İniş Sırası: 111
FETİH SURESİ
Sure No: 48
Bismillahirrahmanirrahîm
Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…
1. Hiç kuşkusuz biz sana, senin aracılığınla, tüm insanları şirkten, cehaletten arındıracak, apaçık bir aydınlanma kapısı açtık. 1152
2-3. Bunun için Allah, senin geçmiş ve gelecek kusurlarından ne varsa bağışlayacak ve nimetini, yani sana verilen nebîlik görevini tamamlayacak ve seni dosdoğru bir yola çıkarıp örnek olacak mükemmel bir zaferle, sana yardımını noktalayacaktır.
4. O Allah ki, Gerçeklerden emin olanların kalplerine güven ve moral duygusunu indirendir ve inanma yolunda beraber hareket
edenlerin imanlarını güçlendirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır ve Allah, ilmiyle tüm varlığa hakim olandır.
5. İçtenlikle inanan erkeklerin ve içtenlikle inanan kadınların su gibi akıp giden yaşamları huzur ve mutluluk içinde olur ve durumlarını değiştirmedikleri taktirde, devamlı o halde kalır ve onların kusurları kendilerinden silinir. İşte Allah yanında yüce kurtuluş budur.
6. Öte yandan, ikiyüzlü erkekler ve ikiyüzlü kadınlar, ortak koşan erkekler ve ortak koşan kadınlar, sıkıntı ve endişe içinde olurlar, Onların Allah hakkındaki düşünceleri hep vesveseli ya da işkillidir ve onların bu tutumları hep kötülük döngüsü üzerinedir. Onlar Allah’a karşı öfke ve kin duyarlar. Bu tutumlarıyla onlar Allah’ın rahmetinden uzaklaşırlar. Onlar için can yakıcı sıkıntılar vardır ve bu kötü durumun hazırlayıcıları da kendileridir.
7. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır ve Allah, mutlak olan gücüyle tüm varlığa hakim olandır.
8. Doğrusu Biz seni, bizim gönderdiğimiz gerçeklere tanıklık etmen, onlarla müjdelemen ve gerçeklere çağrı yapıp uyarman için gönderdik.
9. Allah’ın sizin ile birlikte olduğuna iman edin ve O’nun elçisine güvenin; ona karşı düştüğünüz yanlışlardan vazgeçin, ona saygılı olun ve onun tebliğ ettiği gerçekleri anlamak için, gece-gündüz, gayret gösterin.
ELÇİYE BAĞLILIK ALLAH’A BAĞLILIK DEMEKTİR
10. Kuşkusuz sana bağlılık sözü veren kimseler, aslın da Allah’ın buyruklarına bağlılık sözü vermiş olur. Çünkü, Allah’ın gücü ve sözü, herkesin gücünün ve sözünün çok üstündedir. O bakımdan kim verdiği sözden cayarsa, kendi zararına caymış olur; kim de Allah’ın buyruklarını uygulayıp yerine getirirse o da, Allah’ın vereceği yüce bir ödülü hak etmiş olur. 1153
11. Araplardan sana muhalefet edenler, seninle gelmeyenler, diyecekler ki, “Mallarımıza, aile ve çocuklarımıza olan düşkünlüğümüz, bizi seninle birlikte gelmekten alıkoydu; özür dileriz, ne olur bizi bağışla!” Onlar, kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. Onlara deki: “Eğer size bir yarar ya da bir zarar vermek istense, şimdi size, Allah’tan başka kim sahip çıkar? Allah, yapmış olduğunuz şeylerin hepsinden haberdardır.”
12. Aslında siz, elçinin ve inananların ailelerine ve çocuklarına bir daha hiç dönemeyeceklerini düşündünüz ve böyle düşünmeniz sizin gönlünüze hoş göründü de, kötü kuruntu sizi yanılttı ve siz kendi kendinizi çıkmaza sokan bir topluluk oldunuz.
13. Kim Allah’ın buyruklarına inanmaz ve elçisine güvenmezse, kuşkusuz bizi anlamaktan uzak kalır. Gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, kendilerine acı verici bir sıkıntı hazırlamış olur.
14. Göklerin ve yerin egemenliği Allah’ındır. İsteyen kimse için bağışlanma vardır, isteyen kimse de acı verici sıkıntılarında kalır. Allah ise, bağışlayandır, esirgeyendir.
15. Ne zamanki siz, faraza, ganimet toplamaya gitmiş olsaydınız, sizinle sefere gelmeyen o muhalifler, bu sefer şöyle derler: “İzin verin biz de sizinle beraber gelelim.” Böylece daha önceki söylediklerinin tam tersini söylemek isterler. İşte Allah’ın daha önceki, “onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar” diye Buyurduğu gerçek budur. De ki: “Siz böylesi kaypaklığınızla asla bizimle beraber gelemezsiniz.” Bu sefer de diyecekler ki, “Hayır hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz.” Hayır öyle değil, işin doğrusu şu: “çok azı hariç, onlar söz dinlemez, şartlanmış kimselerdir.
16. O muhalif Araplara de ki: “”Hazır olun! siz yakında çok güçlü, çok savaşçı bir topluluğa karşı çarpışmaya çağrılacaksınız; ya onlarla
savaşırsınız ya da onlara teslim olursunuz. Eğer Allah adına emirlere itaat ederseniz güzel bir karşılık bulursunuz. Ama, daha önceden yaptığımız gibi, yine yan çizerseniz, o zaman sizi onur kırıcı yaptırımlar bekliyor.
17. Gerçeği görmeyenleri, kararsızlık içinde olanları ve dengesiz, hasta ruhlu kimseleri savaş için zorlamak doğru değildir. Kim Allah’ın buyruklarına uyar ve O’nun elçisine güvenirse, su gibi akıp giden yaşamında sağlıklı ve huzur içinde olur; kim de aksini yaparsa, onu da onur kırıcı yaptırımlar bekliyor. 1154
HÜDEYBİYE ANTLAŞMASI
18-19. And olsun, ağacın altında1155 sana bağlılık sözü verdiklerinde, inananlar Allah’ı hoşnut etti. Allah onların kalplerinde olanı bildiği için,
onların üzerine sakinlik ve barış duygusunu indirdi de, onlar yakın bir gelecekte bir kapı açılacağını ve bir çok ganimetlere kavuşacaklarını anladılar. Allah, her şeye üstündür, tüm varlığa hakim olandır.
20. Allah’ın size vaat ettiği birçok ganimetlere bu antlaşmayla kavuştunuz. Böylece Allah vaadini sizin için acil olarak gerçekleştirdi ve işte, size saldıracak olan insanlar güçlerini sizden geri çekti. Tüm bunlar, inananlar için bir kanıt oldu ve Allah sizi dosdoğru bir yola yönlendirdi.
21. Bunun nedeni, kesinlikle, Allah’ın bütün her şeyi gücüyle kuşatmasıdır. O’nun üzerine başkası asla güç yetiremez ve Allah, her şey üzerine güç yetirendir.
22. Gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, eğer barışa yanaşmayıp sizinle çarpışmış olsalardı, mutlaka kaybedeceklerdi; sonra da kendilerini koruyacak ne bir dost ne de bir yardımcı bulamayacaklardı.
23. Allah’ın varlıktaki işleyiş yasaları, geçmişten geleceğe hep
devam eder gider. Allah’ın sünnetinde, yani işleyiş yasalarında asla bir değişiklik bulamazsınız. 1156
24. Mekke vadisinde / Hûdeybiye’de, siz onlarla başarılı bir barış antlaşması yaptıktan sonra, Allah, sizinle onlar arasındaki savaşı defetmiştir. Allah yapmış olduğunuz şeylerde en doğruyu gösterendir.
25. Gerçekleri örtenler, Mescid’i Haramdan sizi men edenler, hediyelerin, yani insanî yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasına mani olanlar onlardır. Eğer Mekke’de, kendilerini tanımadığınız inanmış erkeklere ve inanmış kadınlara bilmeden zarar vermeniz nedeniyle üzüntü yaşamanız ve töhmet altında kalmanız olasılığı olmasaydı ya da tanımadığınız oradaki inananlar sizin yanınızda olsalardı, gerçekleri görmezlikten gelen o ortak koşuculara can yakıcı sıkıntılar vardı. Allah dileyen kimseleri rahmetinin kapsamına alır.
ŞİDDETE YÖNELEN KİNDAR KİŞİLER CAHİLDİR, GERÇEĞİ ÖRTÜCÜDÜR
26. Gerçekleri görmezlikten gelip örten kimseler, kalplerinde cehalet bağnazlığı, kin, öfke ve şiddet hallerini taşırlar. Gerçeği anlatan elçi ve inanmış olanlar ise, kalplerinde Allah’ın verdiği sakinlik, hoşgörü ve barış hallerini taşırlar ve onlar, kötülüklerden, kışkırtmalardan sakınırlar, barışla ilgili kelimeleri benimserler. İşte onlar, barış içinde yaşamaya çok daha layıktırlar. Allah her şeydeki bilginin sahibidir.
27. And olsun ki, gerçek olması nedeniyle, Allah elçisinin beklentisini doğruladı. Elbette ki, Allah’ın dilemesiyle, kafalarınız şirkten temizlenmiş olarak, korkmadan, emin bir şekilde, korunmuş bölgeye dahil edileceksiniz. Böylece bilmediğiniz şeyleri öğreneceksiniz. Artık bundan böyle yakında bir aydınlanma kapısı açılmış oldu.
28. O ki, din üzerine ne varsa, onun tamamını, kendilerine açıklamak için, dinin gerçeğini ve doğrusunu anlatmakla görevli elçisini gönderdi. Buna tanık olarak da Allah yeter. 1157
29. Muhammed Allah’ın elçisidir onun tebliğ ettiklerine içtenlikle inananlar, gerçeklerin örtülmesine karşı tavırları çok şiddetlidir; ama onlar, kendi aralarında merhametli ve sevecendirler. Sen onları, Allah’a ortaksız inananlar, O’na boyun eğip teslim olanlar olarak görürsün ki, onların teslimiyet işaretleri yüzlerindeki hoşnutluk ve huzurdur. Onlar hep Allah’ın lütfunu ve rızasını isterler. Onların, Tevrat’taki ve İncil’deki örnekleri de böyledir ki, Onlar, Tevrat’a, İncil’e ve Kur’an’a ekinin tek bir tohumu gibi inanırlar. Tohum yarılarak filizini çıkarır, derken gövdesini güçlendirir, derken dallar haline gelip yayılır; işte bu durum ziraatçilerin de hoşuna giden bir haldir. Bu örnek tüm dünyadaki inanç sahiplerinin, Allah’ın Birliği üzere olduklarını anlatırken, Gerçekleri görmezlikten gelip örtenler, kin ve öfke içindedirler. Bununla birlikte onlardan koşulsuz inanıp iyi ve güzel işler üreten kimselere, Allah’tan bir bağışlanma ve yüce bir karşılık vardır.