İniş Sırası: 106
HUCURÂT SURESİ
Sure No: 49
Bismillahirrahmanirrahîm
Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…
1. Ey iman etmiş kimseler! Allah’tan gelen bilgiyi, O’nun elçisi tebliğ ederken araya girmeyin; konuşmasını kesmekten sakının, Allah’a ortak koşmayın. Kuşkusuz, Allah her şeyi işitiyor ve her şeyi biliyor.
2. Ey iman etmiş kimseler! Nebi, Allah’tan gelen bilgiyi tebliğ ederken yüksek sesle konuşarak gürültü yapmayın. Siz kendi aranızda bağıra-çağıra konuştuğunuz gibi, Nebi, tanrısal bilgiyi sunarken de, kendi aranızda konuşarak vaktinizi boşa geçirirseniz bilinçlenemezsiniz, gelen tanrısal bilgiyi kavrayamazsınız.
3. Kuşkusuz, Allah’ın elçisi gelen tanrısal bilgiyi sunarken, yanında seslerini kısanlar, onu dikkatle dinleyenler, işte onlar, Allah’a ortak koşmaktan sakınmak için, tüm kalpleriyle Allah’ı bilinçli olarak anlamada gayret gösteren kimselerdir. Elbette onlar için bir bağışlanma ve yüce bir karşılık vardır.
4. Ama, odaların, toplantı yerinin arka taraflarından araya girip, senin konuşmanı kesen kimseler, çoğunlukla tanrısal bilginin önemini akıllarıyla düşünmeyenlerdir.
5. Sen onlara gerçeği ortaya koyuncaya kadar, eğer onlar sabırlı olsalardı, kendi bildikleriyle inat edip araya girip durmasalardı, elbette kendileri için daha hayırlı, daha yararlı olurdu ve esirgeyip bağışlayanın Allah olduğunu anlarlardı.
KANITLANMAMIŞ BİR HABERİN PEŞİNE DÜŞÜLMEZ
6. Ey iman etmiş kimseler! Size bölücü, bozguncu bir haber gelirse, o haberi, emin oluncaya kadar araştırın. Yoksa bilgisizlik nedeniyle bir topluma sataşırsınız pişmanlık da, yapmış olduğunuz şeyden duyarsınız.1137
7-8. Hem biliniz ki, Allah’ın elçisi içinizdedir. Eğer elçi, işlerden birçoğunda vahyi yani Kur’an’ı bırakıp da, sizin söylemlerinize uymuş olsaydı, kesinlikle siz sıkıntıya düşerdiniz. Fakat sizlerin gerçeği kabul edip, tasdik etmeniz, böylece gönüllerinizin aydınlanmasıyla Allah sevgisine kavuşmanız ve bunun yanında, sizlerin, gerçeği görmezlikten gelmeyi, bölücülüğü, bozgunculuğu ve isyan etmeyi kötü görmeniz, hep Allah’ın Kur’an’ı sayesindedir. İşte onlar, aklıyla düşünme olgunluğuna ulaşmış kimselerdir ve işte bu, Allah’tan bir lütuf ve bir nimettir. Allah, ilmiyle her şeyi kuşatandır ve tüm varlığa hakim olandır. 1138
İNANANLAR ARASINDA ARABULUCU OLUN,
SALDIRGAN TARAFI BİRLİKTE DURDURUN
9. İnananlardan iki taraf, birbirleriyle savaşırlarsa, hemen ikisi
arasında arabuluculuk yapıp barışı sağlayın. Şayet, taraflardan biri barışa yanaşmaz, ötekine saldırıya devam ederse, o zaman saldırgan taraf barışı kabul edinceye kadar, hep birlikte ona karşı savaşın. Eğer saldırgan taraf barışı kabul eder, saldırmaktan vazgeçerse, hemen taraflar arasında adaletli bir şekilde barışı sağlayın ve ayırım yapmadan her iki tarafın da haklarını gözetin. Kuşkusuz, adaletli davranıp, hakları gözetenlerde Allah sevgisi vardır.
10. Kuşkusuz, güvenilir olmak bir kardeşliktir. O halde kardeşleriniz arasında ara bulucu olun. Allah için adaletten ayrılmayın, umulur ki siz, esirgenirsiniz. 1139
11. Ey iman etmiş kimseler! Bir erkek topluluğu başka bir erkek topluluktan alay ederek, aşağılayarak konuşmasın. Kim bilir, belki alay edilenler iyi bir topluluk olabilir ya da birtakım kadınlar, başka bir takım kadınlardan alay ederek konuşmasın, kim bilir, belki alay edilen kadınlar iyi birileri olabilir. Kişiliklerinizi incitici ithamlarda bulunmayın; birbirinize kötü lakaplar, kötü isimler takarak çağırmayın. Güvenilir bir kişi olarak anılma yerine, arabozucu, bölücü gibi isimlerle anılmak ne kötü bir şeydir. Yaptıkları hatalardan pişman olup dönmeyen kimseler, işte onlar kendilerine yazık edenlerdir.
“KURUNTUDAN KAÇININ.
İNSANLARIN KUSURLARI İLE UĞRAŞMAYIN”
12. Ey iman etmiş kimseler! Birçok zandan, kuruntudan kaçının. Zira öyle kuruntular var ki, sizi kötülüklere sürükleyip, sıkıntıya sokabilir. İnsanların kusurlarını, açıklarını ortaya çıkaracağız diye uğraşmayın, kiminiz, kiminizin dedikodusunu yapmasın. Sizden biriniz, ölmüş bir kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mısınız? İşte bakın, onu iğrenç buldunuz! O halde, Allah’ın buyruklarını göz ardı etmeyin kuruntulardan, dedikodulardan, kusur aramalardan vazgeçin. Kuşkusuz Allah, hatalarını anlayıp pişman olanların tövbelerini kabul edendir, esirgeyip bağışlayandır.
ÖNCE İNSAN OLMANIN
BİLİNCİNE VARMAK
13. Ey insanlar! Biz sizi kadın ve erkek olarak, yani insan olarak yarattık ve sizi, ilişkiler kurup tanışmak, paylaşmak için çoğaltıp, halklar, uluslar kıldık. Hiç kuşkusuz, sizin en erdemliniz, en değerliniz, Allah’ın buyruklarını göz ardı etmeyen ve yanlışlara düşmekten en çok sakınanızdır. Kuşkusuz Allah, ilmiyle her şeyi kuşatan ve gerçek olanı haber verendir. 1140
MÜSLÜMANLIK SÖZLE DEĞİL,
EYLEMLE BELLİ OLUR
14. Bilgisiz Araplar “inandık,” dediler. De ki, “siz henüz inanmış değilsiniz; ama teslim olduk, Müslüman olduk deyin. Çünkü siz, tüm kalbinizle inanmış, emin olmuş değilsiniz. Eğer siz içtenlikle Allah’a itaat ederseniz ve O’nun elçisinin tebliğ ettiklerine tabi olursanız, işlerinizden, mevcut durumunuzdan hiçbir şey kaybetmiş olmazsınız. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.”
15. Tüm kalpleriyle iman etmiş, emin olmuş olanlar şu kimseler ki, onlar, Allah’a inandıktan ve elçisinin tebliğ ettiklerine tabi olduktan sonra, asla inandıklarında kuşkuya düşmezler ve Allah’ın buyrukları doğrultusunda canlarıyla, mallarıyla gerçeği anlamak ve anlatmak için, çaba harcarlar. İşte onlar özü-sözü doğru, kalplerine imanın iyice yerleştiği kimseler.
PEYGAMBERDEN BEKLENMEZ, ALLAH’TAN BEKLENİR
16. De ki, siz dininizin yani varlığınızın ve varlık yasalarının Allah’a ait olduğunu biliyor musunuz? Göklerdeki ve yerdeki olan bütün her şeyi ilmiyle var eden Allah’tır ve Allah, her şeydeki ilmin sahibidir.
17. Bilgisiz Araplar, Müslüman olduklarından dolayı sana minnettar oluyorlar, memnuniyetlerini sana bildiriyorlar. Deki: siz İslam
üzere olduğunuz için, bana minnettar olmayın, siz İslam’ınızı bana borçlu değilsiniz. Tam tersi, eğer özünüz ve sözünüz doğru kimselerseniz, size dosdoğru yolu gösteren ve sizi İslam’a kavuşturan Allah’a minnettar olun, siz İslam’ınızı O’na borçlusunuz.
18. Kuşkusuz, göklerdeki ve yeryüzündeki daha bilinmeyen ne varsa, Allah ilmiyle onları bilir ve Allah, yapmış olduğunuz şeylerin nedenini her zaman size gösterendir.