ME’ARİC SURESİ

İniş Sırası: 79
ME’ARİC SURESİ
Sure No: 70
Bismillahirrahmanirrahîm

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. Ortak koşuculardan bir sorgulayıcı, “Gerçekleşecek azap ne zaman?” diye alaylı bir şekilde sorar.

2-3-4. O azap, gerçeği reddedenler, örtbas edenler içindir; tüm var oluşun sahibi Allah tarafından gerçekleştirilecektir ve geldiği zaman hiç kimse ona engel olamayacak ve miktarı elli bin yıl / uzun bir zaman, sonra canlı ve cansız, tüm güçler, tüm varoluş tekrar kendisine geri döneceklerdir. 837

5. Sen şimdi moralini bozmadan güzelce güçlüklere göğüs ger, mücadelene devam et.
6. Kuşkusuz, ortak koşucular, o azabı çok uzak görüyorlar;
7. Ama Biz onu çok yakın görüyoruz.
8-9. O gün gök erimiş maden gibi, dağlar da atılmış yün gibi olacak.
10-14. O gün en yakın dost, en yakın dostunun halini-hatırını soramayacaktır. Sadece onlar, birbirlerine bakacaklar; suçlu o gün azaptan kurtulmak için, evlatlarını, eşini, kardeşini, kendisini barındıranları ve yeryüzünde bulunanların hepsini, fidye / rüşvet olarak verip kurtulmak ister.838
15-16. Ama ne mümkün! Kuşkusuz o, suçlunun kafa derisini soyan,
17-18. Sırtını gerçeğe döneni ve yüz çevireni, sırf kendi çıkarı için servet yığanı çağıran, alevli bir ateştir.

19. İşin gerçeği şu ki, insan, hırslı ve huysuz bir yapıda yaratılmıştır.

20. Başına bir sıkıntı bir darlık geldi mi, feryat eder, sızlanır.
21. Ama kendisine hayırlı / iyi bir olanak verildi mi, başkasına en küçük bir yardımda bulunmaz.
22. Ancak, musallin / toplumsal sorumluluk taşıyan, destek sağlayan öyle değil.
23. Böyleleri, salatlarında / toplumsal desteklerinde, yardımlarında devamlıdırlar.
24-25. Bunlar, mallarında / kazandıklarında, isteyen ve istemekten çekinen ihtiyaç sahipleri için, belli bir hak olduğunu bilirler.
26. Onlar, din gününü / hesap gününü içtenlikle doğrularlar;
27-28. Ve onlar, Rablerinin azabından ürperirler; çünkü onlar, Rablerinin azabından kurtulmanın garantisinin olup olmayacağı endişesini taşırlar.
29-30. Onlar, meşru olmayan ilişkilerde bulunmazlar; ancak, yeminleriyle sahip oldukları; yasallaştırdıkları yani nikahlandıkları eşleri hariç; onlar bundan dolayı da kınanmazlar. 839
31. Ama kim bu meşru / yasal yolu aşarsa, işte onlar, haddi aşanların ta kendileridir.
32. Onlar, emanetlerini / toplumsal sorumluluklarını ve verdikleri sözleri yerine getirirler.
33. Onlar, tanıklıklarını tam bir dürüstlükle yaparlar.
34. Onlar, salatlarını / toplumsal yardımlarını, desteklerini muhafaza ederler korurlar.
35. İşte bunlar cennetlerde ağırlanacaklardır.
36-37. Ortak koşucu inkârcılara ne oluyor da senin sağından ve solundan gruplar halinde gelerek, senin açığını arayıp, yanındakilerin kafalarını karıştırıyorlar?
38. Onlardan her biri, kendilerinin de nimet cennetine girdirileceklerini mi umuyorlar?
39. Hayır, hayır! Hiç ummasınlar; kuşkusuz biz onları, kendilerinin de bilip durdukları şeyden yarattık. 840
40-41. O halde işin gerçeği onların umdukları gibi değil; doğuların ve batıların Rabbine / efendisine ant olsun ki; hiç kuşkusuz bizim onları yok edip, yerlerine onlardan daha iyilerini getirmeye kesinlikle gücümüz yeter ve kimsenin de bizi engellemeye gücü yetmez.
42. Bırak o ortak koşucu inkârcıları, kendilerine söz verilen güne kavuşmalarına kadar oynayıp, oyalansınlar.
43-44. O gün, onlar dikili duran bir şeye koşuyorlar gibi, gözleri dönmüş, yüzlerini utanç bürümüş olarak, işte bu, gerçekleri örtbas edenler için, söz verilmiş olan gündür.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir