yerin altına bir tünel aç ya da göğe çıkabilecek bir merdiven yap. Sonra da onları hidayete erdirmek için oradan bir kanıt getir. Eğer onlar Allah’ı anlamak isteselerdi, elbette onların hepsi Hak yol üzere olurlardı. Artık bundan sonra sakın cahilce düşüncelere kapılma. 554
36. Muhakkak ki, seni içtenlikle dinleyen kimseler kabul ederler. Ceset haline gelmiş duyarsızların durumu Allah’a kalmıştır. Sonunda onlar O’na döndürüleceklerdir.
37. Dediler ki: “Ona / elçiye Rabbinden bir ayet indirilseydi ya!” De ki: “Muhakkak ki, Allah’ın ayeti, tüm kudretiyle üzerinizde / vücudunuzda sunulmuştur. Fakat onların çoğu bilmiyorlar. ” 555
38. Ayrıca, yeryüzünde irili-ufaklı hareket eden canlılardan ve gökyüzünde kanatlarıyla uçan kuşlardan her biri, ancak sizin gibi bir topluluktur, bir ayettir. Biz evren kitabının içinde hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda her şey Rablerinde haşrolunacaktır.
39. Ayetlerimizi yalanlayan o kimseler, cehaletin karanlığında kalıp, gerçekleri göremeyenlerdir, gerçekleri konuşamayanlardır. İsteyen kimse
Allah’ın gerçeklerinden kendi cehaletine sapar, isteyen kimse de Hakkın dosdoğru yolu üzerine olur.

40. De ki: “Siz düşündünüz mü? Eğer size Allah’tan bir sıkıntı gelse ya da ölüm anı gelip çatsa, eğer siz dürüst kimseler iseniz söyleyin bakalım, Allah’tan başkasına mı yalvarırsınız? 556

41. Hayır, yalvaracağınız sadece O’dur. O’na gönülden isteyerek yalvardığınızda sıkıntılarınızı kaldırır ve böylelikle ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz.
42. Doğrusu senden önce de toplumlara elçiler gönderdik. Dinlemediler. Sonra da onları zorluklar ve darlıklarda bıraktık. Belki onlar gönülden yakarırlar diye. 557
43. En azından onların, başlarına bu tür sıkıntılar geldiği zaman. Allah’a boyun bükerek yalvarmaları gerekmez miydi? Fakat, onların kalpleri gerçeği aramada iyice katılaşmış, şeytanî halleri / nefisleri de yaptıklarını kendilerine cazip göstermişti.
44. Onlar kendilerine yaptığımız uyarılarımızı göz ardı etmelerine, unutmalarına rağmen, yine de biz onlara varlıktaki tüm nimetlerimizi bol bol verdik. Ama onlar verdiğimiz şeylerle rahatlayıp bizi anlamadılar. Artık refah içinde her şey yolunda giderken, ansızın, biz de onları yakalayıverdik. Bu seferde onlar tam bir hayal kırıklığı içine düşüverdiler.
45. Şirk koşarak zalimlik eden toplumun kökü işte böyle birden kesiliverir. Tüm varlıktaki nimetlerin sahibi âlemlerin Rabbidir, övülme hakkı O’nundur. 558
ÖLDÜRÜCÜ SORULAR
46. De ki: “Hiç düşündünüz mü? Eğer Allah sizin görme ve işitme duyularınızı yok etse, kalplerinizi, belleğinizi kapasa, onları size Allah’tan başka hangi ilah / hangi efendi geri getirebilir?” Bak! Biz kanıtlarımızı nasıl açıklıyoruz? Yine de onlar uzak duruyorlar.
47. De ki: “Düşündünüz mü? Eğer Allah’ın azabı size ansızın veya açık olarak gelse, şirk koşarak kendilerine zarar verenlerin başkası mı helâk olacak? 559

48. Biz elçileri, sadece, müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Artık kim inanıp kendini düzeltirse, onlara bir korku yoktur ve onlar, üzülmezler de. 560

49. Ayetlerimizi yalanlayan kimseler ise, gerçekleri bırakıp kendi cehaletlerine saptıkları için, onlara azap dokunacaktır.
PEYGAMBER KENDİNİ TANITIYOR
50. De ki: “Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımda demiyorum: gaybı / görünmeyeni, bilinmeyeni de bilmem; ben size, bir melek / bir güç sahibi olduğumu da söylemiyorum. Ben, sadece bana vahyedilen gerçeklere tabi olurum.” De ki: “Hiç gerçekleri gören ile görmeyen bir olur mu? Hâlâ mı aklınızla düşünmeyeceksiniz?” 561

51. Rabbine karşı ortak koşmayıp, saygı duyan kimseleri, sen Kur’an ile uyar; onların O’ndan başka bir velisi ve bir şefaatçisi yoktur. Umulur ki, onlar kötülüklerden sakınır, ortak koşmazlar. 562
52. Rablerine yönelen kimseleri kovma. Onlar sabah-akşam O’nun gerçeklerini anlamak isterler. Onların davranışlarından senin üzerine bir sorumluluk yoktur; senin davranışlarından da onlar üzerine
bir sorumluluk yoktur. Artık onları kovarsan o zaman sen de zalimlerden olursun. 563

53. Biz onlardan kimini, kimine sebep göstererek iç yüzlerini böyle açığa çıkarırız. Onlar, “Allah’ın aramızdan kendilerine nimetler verdiği kimseler şunlar mıymış?” diye alay ederler. Allah, lütfedilen nimetlerin karşılığını ödeyenleri, en iyi bilen değil mi? 564

54. Ayetlerimize içtenlikle inanan kimseler, sana geldiği zaman “selâmün aleyküm / barış, huzur sizinle olsun! Rabbiniz merhameti kendisi üzerine aldı. Sizden kim cehalet nedeniyle bir kötülük işler sonra da yaptıklarından pişmanlık duyar dönerse, ondan sonra bir daha yapmamak üzere ıslah olursa, muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” 565

55. İşte böyle, ayetlerimizi açık-seçik açıklıyoruz ki, suçlular gittikleri yolu seçsinler.

56. De ki: “Muhakkak ki ben, sizin Allah’ı bırakıp da kendinize göre başkalarına kulluk ettiğiniz kimselere kulluk etmekten men edildim.” De ki: “Ben sizin arzularınıza tabi olmam. Eğer tabi olursam, gerçeklerden sapmış olurum ve ben bir daha asla doğru yolu bulamam. 566

57. De ki: “Muhakkak ki, ben Rabbimden gelen bir kanıta dayanmaktayım, siz ise onu yalanlamaktasınız. Sizin benden acil olarak istediğiniz şey benim elimde değil. Onun kararı ancak Allah’a aittir Hak olanı O gerçekleştirir ve O bütün her şeyi en iyi bir şekilde açığa çıkarır. 567
58. De ki: “Eğer, o acil olarak benden istediğiniz şey benim elimde olsaydı, sizinle aramızda iş, kesinlikle bir karara bağlanırdı ve Allah, haksızlık edenleri en iyi bilendir.”

59. Gaybın / görünmeyen bilinmeyen âlemin bilgisi, O’ undadır. O’ndan başkası onu bildiremez. Karada ve denizde var olan her şeydeki ilmin sahibi O’dur. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile dalından düşmez; toprağın altındaki bir tohum, kuru ya da yaş, hiçbir şey yoktur ki, hepsi gerçek olarak, ancak apaçık evren kitabının içinde olmasın.

60. Geceleyin sizi ölü gibi uyutan ve gündüzleri yaptığınız her şeyi bilen, sonra belirlenmiş yaşam sürenizi tamamlamak için sizi uykudan tekrar uyandıran O’dur. Sonra dönüşünüz O’nadır. Sonra yapmış olduğunuz şeyleri O size haber verecektir.

61.O, kullarının üzerinde mutlak otorite sahibidir. Sizin üzerinize koruyucular sunulmuştur; hatta sizden birisine ölüm vakti geldiği zaman, elçilerimizin / organların, hücrelerin, ölümü hemen orada gerçekleşiverir. Onlar sunulan görevin dışına çıkmazlar.
62. Sonra onlar, gerçek sahipleri olan Allah’a dönerler. Aklınızı başınıza toplayın! Hüküm O’nundur ve O, hesabı en çabuk görendir.
63. De ki: “Cehaletin karanlığından sizi kim kurtarır? Her an her yerde, gösterişsiz ve içtenlikle O’na yönelirseniz, elbette sizi ondan O kurtarır. O zaman elbette siz yardım edeni bilir ve O’na teşekkür edenlerden olursunuz.” 568
64. De ki: “Cehaletin her türlü sıkıntılarından, siz Allah’ı gereği gibi anlamakla kurtulursunuz. Ama ne yazık ki, Allah’a ortaklar ediniyorsunuz.”
65. De ki: “Güç, kudret O’dur. Sizin kendinizin sıkıntıda kalması ya da bulunduğunuz yerlerde sıkıntılarda kalmanız, sizlerin ayrılıkçı gruplara, mezhep, tarikat, cemaat, bölünüp, birbirinizi kötülüklere Sürüklemenizdendir. Bak! Ayetlerimizi açık-seçik nasıl açıklıyoruz. Umulur ki, sizler iyice anlayıp kavrarsınız.”
66. Senin kavmin onları / Kur’an’ı yalanladı. De ki, “Ben sizin vekiliniz değilim.” 569

67. Her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır ki, ileride bu gerçeği siz de öğreneceksiniz.
GERÇEKLERE SAYGISIZLIK YAPANLARDAN UZAK DUR
68. Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşan kimseleri gördüğün zaman, artık onlardan uzak dur. Hatta ondan başka bir hadis hakkında ileri geri konuşanlardan da uzak dur. Amma şeytani halin / nefsin bunu sana unutturabilir. Hatırladıktan sonra, artık o zalimler topluluğuyla birlikte oturma! 570

69. Gerçi, kötülüklerden sakınan, ortak koşmayan kimseler üzerine, onların yaptıkları şeyden bir sorumluluk yoktur, ama, belki yanlarından ayrılma onlar için, kötülüklerden sakınırlar, ortak koşmazlar diye bir uyarı olur
70. Dinlerini / düzenlerini bir oyun ve bir eğlence edinen kimselerden uzak dur. Onlar yaşamlarında aldanma içinde olan kimselerdir. Yaptıkları şeyler nedeniyle kendilerine yazık edenlere gerçekleri hatırlat. Onlara Allah’tan başka bir yardım eden olmaz; şefaat eden de yoktur. Onların hepsine adil bir yol göstersen, ondan uzak dururlar. İşte onlar, yapmış oldukları şeylerden dolayı, gerçeklerden yararlanmayıp, kendilerine yazık edenlerdir. Onlar için kaynar bir içecek vardır ve onlar gerçekleri görmezlikten gelip örtmüş olmaları nedeniyle acı verici sıkıntılar içindedirler. 571
71. De ki: “Allah’ı bırakıp da, bize bir faydası olmayan ve bizi koruması da olmayan şeylere mi kul olalım? Allah bize dosdoğru yolu gösterdikten sonra, tekrar eski ortak koşucu halimize mi dönelim? Yeryüzünde şaşırmış şeytanî hallerine / nefislerine uyan o kimseler gibi mi olalım? O halde olanlar, arkadaşlarını kendi gittikleri yolun doğru olduğunu söyleyip aldatırlar. Muhakkak ki, dosdoğru yol Allah’ın gösterdiği yoldur ve biz, âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim olmakla emrolunduk.”
72. Her an salatı ikame edin / her an Allah’a bağlılık bilinciyle hareket edin ve O’na karşı kötülüklerden sakının, ortak koşmayın. Huzuruna varıp toplanacağınız zat, O’dur.

73. O ki, gökleri ve yeri Hak ile yarattı ve “Ol” 572 dediği gün her şey yok olacaktır. O’nun sözü Hak’tır. Kıyamet duyurusu yapıldığı gün mülk / otorite tümüyle O’na aittir, Görünen ve görünmeyen alemdeki ilmin sahibi O’dur ve O, tüm varlığa hakim olan, her varlıktan gerçekleri haber verendir.
İBRAHİM BABASINI UYARIYOR
74. İbrahim, babası Azer’e; “Baba, putlardan ilahlar mı ediniyorsunuz? Doğrusu ben, seni ve halkını apaçık bir sapkınlık içinde görüyorum,” demişti.

75. İşte böylece İbrahim, göklerin ve yerin melekûtunu / evrendeki güçlerin sahibini, anlamak ve emin olmak için gözlemlemeye başladı. 573
76. Bu bağlamda, gecenin karanlığı üzerine çökünce İbrahim, bir yıldız gördü ve “Bu benim Rabbimdir!” diye söylendi. Fakat yıldız batınca, “Ben bırakıp gidenleri sevmem,” dedi. 574

77. Sonra da, Ay’ı doğarken gördü; “Bu benim Rabbimdir!” dedi Fakat o da batınca, “Eğer Rabbim bana doğru yolu göstermezse, ben de şu yoldan sapmış halktan biri gibi olacağım.” dedi.

78. Karmakarışık düşünceler içindeyken, güneşi, doğarken gördü “Bu benim Rabbimdir, bu daha büyüktür.” dedi. Fakat o da batınca, dedi ki: “Ey halkım, muhakkak ki, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım;”

79. “Ben, bir hanif / ortaksız, tek bir yaratıcıya bağlı olarak yüzümü, gökleri ve yeri yoktan var eden o güce çevirdim ve ben artık, asla ortak koşanlardan değilim.”
80. Halkı putları için, İbrahim ile tartıştı. İbrahim dedi ki: “Siz Allah hakkında benimle, o bağlandığınız putlar için mi tartışıyorsunuz? Allah bana dosdoğru yolu gösterdi. Sizin O’na ortak koştuğunuz şeylerden benim bir korkum yok. Ancak benim istediğim şey Rabbimin gerçekleridir. Benim Rabbim her şeyi ilmiyle kuşatandır. Hâlâ aklınızla düşünmeyecek misiniz?”
81. “O bağlandığınız putlar hakkında, size hiçbir kanıt indirilmediği halde, siz Allah’a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, nasıl olur da ben sizin putlarınızdan korkarım? Şayet bildiğiniz bir şey varsa söyleyin bakalım, ikisinden / Allah ve putlardan, güvenilir olan, daha gerçek olan hangisidir?”
82. İçtenlikle inanmışlar imanlarını ortak koşarak kirletmezler. İşte onlar güvenilir olanlardır ve onlar doğru yolu bulanlardır. 575
83. İşte bu, halkına karşı, Bizim İbrahim’e sunduğumuz akıl yürütme yöntemiydi. Bizi anlamak isteyen kimseyi, biz derece derece yükseltiriz. Muhakkak ki, senin Rabbin, tüm varlığa ilmiyle hakim olandır.

84. Biz İbrahim’e oğlu İshak’ı ve torunu Yakup’u da bağışladık. Her biri dosdoğru yolumuz üzereydi. Daha önce Nûh da dosdoğru yolumuz üzereydi ve onun neslinden Davud, Süleyman, Eyyub, Yusuf, Musa ve Harun da dosdoğru yolumuz üzereydi. İşte böylece onlar karşılığımız olan, iyilik, güzellik sahibi kimselerden oldular.

85. Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas da dosdoğru yolumuz üzereydi. Hepsi de iyilikler ve güzellikler üreten kimselerdi.

86, İsmail, El-Yasa’, Yunus ve Lût da dosdoğru yolumuz üzereydi. her birini halklarına önder yaptık.
87. Onların ataları ve onların nesilleri ve onların kardeşleri, onlar. Bizi tercih ettiler ve onlar dosdoğru yolda bizim gerçeklerimizi rehber edindiler.
88. İşte bu Allah’a yol bulmadır, O’nun kullarından dileyen kimse, dosdoğru yolu bulur. Eğer onlar, ortak koşmuş olsalardı, kesinlikle yapmış oldukları şeylerin tümü boşa giderdi.
89. İşte onlar, kendilerine kitap, hüküm ve nebîlik verdiğimiz kimselerdir. Bundan sonra şunlar / elçiye karşı çıkanlar bu gerçekleri görmezlikten gelirlerse, doğrusu bunları görmezlikten gelmeyecek bir toplumu onların yerine getiririz.
90. İşte o nebîler, Allah’ın yolunda olan kimselerdi. Artık sen de onların gittiği yolda ol ve de ki: “Ben anlattıklarımdan dolayı sizden bir ücret, bir karşılık istemiyorum. Muhakkak ki bu Kur’an sadece size değil, tüm insanlar için gerçekleri hatırlatmadır. 576
91. “Allah bir beşer üzerine hiçbir şey indirmemiştir,” demekle onlar, Allah’ı takdir edemediler, O’nu hakkıyla anlayamadılar. De ki:
“İnsanlar için bir ışık ve bir yol gösterici olarak Musa’ya gelen kitabı kim indirdi? Ki siz onu, kağıtlara yazıp kendinize çıkar malzeme yaptınız, birçoğunu da gizlediniz. Siz ve atalarınızın bilmediği birçok gerçeği size öğreten kimdir?” De ki: “Allah’tır.” Sonra da bırak onlar daldıkları saplantılarında oyalana dursunlar.
92. Bu Kur’an, bir kitaptır ki, onu biz indirdik. O, içindekileri doğrulanmış kutlu bir kitaptır. Onu, sana uyanlara ve beldelerinde oturanlara ve bütün her yerde olan kimselere: gerçekleri açıklayıp uyarman için indirdik. Ahirete inanan kimseler ona da inanırlar ve onlar salatlarını / Allah’a olan bağlılıklarını her an muhafaza ederler. 577
93. “Allah böyle buyuruyor” diye Allah’a karşı bir şey uyduran ya da kendisine bir şey bildirilmemişken, “Bana Allah bildiriyor diyen, “Allah’ın sunduklarının benzerini, ben de sunacağım” diyen kimseden, daha zalim olan kimdir! O zalimler, kendilerindeki gücün azaldığını, canlarının çıkmakta olduğunu ve can çekişmenin boğucu acılarının uzadıkça uzadığını ve tüm bunların ölümün habercileri olduğunu anladıklarında, sen o zalimlerin halini bir göreceksin. Her zaman Allah hakkında gerçek dışı şeyler uydurmaları nedeniyle ve Allah’ın ayetlerine karşı büyüklük taslamalarından dolayı, o zalimlerin o an içinde bulundukları bu durum rezil edici bir azaptır. 578
94. Doğrusu, sizi tek başına yarattığımız gibi, yine tek başına bize geleceksiniz.
Size verdiğimiz şeylerin hepsini ve hayallerini kurduklarınızın tümünü geride bırakacaksınız. Size şefaat edeceğini sandığınız o ortak koşucular ortada olmayacaklar. Aranızda kalmadı. Onlar sizi bırakıp gitti. 579

95. Muhakkak ki, Allah toprağa atılan tohumu ve çekirdeği yararak filiz haline getirendir. Ölüden diriyi çıkarandır, diriden ölüyü çıkarandır. İşte sizin Allah’ınız budur. Öyleyse nasıl olur da aldatılabiliyorsunuz.

96. Yararak aydınlığı ortaya çıkarandır. O, geceyi dinlenme olarak, güneşi ve ay’ı bir hesap aracı olarak düzenleyendir. İşte bunlar ilmin sahibi olan en üstün iradenin takdiridir. 580

97. Karada ve denizde karanlıklar bastırınca, yollarınızı bulasınız diye yıldızları sizin için var eden O’dur. Doğrusu, bilgi sahibi olmak isteyen bir toplum için, ayetler en ince ayrıntısına kadar açıklandı.

98. O ki, sizi tek bir nefs’ten inşa etti. Sonra emanet olarak kalacağınız ve devamlı olarak duracağınız bir yer var etti. Doğrusu, kavrama yeteneği olan bir toplum için, ayetler en ince ayrıntısına kadar açıklandı.
99. O’dur ki, gökten suyu indiren ve onunla her çeşit bitkiyi çıkaran. Sonra da ondan yeşillikler oluşturan, ondan da iç içe geçmiş tomurcuklar var eden, böylece, hurma ağacının dallarından sarkmış hurma salkımları, birbirine benzeyen ve benzemeyen üzüm, zeytin ve nar bahçeleri var edendir. Onların her birinin meyvelerine ve olgunlaşmalarına bakın! Muhakkak ki, bütün bunlarda inanan bir toplum için dersler vardır.
100. Onlar tanımlayamadıkları şeyleri Allah’a ortaklar yaptılar. Halbuki onları da yaratan O’dur. Bir bilgileri olmadan O’na oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Hâşâ! O, ortak koşucuların vasıflandırdıkları şeylerden çok uzaktır.
101.O, göklerin ve yerin benzersiz yaratıcısıdır. O’na nasıl çocuk
yakıştırılır. O’nun bir eşi olmaz. Her şeyi yaratan O’dur ve O bütün her şeyi ilmiyle kuşatandır.

102. İste sizin Rabbiniz olan Allah budur. İlah / efendi yoktur, sadece O vardır. O, her şeyi yaratandır. Artık O’na kulluk edin! Her şeye karşı dayanıp, güvenilecek tek vekil O’dur.

103. Bizim gözlerimiz Onu göremez, fakat O, bütün her şeyi görür ve O, bütün lütufların sahibidir, her varlıktan haber verendir.
104. Doğrusu Rabbiniz, sizde görme, kavrama yeteneği oluşturdu.581 Bundan sonra kim gerçeği görür, kavrarsa kendi faydasına, kim de gerçeği görmezse, artık o da kendi aleyhinedir. Ben sizin koruyucunuz değilim. 582
105. Böylece dersine iyi çalışmış desinler diye,583 ayetleri en ince ayrıntısına kadar sana açıklıyoruz. Bilmek isteyen bir topluluk için de, o gerçekleri kanıtlarıyla açıklıyoruz.
106. Sen Rabbinden sana vahyedilen Kur’an’a uy! İlah / efendi yok. Sadece O var. sen, ortak koşuculardan olma! 584
107. Eğer onlar Allah’ı anlamada istekli olsalardı, ortak koşanlardan olmazlardı. Biz, seni onların üzerine bir koruyucu yapmadık ve sen, onların savunucusu da değilsin.
108. Onların Allah’tan başka yöneldikleri, değer verdikleri şeylere hakaret etmeyin, sonra onlar da bilgisizce bir düşmanlık içinde Allah’a hakaret ederler. İşte böyle, her toplum kendi yaptıklarımı cazip görür, doğru görür. Sonunda, onların dönüşü Rablerinedir, artık, yapmış oldukları şeyleri O, kendilerine haber verecektir.
109. Müşrikler, kendileri için bir işaret geldiği takdirde, inanacaklarına dair olanca gayretleriyle Allah adına yemin ederler. De ki “Muhakkak ki her şey, Allah’a ait işaretlerdir; ama siz anlamak istemiyorsunuz.
” Muhakkak ki, o işaretler geldiği zaman da onlar iman etmediler.
110. Onlar, Bize inanmamaya, daha ilk baştan önyargılı oldukları için, onların kalpleri ve düşünceleri tersine, kendi cehaletlerine dönüktür. Bizi terk etmeleri yüzünden, onlar inançsızlık çırpınışları içinde bocalayıp dururlar.

111. Eğer Biz, ön yargıları kalıplaşmış olanlara, doğanın tüm güçlerini önlerine indirsek, ölüler kalkıp onlara konuşsa ve bütün her şeyi karşılarında toplasak, Allah’ı anlamayı isteyenler hariç, onlar yine de inananlardan olmazlardı. Fakat onların çoğu cahilliklerinden: bilgisizliklerinden dolayı böyledir.

112. İşte böylece biz tüm peygamberlere şeytanca davranışları bir düşman olarak bildirdik. Tanıdığınız ve tanımadığınız kimseler birbirlerini aldatmak için, yaldızlı sözlerle telkinde bulunurlar. Eğer onlar öyle yapıyorsa o yaptıkları şey, senin Rabbinin istemesi değildir. Artık onlara uyma, onların uydurdukları şeylere de uyma.

113. Ahirete bilinçli olarak inanmayan kimselerin kalpleri yaldızlı rivayetlere meyleder. Onlar o durumlardan hoşlanırlar. Onlar bu yaptıklarıyla yanlışa, günaha devam etmekteler.
114. Ben Allah’ın Kur’an’ından başka bir hakem / bir gözetici mi arayayım? O, Kur’an’da her şeyi açıklamış olarak kitabı size indirdi. Kendilerine kitap verilen kimseler de bilirler ki, gerçekten o Kur’an sana Rabbinden indirilmiştir. Sakın bundan sonra şüphe edenlerden olma, 585
115. Ve Rabbinin kelimesi / Kur’an’ı, doğruluk bakımından ve adalet bakımından eksiksiz tamamlanmıştır. Allah’ın kelimelerinde / Kur’an’ında O’nun kelimelerini değiştirmek olmaz. Allah, en iyi işitendir, en iyi bilendir.
116. Eğer yeryüzündeki; etrafındaki kimselerin çoğuna uyarsan, Allah’ın yolundan seni saptırırlar. Onlar sadece söylentilere, rivayetlere tabi olurlar ve onlar yalan sözler söylerler, 586

117. Elbette senin Rabbin, yolundan sapanları da dosdoğru yolda olanları da en iyi bilendir.
118. Eğer siz, O’nun ayetlerine inanmışsanız, üzerlerine Allah’ın ismi zikredilmiş olanlardan yiyiniz. 587
119. Siz neden haram diye Allah’ın ismini zikretmediği şeylerden yemiyorsunuz? Halbuki, mecbur kalmanız hariç, üzerinize haram olan şeyler size açık-seçik olarak açıklandı. Ne yazık ki, bir çokları bilgisizce kendi arzularına uyarak haramlaştırıyorlar, saptırıyorlar, Muhakkak ki, senin Rabbin evet O, haddi aşanları çok iyi bilmektedir. 588
120. Açıktan ya da gizliden arzunuza uyarak “Şu haramdır, şu helaldir” diyerek günah işlemeyi bırakın! Muhakkak ki, söylentilere göre hüküm verip, günah işleyenler, işlemiş oldukları günahtan dolayı cezalandırılacaklardır.
121. Allah’ın, üzerine ‘haram’ diye kesinlikle ismini zikretmiş olduğu şeylerden yemeyiniz. Çünkü o, yoldan sapmadır, ortak koşmadır. Muhakkak ki, şeytanlaşmış / hak yoldan sapmış kimseler kendi dostlarını yanıltmak için telkinde bulunurlar, çaba harcarlar. Eğer onlara uyarsanız, elbette siz de ortak koşanlardan olursunuz.
122. Bir ölü gibi duyarsızken, bir ışık / bir bilgi ile kendisini duyarlı hale getirdiğimiz ve böylece, insanlar içinde onun durumunu itibarlı kıldığımız bir kimse, cehaletin karanlığında kalıp o durumdan çıkamayan bir kimse gibi olur mu? İşte gerçekleri görmezlikten gelenlerin yapmış oldukları günahlar kendilerine cazip gelir.
123. İşte böylece, cehaletin karanlığında kalmış her ülke içindeki kodamanlar, orada rüşvetçi, töhmetli, kibirlilik içinde kaldılar. Onlar ancak kendilerine zarar verdiler ve onlar kendilerinin ve çevrelerinin farkında olamadılar.

124. Onlara bir ayet sunulduğu zaman, dediler ki: “Allah’ın elçisine verilen şeylerin benzeri bize de verilmedikçe asla iman etmeyiz.” Allah elçilik görevini nereye vereceğini en iyi bilendir. Allah’a ait gerçekleri küçük gören günahkâr kimselerin, çevirmiş oldukları hileler nedeniyle başlarına şiddetli sıkıntılar gelecektir. 589

125. Artık kim Allah’ı anlamayı isterse, o doğru yola ulaşır. Böylece onun gönlü İslam’a / barışa ve huzura açılır. Kim de gerçeklerden sapmayı isterse, onun da gönlü kuşkular, sıkıntılar içinde olur Sanki gökte bir boşlukta kalır gibi göğsü daralır. İşte cehaletin pisliği, kirliliği üzere kalanlar, Allah’a inanmazlar, güvenmezler. 589
126. Bu, dosdoğru Rabbinin yoludur. Böylece biz, düşünen, öğüt alan bir toplum için, ayetlerimizi en ince ayrıntısına kadar açıkladık. 591
127. Rablerine ait olan gerçekleri düşünen, öğüt alanlar için, barış, huzur ve esenlik yurdu vardır; yapmış oldukları şeylerden ötürü de, onların velisi Allah’tır.
128. Onların tümü bir araya toplandığı gün onlara; “Ey görünmez
topluluklar! / ey gizli teşkilatlar! Sizler insanlardan çoğuna haksızlıklar yaptınız.” denilecek. Onların bilinen, tanınan teşkilat sorumluları, “Rabbimiz, bizler beraber çalıştık: birlikte yaptık. Şimdi, bizler için belirlediğin sürenin sonuna geldik.” diyecekler. Buyrulacak ki “Bulunduğunuz yerlerde yakıp-yıkıcı hallerinize devam ettiğinizden dolayı, Allah’ın gerçeklerini istemediniz.” Muhakkak ki, senin Rab bin tüm varlığa hakim olandır, her şeyi en iyi bilendir.
129. İşte böyle! Zalimler, yapmış oldukları şeyler nedeniyle birbirlerinin destekçileridir.
130. Ey gelmiş geçmiş, gizliden ve açıktan görev yapmış topluluklar! / yöneticiler! Sizin üzerinize düşen görevlerle ilgili ayetlerimi haber veren ve bu gününüzün gelip çatacağı hususunda sizi uyaran elçiler size gelmedi mi? Derler ki: “Evet geldiler, biz kendi aleyhimize tanıklık ederiz.” Onlar dünya hayatına aldandılar ve onlar ger çekleri örtbas ettiklerine dair, kendi aleyhlerine tanık oldular. 592
131. İşte ülkelerinde bir zalimlik içinde olup, ora halkını yıkıma sürükleyenler, Rabbin gerçekleri üzere olmazlar ve onlar orada bir gaflet içindedirler.
132. Herkes için yaptıkları emeklere göre dereceler vardır. Senin Rabbin, onların yapmış oldukları şeylerden habersiz değildir.
133. Senin Rabbin hiçbir şeye muhtaç değildir; engin merhamet sahibidir. Sizi nasıl başkalarının yerine getirmişse, dilerse sizi yok eder ve sizden sonra da sizin yerinize başkalarını getirir.
134. Muhakkak ki, size sözü edilen hesap günü, mutlaka gelecektir ve siz, onun gelmesini engellemeye asla güç yetiremezsiniz.
135. De ki: “Ey halkım! Siz mekanlarınızda ortak koşucu faaliyetlerinizi yapıyorsunuz, ben de tebliğ görevimi yapıyorum. Sonunda bu yerler kime ait olacak, pek yakında öğreneceksiniz. Muhakkak ki şirk koşarak kendi zararlarına iş yapanlar orada mutlu olamazlar.
136. Şirk koşanlar, üretmiş oldukları ürünlerden ve besledikleri hayvanlardan Allah için de bir pay oluşturuyorlardı. Böylece onlar kendi ortak koşucu inançlarına göre; “Bu Allah için, bu da ortaklarımız / efendilerimiz içindir” derlerdi. Ortak koştukları için olan
592 (55:130) Bak. Bakara Suresi 86; Mülk Suresi 8-11; Mü’min Suresi St. 52.
Allah’a ulaşmaz, fakat Allah için ayırdıkları ortak koştuklarına / efendilerine ulaşırdı. Ne kötü bir hüküm, ne acayip bir paylaşım.

137. Böylece ortak koşanlardan birçoğu için, onlara kendi çocuklarını öldürmek büyüleyici geldi. Onların ortakları / din adamları, hem kendilerine inananları mahvetti hem de yaptıklarını onlara dinlerinin emriymiş gibi gösterdi. Eğer onlar Allah’a ortak koşmasalardı böyle yapmazlardı. Artık onlardan ve onların uydurdukları şeylerden uzak dur.

138. Onlar / din adamları, dediler ki: “Şu hayvanlar ve şu ürünler yasaktır. Bunları bizim istediğimizden başkası yiyemez. Şu hayvanlara da binilmesi, sırtlarında yük taşınması yasaktır.” Ve onlar, üzerlerine Allah’ın haram olarak ismini zikretmediği hayvanları da, O’na iftira ederek haramlaştırdılar. Uydurmuş oldukları şeyler nedeniyle onlar cezalandırılacaklardır.
139. Onlar / din adamları, dediler ki: “Şu hayvanların karınlarındaki yavrular sadece erkeklerinize helâldir; kadınlarınıza haramdır. Şayet o yavru ölü olarak doğarsa, o zaman ortaklaşa ondan yiyebilirler.” Onların böylesi nitelemeleri kendilerini cezalandıracaktır. Muhakkak ki, Allah tüm varlığa ilmiyle hakim olandır. 593
140. Cahillikleri nedeniyle bilgisizce, akılsızca kendi evlatlarını / kız çocuklarını katledenler / toplum hayatından koparanlar ve Allah’ın kadınlara verdikleri rızıkları haram sayanlar ve Allah adına uydurmalar üreten kimseler kesinlikle zarardadır. Kesinlikle onlar kendi anlayışlarına sapanlardır ve kesinlikle onlar doğru yolda olmayanlardır. 594
141. Çardaklı çardaksız üzüm bahçelerini, hurma ağaçlarını, beslendiğiniz çeşitli ziraat ürünlerini, zeytinleri, narları, birbirine benzeyen ve benzemeyen tüm her şeyi var eden Allah’tır. Siz, ürün verdiği zaman bunların meyvesinden yiyin, elde ettiğiniz ürünün vergisini de verin, taşkınlık yapmayın, vergisini kaçırmayın, doğrusu taşkınlık yapanlarda Allah sevgisi yoktur.
142. Yüklerinizi taşıyan ve etlerinden, yünlerinden yararlandığınız hayvanları da var eden Allah’tır. Allah’ın size rızık olarak vermiş olduğu şeylerden yiyin ve şeytanın / haktan uzaklaştıranların telkinlerine tabi olmayın. Muhakkak ki, şeytanlaşmış kişiler sizin için apaçık bir düşmandır.

143. Allah adına haram uyduranlar şöyle der: Hayvanlardan sekiz eş yaratıldı. Koyunlardan iki keçilerden iki. De ki: “O, onlardan iki erkek olanını mı, haram kıldı, iki dişi olanını mı, haram kıldı? Yoksa iki dişinin doğmamış yavrularını mı haram kıldı? Eğer doğru söylediğinizi iddia ediyorsanız, bir ilminiz varsa bana haber verin.”

144. Develerden iki, sığırlardan iki. De ki: “O, onlardan iki erkek olanını mı, haram kıldı, iki dişi olanını mı, haram kıldı? Yoksa iki dişinin doğmamış yavrularını mı haram kıldı? Yoksa siz Allah’ım, haram-helal ile ilgili, bildirdiği gerçeklere tanık mı oldunuz? Böylece, insanları bilgisizce gerçeklerden saptırmak için, bir yalan uydurup, uydurduğu yalanı da Allah’a mal edenden daha zalim olan kimdir? Muhakkak ki, Allah’ın gerçeklerini karartan bir topluluk doğru yolu bulamaz. 595

145. De ki: “Bana vahyedilenler; bildirilenler içinde sizin haram dediğiniz şeyler hakkında haram edilmiş bir şey yoktur. Ancak, Allah’ın haram olarak bildirdikleri şunlardır: Ölmüş hayvan, akıtılmış kan, hınzır olmuş et / bozulmuş et, artık o ricstir / sağlık için zararlıdır. Ve bir ortak koşma adeti olan, Allah’tan başkası adına kesilen hayvan. Ancak, kim zor durumda kalırsa, haddi aşmadan bunlardan yiyebilir.” Muhakkak ki, senin Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 596
146. Hâdû / doğru yolu biz gösteririz diyen kahinlerin / din adamlarının; “Tüm tırnaklı hayvanları, sığır ve davarların yağlarını bunların
sırtlarındaki ve bağırsaklarındaki yağlar ve kemiklerindeki ilikler hariç haramlaştırdık,” demelerini Biz yasakladık. İşte, biz onları haddi aşmaları nedeniyle, cezalandıracağız. Muhakkak ki, biz sözümüzü tutanlarız, 597
147. Bundan sonra eğer seni yalanlarlarsa, de ki: “Rabbiniz tükenmez
merhamet sahibidir, açıklanan bu gerçeklerden sonra kötülüklerine devam eden günahkarların cezası asla geri çevrilmez
148. Ortak koşan kimseler derler ki: “Eğer Allah isteseydi, biz de ortak koşmazdık, atalarımız da ortak koşmazlardı ve biz hiçbir şeyi de haram etmezdik” İşte, onlardan önceki ortak koşanlar da aynı yalanı söylediler. Hatta bize ortaklar edindikleri için çok sıkıntılar çektiler, De ki: “Bu söylediklerinizin doğru olduğuna dair bize sunabileceğiniz bilimsel bir kanıtınız var mı elinizde? Eğer varsa onu bize gösterin. Fakat siz zanna / söylentilere, rivayetlere tabi oldunuz ve siz ancak yalan-yanlış, atıp-tutuyorsunuz. 598
149. De ki: “Bundan sonra Allah için kesin kanıtlar üzere olun. Eğer sizler gerçekleri anlamada istekli olursanız, elbette hepiniz doğru yolu bulursunuz.”
150. De ki: “Haydin! Allah adına haram ettiğiniz şeyler için, ‘bunları Allah haram etti’ diye tanıklık edecek şahitlerinizi getirin.” Eğer onlar yalan yere tanıklık edecek olurlarsa, sen onların yalan şahitliğine kanma! Sakın ayetlerimizi yalanlayanların ve ahirete bilinçli olarak inanmayanların arzularına tabi olma! Onlar, Rablerinin kelâmıyla, başkalarının sözlerini denk tutarlar. 599
ON EMİR
151-152. De ki: “Rabbinizin size neleri haram ettiğini, gelin size anlatayım. Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya-babaya güzel davranın; yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı katletmeyin, sizi de onları da Allah besliyor. Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Allah’ın yasak ettiği cana kıymayın, Hak nedeniyle, savaş, mahkeme kararı vs. haricinde. Erginlik çağına erişinceye kadar yetimin malına yaklaşmayın, onu en güzel bir şekilde koruyun. Ölçülü ve adaletli olun. Kişiye gücünün dışında sorumluluk yüklemeyin. Konuştuğunuz zaman, akrabanız aleyhine bile olsa, mutlaka doğru söyleyin. Allah adına verdiğiniz sözü yerine getirin. İşte Allah’ın size önerdikleri bunlardır
Umulur ki, siz akıl edersiniz, düşünürsünüz, ders alırsınız, 600

153. İşte bunları yapmaktır benim dosdoğru yolum. Bu yola uyun! Başka yollara uymayın ki, Allah’ın yolundan sizi parçalamasının işte. Allah’ın size önerdiği yol budur. Umulur ki siz, mutlu olmak için Allah’ın yolunda bütünleşirsiniz.

154. Nitekim Biz Musa’ya verdiğimiz kitapta da, bunları tam olarak en güzel ve her şeyi en ayrıntılı olarak açıkladık ki, o da bir rahmet ve bir kılavuzdu. Umulur ki, onlar Rabblerine kavuşacaklarına inanırlar. 601

155. Bu Kur’an, kutlu bir kitaptır; onu Biz indirdik. Artık bundan böyle onun bildirdiklerine tabi olun ve kötülüklerden sakının, Allah’a ortak koşmayın. Umulur ki, O’nun merhametine kavuşursunuz. 602

156-157. Ortak koşanlar diyorlar ki: “Bize Kitap indirilmedi; daha önceden iki topluluğa indirilmiştir. Bizim, o kitaplarda yazılı olanlardan haberimiz yok, eğer bize de kitap indirilmiş olsaydı, biz kesinlikle, onlardan daha çok doğru yolda olurduk.” İşte size, Rabbinizden bir açıklama, bir rahmet ve bir yol gösterici gelmiş bulunuyor. Artık, Allah’ın ayetlerini yalanlayandan ve insanların onu anlamasına engel olandan daha zalim olan kimdir? Ayetlerimizin anlaşılmasına mâni olan kimseleri, engel olmaları yüzünden azabın en müthişiyle cezalandıracağız. 603

158. Onlar kendilerindeki güçlerin varlığına ya da Rablerinin kendilerine verdiklerine ya da Rablerinin kendilerindeki ayetlerine, Rablerinin
ayetlerinin her zaman kendilerine sunulduğuna bakıp da düşünmezler mi? Ortak koşucu inançlarının kendilerine bir yararı olmaz, önceki atalarının inançlarının da kendilerine bir yararı olmaz. De ki: “Gözlemleyin bakalım. Muhakkak ki, biz de gözlemlemekteyiz.”

159. Muhakkak ki, dinlerini ayrı ayrı yaptılar, (Yahudilik, Hristiyanlık, Müslümanlık) onu da, mezhep, tarikat, cemaat diye böldüler Senin tebliğ ettiğin dinin hiçbir şekilde onlarla ilişkisi yoktur. Muhakkak ki, Allah’ın emirleri, onların yaptıkları şeyler değildir. Halbuki, yapmış oldukları şeylerin gerçeğini, Allah onlara haber vermiştir. 604

160. Kim yararlı işler yaparsa, artık kat kat onun karşılığını bulur ve kim kötülükler içinde olursa, artık o da misliyle karşılığını bulur ve onlar o hiç haksızlığa uğratılmazlar. 605

161. Deki: “Muhakkak ki, Rabbim beni dosdoğru bir yola yönlendirdi, dimdik ayakta olan bir dine, şirksiz ve birlik üzere olan İbrahim’in dinine; onun yoluna, o hiçbir şekilde ortak koşanlardan olmadı. 606
162. De ki: “Muhakkak ki, salatım / Allah’a bağlılığım, tüm varlığımın sistemi, hayatım, ölümüm âlemlerin Rabbi / Efendisi, Allah’a aittir.”
163. “O’nun ortağı yoktur ve böylece ben, öncelikle barıştan, huzurdan yana olmakla emrolundum. 607
164. De ki: “Allah her şeyin Rabbi / Efendisi iken, ben O’ndan başka bir Rab / bir Efendi mi edineyim? Her kişi, kendi yaptığından sorumludur. Hiç kimse bir başkasının suçundan sorumlu değildir. Sonunda Rabbinize
döndürüleceksiniz. Dikkat edin! Ayrılığa düştüğünüz konularla ilgili şeyleri O size Kur’an’da haber vermiştir. 608

165. O sizi yeryüzünde halifeler olarak var etti, birbirinizi farklı derecelerle yükseltti. Size verilen şeylerde siz gerçeği anlama içinde olun. Muhakkak ki, Allah mağfiret edendir, tüm varlığı var edendir, 609

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir