NUR (Işık) SURESİ

İniş Sırası: 102
NUR (Işık) SURESİ
Sure No: 24
Bismillahirrahmanirrahîm

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. Bir sure ki, onu biz indirdik ve uygulanmasını biz zorunlu kıldık. Onun içindeki ayetleri de açık-seçik, anlaşılır olarak sunduk. Umulur ki düşünürsünüz.
2. Kendi isteğiyle zina eden kadına ve zina eden erkeğe, onlardan her birine ağırlaştırıcı bir ceza uygulanır. Eğer Allah’a ve ahiret gününe bilinçli olarak inanıyorsanız, verilen ağır ceza nedeniyle, onlara olan acıma duygunuz, Allah’ın dini yani hayat sistemi hakkında sizi yanlış düşüncelere sevk etmesin. Hem mahkemece verilen karar, güvenilir kişilerden bir grubun tanıklık etmesiyledir. 1106
3. Zina eden bir erkek, kendi isteğiyle zina eden bir kadından başkasıyla birlikte olamaz. Ya da, kendi isteğiyle zina eden bir kadın, zina eden bir erkekten başkasıyla birlikte olamaz. Öte yandan aynı şekilde, ortak koşucu bir erkek, ortak koşucu bir kadından başkasıyla uyum sağlayamaz. Ya da ortak koşucu bir kadın, ortak koşucu bir erkekten başkasıyla uyum sağlamaz. Güvenilir, dürüst kimseler ise, böyle bir yaşam tarzını kendilerine yasak ederler.

4. Namusuyla yaşayanlara zina suçu atıp, sonra dört dürüst tanık getiremeyen kimselere, onlara ağırlaştırıcı bir ceza uygulanır ve hiçbir şekilde onların tanıklığı kabul görmez. Çünkü onlar, dürüst olmayı bırakıp, iftira atmayı meslek edinmişlerdir.
5. Ancak, yaptığı hatadan sonra, suçunu itiraf edip içtenlikle özür dileyen ve yapmış olduğu iftirayı toplum önünde düzelten kimseler, böylesi cezadan hariçtir. Kuşkusuz, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet sahibidir.
6-7. Eşlerine zina suçu atıp, kendilerinden başka da görgü tanıkları yoksa, onların kendi tanıklıkları şöyle olur: eşlerden iftiraya uğrayan koca, kendisinin doğru söylediğine dair dört kez yemin ederek Allah’ı tanık gösterip ve beşincide de: “Şayet o yalan söyleyenlerden ise Allah’ın laneti kendi üzerinedir,” der.
8-9. Bu sefer de, eşlerden iftiraya uğrayan kadın, kocasının yalan söylediğine dair, dört kez yemin ederek Allah’ı tanık gösterip ve beşincide de, “Eğer o doğru söyleyenlerden ise, Allah’ın azabı benim üzerimedir;” derse, kendilerine verilecek ceza düşer.
10. Ya Allah’ın sizi bağışlaması ve acıması olmasaydı!.. Kuşkusuz Allah, hatalarını anlayıp içtenlikle özür dileyenlerin özrünü kabul edendir ve en doğru kararı verendir.
SAHABE İÇİNDEKİ İFTİRACILAR
11. Kuşkusuz, yalan haberi getirenler, sizin içinizden bir gruptur. Ama bu yalan haber sanmayın ki, sizin için bir kötülüktür, tam tersi her duyduğunuz haberi araştırmadan inanmamanız bakımından, belki sizin için iyi bir ders olur. İftirayı yayanlardan her biri, yaptıkları suçun karşılığı cezayı çekecektir. Bu iftirayı tezgahlayan gruba gelince, cezanın büyüğü onlaradır. 1107
12. Siz inanmış erkekler ve inanmış kadınlar, bu iftira haberini duyduğunuzda, kendi aranızda hayra yorarak, “Böyle bir şey olamaz! Bu, apaçık bir iftiradır,” demeniz gerekmez miydi?
13. Bu iftirayı ortaya atanların, ona dair dört görgü tanığı getirmeleri gerekmez miydi? Mademki tanıkları getiremediler, o halde onlar, Allah yanında yalancıların ta kendileridir.
14. Eğer, Allah lütfedip rahmetiyle dünyada doğruyu göstermemiş olmasaydı, kapıldığınız o iftira yaygarasından ötürü, ahirette size mutlak büyük bir azap dokunurdu.
15. Çünkü sizler o iğrenç iftirayı dilinize dolamış ve hakkında doğru dürüst bir bilginiz olmayan bu asılsız haberi, ağızlarınızda geveleyip durmuştunuz. Bu yaptığınız yaygarayı da önemsiz, basit bir şey sanmıştınız. Oysa o, Allah yanında çok büyük bir vebaldir.
16. Halbuki bu iftirayı duyar duymaz, “Bunu konuşup yaymamız doğru değildir; hâşā! Bu çok büyük bir iftiradır,” demeniz gerekmez miydi?

17. Eğer içtenlikle inanmış kişilerseniz, bir daha buna benzer bir şeyi asla yapmayasınız diye Allah sizi uyarıyor.

18. Allah, size ayetlerini işte böyle açıklıyor. Kuşkusuz Allah, ilmiyle her şeye hakim olandır.

19. Kuşkusuz inananların içinde kötü ve çirkin şeylerin yayılmasından hoşlanan kimseler, kesinlikle onlar, bu dünya yaşamında da, ahirette de can yakıcı sıkıntılar içinde kalırlar. Sizin bilmediklerinizi Allah bilir.
20. Eğer Allah’ın sizi bağışlaması ve acıması olmasaydı ve Allah çok şefkatli ve çok merhametli olmasaydı, haliniz nice olurdu!
HER SÖYLENENE İNANILMAZ
21. Ey iman etmiş kimseler! Şeytanın yani gerçeklerden uzaklaştıranların, yalanlarına kanmayın. Kim gerçeklerden uzaklaştıranların yalanlarına kanarsa, muhakkak o, kötülüğe, yanlışa ve yüz kızartıcı durumlara sürükler. Eğer, Allah’ın sizi bağışlaması ve acıması olmasaydı, sizden hiçbiriniz, bu iftira olayına körü körüne inanmaktan dolayı, asla aklanamazdı. Ama Allah, iftiraya uğrayan suçsuz kimseleri aklar, temize çıkarır. Allah en iyi işitendir, her şeyi en iyi bilendir.
22. Sizlerden saygın ve servet sahibi olanlar, yakınlara, yoksunlara ve Allah yolunda göç edenlere, bilmeden yaptıkları hata yüzünden, yardım etmekte kusur etmesinler, affedici olsunlar, hoşgörülü olsunlar. Allah’ın sizin için bağışladığı sevgiyi yok etmesinler. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
23. Kuşkusuz kötülüklerden habersiz iyilikler, güzellikler yolunda olan dürüst kadınlara iftira atanlar, dünya yaşamında da ahiret yaşamında da lanetlenirler ve kesinlikle onlar, çok büyük sıkıntılarda kalırlar.
24. Gün gelecek, onların dilleri, elleri ve ayakları, yapmış oldukları iftira ile ilgili, kendi aleyhlerine tanıklık edeceklerdir. 1108
25. O gün Allah, hak ettikleri cezanın karşılığını tastamam kendilerine verdiğinde, kuşkusuz apaçık gerçeğin, Allah olduğunu bileceklerdir.

26. Düşüncesi kirli olanlar, düşüncesi kirlilik içinde olanlar ile uyum sağlar. Düşüncesi temiz olanlar ise tertemiz düşünenler ile uyum sağlar. İşte kalpleri ve düşünceleri temiz olanlar, kalpleri ve düşünceleri hastalıklı olan iftiracıların söyledikleri şeylerden uzak- tırlar. Onlar için bir bağışlanma ve bolca rızık vardır.
ÖZEL ALAN İÇİN DAVRANIŞ KURALLARI
27. Ey iman etmiş kimseler! Kendi evinizden başka evlere, yani özel alanlara, sahibine haber vermeden ve izin almadan girmeyiniz. Mantıklı düşünürseniz, böyle davranmanız sizin için daha iyidir.

28. Eğer özel alanda, oranın sahiplerinden birilerini bulamazsanız oraya girmeyin; size izin verilmedikçe de oraya girmeyin. Şayet size “geri dönün!” denilirse, hemen dönüp gidin. Sizin için en uygun olanı budur. Allah, yapmış olduğunuz şeylerin nedenini en iyi bilendir.
KAMUSAL VE TOPLUMSAL ALAN İÇİN
DAVRANIŞ KURALLARI
29. Size ait olmayan, ancak ortak kullanıma açık toplumsal alanlarda, kendiniz için odalar ayırtmışsanız, oraya girmenizde bir sakınca yoktur. Allah, sizin açıkça yaptıklarınızı da, gizli olarak yaptıklarınızı da çok iyi bilir.

30. Mü’min erkeklere söyle, toplumsal ve kamusal alanlarda bakışlarıyla, davranışlarıyla etrafı rahatsız etmesinler; toplumsal ahlak kurallarını muhafaza etsinler. Bu, onlar için daha erdemli bir davranıştır. Kuşkusuz Allah’ın yapmakta olduğunuz her şeyden haberi vardır.
31. Mü’min kadınlara söyle, toplumsal ve kamusal alanlarda bakışlarıyla, davranışlarıyla etrafı rahatsız etmesinler; toplumsal ahlak kurallarını muhafaza etsinler, zinetlerini yani bedenlerini teşhir etmesinler, açık olmayan mahrem yerlerinden başka, örtüleriyle göğüslerinin üzerini kapatsınlar. Ancak, özel alana giren, kocaları, babaları, kayınbabaları, oğulları, kendi oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadın kadına olanlar,
sözleşmeyle çalıştırdıkları hizmetli kadınlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkekler, kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklar, işte bunların yanında serbesttirler. Artık onlar, özel yerlerde ve toplumsal alanlarda, bedenlerinde gizledikleri değerleri bilsinler ve uygunsuz hareketlerle onları ayaklar altına almasınlar. Ey güvenilir erkekler ve kadınlar! Hepiniz Allah’ın buyruklarına kulak verin ve hatalarınızdan dönüş yapın ki, mutlu ve huzurlu olabilesiniz. 1109
YAŞLI BAYANLAR TOPLUM İÇİNDE DE
ÖZEL ALANDA DA SERBESTTİRLER
HAREMLİK SELAMLIK YOKTUR, DÜRÜSTLÜK VARDIR
60. Öte yandan evlenme beklentisi kalmamış, yaşça ilerlemiş kadınların, elbiselerini çıkarıp zinetlerini, bedenlerini açığa vurmalarında kendilerine
bir günah yoktur. Olgun davranmaları, kesinlikle kendilerinin iyiliğinedir. Allah her şeyi en iyi işitendir, en iyi bilendir. 1110

61. Görme özürlüyle, yürüyemeyecek duruma gelmiş topalla ve hastayla birlikte olmakta bir mahzur yoktur. Siz de kendi evlerinizde, babalarınızın evlerinde, annelerinizin evlerinde, kardeşlerinizin evlerinde, kız kardeşlerinizin evlerinde, amcalarınızın evlerinde, halalarınızın evlerinde, dayılarınızın evlerinde, teyzelerinizin evlerinde, bakıcı olduğunuz evlerde ve arkadaşlarınızın evlerinde beraberce yahut ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur. Bir eve girdiğinizde, Allah’tan güzel, mutlu bir yaşam dileyerek merhabalaşınız. Allah size ayetleri işte böyle açıklar ki, aklınızla düşünüp, iyice anlayasınız diye.

32. Sizden yani kendi vatandaşlarınızdan bakıma muhtaç dul kadınları ve fakir olan erkek ve kadın vatandaşlarınızdan toplum yararına iyi ve güzel işler üretebilecekleri koruma altına alınız, geçimleri için onlara iş olağanı sağlayınız. Allah lütfundan bolca verendir, ilmiyle sonsuz olandır.

33. Öte yandan sığınmacı olup da henüz bir korunma, yasal bir oturum olanağı bulamayan kimseler, Allah’ın yardımıyla böyle bir olanağa kavuşuncaya kadar dürüst davransınlar, uyum içinde olsunlar. Sığınmacılardan oturum belgesi isteyenlerden, şayet siz onlarda bir iyi hal durumu görüyorsanız, onlarla hemen yasal bir sözleşme yapın, maddesel destek sağlayın ve sizin sahip olduğunuz tüm yasal haklara onları da sahip kılın. Dünya hayatının çıkarlarını elde edeceğiz diye durumlarını yasallaştırmak isteyen gençleri taşkınlığa, çirkinliğe, yasal olmayan yollara zorlamayın. Kim onları yanlış yollara zorlarsa bilsin ki, Allah, zorlayanları sorumlu tutar, zorlananları ise bağışlar ve merhamet eder.
34. Dikkatinizi çekerim! Biz size, her şeyi açık-seçik anlatan ayetler, sizden önce geçmiş kimselerden örnekler sunduk. Allah’ın azabından sakınıp, buyruklarını yapanlar için, bunlar bir öğüttür.
“ALLAH’IN IŞIĞININ ÖRNEĞİ”
35. Göklerin ve yerin ışığı, enerjisi Allah’ındır. O’nun ışığının, enerjisinin örneği, sanki içinde fitil bulunan bir lamba, camı inci gibi parlayan bir yıldız ki, ne doğuda ne de batıda böyle bir şey olmamış, yakıtı sanki mübarek bir ağaçtan, bir zeytinden elde edilen yağdan tutuşturuluyor ki, o da bir ateşle tutuşturulmuş değil, ama ışık veriyor; hem de ışık üzerine ışık veriyor. İşte Allah, insanlar için örnekleri böyle vurgular, dileyen herkes Allah’ın ışıklı aydınlık yolunda ilerler Allah bütün her şeydeki ilmin sahibidir.

36-37. İşte, Allah’ın bilgisini, ışığını, O’nun varlıktaki tüm ismini evlerin içinde düşünen, tefekkür eden, yücelten, gece-gündüz, devamlı olarak O’nu noksan sıfatlardan arındıran adamlar vardır. Öyle ki, ne bir ticaret, ne bir alış-veriş onları, Allah’ın ışığından, Kur’an’ından, toplumsal yardımlaşmayı ayakta tutmaktan, kazandıklarının vergisini vermekten alıkoymaz. Çünkü onlar, kalplerin ve gözlerin dehşetten ters döneceği bir günden korkarlar.
38. Yapmış oldukları şey için, Allah onlara en güzel karşılığı verir ve onlara lütfunu artırır. Allah, hak eden herkese hesapsız rızık verendir.
39. Gerçekleri görmezlikten gelip örten kimselerin yaptıkları işler çöldeki serap gibidir. Susayan kimse, çöldeki serabı su sanır; hatta zanneder ki, suyu buldu; fakat oraya vardığında hiçbir şey bulamaz. İşte gerçeği görmezlikten gelenler, yanı başlarındaki Allah’ı tanımaları da böyledir. Böylece onlar, Allah’ın uzaklarda olduğunu hesap eder. Hesabın hızlısı, doğrusu Allah’ındır.
40. Ya da gerçeği görmezlikten gelip örtenlerin durumu, engin bir denizin içindeki zifiri karanlık gibidir. Dalga üstüne dalgalar, yukarıda bulutlar, her tarafı kaplamış karanlıklar; öyle ki, elini uzatsa onu göremez. İşte, Allah’ın Kur’an’ından bir ışık alamayan kimse, artık o ışıktan kendisi için hiçbir şey bulamaz.
41-42. Göklerde ve yerde olanların ve saflar halinde uçanların Allah’ın kudretini gösterdiklerini, her birinin kesinlikle Allah’a bağlılık içinde olduklarını bildiklerini görmez misin? Allah tüm varlığın işleyişinde fail olandır, ilmin sahibidir. Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır ve sonuçta hepsi Allah’a dönecektir.
43. Allah’ın, bulutları nasıl var ettiğine, sonra onları bir araya getirdiğine, sonra da üst üste topladığına ve o bulutlar arasından yağmuru çıkardığına bakıp da düşünmez misiniz? Baksana Allah, yukarıda dağlar gibi yığdığı o bulutlardan dolu indiriyor da o hak edenlere felâket oluyor; hak etmeyenlerden de uzaklaşıyor ve o bulutlardan şimşekler çıkıyor da, onun ışığı neredeyse gözlerinizin ferini alıyor.

44. Allah’ın geceyi gündüze, gündüzü de geceye döndürdüğünü görüp de düşünmez misiniz? Kuşkusuz, düşünüp görebilenler için kesinlikle bunda bir ibret dersi vardır.
“SU HAYATTIR”
45. Allah, küçük-büyük, her hareket edeni sudan canlı kıldı. Onlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakları üzerinde, kimi de dört ayakları üzerinde yürürler. Allah, istediği gibi yaratıyor. Kuşkusuz O, her şeye güç yetirendir.

46. Dikkatinizi çekerim! Biz her şeyi apaçık bildiren ayetler indirmiş bulunuyoruz. Artık dileyen kimse Allah’a yol bulur ve dosdoğru gerçeğin yolu üzere olur.
İKİYÜZLÜLERE GÜVENİLMEZ
47. İkiyüzlülük içinde olanlar; “Allah’a ve elçinin tebliğ ettiklerine inandık ve itaat ettik,” derler. İşte bunu dedikten sonra da, onlardan bir grup kendi bildiklerini yaparlar ve işte onlar bu nedenle güvenilir kişiler değildirler.

48-49. Onlar, aralarındaki bir sorunun çözümü için, “Allah’ın bildirdikleri ve elçisinin tebliğ ettikleri doğrultusunda çözelim” diye davet edildiğinde, onlardan bir grup, yüz çevirip gitmezler. Ama eğer, kararın kendi istekleri doğrultusunda verileceğini bilseler, o davete koşa koşa giderler.
50. Onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa kuşku içindeler mi? Ya da Allah’ın elçisinin kendilerine haksızlık edeceğinden mi
korkmaktalar? Hayır, hayır onlar, işte onlar Allah’ın ayetlerini karartanlardır

51. Kuşkusuz, aralarındaki bir sorunun çözümü için, “Allah’ın bildirdikleri ve elçisinin tebliğ ettikleri doğrultusunda çözelim” diye davet edildikleri zaman, mü’minlerin, güvenilir kişilerin sözü; “İşittik ve itaat ettik” demekten başka bir şey değildir. İşte onlar, evet onlar mutluluğu yakalayanlardır

52. Kim Allah’a itaat eder ve elçisinin tebliğ ettiklerine uyar, Allah’ı incitmekten ve O’na ortak koşmaktan sakınırsa, işte onlar, evet onlar en yüksek kazanca sahip olurlar. 1112
53. İkiyüzlüler, sen kendilerine emrettiğin taktirde savaşa çıkacaklarına dair, olanca gayretleriyle Allah’a yemin ederler. De ki: “Abartmayın, durumunuz herkesçe bilinmekte, kuşkusuz Allah’ın yapmış olduğunuz her şeyden haberi vardır.”
54. De ki: “Allah’a itaat edin ve elçinin tebliğ ettiklerine uyun.” Eğer yüz çevirirseniz, ona düşen şey, kendisine verilen görevi yerine getirmektir. Size düşen şey de, kendi sorumluluğunuzun gereğini yerine getirmektir. Eğer elçinin tebliğ ettiklerine uyarsanız doğruyu bulursunuz. Elçinin üzerine düşen şey sadece, apaçık tebliğ etmekten başka bir şey değildir.
55. Sizden içtenlikle inanmış ve toplum yararına iyi ve güzel işler üretmiş kimseler, Allah’ın söz verdiği güzelliklere kavuşanlardır. Onlar ki, yeryüzünde kendilerinden önceki kimselerin, kendilerine gelen elçilerin tebliğ ettikleri gerçeklere uydukları gibi uyarlar. Onlar ki, razı oldukları, inandıkları dinlerini yani yaşam sistemlerini dosdoğru bir şekilde uygulayıp aktarırlar ve elbette onlar, korkularını güvene çevirirler, Allah’a içtenlikle kulluk ederler ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Bundan sonra kim elçinin tebliğ ettiği gerçekleri görmezlikten gelip örterse,
işte onlar, evet onlar gerçekleri saptıran bozgunculardır.

56. Esirgenip korunabilmeniz için, salatı ikame edin, yani her an Allah’a bağlılık bilinciyle toplumsal destekleşmeyi ayakta tutun, kazancınızın vergisini verin ve elçinin tebliğ ettiklerine uyun.

57. Gerçekleri görmezlikten gelip örten kimselerin, yeryüzünde yenilemeyeceklerini sanmayın. Onlar hep ateşle oynarlar, ne tehlikeli bir durumdur o.
58. Ey iman etmiş kimseler! Sözleşmelerinizle sahip olduğunuz hizmetçileriniz ve ergenlik yaşına gelmemiş çocuklarınız, şu üç vakitte sizden izin almadan yanınıza habersiz gelmesinler. O vakitler şunlardır: Sabah eğitim çalışmasına başlamadan önce, akşam eğitim çalışmasını bitirdikten sonra ve öğle vakti dinlenmeye çekildiğinizde. Bunlar sizin uygun durumda olmadığınız özel vakitlerinizdir. Bu vakitler dışında birbirinizle olan iletişiminizde bir sakınca yoktur. Allah size her türlü davranış kurallarını işte böyle açıklar. Allah bilgisiyle her şeye hakim olandır. 1113
59. Sizin olgunluk çağındaki kendi çocuklarınız da, bu üç özel vakitte izinsiz gelmesinler, kendilerinden öncekiler gibi izin istesinler. Allah size her türlü davranış kurallarını işte böyle açıklar. Allah bilgisiyle her şeye hakim olandır. 1114
62. Hiç kuşkusuz içtenlikle inanmış kimseler, Allah’a ve buyruklarını tebliğ eden elçisine gönülden inanmış olanlardır. Onlar, elçi ile beraber bir iş üzere toplandıklarında, elçi izin verinceye kadar toplantıyı terk etmezler. Allah’a ve buyruklarını tebliğ eden elçisine içtenlikle inanan kimseler, işte onlar, bazı önemli işleri nedeniyle senden izin isterlerse, onlardan dilediğin kimse için izin ver, onları Allah bağışlar. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

63. Elçinin sizi bir toplantıya çağırmasını, kendi aranızda, birbirinize yaptığınız bir çağrı gibi algılamayın. Kuşkusuz, sizin içinizden, birbirinizin arkasına saklanarak kaytaranları Allah biliyor. Allah’ın uyarılarına aykırı davrananlar, başlarına bir felaketin gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar. 1115

64. Unutmayın! Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’a aittir. Allah, sizin ne yaptığınızı çok iyi bilir. Bir gün kendisine döndürüldüğünüzde, Allah, yapmış olduğunuz şeyleri size haber verecektir. Allah, her şeyi en iyi bilendir

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir