NAHL (Bal Arısı) SURESİ

İniş Sırası: 70
NAHL (Bal Arısı) SURESİ
Sure No: 16
Bismillahirrahmanirrahîm

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. Allah’ın azap emri mutlaka gelecektir. Onu istemekte acele etmeyin. Allah, onların ortak koştukları şeylerden çok yücedir ve O. noksan sıfatlardan uzaktır.

2. Allah, kullarından dilediği kimseye, kendi işinden olan Ruh ile / vahiy ile, haber veren ayetleri indirir de, o ayetlerle şöyle uyanır. “Ben’den başka ilah / efendi yoktur; o halde sadece bana kulluk edin ve azabımdan sakının.”

3. Allah, gökleri ve yeri uyumlu olarak yarattı. Allah, onların ortak koştukları şeylerden çok yücedir

4. O insanı küçücük bir sıvıdan yaratır; ama insan zamanla, O’nun apaçık bir hasmıymış gibi oluverir.
5-6. Büyükbaş-küçükbaş hayvanlar! Onları da Allah yaratır. Onlarda sizin için birçok yararlar vardır; yünlerinden, derilerinden vs. giysiler yapıp korunursunuz; etinden, sütünden vs. beslenirsiniz ve onları sabahleyin otlatmaya götürürken, akşamleyin de barınaklarına getirirken, onlarda sizin için bir güzellik vardır.
7. Onlar, sizin zorlukla taşıyabileceğiniz yüklerinizi uzak yerlere taşırlar. Kuşkusuz Rabbiniz çok şefkatlidir, çok merhametlidir.
8. Allah ayrıca, binmeniz için atları, katırları ve eşekleri yarattı ve daha sizin bilmediğiniz şeyleri de yaratıyor, 755

9. Yolun doğrusu Allah’a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Eğer Allah’a kalsa toptan sizi doğruya kılavuzlar; ama tercihi size bırakmıştır.

10-11. Gökten sizin için yağan yağmur da, Allah’ ın koyduğu yasa gereğidir. Onunla sizin ve hayvanlarınızın su ihtiyacı karşılanır ve yine sizin yetiştirdiğiniz ve yetiştirmediğiniz ürünleriniz, zeytin, hurma ağaçlarınız, üzümler ve her çeşit meyveleriniz, bitkiler ve ağaçlar, otlaklıklar onunla sulanmaktadır. Kuşkusuz düşünen bir toplum için bunda elbette ibret vardır.
12. Allah geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin yararlanabileceğiniz bir amaç için yarattı. Yıldızlar da Allah’ın koyduğu yasaya göre Hareket ederler. Kuşkusuz aklını çalıştıran bir toplum için, elbette bunda dersler vardır.
13. Allah, yeryüzünde yarattığı rengarenk şeyleri de sizin için yaratmıştır. Kuşkusuz öğüt alan bir toplum için, elbette bunda da dersler vardır.
14. O Allah ki, denizi de sizin yararlanmanız için yaratmıştır, ondan taptaze yiyecekler ve takınmanız için süs eşyaları çıkarırsınız, Suya koyduğu kaldırma gücü yasası ile gemilerin denizi yara yara akıp gittiğini görmektesiniz. Böylece, deniz ticareti sayesinde Allah’ın lütfettiği rızıklardan yararlanırsınız. Umulur ki, sizler, Allah’ın verdiği bunca nimetlerin karşılığını ödersiniz.

15-16. Allah, sizi sarsmasın diye yeryüzüne, kökleri derinlere kadar uzanan dağları yerleştirdi: ve siz yolunuzu bulasınız diye de nehirler, yollar ve daha nice olanaklar sağladı ve onlar yıldızla da yollarını doğrulturlar.

17. O halde, ey Allah’a ortak koşanlar! Yaratan Allah ile yaratamayan ortak koştuklarınız aynı olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz

18. Siz, Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, saymakla bitiremezsiniz. Gerçekten Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

19. Allah, sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da bilir.
20-21. Allah’ın dışında yardım istediğiniz kimseler, hiçbir şey yaratamazlar, tam tersi kendileri yaratılmışlardır. Hem onlar ölüdürler, diri değildirler, onlar, ne zaman dirileceklerini de bilmezler.
22-23. Sizin ilahınız / efendiniz, tek bir ilahtır / tek bir efendidir. İçtenlikle inanmayanlar kendileri büyüklük tasladıklarından dolayı, onların düşünceleri kirlenmiştir. Kuşkusuz Allah, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da hep bilir. Tanrı, büyüklük taslayan kimseleri sevmez.
24. Büyüklük taslayanlara, “Rabbinizin indirdiği şey nedir?” denildiğinde de alay ederek “Öncekilerin masalları…” derler.
25. Bunlar, kıyamet gününde, kendi günahlarının tamamını, ayrıca, bilgisizlik yüzünden saptırdıkları kimselerin günahlarından da bir kısmını, kesinlikle yüklenecekler. Dikkatli olun, onların yüklendikleri şey ne kötüdür,756
26. Daha önceki ortak koşucular da elçileri yalanlamışlar ve onlara tuzaklar kurmuşlardı; ancak kurdukları tuzak temelinden çökerek, hiç beklemedikleri bir anda felaket tepelerine inivermişti.

27. Sonra, kıyamet gününde de onlar rezil olacaktır ve onlara, Uğrunda, inananlarla tartışıp mücadele verdiğiniz ortaklar nerede?”” diye sorulacak. Kendilerine bilgi verilenler de şöyle diyecekler: “Bugün rezillik ve kötülük gerçekleri örtbas edenlerin üzerinedir.”

28. Gerçekleri örten kimseler, kendi nefislerine haksızlık edenler olarak, doğal güçleri tükenip vefat ederlerken, şöyle diyerek teslim olurlar: “Bizim niyetimiz kötülük yapmak değildi.” Hayır! Kuşkusuz Allah, sizin yapmış olduğunuz şeyin ne niyetle olduğunu, çok iyi bilir.

29. O bakımdan, “girin bakalım, içinde kalmak üzere, cehennemin kapılarından. Kibirlenenlerin, büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür.” denilecek.
30. Büyüklük taslamaktan sakınanlara, “Rabbinizin indirdiği şey nedir?” denildiğinde “Bizim hayrımıza; bizim iyiliğimize olan şeyler,” derler. Bu dünyada iyi davrananlar için güzellik vardır. Öte dünya da ise, çok daha güzeli vardır. Gerçekten Allah’ın azabından sakınıp büyüklük taslamayanların yurdu ne güzeldir.
31. Orası içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Onlar için, orada istedikleri her şey vardır. Büyüklük taslamayanları Allah, işte böyle ödüllendirecektir.
32. Allah’ın ödüllendireceği kimseler huzur içinde, doğal güçleri tükenip vefat ederlerken, onlara, “Size selâm olsun; yapmış olduğunuz iyi ve güzel işlerin karşılığı olarak girin cennete” denilecek.
33. Ortak koşucular neyi bekliyorlar? Meleklerin kendilerine gelmesini(!) ya da Rabbinin azap emrinin gelmesini mi bekliyorlar? Kendilerinden önceki ortak koşanlar da böyle yaptılar. Allah onlara haksızlık etmedi; ama onlar ortak koşarak kendilerine yazık ettiler.
34. Sonunda yapmış olduklarının kötü sonuçları kendilerine dokundu ve alay edip durdukları azap da onları çepeçevre kuşatıverdi.
ORTAK KOŞANLAR, HERŞEYİ ALLAH’A HAVALE EDER
TANRI’NIN BUNA YANITI
35. Ortak koşanlar derler ki, “Eğer Allah isteseydi, biz ondan başkasına kulluk etmezdik: atalarımız da etmezdi ve biz. O’nun haram etmediği hiçbir şeyi de haram etmezdik.” Kendilerinden önceki otak koşucular da böyle yaptılar. Elçilerin görevi her şeyi açık-seçik tebliğ etmek değil mi? 757

36. Kesinlikle Biz, her bir toplum içinde, “Yalnızca Allah’a kulluk edin; güç ve iktidar sahiplerine kulluk etmekten kaçının” diye bir elçi çıkardık. Ama, onlardan kimi Allah’ın yoluna girdi, kimi de sapkınlıkta kalmaya devam etti. Şimdi yeryüzünü dolaşın da, Allah’ın buyruklarını yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu görün. 758

37. Sen onların doğruyu bulmaları için uğraşsan da onlar, kesinlikle Allah’ın dosdoğru yolunu bulamazlar ve onlar için bir yardım da olmaz.

38. Çünkü onlar; “Allah, ölmüş olan kimseyi diriltmez” diye tüm güçleriyle Allah’a yemin ederler. Hayır, tam tersi, ölüleri yeniden diriltecek; bu Allah’ın verdiği gerçek bir sözdür. Ancak insanların çoğu bunu anlamak istemiyorlar.
39. Allah, ölüleri yeniden diriltecek; o zaman yeniden dirilmede yanılgıya düştüklerini anlayacaklar ve yeniden dirilmeyi inkâr edenler de yalancı olduklarını öğreneceklerdir.
40. Ölüleri diriltmek bize zor gelmez, çünkü biz, bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, ona sözümüz, sadece “Ol,” deriz ve o da olur. 759
41-42. Allah’a ortak koşmadıkları için, haksızlığa uğratılıp, sonra da göç ettirilen kimseler elbette gittikleri yerde güzel bir şekilde yerleşirler. Çünkü onlar, güçlüklere karşı çaba harcarlar ve hep Rablerine güvenip dayanırlar. Bilmiş olun ki, kesinlikle, onların öte dünyada ödülleri daha büyüktür.
43-44. Biz, senden önceki vahyettiğimiz elçileri de sadece apaçık kanıtlarla ve yazılı belgelerle, onlara gönderdik; eğer bilmiyorlarsa Tevrat ve İncil bilenlere sorsunlar. Sana da Kur’an’ı indirdik, umulur ki, insanlar, kendileri için indirilmiş olan Kur’an’ı, iyice düşünüp anlarlar.

45-46. Ya şimdi, kötülükler üretmek için, türlü çeşitli hileler yapan kimseler, yaptıkları yüzünden, Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmesinden, ya da hiç beklemedikleri bir felaketin başlarına gelmesinden yahut da gezip dolaşırken; işe-güce dalmışken felaketin kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Üstelik, onların böylesi bir afeti önlemeye de güçleri yetmez.

47. Veya yaptıklarından dolayı, sürekli bir korku ve endişenin kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Her şeye rağmen sizin Rabbiniz çok şefkatlidir, çok merhametlidir?

48. Kötülük planları yapanlar, Allah’ın yaratmış olduğu şeylere bakmıyorlar mı? Kendi gölgeleri bile, Allah’ın koyduğu yasaya uyarak, sağa-sola ve arkaya-öne dönüp dolaşırlar?
49.50. Göklerdeki ve yeryüzündeki irili-ufaklı tüm canlılar ve evrenin tüm güçleri, Rablerinin programladığı yasaya boyun eğerler ve onlar asla programlanmış düzenin dışına çıkmazlar. Onlar, kendilerini programlayan Rablerinden çekinirler ve O’nun koyduğu yasaya aynen uyarlar.
‘TEK ALLAH VARDIR VE DİN DE YALNIZCA ALLAH’INDIR’
51. Allah Buyurur ki; “İki ilah edinmeyin, O, tek bir ilah’tır / tek bir efendidir. O halde, sadece O’nun kulu olun!”
52. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nun yarattıklarıdır. Din de sadece O’nun buyurduklarıdır. Durum bu iken, siz, Allah’ı bırakıp da, O’nun yarattıklarından mı kurtuluş bekliyorsunuz? 760
53. Sizin sahip olduğunuz nimetlerden ne varsa, hepsi Allah’tandır. Nitekim, siz bir sıkıntıya uğradığınız zaman hemen Allah’tan yardım istersiniz.
54-55. Ama sonra! Allah, o sıkıntıyı giderdiği zaman, içinizden bir kısmı kendilerine yapılan iyiliğe nankörlük ederek, Rablerine ortak koşmaya devam ederler. Haydi, bir süre daha yararlanın bakalım! Yakında öğreneceksiniz!
ORTAK KOŞUCULAR UYDURUKÇU VE
CİNSİYET AYIRIMCISIDIR
56. Ortak koşucular, kendilerine verdiğimiz rızklardan bilinçsizce bir de ortak koştukları şeylere pay ayırırlar. Allah’a and olsun ki, onlar, bu uydurdukları şeyler nedeniyle, kesinlikle sorgulanacaklardır.

57. Onlar, kız çocuklarını Allah’a uygun görüyorlar. Asla! Allah bundan uzaktır. Kendilerine de pek heveslendikleri erkek çocuklarını layık görüyorlar.

62. Ortak koşucular, hem hoşlanmadıkları şeyleri Allah’a uygun görüyorlar; hem de güzelliklerin kendilerine ait olduğu yalanını söylüyorlar. Doğrusu onlar için ateş vardır ve onlar ateşe öncelikli olarak atılacaklardır. 761
58. Onlardan, bu zihniyette olan birine, “Bir kız çocuğun oldu” diye müjdelesen, sinirinden yüzü mosmor olur.
59. Kendisine müjdelenen sanki çok kötü (!) bir şeymiş gibi, onu toplumdan gizlemeye çalışır. Şimdi o doğan kız çocuğunu, aşağılanma pahasına (!) sahiplensin mi, yoksa kimseye göstermeden toprağa mı gömsün! Dikkat edin! Uyguladıkları bu gelenek ne dehşet verici bir karardır. 762
60. Bu dehşet verici kötü örnek, öte dünyaya inanmayan kimseler içindir. En güzel örnekler Allah’ın bildirdikleridir. Çünkü O, üstündür en doğru karar verendir.
61. Eğer, Allah insanları yanlış işleri nedeniyle hemen cezalandırıvermiş olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı. Fakat onları belirlenmiş bir süreye kadar erteler. Sürelerinin sonu geldiği zaman da artık, ne bir saat öne alınır ne de ertelenir.

63. And olsun! Senden önceki toplumlara da elçiler gönderdik. Fakat şeytanî hallerde olanlar o toplumlara, kendi ürettikleri rivayetleri cazip gösterdiler de onlar, elçilerinin tebliğ ettiği gerçeklere inanmadılar. İşte bugün de, rivayetleri cazip gösterenler, onlar gibi olanların dostlarıdır. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
64. Biz, sana bu Kur’an indirdik ki, onun içinde anlaşmazlığa yol gösterme vardır; iyilik vardır ve onda inanmak isteyenler için yol gösterme vardır, iyilik vardır.
YİYİP-İÇTİKLERİMİZİ KİM VERİYOR?
65. Gökten yağmuru indiren, böylece onunla kupkuru toprağa yaşam veren, sonra da ondan rızıklar veren Allah’tır. İşiten bir toplum için, kuşkusuz bunda bir ders vardır.
66. Kuşkusuz, sizler için hayvanlarda kesinlikle dersler vardır. Siz onlardan gelen şeylerle beslenirsiniz; onların karnında sindirilmiş gıdadan süzülüp gelen o tertemiz sütü içersiniz.
67. Hurmalardan, üzümlerden, meyvelerden hem yiyecek güzel bir rızık, hem de içecek olarak yararlanırsınız. İşte aklını kullanan bir toplum için, kesinlikle bunda dersler vardır. 763
‘BAL ARISINA ÖĞRETİLEN’
68-69. Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve çardaklarda yuvalar edinmesini, çiçeklerin, meyvelerin özünden yemesini, Rabbinin yollarından kolayca yol almasını, sonra da, o türlü çeşitli renklerdeki çiçeklerin özünden aldığını karnından çıkarmasını; Onun içerisinde insanlar için şifalar vardır. Kesinlikle düşünen, araştıran bir toplum için, bunda alınacak bir ders var.
70. Allah sizi yarattı, sonra ölümünüze kadar size süre verdi; sonra sizler yaşlanır bir ihtiyar haline dönersiniz ve bir şey bilirken bilmez
hale gelirsiniz. Muhakkak ki, bilginin de, güç ve kudretin de sahibi Allah’tır.764

71. Allah, birbirlerinizden yararlanmanız için sizlere rızıklar veriyor. Ama bazılarınız kendilerine verilen rızıkların karşılığını, sözleşmeyle çalıştırdıkları kimselere eşit seviyede vermezler. Şimdi onlar, Allah’ın verdiği nimeti mi esirgiyorlar?

75. Allah size şöyle bir örnek verir. Hiçbir şeyde kendi iradesi olmayan, başkalarının malı haline getirilmiş bir köle ile, Allah’ın sayesinde çalışıp kazandığı helal rızklardan, gizliden ve açıktan ihtiyacı olanlara harcayan biri… Hiç bu ikisinin durumu eşit olur mu? Tüm övgüler, her türlü rızkı bizlere veren, Allah içindir. Ne yazık ki, çoğu kimseler bilmezler, 765

76. Allah, şu iki adamı da örnek verir: Bunlardan birisi dilsiz / beceriksiz, ona ne iş versen yapamaz; dolayısıyla işverenine yük olan bir kişidir: Ötekisi ise, ne iş versen, adil bir şekilde, dürüstçe gereğini yerine getiren bir kişidir. Şimdi bu ikisine aynı hakkı vermek, eşit ya da adaletli olur mu?
72. Allah, kendi cinsinizden sizler için eşler var etti. Birbirinize eşler olmanızdan dolayı sizlere çocuklar ve torunlar bağışladı ve size tertemiz rızklar verdi. Hâlâ boş hurafelere inanıp, Allah’ın nimetlerini görmezlikten mi geliyorsunuz?
73. Allah’ı bırakıp da, göklerden ve yerden kendiniz için hiçbir rızk meydana getiremeyen aciz varlıklara mı bağlanıyorsunuz?
74. Artık Allah’ı, ortak koştuğunuz şeylere benzeterek örnekler vermeye kalkmayın, çünkü Allah, sınırsız bilgisiyle her şeyi bilir; siz ise, sınırlı bilginizle her şeyi bilemezsiniz.
77. Göklerdeki ve yerdeki bilinmeyenleri, Allah bilmektedir. Kıyametin gerçekleşmesi de Allah için, göz açıp kapama zamanı kadar veya daha kısadır. Kesinlikle Allah, her şey üzerine güç yetirendir.
78. Allah sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmez olarak çıkarır da, size işitme, görme duyuları ve kavrayıp, algılama yeteneği verir, umulur ki, sizler, sahip olduğunuz nimetlerin karşılığını Allah’a ödersiniz.

79. Bir yasaya boyun eğmiş olarak, göğün boşluğunda uçanları görmüyorlar mı? Onları, Allah’ın doğaya koyduğu yasadan başkası tutmuyor. İnanıp, araştıracak bir toplum için bunda dersler vardır. 766

80. Allah evlerinizi sizin için bir huzur yeri kıldı ve hayvan derilerinden gerek göç ettiğiniz ve gerekse yerleşik olduğunuz günlerde çadır evler ve ayrıca, sizin için, yünlerinden ve kıllarından da bir süreye kadar kullanabileceğiniz giysiler, döşemelikler ve eşyalar kıldı.

81. Allah, yarattığı şeylerden sizin için, gölgelikler, dağlarda sığınaklar, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşlarda giyeceğiniz zırhlar kıldı. İşte Allah, ihtiyaç duyduğunuz her şeyi üzerinizde böyle tamamlıyor. Umulur ki, sizler, tüm benliğinizle sadece O’na teslim olursunuz.
82. Bütün bu gerçeklere rağmen yüz çevirirlerse, artık senin üzerinize düşen, sadece bunları apaçık tebliğ etmektir.
83. Ortak koşucular, Allah’ın tüm bu nimetlerini biliyorlar, ama bile hile onları inkâr ediyorlar. Onların çoğu gerçekleri örtbas ederler.
84. Gün gelecek her toplumdan bir tanık ortaya çıkaracağız; sonra gerçekleri örtbas edenler için ne özürleri kabul edilecek ne de onlardan mazeret sunmaları istenecek.
85. Gerçekleri karartarak kendilerine yazık eden kimseler, yaptıklarının karşılığı olarak azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez ve onlara süre de tanınmaz.
86. İşte o ortak koşan kimseler, ortak koşmuş oldukları efendilerini gördüklerinde, “Rabbimiz, işte şunlar, senden ayrı olarak kendilerinden yardım istediğimiz ortaklarımız!” diyecekler. Ortak koştukları da onlara: “Kesinlikle siz yalancılarsınız.” diye karşılık verecekler. 767
87. Ortak koşucular, o gün tamamıyla Allah’a teslim olmuşlar ve ortak koştukları şeyler de kendilerini terk edip gitmişlerdir

88. Gerçekleri örtbas ederek, insanların Allah’ın buyruklarını anlamasına engel olan kimseler, işte onlar, yaptıkları bozgunculuk yüzünden azapları kat kat ziyadeleşecektir.

89. Gün gelecek her bir toplum içinden, kendi aleyhlerine tanıklık edecek bir şahit ortaya çıkaracağız. Şunlara da / seni yalanlayan ortak koşuculara da seni tanık olarak getireceğiz. Biz sana bu Kur’an’ı, her şeyi açıklayan bir yol gösterici ve bir rahmet ve Allah’a teslim olanlar için de bir müjde olarak indirdik. 768
KUR’AN HERŞEYİ AÇIKLAR VE YOL GÖSTERİR
90. Haberiniz olsun! Allah, adaletli davranmayı, iyileştirip güzelleştirmeyi ve sahip olduklarınızı yakınlardan başlayarak paylaşmayı buyurur. Her türlü çirkinlikten, her çeşit kötülükten ve aşırılıkların tümünden kaçınmanızı ister. Düşünüp öğüt almanız için, işte Allah size böyle yol gösterir.

91. Sözleşme yaptığınız zaman, Allah adına yaptığınız sözleşmeyi yerine getirin. Kesin olarak anlaşıp uygulamaya koyduktan sonra, sözleşmelerinizi bozmayın; çünkü siz, sözleşmekle, kesin olarak Allah’ı kendinize bir kefil kılmış oluyorsunuz. Çünkü Allah, yapmış olduğunuz her şeyi bilmektedir.

92. Yaptığınız sözleşmeyi bozarsanız, ipliğini sağlamca büktükten sonra, onu tekrar çözen kişinin durumuna düşersiniz. Bir topluluk, öteki bir topluluktan daha güçlü diye antlaşmalarınızı aranızda bir aldatma aracı edinmeyin. Kuşkusuz Allah, sizi bununla imtihan ediyor. Allah anlaşmazlığa düştüğünüz konuları, diriliş günü size mutlaka açıklayacaktır.

93. Eğer Allah isteseydi, kesinlikle sizi tek bir toplum kılardı. Fakat sizi özgür bıraktı; isteyen yanlış yola sapar; isteyen de dosdoğru yolda gider. Ancak unutmayın! Herkes yapmış olduğu şeylerden hesaba çekilecektir.
94. Antlaşmalarınızı aranızda bir aldatma aracı olarak kullanmayın, sonra, sağlıklı, dengeli, huzurlu yaşantınız, kargaşaya dönüşü verir ve Allah adına yaptığınız antlaşmadan caydığınız için, felaket üstüne felaket yaşarsınız.

95. O bakımdan, Allah adına yaptığınız antlaşmalardan küçük çıkarlar karşılığında caymayın. Eğer bilirseniz, böyle yapmanız sizin için, Allah yanında daha iyidir.

96. Unutmayın! Sizin dünyada sahip olduğunuz şeyler tükenir, fakat Allah’ın yanındakiler asla tükenmez. Güçlüklere karşı göğüs gerenlere ödülleri, yaptıklarının çok daha güzeli ile karşılık vereceğiz.

97. Erkek ya da kadın her kim, toplum için yararlı bir iş üretir ve onlar güvenilir birileri ise, kesinlikle onlar, sorunsuz bir hayat yaşarlar ve kesinlikle Biz, onların yapmış olduklarının karşılığını da en güzel bir şekilde ödüllendiririz. 769
KUR’AN’I NASIL OKUMALIYIZ?
98. Kur’an’ı okumaya başladığınızda, onu anlamaya engel olan şeytanı / ortak koşucu şeyleri, zihninizden ve yanınızdan kovun! Allah ile baş başa olun!

99-100. Gerçi şeytanın / ortak koşucu kişi ve düşüncenin, bilinçli olarak inanmış ve Rabbinden başkasına güvenip, bağlanmamış kimseler üzerine hiçbir etkisi ve yetkisi olamaz. Onun etkisi ve yetkisi ancak, ortak koşucu kişileri ve rivayetleri kendilerine rehber edinen kimseler üzerinedir.
KUR’AN KENDİ KENDİNİ AÇIKLAYAN BİR KİTAPTIR
ORTAK KOŞANLAR BUNU ANLAMAZ
101. Biz bir yerdeki ayeti, indirdiğimiz başka bir ayet ile açıklayıp tamamladığımızda, ortak koşucular; “Sen bir uydurukçudan başka bir şey değilsin,” diye elçiyi suçladılar. Halbuki Allah, ayetleri ne sebeple indirdiğini en iyi bilendir. Ama hayır! Ortak koşanların çoğu öyle olduğunu bilmezler.
102. Onlara deki: “O’nun indirdiği ayetler, Rabbinden gerçekle indirilmiş Allah’ın arınmış bilgisidir. Ki o, iman edenlerin imanlarım güçlendirir ve Allah’a teslim olanlar için de, bir yol gösterici ve müjdedir. 770
ORTAK KOŞUCULAR “MUHAMMED’E KUR’AN’I
BİR ADAM ÖĞRETİYOR” DİYORLAR
103. Ortak koşucuların: “Bunları Muhammed’e bir insan öğretiyor.” dediklerini kesinlikle biliyoruz. Ona öğrettiğini söyledikleri kişinin lisanı yabancıdır; Muhammed o kişinin dilini bilmez. Halbuki elçi, ayetleri apaçık, kolaylıkla anlaşılır Arapça bir lisan ile tebliğ ediyor. 771

104-105. Allah’ın ayetlerine inanmayan kimseler, Allah’ın dosdoğru yolunu bulamazlar; Allah’ın ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan rivayet uydururlar. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
106. Allah’ın ayetlerine içten inanmış fakat baskı yüzünden sözle imandan dönmüş kimse hariç, kim gönülden, isteyerek Allah’ın ayetlerini
örtbas eder ve bile bile Allah’a iftira ederse, kendileri Allah’ anlamaktan uzaklaşır ve onlar çok büyük bir azabı hak eder.

107. İşte bu onların, dünya yaşamını aşırı sevmeleri, sonraki yasamı ise, göz ardı etmeleri nedeniyledir ve hiç kuşkusuz gerçekleri örtbas eden bir topluluk Allah’a yol bulamaz.

108-109. İşte bu yüzden onların kalpleri, işitmeleri ve algılamaları Allah’ anlamaya kapalıdır ve işte onlar gaflet içinde olanlardır. Ne yazık ki, onlar öte dünyada da rezil olacaklardır. 772
110. Sonra, kuşkusuz senin Rabbin, baskı ve işkence yüzünden göç eden kimselere, gerçeği anlamada direnç gösterme ve bu uğurda çaba harcama gücü verendir; ve hiç kuşkusuz senin Rabbin kesinlikle bağışlayandır, merhamet edendir.
111. Gün gelir, baskı ve işkence yapanların hepsi, bir de bakmışsın, kendi kendileriyle mücadele etmeye başlarlar; ve onların yaptığı haksızlık yanlarına kalmaz; herkese yaptıklarının karşılığı tastamam ödettirilir.
112-113. Allah konuyla ilgili bir kenti örnek verir. Bu kent, asayiş bakımdan güvenli ve halkı birlik içinde idi; her yerden ekonomik gelir oraya bolca geliyordu; Ama zamanla onlar şımardılar, gruplaştılar, Allah’ın verdiği nimetlere karşı iyilik bilmez oldular. Buna rağmen içlerinden yol gösterici bir elçi kendilerine geldi; fakat onlar elçiyi de dinlemediler, yalanladılar; ortak koşmaya, çekişmeye devam ettiler de, yaptıkları yanlışlar yüzünden kente gelen ekonomik gelirler kesildi, kıtlık, açlık, kargaşa ve korku dolu bir sıkıntı onları yakalayıverdi. 773
114.O bakımdan siz, Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden güzelce ve dürüst bir şekilde yararlanın ve Allah’ın nimetlerinin karışlığını ödeyin ve yalnızca O’nun kulu olduğunuzu unutmayın! 774
115. Allah size yalnızca ölmüş hayvan, kan, hınzır et / kokmuş zararlı pis et ve Allah’tan başkası için adananları haram kılmıştır. Bununla birlikte, kim çaresiz kalıp bunlardan yemek zorunda kalırsa, yaşaması için ve sağlığını tehlikeye sokmamak koşuluyla yiyebilir. Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
116-117. Kendi dilinizle söylediğiniz yalanlara; rivayetlere dayanarak, “Şu helaldir, bu haramdır.” demeyin. Çünkü yalanı Allah in üzerine atarak O’na iftira etmiş olursunuz. Yalanı Allah’ın üzerine atarak iftira edenler iflah olmazlar. Bu, çok az bir çıkar uğruna, kendileri için, can yakıcı bir azabı tatmak olur. 775
118. Biz sana anlatmış olduğumuz “Allah’a yapılan bu iftiraları daha önceden, Yahudileşmiş kimselere de, yapmamaları için yasaklamıştık. Biz onlara haksızlık etmedik; fakat onlar, yalanlarını Allah’a mal ederek kendilerine yazık ediyorlardı.
119. Buna rağmen senin Rabbin, bilgisizlik yüzünden kötülük işleyen, sonra da, ardından içtenlikle pişman olan ve yapmış olduğu kötülüğü düzelten kimseleri, bundan sonra kesinlikle bağışlayandır esirgeyendir.
İBRAHİMİN ÖRNEKLİĞİ
120-121. Kuşkusuz İbrahim, ortak koşuculuktan uzaklaşmış, sadece Allah’a teslim olarak, ortak koşuculuğa karşı bayrak açmış bir öncü idi; kendisi bir daha asla ortak koşanlardan olmadı; ve o, Allah’ın nimetlerinin karşılığını ödeyen biriydi; bu yüzden de Allah, onu seçti ve dosdoğru bir yola yöneltti;
122-123. O, Allah’ın buyruklarını yaşamında hep iyilikler-güzelliklerle değerlendirdi; sonunda da makbul kişilerden oldu. Sonuç olarak, sana vahyediyoruz ki, sen de Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olan İbrahim’in yoluna tabi ol! O asla ortak koşanlardan olmadı. 776
124. Kuşkusuz cumartesi yasağı İbrahim’in uygulamasından değildi. Allah’a dinlenme günü isnat eden Yahudiler, Hıristiyanlarla, onun hakkında tartışmaya girdiler. Gerçek şu ki, onların tartışıyor oldukları şeyler hakkında Rabbin, kıyamet günü aralarında kesinlikle karar verecektir. 777

125. Sen Rabbinin yoluna doğruluğu kanıtlanmış ilkelerle ve kinci olmayan bir üslupla çağır; onlarla en güzel bir yöntem ile tartış. Rabbin, kendi yolundan sapanları da doğru yolda olanları da en iyi bilendir.

126. Eğer herhangi bir durumda, karşılık vermek zorunda kalırsanız, size yapılanın aynısıyla karşılık verin. Bu, güçlüklere kalışı göğüs gerenler için, daha doğru bir davranıştır.

127. Sen güçlüklere göğsünü siper et. Sana güçlüklere karşı dirençli olma gücünü veren Allah’tır. Ortak koşucuların tutumlarından dolayı üzülme ve onların tuzaklarından da endişelenme.
128. Çünkü Allah, buyruklarını uygulayanlarla beraberdir ve onlar, iyileştiren, güzelleştiren, yapıcı olan kimselerdir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir