HİCR SURESİ

İniş Sırası: 54
HİCR SURESİ
Sure No: 15
Bismillahirrahmanirrahim

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. Elif, Lâm, Râ. İşte, o kitap ve apaçık okunan ayetler.

2. Gerçekleri görmezlikten gelip örten kimseler, zaman gelecek, keşke teslim olanlardan olsaydık, diye istekte bulunacaklardır. 522

3. Onları bırak! Onlar kul hakkı yiyorlar, çıkar peşinde koşuyorlar ve amaçsız umutlarıyla oyalanıyorlar. Sonra onlar gerçeği öğrenecekler. 523

4. Ülkeleri Biz helâk etmeyiz; ancak kitapta yazılı malum nedenlerden dolayı, o ülkeler kendilerini helâke sürükler. 524
5. Helâkı hak etmiş bir topluluk, ecelini ne öne alabilir ne de geciktirebilir. 525
6-7. Ortak koşucular; “Ey kendisine Zikir / Kur’an, indirildiğini söyleyen kişi! Muhakkak ki, sen kesinlikle cinlenmişsin. Eğer sen doğru söyleyenlerdensen, bize meleklerle beraber gelseydin ya!” diye alay ettiler.526
8. Ancak gerçek şu ki, biz melekleri / varlıktaki doğal güçleri, indirmeyiz. Siz bunu anlayan olmadınız. 527
9. Muhakkak ki, indirdiğimiz Zikir / Kur’an, Bizimdir ve muhakkak ki, onu koruyan da Biziz. 528
10-11. Doğrusu Biz senden önceki, birbirini izleyen evvelki toplumlara da elçiler gönderdik. Onlara elçilerden biri geldi mi, onlar hemen onu alay konusu ederlerdi.
12-13. Ortak koşanların kalplerinde elçiye karşı, işte böyle tavırlar vardı.
Onlar ona inanmadılar. Böylece onlar, daha önceki gelip geçenlerin sünnetini / davranışlarını uyguladılar.
14-15. Eğer ortak koşanların üzerine gökten bir kapı açsak sonra da onlar oraya yükselseler, derler ki: “Bizim gözlerimiz karardı, başımız döndü, belki de biz büyülenmiş bir topluluk olduk.
16. Dikkatinizi çekerim! Biz, uzayda gezegenler var ettik ve orayı araştırıp gözlemleyenler için donattık.
17-18. Hak’tan, bilimden uzaklaşmış her bir koyu cahilden, biz orayı koruduk. Ancak oranın bilgisine sahip olan kimse hariç. Artık o, apaçık alev saçan bir sütunu takip eder.
19. Yeryüzünü yayıp yaşam için elverişli hale getirdik ve içine derin kökleri olan dağları yerleştirdik ve orada bir ölçüye göre ayarlanmış her şeyden bitirdik. 529
20. Orada hem sizin yararlanacağınız geçim kaynaklarını hem de sizin dışınızdakilerin rızıklarını oluşturduk.
21. Ve hiç kuşkusuz, her şeyin kaynağı bizim yanımızdadır ve biz onu, ancak bir ölçü ile indiririz. 530
22. Biz rüzgârları taşıyıcılar olarak göndeririz de, böylece gökte bir su oluşturup indiririz. Sonra siz onunla su ihtiyacınızı giderirsiniz. O suyu yeraltı kaynaklarında tutan da siz değilsiniz.
23. Muhakkak ki biz, elbette hayat vereniz, ölümü gerçekleştireniz ve kalacak olan sadece Biziz, 531
24. Doğrusu Biz, sizden önce gelmiş olanların da ve sizden sonra gelecek olanların da ne yapıp ettiklerini biliriz.
25. Muhakkak ki, senin Rabbin / seni koruyup-kollayan O’dur. O, onları kıyamet gününde toplayacaktır. Muhakkak ki O, ilmiyle tüm varlığa hakim olandır.
26-27. Andolsun ki insanın, görünen kısmını bir özden, dönüşüp değişen, şekillenebilen bir maddeden, cann / görünmeyen kısmını, yakıcı enerjiden yarattık, 532

28. Senin Rabbin evrendeki tüm güçler için, “Muhakkak ki ben bir özden, dönüşüp değişen, şekillenebilen bir maddeden bir beşer yaratacağım.” 533

29. “Onu düzenleyip biçimlendirdiğimde ve onun içine ruhumdan üflediğimde / ona can verdiğimde, artık tüm gücünüzle ona teslim olun,” dedi. 534

30-31. Böylece evrendeki tüm güçler, onların hepsi teslim oldu; ancak iblis / insan vesvesesi, teslim olanlarla beraber olmaktan kaçındı.
32. Dedi ki: “Yâ iblis! / ey insan vesvesesi! Sen neden teslim olanlarla beraber olmadın?”
33. İblis: “Bir özden, dönüşüp değişen, şekillenebilen bir maddeden yarattığın bir beşere teslimiyet içinde olamam,” dedi.
34-35. “Öyleyse oradan çık, bundan böyle kuşkusuz sen dışlandın ve muhakkak ki, hesap gününe kadar dışlanma, senin üzerine yaftalandı.”

36. İblis: “Rabbim! Yeniden diriltilecekleri güne kadar, onları azdırmak için, bana süre tanı!” dedi.

37-38. Denildi: “Doğrusu sen bilinen vaktin gününe kadar süre tanınanlardansın.”

39. İblis, “Rabbim! Ben, azdırma işlevimden dolayı, yeryüzünde onlar için kötülükleri elbette cazip göstereceğim ve elbette onları topluca azdıracağım.”

40. “Ancak, onlardan tüm içtenliği ile sadece sana kulluk edenler hariç,” dedi.

41. Buyurdu ki: “İşte bu, dosdoğru benim yolum üzere olanların yoludur.”
42. “Elbette, sadece bana kulluk edenlere karşı senin bir gücün yoktur. Ancak sana uyan azgınlara gücün yeter.”
43. “Muhakkak ki, sana uyanların hepsinin bulunduğu yer, cehaletin cehennemidir.”
44. Oranın birçok giriş yeri vardır ve onlar durumlarına göre her biri bir girişten gireceklerdir. 535
45. Sadece Allah’a kulluk edenler ise, en güzel bahçelerde huzur içindedirler.
46. Onlara, “Güvenlik ve esenlik içinde girin oraya” denilecek
47. Biz, onların göğüslerindeki kıskançlığı kaldıracağız ve onlar en modern koltuklarda karşılıklı oturan dostlar olacaklardır.
48. Onlara orada hiçbir yorgunluk dokunmaz ve oradan da çıkarılacak değillerdir, 536
49. Kullanıma haber ver, elbette ben mağfiret edenim, çok esirgeyenim.

50. Beni anlayamayanlar can yakıcı bir azabın sıkıntısını çekerler
İBRAHİM’İN KONUKLARINI ANLAT
51. Onlara İbrahim’in konuklarından da haber ver.

52. Hani onlar İbrahim’in yanına geldiklerinde, “Selam!” demişlerdi. O da, “Ben, sizi tanımıyorum, sizden çekiniyorum?” demişti

53. Konuklar, “Korkma! Biz sana bilgi sahibi olacak bir oğul müjdesi vermeye geldik,” dediler.

54. İbrahim; “Ben ileri yaşıma rağmen, bana mı çocuk müjdesi veriyorsunuz? Neye dayanarak bana bu müjdeyi veriyorsunuz?” dedi.

55. Konuklar; “Biz Hakk’a dayanarak bu müjdeyi veriyoruz, sakın umutsuzluğa kapılanlardan olma,” dediler.
56. Bunun üzerine İbrahim; “Haklısınız, Rabbimin rahmetinden ancak şaşkınlar umut keser,” dedi.
57. Sonra da, “Ey elçiler! Asıl işiniz nedir?” dedi.
58. Elçiler; “Muhakkak ki, Biz günaha batmış bir topluma gönderildik,” dediler.
59-60. “Ancak, Lût ailesi ve ona inananların hepsi kurtulacak, sadece Lût’un karısı hariç, onu biz takdir ettik. Muhakkak ki o, suçlularla beraber kalanlardan olacak,” dediler.
61-62. Elçiler, Lût’un evine geldiklerinde Lût, “Ben sizleri tanıyamadım. Herhalde başka bir kavimdensiniz?” dedi.
63. Elçiler: “Telaşlanma! Biz sana, inanmayanların kuşkulanıp durdukları şeyi haber vermeye geldik.”
64.” Evet, biz sana, gerçekleşecek olanı haber vermeye geldik ve hiç kuşkusuz biz kesinlikle doğru söyleyenlerdeniz.”
65. “Hemen gece yarısı, inananlarla birlikte aileni yola çıkar ve sen de onları arkalarından takip et. Sizden hiçbiriniz oyalanmasın ve size söylenen yere kadar, durmadan devam edin.”
66. İşte Biz, Lût’a, “Sabahleyin mücrimlerin tümü yerle bir olacak” şeklindeki kararımızı, böyle bildirdik.

67. Kent halkının sapkınları Lût’un evine, sevinerek gelmişlerdi

68-69, Lût onlara: “Bunlar benim konuklarım, sakın beni onlara karşı rezil etmeyin; Allah’tan korkun.” dedi.”

70. Onlar da. “Ey Lût, biz seni, başkalarının işine karışmaktan menetmemiş miydik?” dediler.

71. Lût; “Eğer siz doğal olanı yapmak istiyorsanız, işte şunlar halkımın kızları,” dedi.

72. Elbette sen ömrünü gerçekleri anlamak içinde geçirirken, muhakkak ki, onlar iğrenç bir şehvet sarhoşluğu içerisinde bocalayıp duruyorlardı.

73. Böyleyken sabahın alacakaranlığında o korkunç gürültü, onları yakalayıverdi.
74. Sonra da, Bizim uyarılarımıza kuşku ile yaklaşanların üzerine sertleşmiş taşlar yağdırarak, oranın altını üstüne getirdik. 537
75. Kuşkusuz, bunda düşünce sahibi kimseler için dersler vardır.
76. Muhakkak ki, o harabeler hâlâ işleyen bir yol üzerinde durmaktadır.
77. Muhakkak ki, inananlar için bunda dersler vardır.
78. Doğrusu Eyke halkı da kesinlikle şirk koşarak gerçeklerden uzaklaşmışlardı.
79. Onlara da gerçeklerimizi açıklayan önder kişiler gelmişti, ama onlar da Bizim uyarılarımızı anlamayıp, rahmetten uzaklaştılar
HİCR HALKI
80. Doğrusu Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanladılar.
81. Biz onlara gerçeklerimizi bildirmiştik, ama onlar oralı olmadılar, o gerçeklerden yüz çevirdiler.
82. Onlar kayaları yontarak kendilerine sağlam ve güvenli evler yapıyorlardı.

83-84. Ama bir sabah, o korkunç gürültülü ses, onları yakalayıverdi de, doğrusu yaptıkları şeylerin hiçbirisi kendilerini kurtarmaya yaramadı.

85. Biz, gökleri, yeryüzünü ve onlarda olan her şeyi, gerçek bir amaç ile yarattık. Muhakkak ki, o ecel vakti elbette gelecektir. Sen hoşgörülü davran, güzellikler içinde ol! 538

86. Muhakkak ki O, senin Rabbindir, tüm varlığı yaratandır, tüm varlıktaki ilmin sahibidir.

87-88. Sakın onlardan çıkar peşindeki çiftlere verip yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onların haline özenme. Andolsun, biz sana değerli birçok şeyi ve Yüce Kur’an’ı verdik. Sen mü’minler için koruyucu ol! 539

89. De ki: “Muhakkak ki ben, evet ben, gerçekleri apaçık tebliğ ederek uyaranım.” 540

90-91. Biz Kur’an’ı indirirken gerçekleri engelleyenler gibi, o kimseler de, Kur’an’dan kendi çıkarlarına geleni alıp diğerlerini göz ardı yaptılar. 541

92-93. Bundan sonra senin Rabbin elbette onların tümünü yapmış oldukları şeylerden dolayı sorgulayacaktır.
94. Artık emrolunduğun şeyleri açıkça bildir ve ortak koşanlardan uzak dur.
95. Muhakkak ki, seninle alay edenlere karşı bizim gerçeklerimiz sana yeterlidir.

96. Kendilerinin var ettikleri başka ilahlara / başka efendilere. Allah ile beraber yönelen kimseler, neyin ne olduğunu pek yakında öğreneceklerdir.

97. Andolsun, onların sana söyledikleri şeylerden ötürü göğsünün daraldığını, biz biliyoruz.

98. Artık sen Rabbini överek tüm noksan sıfatlardan arındır ve tüm varlığınla teslim olanlardan ol!
99, Ölüm sana gelinceye kadar sadece Rabbine kul ol!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir