İSRA (Gece Yürüyüşü) SURESİ

İniş Sırası: 50
İSRA (Gece Yürüyüşü) SURESİ
Sure No: 17
Bismillahirrahmanirrahim
Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. Tüm noksanlıklardan arınmış olan Allah, ayetlerimizden göstermek için, bir gece, Mescid’i Haram’ın, etrafını verimli kıldığımız en uzak kenarındaki mescide, kulu Muhammed’i yürüttü. (… orada Allah, kuluna vahyedeceğini vahyetti… Necm Suresi, 10) Muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir. 371
2. Biz Musa’ya da kitap verdik ve o kitapta. Benden başka vekil edinmeyin, diyerek İsrailoğullarına yol gösterdik. 372
3. Nûh ile beraber olan kimselerin nesli. Bizim gerçeklerimizi taşıdılar, devam ettirdiler. Gerçekten. Nûh kendisine verilen nimetlerin sahibini bilip teşekkür eden bir kuldu.
4. Biz İsrailoğullarına, Kitabın içindekilerle hareket edin, yeryüzünde ikilik çıkartmaktan, kargaşa yaratmaktan kaçının ve kendinizi bir yücelik içinde görüp büyüklük taslamaktan uzak durun diye bildirmiştik.
5. Böylece ikilikten birlik vaadine, anlayışına geldiğiniz zaman,
elbette Bizim sizleri bir kul olarak ortaya çıkardığımızı, böylece kuvvetin sahibinin Biz olduğumuzu anlarsınız. Artık bundan sonra yerlerinizde-yurtlarınızda gerçekleri arayıp-araştırmanız sizler yerine getirilmesi gereken bir vaattir.
6. Sonra da size verdiklerimizi tekrar tekrar anlamaya çalışın. Bizse mallar ve oğullar verdik ve sizi sayıca da çok kıldık.
7. Eğer güzel davranırsanız, kendiniz için davranmış olursunuz; yok kötü davranır gururlanırsanız, kendinize etmiş olursunuz. Artık yönünüzün kötülüklerden arınması için, sonuna kadar vaadinizi yerine getirin. Mısır’dan ilk gelişiniz gibi mescide / teslim olunan o yere dahil olun. Kendinize yazık etmemek için, büyüklük taslayıp kendinizi mahvetmeyin
8. Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder; siz dönerseniz, biz de döneriz. Gerçekleri görmezlikten gelip örtenler için biz, cehennemi sıkıntıları bir çile aracı kıldık.
9. Muhakkak ki, bu Kur’an en sağlam kanıtlarıyla doğruya ulaştırır, iyi ve güzel işler üreten mü’minlere yaptıklarının karşılığını müjdeler. Muhakkak ki, onlar için büyük bir ödül vardır.
10. Kuşkusuz, iman etmeyen kimselere de, onlar için sonunda acı verici bir azap vardır.
11. İnsan hayır olana, iyi olana çağırdığı gibi, şer olana, kötü olana da çağırır ve insan yapısı çift kişiliklidir. 373
12. Biz karanlığı ve aydınlığı ikiliğe gösterge kıldık. Cehaletin karanlığında olan kişilik sahibi, ayetlerimizi; göstergelerimizi görmez, bizi anlamaz. Akıl ve bilimle aydınlanmış kişilik sahibi ise, ayetlerimizi; göstergelerimizi görür, her şeyi bizim yaptığımızı bilir. Rabbinizin ayetleri, işaretleri gerçekleri anlamanız için bir göstergedir. Kaç yıl yaşarsanız yaşayın gerçekleri bilin ve araştırma içinde olun. Biz bütün her şeyi en ince ayrıntısına kadar Kur’an’da açıkladık. 374
İNSANIN DÜNYADA İŞLEDİĞİ HER ŞEY KAYDA ALINIR
13-14. Biz bütün insanlara kendilerini sorumlu tuttuğumuz Kur’an’a yönelmelerini ve ilmen yükselmelerini elzem, gerekli kıldık. Kıyamet gününde onların yaptıklarını çıkaracağız, yayımlanmış bir kitap olarak önlerine koyacağız ve “Oku kitabını! Bugün, hesap görücü olarak, sen kendi hesabını kendin görmeye yetersin,” diyeceğiz. 375
15. Kim doğru yolu bulursa, böylece kendisi için bulmuş olur Kim de gerçekleri bırakır saparsa, böylece kendi aleyhine sapmış olur. Başkasının günahını bir başkası çekmez. Biz bir elçi göndermedikçe azap edici de değiliz. 376
ÜLKELER NASIL YOK OLUR?
16. Yok olma noktasına gelmiş bir ülkede, oranın şımarmış sorumluları iş başında olur. Biz oradakilere buyruklarımızı, uyarıcılar vasıtasıyla bildiririz. Buna rağmen onlar buyruklarımızı dikkate almazlar, kargaşayı, haksızlığı, şımarıklığı sürdürürlerse, Böylece o memleket aleyhine söz hak olur! Artık biz de orada sözümüzü yerine getiririz.
17. Nitekim Nûh’tan sonraki yıllarda, bizim buyruklarımızı dikkate almayan toplumlardan niceleri, kendilerine yazık ettiler, yıkıma uğradılar. Rabbinin kullarına yanlışlarını göstermesi, haber vermesi yeterlidir.
18. Kim buyruklarımızı anlamayı acele istemiş olursa, biz onun için aceleciyiz, elbette biz ona istediğinden dilediği şeyi veririz. Ama, bizim kendisi için sunduklarımızı dikkate almazsa, o cehaletin cehennemini oluşturur; rezillik ve dışlanmış bir halde kalır. 377
19. Kim gerçekleri çalışarak bir çabayla ararsa sonunda, o çabasının sonucuna ulaşır ve o mü’minlerden olur. İste onlar çabalarının karşılığını alanlardandır.

20. Biz bu yolda çaba harcayanların hepsine, Rabbinin lütufların dan olarak onların anlayışlarını artırırız. Senin Rabbinin lütuflularından bir kısıtlama yoktur.
21. Bakın, Biz kimini kiminin üzerine / çaba sarf edeni, çalışmayan üzerine, nasıl fazlalıklı kılmışız; elbette sonunda dereceler ve üstünlük bakımından bu fazlalık çok daha büyüktür. 378
İYİ DAVRANIŞLAR, KÖTÜ DAVRANIŞLAR VE NEDENLERİ
22. Allah ile beraber başka ilah, başka efendi, edinmeyin! Sonra perişan bir halde, gerçeklerden uzaklaşma durumunda kalırsınız.
23-24. Senin Rabbin / seni koruyup-kollayan, öğretip-eğiten, şunları zorunlu kıldı: Kendisinden başkasına kul olmayın; anaya, babaya iyilikle davranın, eğer onlardan biri ya da her ikisi, yanınızda iken yaşlı duruma gelirlerse, onlara “öf” demeyin ve onları azarlamayın, her ikisine de hoşlanacakları güzel bir söz söyleyin; onlara hoşgörüyle kucak açın ve; “Rabbim! Senin yardımınla onlar beni küçüklüğümde nasıl koruyup, kolladılarsa, şimdi de benim onları koruyup, kollamama yardım et ve onlara merhametini esirgeme,” diye dua edin. 379
25. Rabbiniz, sizin içinizdeki niyetinizi çok iyi bilir. Eğer siz iyilerden iseniz, hiç kuşkusuz Allah, tövbe edenler için, bağışlayıcıdır.
26. Yakınlara, çaresizlik içinde olanlara ve yolda kalmışlara haklarını verin ve sakın saçıp savurmayın.
27. Muhakkak ki o saçıp savuranlar, şeytanî hallere kardeş olurlar. Şeytanî hallerde olan ise, Rabbinin gerçeklerini görmezlikten gelip örter, 380
28. Rabbinin rahmetini ummak arzusuyla eğer onlara yardım edecek durumda değilsen yine de onlar için hoş bir söz söyle 381

29. Cimrilik yapma, israf da etme; yoksa kaybedince pişman olur ara yerde kalırsın. 382
30. Kuşkusuz senin Rabbin / koruyup-kollayanın, çalışıp isteyen kimse için rızkı yayandır, takdir edendir. Muhakkak O, kullarından haberdardır, onları görendir. 383
31. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de onların da rızkını biz veriyoruz. Bu nedenle, onları öldürmek çok büyük bir suçtur. 384
32. Zinaya yaklaşmayın! Doğrusu o haddi aşmaktır ve davranış olarak da çok kötüdür. 385
33. Cana kıymayın, ki Allah onu yasakladı. Bir adaleti sağlamak için olursa başka. Kim suçsuz birini öldürürse, bu konuda öldürülenin velisini / meşru otoriteyi, ölenin hakkını araması için yetkili kıldık, ancak o da, vereceği karşılıkta aşırıya, haksızlığa kaçmasın; çünkü bu yetki kendisine verilmiş bir sorumluluktur. 386
34. Yetimin malına yaklaşmayın! Ancak o malı, çocuk reşit oluncaya / yasal hakka kavuşuncaya kadar, en güzeliyle, onun adına değerlendirin ve sözleşmenizi yerine getirin; kuşkusuz yapılan sözleşme, sorumluluk taşır.387
35. Ölçtüğünüz zaman adaletle dosdoğru ölçüp yerine getirin. İşte böylesi hayırlı olandır ve sonuç bakımından en güzelidir. 388

36. Bilmediğin, duymadığın, görmediğin ve akıl etmediğin şeyin ardına düşme, işte bunların tümüyle o konuda sorumlu olursunuz. 389

37. Yeryüzünde büyüklük taslayarak dolaşma. Çünkü sen, yeryüzünü asla hareket ettiremezsin ve yüceliğe erişemezsin, sonsuza kadar kalamazsın.390

38. İşte tüm bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin yanında hoş olmayan davranışlardır.
39. İşte Bunlar, Rabbinin sana bildirdiği hikmetlerdendir. Allah ile beraber başka ilah / başka efendi edinme, sonra perişan bir halde gerçeklerden uzaklaşır cehaletin cehenneminde kalırsın. 391
40. Rabbiniz oğulları size ayırdı ve dişilik yakıştırdığınız melekleri kendisine mi bıraktı? Doğrusu siz çok ağır sözler söylüyorsunuz. 392
41. Doğrusu, akıllarıyla düşünüp gerçeklere ulaşanlar için, biz, bu Kur’an’ı en ince ayrıntısına kadar açıkladık. Ne var ki, gerçeklerin açıklanması, ortak koşanları tedirgin ediyor. 393
42. De ki: “Eğer, ortak koşanların dedikleri gibi, Allah ile beraber ilahlar olsaydı, o zaman, bütün her yerin yüce sahibine ulaşmak için, onlar da, bir yol ararlardı.” 394
EVRENDEKİ HER ŞEY ALLAH’I NOKSANLIKLARDAN ARINDIRIR
43. O noksan sıfatlardan arınıktır ve onların söyledikleri benzetmelerden yücedir, çok büyük ve uludur.

44. Göklerdeki sonsuzlukta olanlar, yerdekiler ve onlarda ne varsa, Allah’ı noksan sıfatlardan arındırırlar ve hiçbir şey yoktur ki, O’nu överek noksanlıklardan arındırmasın. Fakat siz onların Allah’ överek, noksan sıfatlardan arındırdıklarını anlamazsınız. Muhakkak ki O, güzel halleri sunandır, çok bağışlayandır. 395
ORTAK KOŞANLAR KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDAN
RAHATSIZ OLUP, PEYGAMBER’E ÇİRKİN YAKIŞTIRMALAR YAPAR
45. Kur’an’ı okuyup anlattığın zaman, inanmayan, anlamak istemeyen kimselerin son anlarına kadar, seninle onların arasına görünmez bir perde çekeriz de,

46. Kalplerinde cehalet engeli olanlar Kur’an’ı anlayamazlar, onların kulaklarında işitmeye engel bir ağırlık vardır. Sen Rabbini; Kur’an’ın bildirdiği gibi, “O tek”dir, diye andığın zaman, şirk koşanlar hoşlanmazlar, arkalarını dönüp giderler. 396
47. Ortak koşanlar, seni dinliyormuş gibi yaparlar, biz onların ne maksatla dinlediklerini çok iyi biliyoruz. Gerçeği karartanlar kendi aralarında fısıldaşarak; “Siz ancak büyülenmiş bir adamın arkasından gidiyorsunuz,” derler. 397
48. Bak! Senin için ne benzetmeler yapıyorlar! Sonra da gerçeği bırakıp kendi cehaletlerine sapıyorlar. Artık bundan sonra onlar Kur’an’ anlamaya da güç yetiremezler.
YENİDEN DİRİLİŞE KUŞKU DUYANLARA YANIT
49. Alay ederek dediler ki: “Biz bir kemik ve çürümüş toz-toprak haline geldikten sonra mı, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz? 398

50-51. De ki: “İsterseniz bir taş, isterseniz bir demir olunuz; ya da aklınızda ve kalbinizde büyüttüğünüz başka bir şeyden bir yaratık olunuz, fark etmez; yeniden diriltileceksiniz.” Bu sefer diyecekler: “Peki, bizi yeniden kim diriltecek?” De ki: “Sizi ilk önce kim yarattıysa o diriltecek.” Sonra sana karşı başlarını sallayarak: “İyi de ne zaman olacak o?” derler. De ki: “Yakın bir zamanda olması umulur. “399

52. Allah sizi tekrar diriltmek için çağırdığı gün, siz onu överek çağrısına hemen uyacaksınız ve mezarlarınızda çok kısa bir süre kaldığınızı sanacaksınız. 400
UYARI
53. Kullarıma de ki: Birbirinize güzel sözler söyleyin, saygılı olun. Muhakkak ki, şeytanî davranışlar insanların arasını açar, ikilik çıkarır. Elbette şeytanî davranışlar insanlar için apaçık bir düşmanlıktır.

54. Rabbiniz, sizin davranışlarınızı en iyi bilendir. Eğer güzel, saygılı davranmak isterseniz size merhamet eder, şeytanî davranışlarda bulunmak isterseniz de sizi sıkıntıya sokar. Biz seni gerçeklerimizi tebliğ etmekten başka bir şeyle göndermedik; sen onlar üzerine vekil değilsin.
55. Senin Rabbin göklerde ve yerde ne varsa hepsini en iyi bilendir. Doğrusu biz, nebilerden kimileri yanında kimilerine kitap lütfettik. Davud’a da Zebur’u verdik. 401

56. De ki: “Sizler Allah’ı bırakıp ondan başka şeylere yönelirseniz onlar başınıza gelen bir sıkıntıyı sizden gideremez ve onu değiştirmeye de güç yetiremez. “402

57. Fakat onlar, ilah diye yöneldikleri kimselerden çıkarlarını talep ederler ve onlar Rablerine daha yakın olmak için onları vesile kılarlar, böylece Rabbin azabından, onların kurtaracağını umarlar Çünkü Rabbin azabı sakınılması gereken bir azaptır.

58. Doğrusu Allah’tan başkasına yönelen bir memleket halkını, kıyamet günü gelmeden önce, biz değişime uğratırız ya da şiddetli bir sıkıntı veririz. Kitap’ın sayfaları içinde yazılmış buna ait örnekler vardır. 403
59. Biz gerçekleri kanıtlarımızla sunduk ve gerçekleri anlamalarına mani koymadık. Ancak onlar, kendilerinden öncekiler gibi ayetlerimizi yalanladılar. Semûd halkına baksalar ya! Biz onlara kamu adına yararlansınlar diye dişi bir deve sunduk, fakat onunla kendilerine zulmettiler. Biz, ayetlerimizi ancak uyarı amacıyla göndeririz. 404
60. Biz sana: Muhakkak ki, Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır, diye bildirdiğimizde, onu sana rüyada sunmadık, ancak insanların düşünüp ders almaları ve geldikleri soy ağacını anlayıp rahmetten uzaklaşmamaları için, Kur’an’ın içinde gerçekleri sana apaçık gösterdik.
Fakat onlar bizi anlamaktan çekindiler ve böylece bu uyarılar onların azgınlıklarını; taşkınlıklarını daha çok arttırmaktan başka bir işe yaramadı.239

61. Biz Ademe hiç yoktan var olan insana, evrendeki tüm güçleri anla ve bir teslimiyet içinde ol, dediğimiz zaman, o bir teslimiyet içinde oldu. Ancak iblisi / vesvesesi, teslim olmaktan kaçındı ve “Ben, çamurdan yarattığın kimseye mi boyun eğeyim?” dedi. 406
62. Dedi ki: “Rabbim, bana kıyamet gününe kadar bir azdırma mühleti ver de, böylece şu benden üstün gösterdiğinin soyundan, çok az bir kısmı hariç, onları azdırıp kendime bağlayayım.
63. Allah buyurdu: “Haydi git! Kıyamet gününe kadar sen fitne aracısın; onlardan kim sana uyarsa bilsin ki, karşılığı cehennemi sıkıntılar, üzüntüler olur; hem de sürekli ve dayanılmaz olarak.”
64. “Haydi, onlardan, etkileyebileceklerini, vesvesenle, kışkırtmanla şaşırt ve propagandanla ve reklam araçlarınla onların üzerine yaygara kopar ve böylece onlara olmayacak vaatlerde bulunarak, mallarına ve çocuklarına ortak ol!” Doğrusu Şeytani vaatler, onlara, aldanıştan başka bir şey getirmez.
65. Kuşkusuz, Benim bilinçli kullarım üzerinde, kesinlikle, senin hiçbir etkin ve yetkin olamaz; çünkü bilinçli kullara koruyucu olarak, Rabbinin buyrukları yeterlidir. 407
66. Sizin Rabbiniz, denizlerde yarattığı nimetlerden nasibinizi arayasınız
diye suya kaldırma yasasını koyup, gemileri denizlerde yüzdürendir. Kuşkusuz O, size karşı çok merhametlidir. 408

67. Denizde size bir zarar, bir felaket geldiğinde, güvendiklerinizden, bağlandıklarınızdan hiçbiri aklınıza gelmez onlar zihninizden kaybolup giderler. Ama o an, hemen aklınıza Allah gelir, ancak Allah sizi karaya sağ-salim çıkarıp kurtardıktan sonra, siz, yeniden eski halinize dönersiniz. Çünkü insan, nankörlüğe; gerçeği örtbas etmeye meyillidir. 409
68. Peki ama! Karaya çıktığınızda nankörlüğünüz nedeniyle, Allah’ın sizi yerin dibine batırmasından yahut üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz? O takdirde, kendinize hiçbir koruyucu da bulamazsınız.
69. Yoksa, siz tekrar denize açıldığınızda, üzerinizde şiddetli bir fırtına kopararak, nankörlük etmenizden dolayı, Rabbinizin sizi, denizde boğmayacağından emin mi oldunuz? Sonra, böyle bir durumda, yine de bizden başka, size yardım edecek bir yardımcı bulamazsınız.
70. Dikkatinizi çekerim! Biz âdemoğullarını, ikrama layık gördük ve onları yarattıklarımızın birçoğundan daha yetenekli ve üstün kıldık. Bu sayede, karadan ve denizden yararlanacak taşıtlar yaptılar, onlarla nimetlerimizden tertemiz ve güzel rızıklar elde ederek beslenirler.
71. Biz, tüm insanları önderleriyle birlikte topladığımız kıyamet gününde, dünyada yaptıklarının tümünü içerir kitabı, sağ tarafından verilen kimseler, kitaplarını okuyacaklar ve kıl payı haksızlığa uğratılmadıklarını görecekler.410
72. Ama, dünyada utanç verici işler yapanlar, onlar, kör gibidirler, böyleleri, ahirette de kör gibidir. Üstelik yollarını iyiden iyiye şaşırmış olacaklardır.
MÜŞRİKLER: “KUR’AN YERİNE BAŞKA BİR ŞEY UYDUR” DİYORLAR

73. Sana vahyettiklerimizin dışında, bize karşı bir şey uydurman için neredeyse seni tuzağa düşürüyorlardı. İşte o zaman seni candan dost edineceklerdi. 411

74. Eğer, Biz seni sağlam bir bilgi ile bilgilendirmemiş olsaydık, kesinlikle onların dediklerine az da olsa kanacaktın. 412

75. İşte o zaman biz sana yaşamın ve ölümün can yakıcı sıkıntılarını kat kat tattırırdık da, sonra kendin için, Bize karşı bir yardımcı da bulamazdın, 413
HİCRETİN İŞARETLERİ VE HAZIRLIKLARI
76. Seni bulunduğun yerden çıkarmak için neredeyse dünyayı sana dar edecekler. O zaman senin ardından onlar da fazla kalamayacaklar, ancak az bir zaman kalacaklar. 414

77. Bu Bizim senden önce gönderdiğimiz elçilere karşı gelen kimselere uygulanan sünnettir / yasadır. Bizim sünnetimizde / yasamızda, bir değişiklik olmaz. 415
78. Sen güneş battıktan gecenin kararmasına kadar salatı ikame et / gelen vahyi tekrar et ve gündüzün aydınlanmasına kadar da inananlara Kur’an çalıştırması yap. Çünkü güneş doğmadan önceki Vakit öğrenip-öğretme bakımından uygun bir vakittir.
79. Ayrıca sen geceleyin kalk ve Kur’an ayetleri üzerinde rahatça tefekkür et, düşün; umulur ki, Rabbin seni saygıdeğer bir konuma ulaştırır. 416
80. Sen, “Rabbim! Beni varacağım yere sağ-salim vardır, çıkacağım yerden de kolaylıkla çıkar ve tarafından bana destekleyici bir oral gücü ver.” diye dua et.

81. Ortak koşanlara şunu bildir: “Hak / gerçeği içeren Kur’an geldi batıl / gerçek olmayan, ortaya çıktı. Kesinlikle batıl / gerçek olmayan, eninde sonunda yok olmaya mahkûmdur.”
82. Biz Kuran’ı parça parça indirdik, O indirdiğimiz gerçekler inananlar için şifa ve rahmetten başka bir şey değildir. Ortak koşanların ise ancak sıkıntısını artırır. 417
83. Biz insanı nimetlendirdiğimiz zaman, yüz çevirir herkesten yan çizer, ama başına kötü bir felaket geldi mi de umutsuzluğa kapılır. 418
84. De ki: “Herkes kendi anlayışına göre iş yapar. Sizin Rabbiniz ise, en doğru olanı bilendir. Doğru yolu bulmak isteyen kimseye Kur’an ile yol gösteren O’dur.”
RUH, KUR’AN’IN İSİMLERİNDENDİR
85. Sana ruh’dan soruyorlar; de ki: “Ruh, Rabbimin buyruklarıdır. Çok az da olsa ilim olarak size verilmiştir. 419
86-87. Çünkü Bizi anlamayı istemek için, elbette sorununu bilgiyle gidereceksin. O nedenden dolayıdır ki, sana vahyediyoruz / bilgi sunuyoruz. Sonra bizim hakkımızda sana bilgi sunacak bir vekil bulamazdın. Muhakkak ki, sana sunulan o yüce lütuf, Ancak Rabbinden bir rahmettir.
88. De ki: “Eğer tanıdığınız ve tanımadığınız; geçmiş ve gelecek tüm insanlar, bu Kur’an’ın benzerini getirmek üzere bir araya toplansalar ve hatta onlar birbirlerine açık-seçik destek de olsalar, yine de onun bir benzerini getiremezler. “420
89. Gerçek şu ki: Biz insanlar için bu Kur’an’ın içinde her türlü meseleyi en ince ayrıntısına kadar açıkladık. Fakat insanların çoğu anlamaktan kaçındı, gerçeği görmezlikten gelip örttü, 421
PEYGAMBER’İ KUTSALLAŞTIRMAK,
BİR ORTAK KOŞMA GELENEĞİDİR
90. Dediler ki: “Sen bizim için yerden bir su kaynağı çıkarmadıkça sana asla inanmayız.”

91. “Ya da sen kendin için, hurma ve üzüm bahçeleri ayarlayıp, içinden gürül gürül sular akıtmadıkça;”
92. “Yahut söyleyip durduğun gibi göğü parçalayıp üzerimize düşürmedikçe ya da Allah’ı ve meleklerini bizzat karşımıza getirmedikçe sana asla inanmayız;”
93. Ya da altından bir evin olmadıkça veya göğe çıkmadıkça, hatta oradan bize okuyacağımız bir kitap getirmedikçe asla sana inanmayız. De ki: Siz neler söylüyorsunuz! Benim Rabbim noksan sıfatlardan uzaktır, ben sadece bir insan olan bir elçiden başka bir şey miyim ki bunları benden istiyorsunuz? 422
94. İnsanların, Kur’an’ı anlamalarına ya da inanmalarına mâni olan şey bir insan olan elçiyi, insan üstü görmek istemelerinden dolayıdır.
95. De ki: “Eğer yeryüzünde yaşayanlar melek olsaydı, o zaman biz de onlara, elbette melek bir elçi gönderirdik.”
96. De ki: “Benim elçiliğime, benimle sizin aranızda gerçek tanık olarak Allah yeter. Çünkü Allah, kullarının yaptıkları her şeyden haberdardır, hepsini görendir.”
97. Kim doğruya yönelirse, Allah o kişiyi doğruya ulaştırır, kim de gerçeği örtbas ederse, onu da sapkınlıkta bırakır. Sapkınlıkta kalmış kimseler, Allah’tan başka bir koruyucu da bulamazlar ve onlar kıyamet gününde görme, konuşma ve işitme duyuları yok edilerek Allah’ın huzuruna yüzüstü sürünerek geleceklerdir. Onların bulundukları durum cehaletin cehennemidir. Her seferinde onların gerçeklerimizi anlama durumları gider: cehalet halleri ise artarak devam eder.

98. İşte bu durum, onların ayetlerimizi görmezlikten gelip örtbas etmeleri ve “Biz bir kemik yığını ve toz-toprak haline geldikten sonra mı, yeniden bir yaratılışla diriltileceğiz?” demelerinden dolayıdır. 423

99. Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, kendilerinin aynısını yeniden yaratmaya güç yetireceğini ve kendileri için asla kuşku olmayan bir ecelin / bir sürenin belirlenmiş olduğunu, hiç düşünmezler mi? Fakat ortak koşarak düşüncelerini kirletenler Kur’an’ı anlamaktan kaçınırlar, gerçekleri görmezlikten gelip örterler. 424

100. De ki: “Eğer Rabbimin rahmetinden var ettiği tükenmez nimetlerine siz sahip olsaydınız, tükenir korkusuyla kimseyle paylaşmazdınız; insanoğlu çok aç gözlüdür, çok cimridir. 425
TARİHTEN BİR ÖRNEK
101. Doğrusu Musa verdiğimiz açık-seçik birçok ayetle onlara geldiği zaman, İsrailoğulları onu sorgulamışlardı. Sonra firavun da onun için; “Ey Musa! Ben senin bir büyücü olduğunu düşünüyorum,” demişti.

102. Bunun üzerine Musa da demişti ki: “Sen de pekâlâ biliyorsun ki,
ey firavun! Ben de seni kesinlikle mahvolmuş biri olarak görüyorum !

103. Böylece firavun onları ülkede, toptan yok etmek istemişti de, sonra o ve beraberindekiler Bizi anlayamadıklarından dolayı, topluca suda boğuluvermişti.

104. Ondan sonra da İsrailoğullarına dedik ki: “O topraklara yerleşin. Biz sizi bir araya getirdik. Artık verdiğiniz sözü sonuna kadar yerine getirin. “426
KUR’AN TÜM İNSANLARIN KİTABIDIR
105. Kur’an, Bizim indirdiğimiz gerçektir ve inen de gerçeklerdir. Seni de sadece gerçeklerle sevindirmek ve uyarmaktan başka bir şey için göndermedik.

106. Senin Kur’an’ı insanlara tek tek, kavratarak okuman / anlatman için, Biz onu ara ara, şartlara uygun olarak parça parça indirdik.

107. De ki: “Ey insanlar! Siz bu Kur’an’da anlatılan gerçeklere ister inanın ister inanmayın! Muhakkak ki, ondan öncekilerden ilim verilen kimseler, Kur’an’daki gerçekleri okuyup araştırdıklarında, onların yüzlerinde kendilerinden geçerek yaratıcısına teslim olmanın huzuru vardır.”

108. O kimseler derler ki: “Rabbimiz tüm noksan sıfatlardan arınıktır, Muhakkak ki, Rabbimizin vaadi kesinlikle gerçek olmuştur.”

109. Onların yüzlerinde Rablerine teslim olmanın huzuru vardır ve onların O’na karşı saygılarında da çok daha içtenlik vardır. 427
110. De ki: “İster Allah deyin, ister Rahman deyin; ne derseniz deyin hiç fark etmez. Çünkü isimlerdeki tüm güzellikler O’nundur.
Salatınızı / duanızı, abartarak yüksek sesle ya da gizliymiş gibi yapmayın, ikisinin arasında bir yol tutun, 428
111. De ki: “Tüm övgüler Allah içindir, ki O, çocuk edinmez mülkünde ve yönetimde asla ortağı yoktur, aciz değildir, o yüzden bir yardımcıya da ihtiyacı yoktur; O yücelerden yücedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir