HACC SURESİ

İniş Sırası: 103
HACC SURESİ
Sure No: 22
Bismillahirrahmanirrahîm

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. Ey insanlar! Sizi koruyup-gözetene, eğitip-öğretene saygılı olun; ortak koşmaktan sakının. Çünkü kıyametin depremi dehşet verici bir şeydir.
2. O gün, her emzirenin, emzirdiğinden uzaklaştığını; her hamile olanın, karnındakini düşürdüğünü göreceksin. Sen insanları o gün sanki sarhoşmuş gibi görürsün, halbuki onlar sarhoş filan değillerdir. Ama bütün bunlar Allah’ın azabının çok dehşet verici olacağındandır. 1116
BİLGİSİZLİK DOĞRULARDAN UZAKLAŞTIRIR
3. İnsanlardan kimi bir bilgiye dayanmaksızın, Allah hakkında tartışır dururlar. Onların hepsi bir azılı şeytanın yani gerçeklerden uzaklaştıran bir cahilin ya da aşırı bir düşüncenin peşinden giderler.
4. Halbuki şeytan hakkında, yani gerçeklerden uzaklaştıran şey hakkında: “Kuşkusuz, kim ona yakınlık gösterip peşinden giderse, kesinlikle onu saptırır ve onu çok sıkıntılı mahrumiyetlere sürükler,” diye daha ilk yaratılışta yazılmıştı; haber verilmişti. 1117
İNSAN YARATILIŞINI UNUTMAMALI “İLİM KENDİNİ BİLMEKTİR”
5. Ey insanlar! Eğer öldükten sonra yeniden diriliş hakkında bir kuşku içindeyseniz, biz size, kendi varoluşunuzu, açık-seçik anlatalım: Biz sizin ilk var oluşunuzu topraktan yarattık.1118 Sonra, şimdiki var oluşunuzu, bir damlacık spermden, sonra bir alakadan, yani döllenip yapışandan, sonra biçimi kısmen belli kısmen belirsiz bir et parçasından oluştururuz ki,1119 onu isteğimiz doğrultusunda belli bir süre rahimlerde tutarız,
sonra bir bebek olarak sizi çıkarırız. Sonra da sizi bar gelişim içinde büyütüp olgunlaştırırız ve sizden kiminizi önceden bir getiririz, kiminizi de ömrünüzün en ihtiyar noktasına kadar ulaştırırız ki, bu yaşa gelinceye kadar her şeyleri yapar ve bilirken, o yaştan sonra yapamaz ve bilemez durumda olursunuz. Şayet yeniden diriliş için, hâlâ bir kuşkunuz varsa, şunu da düşünün ki, siz yeryüzünü kupkuru bir vaziyette görürsünüz, ama üzerine yağmuru yağdırdığımızda harekete geçer kıpırdar, kabarır ve bir de bakarsın her taraf canlanmış, yemyeşil, her çeşitten güzel, iç açıcı bitkiler bitivermiştir.

6. İşte Allah! Muhakkak gerçek olan O’dur. Çünkü ölüleri O diriltir ve O, her şeye güç yetirendir.
7. Asla kuşku yoktur ki, dünyanın sonu mutlaka gelecek ve muhakkak Allah, mezarlardaki ölmüşleri yeniden diriltecektir.
8-9. İnsanlardan kimi bir bilgiye, bir kanıta ve aydınlatıcı bir vahiy kitabına dayanmaksızın, Allah hakkında tartışır dururlar. Onların böyle davranmaları, bilgiçlik taslayarak insanları Allah’ın aydınlatıcı kitabından uzaklaştırmak içindir. Böyle insanlar için, yaşamları boyunca rezillik vardır; kıyamet gününde de can yakıcı azabı tatmak vardır.
10. İşte çektiğin ya da çekeceğin bu sıkıntılar, senin kendi ellerinle yapmış olduğun hatalar yüzündendir. Yoksa Allah, kulları için zulmedici değildir.
ALLAH’A ŞEKİL ÜZERE İNANMAK SAPKINLIKTIR
11-12. İnsanlardan kimi de Allah’a şekil üzere kulluk ederler, inanırlar. Eğer işleri iyi giderse sevinir, mutlu olur; ama sıkıntılı bir durumla karşılaşsa, hemen tavrı değişiverir. O zaman Allah’ı bırakıp kendisine yararı ve zararı olmayan şeylerden beklentilere başlar. İşte sapkınlığın en aşırısı budur. Böylece o kimse hem dünyasını hem de ahiretini kaybetmiş olur. İşte apaçık kayıp budur.

13. Çünkü o kimse, faydasına olan Allah’a değil de, zararına olan şeylere yalvarıyor. Yalvardığı şey de, kesinlikle çok kötü bir dost ve çok kötü bir yoldaştır.

14. Kuşkusuz Allah’a ortak koşmadan inanıp, toplum yararına iyi ve güzel işler üreten kimseler, akıp giden yaşamlarını huzur ve mutluluk içinde geçirirler. Çünkü Allah, mutlu yaşamanın kurallarını böyle irade buyurmuştur.

15. Her kim, Allah’ın dünyada ve ahirette kendisine asla yardın etmeyeceğini sanıyorsa, o kimse, varlığın yüce sebebini anlamaya odaklansın. Sonra o öfkeli, kötümser düşüncelerini bıraksın. Böylece gerçekleri bakıp görsün.

16. İşte Biz, varlığın yaratılış sebebini apaçık ayetlerle sunduk. Kim gerçekleri anlamayı isterse, muhakkak ki, Allah yol gösterendir.
KÜLTÜRLERİ DİNLEŞTİRMİŞ ÖNDERLER ALLAH’I AYRIŞTIRIRLAR
17-18. İman ettim diyen kimselerin önderleri, Yahudileşmiş kimselerin önderleri, Sâbiîlerin önderleri, Hıristiyanlaşmış kimselerin önderleri ve Mecûsilerin önderleri ve aşırı şekilde ortak koşmayı öneren kimseler, kıyamet gününe kadar kendi aralarında Allah hakkında ayrışıyorlar. Bunlar yüzünden insanların çoğu gerçeği anlayamadıkları için sıkıntı içindeler. Kuşkusuz Allah her şeye tanıktır. Onlar bakıp da hiç düşünmezler mi? Göklerde olanlar ve yerde olanlar,
güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ne varsa ve hatta insanlardan çoğu muhakkak ki, Allah’ın yasalarına boyun eğmekteler. Kim Allah’ı anlamada ilgisiz ve kayıtsız kalırsa, artık o kimseyi, Onurlu kılacak kimse yoktur. Kuşkusuz fail olan Allah’tır ve var olan her şey O’nun dilemesiyle olur. 1120
İKİ KARŞIT TARAF: MÜ MİN İLE KAFİR TARAFIN
İÇSEL VE DIŞSAL DURUMU
19-20. Şunlar, Rableri yani koruyup-gözetenleri, öğretip-terbiye edenleri hakkında çekişen iki karşıt taraf. Bunlardan gerçeği görmezlikten gelip örten tarafın, kendilerinde can yakıcı sıkıntıdan bir durum vardır. Onların kafalarında hep yakıcı yıkıcı-düşünceler vardır. O sebeple onların, içsel ve dışsal durumlarında hep kötülüğe düşkünlük vardır.

21-22. Onlar, her zaman sertlikten, işkenceden yanadırlar, her defasında o durumlardan dönmeyi arzulasalar da hep aynı şeyi yaparlar. Onlar can yakıcı işkence edinmeyi zevk edinmişlerdir.

23-24. Öte yandan, Allah’a içtenlikle inanıp, toplum yararına iyi ve güzel işler üreten tarafın durumuna gelince, onlar akıp giden yaşamları boyunca, bulundukları yerde hep huzur ve mutluluğu isterler ve orada herkesin onurlu ve refah içinde olmalarını ve yaşam seviyelerinin değerli olmasını isterler. Onlar, hep güzel ve hoş söz söylemeye ve en çok övgüye layık olan Allah’ın dosdoğru yoluna yöneltirler.
“TÜM DÜNYA İNSANLARININ HACCA
GELMELERİNİ ENGELLEMEK ZALİMLİKTİR”
25. Kafirlik eden kimseler, yani Allah’ın ayetlerini görmezlikten gelip örtenler, insanların Mescid-i Haram’a gelmesini engeller ve Allah yolundan alıkoyar. Halbuki biz orayı, hem bölge halkı için hem de dışarıdan gelecek tüm insanlar için eşit olarak toplanma yeri kıldık. Kim tüm insanların orada hacc için toplanmalarına mani olmak isterse zalimdir; haksızdır. Bu nedenle onlar, can yakıcı azabı tadacaklardır.
26. Çünkü Biz o zaman, hac için toplanılacak Beyt’in yerini belirlemiş ve İbrahim’e: “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; dolaşanlar, gerçeğin arayışı içine olanlar, şirke karşı kıyam edenler, Allah’a ortak koşmadan boyun eğip saygı duyanlar için, evimi temiz tut; düzenimi saptırma,” demiştik. 1121

27. Hac nedeniyle, yani uluslararası toplantı sebebiyle tüm insanların buraya gelmelerini ilan et de, gerek gelişmiş olan, ya da gelişmek üzere olan veya derin yoksulluk içinde bulunan tüm toplumların adamları, yöneticileri hepsi, buraya gelsinler.

28-29. Onlar için yararlar sağlayacak, sosyal, kültürel, politik, askeri ve ekonomik vs. görüş alış-verişinde bulunsunlar; belirlenmiş, programlanmış hac günleri içinde, Allah adına düşündürme, bilgilendirme sunumları yapsınlar, sonra da ortak koşucu düşüncelerinden temizlensinler; hac için toplanan rızıklardan her çeşit mallardan, paralardan hem toplantıya gelenlerin yemeleri için harcasınlar hem de fakirlere yedirsinler, açlık içindeki toplumlara destek sağlasınlar, bu hususta kararlar alsınlar, sözler versinler, aldıkları kararları, verdikleri sözleri yerine getirsinler. Hac günleri bitince de, herkesin ortak değeri olan tarihsel mekanları ders çıkarmak için dolaşsınlar.

30. İşte, hac’ın uygulanışı ile ilgili Allah’ın emri böyle. Kim Allah’ın emrini saptırmaz saygılı olursa, böylece o kimse, kendisini eğitip-öğreten Allah’ına ait olan gerçeklere mutlulukla ulaşır. Tüm hayvanların etleri size helal kılındı. Ancak size bildirilen sağlıksız, zararlı hale gelmiş etler hariç. Artık, ortak koşuculuk pisliğinden ve asılsız sözlerden, rivayetlerden vazgeçin. 1122
31. Allah için O’na ortak koşanlardan olmayın, tek Allah’a yönelenler olun. Kim Allah’a ortak koşarsa, sanki o, yükseklerden düşüp kuşlar tarafından kapışılmış ya da rüzgârın onu uzak bir yere sürükleyip attığı bir şey gibidir.
32. İşte ortak koşanlar için Allah’ın örneklemesi böyle. Kim Allah’ın varlıktaki işaretlerini anlamak için azimli olursa, kuşkusuz o kimse, kötülüklerden sakınan, ortak koşmayan bir düşünceye sahip olur.

33. Yaşadığınız müddetçe, Allah’ın varlıktaki işaretlerini anlamaya çalışmanızda sizin için yararlar vardır. Sonuçta, varlıktaki her yer, Allah’ın eskimez düzeninin bir uzantısıdır.

34. Her toplumun bir uygulama yöntemi vardır ve her toplum, bizim kendilerini rızıklandırdığımız her çeşitten nimetleri ve Allah’ın varlıktaki isimlerini kendi yöntemlerine, kendi usullerine göre düşünür ve uygular. Ancak her toplumun ilahı aynı ilahtır, bir tek ilahtır. Artık hepiniz O’na teslim olun. Tek Tanrı’ya gönülden teslim olanlara ne mutlu! 1123
35. Onlar, Allah’ın varlıktaki isimlerini düşündükçe yürekleri ürperir, başlarına gelen sıkıntılara göğüs gererler, salatı ikame ederler yani toplumsal yardımlaşmayı ayakta tutarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeyleri paylaşırlar.
36. Bedenler, fiziki yapılar var ya, biz onları, Allah’ın işleyiş düzeninin göstergeleri kıldık. Sizin onları anlayıp araştırmanızda yararlar vardır. Artık Allah’ın varlıktaki isimlerini ve nimetlerini belli bir düzen, belli bir sistem içinde düşünün. Sonra da bizim, sizin için sunduğumuz nimetlerden beslenin ve herkesi de faydalandırın ki, böylece siz, Allah’a karşı teşekkür borcunuzu yerine getirmiş olasınız.
37. Gerçi, o her çeşitten verdiğiniz mallar, besinler, paralar, Allah’a ulaşacak değildir. Ama sizin içtenlikle paylaştığınız niyetiniz Allah’a ulaşır. Size o nimetler sunuldu ki, böylece sizi doğru yola ulaştıran Allah’ın yüceliğini anlayasınız. Allah’ın yüceliğini anlayarak iyilikler ve güzellikler üretenlere ne mutlu! 1124
38. Kuşkusuz içtenlikle inanmış olanlar, Allah’ın buyurduğu ilkelerle korunurlar. Şu da var ki, gerçekleri görmezlikten gelip örtenlerin hiçbirinde Allah sevgisi yoktur.
SİLAHLI GÜÇLER NEDEN GEREKLİDİR
39. Kendilerine savaş açılan, ülke ve toplum sorumluları için, savaş kararı alıp uygulamaları meşru kılındı. Nedeni de, onlara zalimce baskılar yapılması, haksız yere saldırılar düzenlenmesidir. Kuşkusuz vatanlarını canları pahasına savunanlar Allah’ın yardımına sığınırlar. Çünkü onlar, kesinlikle güç sahibinin Allah olduğunu bilirler.
40. Hiçbir neden yokken, ülkeye ve topluma ihanet vs. gibi, sırf inançları yüzünden insanlar, yurtlarından çıkartılamazlar. Eğer Allah’ın yasası gereği, kimi insanların yaptığı haksızlıklar, diğer kimi insanlar tarafından defedilmeseydi, kesinlikle oranın savamiu yani tüm tarımsal ürünleri ve biyeun yani tüm ekonomik alışveriş-merkezleri ve salavâtun yani tüm toplumsal destek kurumları (sağlık, adalet, eğitim, güvenlik vs.) ve mesâcidün yani ülkenin idari ve yönetim meclisleri, kurumları, ki oradan halka hizmetin işleri yürütülür- hepsi yerle bir edilirdi. Kim Allah’ın buyruklarını yerine getirirse, kesinlikle Allah, ona yardım eder. Kuşkusuz Allah, mutlak güç sahibidir; çok üstündür. 1125
41. Yeryüzünde güç ve imkân sahibi olan kimseler, eğer buyruklarımı bilinçli olarak kavrayıp, anlamış olsalar, salatı, yani toplumsal destek ve yardım kurumlarını oluştururlar ve zekatı yani vergileri adaletle toplarlar, ma’rufu yani toplumun bilinen ortak değerlerini titizlikle korurlar ve münkeri yani toplumsal beraberliğe engel kötülükleri uzaklaştırırlar; sonuç olarak onlar, insanlara hizmeti, Allah’a hizmet bilirler.
MADDİ VEYA MANEVİ TÜM ÇIKAR SAHİPLERİ
GERÇEKLERİ SÖYLEYENLERİ SUSTURMAK İSTERLER
42-44. Eğer çıkar sahipleri seni yalanlıyorlarsa, bil ki, onlardan önce Nuh halkı, Ad ve Semûd halkları ve İbrahim’in halkı, Lût kavmi ve Şuayb’ın Medyen vatandaşları da elçileri yalanlamışlardı. Musa da yalanlanmıştı. Doğrusu o yalanlayanlara imkân ve zaman tanınmasına rağmen, gerçekleri görmezlikten gelip örttüler. Sonra da kendi çıkarları peşine düştüler. Gerçeği örtüp, çıkarları peşinde gidenlerin sonu nasıl oldu görün!

45. Nitekim, gerçekleri karartan, örten kent halklarından niceleri, cehaletleri yüzünden kendilerine yazık ettiler. Şimdi onlardan arta kalanlar, tavanları üzerine çökmüş duvarlar, terk edilmiş su kaynakları ve harabe haline gelmiş görkemli saraylarının kalıntıları…

46. Peki, insanlar yeryüzünde hiç gezip-dolaşmazlar mı? Kendileri için, bu kalıntıları düşünüp ders alacak beyinleri yok mu, ya da işitecek kulakları, görecek gözleri?.. Ama gerçek şu ki, asıl körlük, gözlerin körlüğü değil; kalplerin körlüğüdür, düşüncelerin kirliliğidir.
47. Düşünceleri kirli olanlar “azabı hemen getirsene” diye seninle alay ederler. Azap gelecektir, zira Allah’ın işleyen düzeninde asla geri kalma olmaz. Size göre çok uzun olan zaman, Rabbine göre çok kısadır. 1126
48. Ülke halklarından niceleri, doğrusu onlara, gerçeği anlamaları için zaman tanınmasına rağmen onlar, gerçekleri kararttılar, örttüler sonra da cehaletleri yüzünden kendi çıkarları peşine düştüler. Halbuki sonunda bana gelecekler.
49-50. De ki: “Ey insanlar! Ben sizin için, Allah’ın buyruklarını, apaçık tebliğ eden bir uyarıcıyım. Allah’ın buyruklarına içtenlikle inanan ve toplum yararına iyi ve güzel işler üreten kimselere, Allah’tan hem bir bağışlanma hem de bol rızık vardır.”
51. Ayetlerimizi anlamayıp, rivayetlerle etkisiz hale getirmek için koşturup duranlara gelince, işte onlar, ateş hattındadır.
PEYGAMBERLERE VAHİY NASIL GELİR?
VAHİY HAKKINDA KİMLER KUŞKU YARATIR?
52. Allah’ın, senden önce gönderdiği elçiler ve peygamberler de dahil olmak üzere, hiçbir insan yoktur ki, gönlünden güzel bir şey arzu ettiği zaman, şeytanî haller, yani vesveseler, onların o güzel arzularını bulandırma girişiminde bulunmuş olmasın. İşte bu nedenledir ki Allah, elçilerine ve peygamberlerine vahyi ilka edeceğinde, tüm şeytanî halleri, vesveseleri, onların zihinlerinden giderir, yok eder, sonra da, hiçbir insani duygu ve düşünce ihtimali bulunmayacak şekilde, ayetlerini peygamberlerin belleğine sapasağlam, saf olarak ilka eder, yerleştirir. Allah ilmiyle her şeye hakim olandır. 1127

53. Ancak, düşünceleri betonlaşmış, kalplerinde bir hastalık bulunan kimseler, vahiy hakkında kuşku yaratmak için, şeytanî hallerin, yani vesveselerin, arzuları bulandırma özelliğini bir fitne, bir çarpıtma aracı yapmak için çalışırlar. Kuşkusuz, gerçekleri karartanlar, örtenler kesinlikle iflah olmaz bir karşıtlık içindedirler.
54. Bilimsel düşünce sahibi kimseler ise, vahyin, bilginin nasıl elde edildiğini bilirler ve Rablerinden bir gerçek olduğuna inanırlar. Böylece onların kalpleri tam bir eminlik içindedir. Kuşkusuz, bilinçli olarak inanmış kimseler, elbette Allah’ın dosdoğru yolundadırlar.
55. Gerçekleri görmezlikten gelip örten kimseler ise, vahiy’den, Kur’an’dan sürekli kuşku içindedir. Hatta onlar, ansızın kendilerine gelecek o saat vaktine, o ölüm anına kadar ya da hiçbir kurtuluş umudunun kalmadığı bir günün azabı gelip çatıncaya kadar…
56-57. Mülkün sahibi olan Allah, o gün, onların aralarında kararı verir. Artık, içtenlikle iman etmiş ve toplum yararına iyi ve güzel işler üretmiş kimseler, nimetlerle huzur ve mutluluk içinde olacaklardır. Gerçekleri görmezlikten gelip ayetlerimizi yalanlayan, kuşku duyan kimseler ise, mahrumiyetlerle can yakıcı sıkıntılar içinde olacaklardır.
58. Allah’ım bildirdiklerinin arayışı doğrultusunda göç eden, yol alan, sonra da o yolda ölen ya d da öldürülen kimseler, kesinlikle onlar Allah’ın güzel, tertemiz bir rızkıyla rızıklandırılır. Kuşkusuz Allah, rızk verenlerin en hayırlısıdır, en iyisidir.

59. Kesinlikle onlar, hoşnut oldukları bir yere dahil edileceklerdir. Kuşkusuz Allah, her şeyi en iyi bilendir, kullarına çok şefkatli olandır.

60-61. İşte böyle! Kim haksız yere eziyet görür de, eziyet edene, aynı şekilde eziyetle karşılık verilmezse, ardından da ona eziyete devam edilirse, elbette Allah, haksızlığa uğrayanı affeder, bağışlar; elbetteki Allah, onun yardımcısıdır ve Allah bunu yapacak güçtedir. Çünkü Allah, geceyi gündüzün içine sokan, gündüzü de gecenin içine sokandır. Allah her şeyi en iyi işitendir, en iyi bilendir.

62. İşte Allah budur. O Hak olandır; tam adaleti sağlayandır. Doğrusu O’nun bildirdiklerini bırakıp, O’ndan başkasının bildirdiği rivayetlere yönelmek, batıldır; doğru değildir. Kuşkusuz Allah, evet O, ilmiyle ve tüm yarattıklarıyla uludur; büyüktür.
63. Allah, gökten yağmuru nasıl yağdırıyor, sonra da yeryüzünü nasıl yeşertiyor, hiç düşünmez misiniz? Kuşkusuz Allah, ince bir şekilde her varlıkla gerçeği haber verir; bildirir.
64. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Kuşkusuz, hiç kimseye muhtaç olmayıp zengin olan da, en çok övgüye layık olan da Allah’tır.
65. Yeryüzünde ne varsa, her şeyi ve suya koyduğu yasa nedeniyle denizde akıp giden gemileri, yere düşmemesi için tuttuğu gökyüzünü, tüm bunları Allah’ın sizin için böyle yarattığını hiç düşünmez misiniz? Muhakkak ki Allah, insanlara karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir.
66. Size hayat veren, sonra sizi öldürecek olan ve sonra sizi yeniden diriltecek olan O’dur. Ama insan ne yazık ki, bu gerçeği görmezlikten geliyor, örtüyor.
67. Her toplumun bir uygulama yöntemi vardır. Onlar uygulamasını kendi yöntemine, kendi usulüne göre yapar. Artık bundan sonra
bu konuda seninle tartışmasınlar. Sen onları, Rab birliğine çağır. Zira sen, kesinlikle dosdoğru bir yol üzeresin,1128

68-69. Eğer onlar bu konuda seninle tartışırlarsa de ki: “Ne yapmaya çalıştığınızı Allah çok iyi biliyor. Sizin kendi içinizde karşı çıkıp durduğunuz şey hakkında, kıyamet günü Allah, aranızda kararı verir”.

70. Gökte ne varsa ve yerde ne varsa hepsini Allah’ın bildiğini bilmez misin? Kuşkusuz bunlar evren kitabının içindedir; elbette bunları bilmek Allah’a göre çok kolaydır.

71. Seninle tartışanlar, Allah’ın dışında öyle şeylere kulluk ediyorlar ki, Allah, o kulluk ettiklerine öyle bir yetki indirmedi ve bu konuyla ilgili, kendilerinde de hiçbir bilgi yoktur. Şirk koşarak Allah’ın ayetlerini karartanlar için bir yardımcı olmaz.
72. Ayetlerimiz birer kanıt olarak onlara açıklandığı zaman, gerçekleri görmezlikten gelip örten kimselerin yüzlerindeki inkârcılığı, hoşnutsuzluğu hemen anlarsın. O nedenle onlar, ayetlerimizi kendilerine anlatan kimselere, neredeyse saldırıverecekler gibi olurlar. De ki: “Şu tavrınızdan daha kötüsünü size haber vereyim mi, bundan sonrası ateştir.” Gerçekleri görmezlikten gelip örten kimselere Allah’ın vaadi budur ki, ne berbat bir sondur.
ALLAH’IN DIŞINDA BAĞLANILANLAR
“BİR SİNEK DAHİ YARATAMAZLAR”
73. Ey İnsanlar! Size vurgulayıcı bir örnek veriliyor. Şimdi onu can kulağıyla dinleyin: “Sizin, Allah’a eş koşarak kulluk ettiklerinizin, bağlandıklarınızın hepsi bir araya gelip toplansalar, bir sinek bile yaratamazlar. Şayet sinek, onlardan birine bir zarar verse, onun verdiği o zarara bile engel olamazlar. Bağlananlar da zavallı, bağlandıkları da zavallı!”
74. İnsanlar Allah’ı hakkıyla algılayamadılar, O’nun gücünü, kudretini gereği gibi anlayamadılar, oysa ki Allah, kesinlikle tüm varlığı kudretiyle ayakta tutan ve tüm nitelikleriyle varlığın sahibi olandır.
75. Allah, meleklerden de, yani yarattığı varlıklardan da uyarmak için elçiler seçer; insanlardan da elçiler seçer. Kuşkusuz Allah, her şeyi en iyi işitendir, en iyi görendir. 1129

76. Allah, onların önceden yaptıklarını da sonradan yapacaklarını da çok iyi bilir. En sonunda bütün işler Allah’a döndürülür.

77. Ey inananlar! Allah’ı birleyin, O’na boyun eğip teslim olun ve yalnızca Rabbinize kulluk edin, hayırlı, güzel işler yapın ki, mutlu olabilesiniz. 1130

78. Allah’ı hakkıyla tanımada bilinçli, kararlı ve aşk ile gayret gösterin. O size doğru ile yanlışı ayırabileceğiniz seçiciliği verdi ve dinde, yani varlığın yaratılış ilkeleri hakkında size bir zorluk da kılmadı. Atanız İbrahim’in yol gösterdiği gibi, Allah’ı tanıyanlardan olun. Sizi gerek daha önceki kitaplarda ve gerekse Kur’an’da Müslümanlar olarak isimlendiren O’dur. Bunun içindir ki, elçi sizin üzerinize bir tanık olsun; siz de tüm insanlar üzerine tanıklar olasınız. Öyleyse, salatı ikame edin, yani Hakka bağlılık bilinciyle, insanlık ilişkilerini ayakta tutun ve zekatı verin, yani kazandıklarınızın vergisini tam olarak verin ve Allah’ın Kur’an’ını gönülden anlamaya çalışın. O’dur sizin Mevla’nız, O ne güzel Mevla, ne güzel yardımcıdır!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir