İniş Sırası: 37
KAMER (Ay) SURESİ
Sure No: 54
Bismillahirrahmanirrahim
Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…
1. Saat yaklaştı ve ay yarıldı / kıyamet vakti yaklaştı, gerçek apaçık ortaya çıkacak.
2. Ortak koşanlar, kanıtlarıyla görseler bile, gerçek olana hemen karşı çıkarlar ve; “Bunlar eskiden beri söylene gelen bir aldatmaca dan başka bir şey değildir,” derler.
3. Onlar gerçek olanı yalanlarlar ve kendi ürettikleri kuruntulara, rivayetlere tabi olurlar ve Allah’ın koyduğu tüm işleyiş ilkelerini anlamaya yanaşmazlar.
4-5. Aslında, kötülüklerden sakındıracak haberler, iyiliklere, güzelliklere ulaştıracak bilgiler onlara geldi. Fakat açıklamalar, uyarılar kendilerine fayda vermez.
6. Artık, gerçeklere davet edenin davetine karşı çıkanlardan her zaman uzak dur.
7. Onlar bakışlarıyla dehşet saçan, etrafa yayılmış yağmacılar gibi sadece kendi çıkarları için hareket ederler.
8. Onlar gerçeklere davet edeni bir hata, bir yanlış içinde görürler ve gerçekleri örterek derler ki: “Bunlar her zaman sıkıntı vericidir.”
TARİHTEN, YAŞANMIŞ ÖRNEKLER
9. Onlardan önce, Nûh’un halkı da yalanlamıştı. Hem de kulumuz Nûh’u, yalancılıkla itham ederek “Nûh delidir” dediler. Ve konuşturmadılar.
10. Hatta çaresiz kalan Nûh; “Rabbim, ben yenik düştüm; bana yardım et” diye Rabbine yalvarmıştı.
11. Biz de göğün kapılarını, sel gibi boşalan sulara açıverdik.
12. Yerden de kaynaklar fışkırttık. Nihayet, gökten boşalan yerden fışkıran sular birleşerek, daha önceden belirlenmiş bir seviyeye ulaştılar.
13. Nuh’u da tahtaları ağaç lifleriyle bağlanmış bir sal üzerinde taşıdık. 71
71 (37:13) Ayrıca, Hûd Suresi 40, 41, 42, 43, 44; Müminûn Suresi 27 ve Nuh Suresi 1-25 ayetlerini inceleyiniz.
14. İnkârcılar tarafından yalanlanmış olan elçimiz Nuh’a bir ödül olarak gemi, gözetimimiz altında akıp gidiyordu.
15. Dikkatinizi çekerim! Biz, Nuh olayını, bir ibret dersi olarak hep canlı tuttuk. O halde yok mu ibret alıp düşünen?
16. Buyruklarımı yalanlayanlar nasıl sıkıntılarda kalıyor ve gerçeklerle uyarılmak nasılmış düşünün.
17. Andolsun! Biz, Kur’an’ı düşünüp anlaşılması için kolay kıldık. Fakat düşünüp anlayan mı var?? 72
72 (37:17) Bu 17. ayetteki uyarı, bu surenin, 22, 32 ve 40. ayetlerinde de tekrar eder.
18. Ad halkı uyarılarımı yalanlamıştı da, nasıl sıkıntılarda kaldı
19. Onların üzerine kesintisiz devam eden dondurucu rüzgârları Biz gönderdik.
20. O rüzgâr, insanları, sanki köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi yere yıkıyordu.
21. Sıkıntılarda kalmak ve gerçeklerle uyarılmak nasılmış, düşünün.
22. Andolsun! Biz, Kur’an’ı düşünüp anlaşılması için kolay kıldık. Fakat düşünüp anlayan mı var?
23. Semûd halkı da uyarıldıkları halde yalanladılar.
24. Sonra da dediler ki: İçimizden birine, bir beşere mi / bir insana mı tabi olacağız. O zaman biz kesinlikle sapkınlık içinde kalır ve aptallık etmiş oluruz.
25. Hem aramızdan zikir / uyarı görevi, ona mı bırakılmış? Bilakis o, tam bir yalancı, tam bir küstahtır.
26. Yalancı küstah kimmiş, yakında öğrenecekler.
27. Kuşkusuz Semüd halkına, süt veren deveyi / kamuya ait malı, ortaklaşa kullansınlar, gözetlesinler ve sabırlı olsunlar diye gönderen Biziz.
28. Kamuya ait sudan, herkesin içmesi için, kendi aralarında muhakkak eşit bir şekilde kullanmalarını, onlara haber veren de Biziz.
29. Fakat onlar arkadaşlarını çağırdılar, sora da birbirlerinden cesaret bularak kamuya ait malı kendi gelirlerine kattılar. 73
73 (37:28-29) Bak. A’raf Suresi 73-79; Şuarâ Suresi 141-159; Hûd Suresi 61-68.
30-31. Onların üzerine korkunç bir ses göndererek korkudan, ödlerini patlatıveren Biziz. Sıkıntılarda kalmak ve gerçeklerle uyarılmak nasılmış, düşünün. 74
32. Andolsun! Biz, Kur’an’ı düşünüp anlaşılması için kolay kıldık. Fakat düşünüp anlayan mı var?
33. Lût’un kavmi de uyarıldıkları halde yalanladılar.
34-35. Onların üzerine taş-toprak savuran fırtınayı biz gönderdik, de, Lût’un ailesi hariç, Biz’den bir iyilik olarak, bir seher vakti inananları kurtardık; uyarılarımıza karşılık veren kimseleri işe böyle ödüllendirdik.
36. Andolsun! Yaptıkları şeyin iğrençliği tüm yönleriyle açıklanıp uyarıldı; ama onlar uyarıları dinlemediler.
37. Andolsun! Onlar Lût’un konuklarına sarkıntılık etmeye kalkıştılar. Böylece onlar uyarılarımızın gerçekliğini göremediler; uyarılarıma uymamanın azabını tattılar. 75
38. Andolsun! Bir sabah erkenden, önü alınmaz bir azap kendilerine gelip çattı.
39. Azabımı tatmak ve gerçeklerle uyarılmak nasılmış, düşünün
40. Andolsun! Biz, Kur’an’ı düşünüp anlaşılması için kolay kıldık. Fakat düşünüp anlayan mı var?
41. Andolsun! Firavun ve adamlarına da uyarıcı peygamberler geldi
42. Onlar, ayetlerimizin tümünü yalanladılar. Öyle ki kendilerini güçlü, kudretli gördüler, biz de onları yakalayıverdik. 76
43. Ey ortak koşanlar! Sizin gerçekleri görmezlikten gelmenizde mi, sizler için hayır vardır; kurtuluş vardır, yoksa Allah’ın gönderdiği kitapların içindekilerde mi, sizin için, daha iyi bir kurtuluş, daha iyi bir hayır vardır? 77
44. Yoksa, “Biz daha kalabalık bir topluluğuz, kazanırız mı diyorlar?
45. Gerçeklere arkalarını dönen topluluklar kaybedeceklerdir.
46. Aslında onlara her vakit gerçekler vaadedildi / söylendi, ama onlar zamanlarını çok kötü harcadılar.
47. Muhakkak ki mücrimler, sapkınlık ve aşırılık içinde olanlardır, 78
48. Her zaman o yakıp-yıkıcı durumları içinde sürüklenip giderler, yüzlerinde cehennemi sıkıntıların izleri vardır.
49. Muhakkak ki biz, her şeyi bir ölçüyle, bir plan üzere yarattık.
50. Varlıktaki tüm işleyiş düzeni, bizim birliğimizden başka bir şey değildir ve her şey göz kırpması gibi gerçektir. 79
51. Andolsun! Siz, eşyanın suretinde kalır. Bizi anlayamazsanız kendinizi helak etmiş olursunuz. Artık düşünüp ibret almaz mısınız?
52. Tüm varlığın işleyişinde etken olan Allah’tır. Gerçekler, gönderdiği kitapların içindedir. 80
53. Küçük büyük bütün her şey satır satır yazılıdır.
54-55. Muhakkak ki, kötülüklerden sakınanlar, yaşam boyu huzur ve mutluluk içindedirler, bulundukları yerlerde dosdoğru hareket ederler ve her şeye kadir olan mülkün sahibine teslim olmuşlardır. 81