İniş Sırası: 77
MÜLK (Yönetim) SURESİ
Sure No: 67
Bismillahirrahmanirrahim
Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla..
1. Her şeyin yönetimi elinde olan Allah, tüm noksan sıfatlardan arınıktır ve O, her şeye güç yetirendir. 826
2. O ki, yaratan, hayat veren ve öldürendir; siz bu gerçeği anlamak için çaba harcayın; sizden hanginiz gerçeği anlama içinde olursa, en güzel, en yararlı ameli işlemiş olur; ve o, bağışlanmayı en çok hal edendir.
3. O ki, gökleri yedi katman olarak yarattı. Rahmanın yara olduğu katmanlar içinde bir uyumsuzluk göremezsin. Haydi bakışlarını göğe doğru çevir, onda herhangi bir çatlak, bir uyumsuzluk görebiliyor musun?
4. Sonra, yine tekrar tekrar bakışlarını gökyüzüne çevir; göz aradığı çatlaklığı, uyumsuzluğu bulamadan, bitkin ve yorulmuş olarak sana geri dönecektir.
5-6. Dikkatinizi çekerim! Biz dünya semasını, parlayan yıldızlarla süsledik; ama bilimsel olarak onları araştırıp anlamaya çalışma yerine, şeytanlar / Hakk’tan, gerçeklerden uzaklaştıran kimseler, varsayımlar üreterek, yıldızları aldatma malzemesi kılarlar. Rablerinin, bir amaç için yarattıklarını örtbas eden kimseler için hazırlanmış, alev saçan cehennemî bir azap yeri vardır; orası ne korkunç bir dönüş yeridir. 827
7-8. Onlar, oraya atıldıklarında, onun öyle bir kaynayışını işitecekler ki, cehennemin korkunç uğultusu, neredeyse patlayacak bir haldedir. İçine bir grup atıldıkça, onun bekçileri onlara; “Size bir uyarıcı gelmedi mi?” diye soracaklar.
9. Onlar da; “Evet, kesinlikle bize bir uyarıcı elçi geldi; ama biz onu yalanladık ve şöyle dedik: “Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapkınlık içindesiniz,”
10. Onlar; “Eğer biz, o uyarıcı elçileri dinlemiş olsaydık ya da aklımızı çalıştırmış olsaydık, şimdi biz, şu alevli ateşin içindeki kimselerle birlikte olmazdık,” diyecekler.
11. Onlar suçlarını işte böyle itiraf edecekler. Alevli ateşin içindeki aldatıcılar, artık Allah’ın rahmetinden uzaklaşmışlardır.
12. Hiç kuşkusuz, görmedikleri halde, Rablerinin varlığına tüm içtenliğiyle inananlara; kesinlikle onlara, bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
13. Siz düşündüğünüzü ister gizli tutun, isterseniz açıkça söyleyin, hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah, içinizdeki en gizli düşünceleri dahi bilir.
14. Gözünüzü açın! Hiç yaratan yarattığını bilmez mi? O, yarattıklarına
her türlü olanağı sunan; ve her şeylerinden haberdar olandır.
15. O Allah ki, yerküreyi sizin yaşam koşullarınıza uygun şekilde oluşturdu. Onun üzerinde dolaşın, araştırın ve Allah’ın sizin için yarattığı rızıkları bulup, beslenin. Unutmayın son dönüş O’nadır.
16. Ey ortak koşucular! Yoksa siz, yerküresinin ansızın sallanmaya başlayıp, sizi yerin dibine batırmayacağına dair, gökte olduğunu sandığınızdan bir güvence mi aldınız?
17. Yahut gökte olduğunu sandığınızın, üstünüze yukarıdan taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğine dair bir güvenceniz mi var? Artık, gerçeklerle nasıl uyarıldığınızı yakında bileceksiniz.
18. Dikkat edin! Daha önceki ortak koşucular da, yalanlamışlardı. Ama karşılığı nasıl oldu!
AKLI OLANLARA DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
19. Ortak koşucular, üstlerindeki düzenli, dizi dizi süzülerek uçanlara hiç bakmazlar mı? Onları orada tutan şey, sadece Rahman olan Allah’ın doğaya koyduğu yasadır. Kuşkusuz O, her şeyin nedenini çok iyi görür.
20. Yoksa Rahman olan Allah’ın dışında, size yardım edecek olan o kimseler, şu yandaşlarınız mı? Kuşkusuz gerçeği örtbas edenler ancak bir gurur içindedirler.
21. Peki, eğer Allah, size verdiği rızkı kesiverse, size rızk verebilecek
olan kimdir? Hayır, hayır, gerçekten onlar, aşırı bir nefret ve azgınlık içinde inada kapılmışlar.
22. Peki, varılacak yere yüzüstü sürünerek gitmek mi, yoksa dosdoğru yol üzerinde, düzgün bir biçimde yürüyerek gitmek mi daha doğrudur?
23. De ki: “Sizi yoktan var eden ve size işitme, görme duyuları ve düşünüp algılamak için beyin veren Allah’tır. Ama siz, Allah’ın verdiği bu nimetlerin karşılığını çok az ödüyorsunuz.”
24. De ki, “Sizi yeryüzünde üretip, çoğaltan Allah’tır. Ve siz O’nun huzurunda toplanacaksınız.”
25. Ortak koşanlar derler ki: “Bizi korkuttuğun bu sözler, eğer doğru ise, bunların ne zaman gerçekleşeceğini de söyle.”
26. Onlara de ki: “İstediğiniz bu bilgiyi Allah bilir; ben sadece Allah’ın bana bildirdikleriyle sizi apaçık bilgilendiren uyarıcı bir elçiyim.”
27. Ama, azabın yaklaştığını gördükleri zaman, gerçeği reddedenlerin suratları simsiyah olacak ve onlara, “İşte, habire isteyip durduğunuz şey budur!” denecek.
28. De ki, “Hiç düşündünüz mü? Diyelim ki, Allah beni ve benimle birlikte olan kimseleri yok etti ya da bize acıdı; peki, Allah’ın buyruklarını örtbas eden siz inkârcıları, can yakıcı azaptan kim kurtaracak?”
29. De ki: “Merhameti sonsuz olan Allah kurtarır.” İşte biz yalnız O’na inanırız ve yalnız O’na güveniriz. Artık, kimin gerçekten apaçık bir aldanış üzere olduğunu yakında bileceksiniz.”
30. Onlara şunu da hatırlat: “Hiç düşündünüz mü, bir sabah kalktığınızda, akan suyunuz yerin dibine çekiliverse, fışkırıp akan suları size kim getirebilir?” 829