SAFFAT SURESİ

İniş Sırası: 56
SAFFAT SURESİ
Sure No: 37
Bismillahirrahmanirrahîm

Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…

1. Dizi dizi dizilenlere; peş peşe inen ayetlere,

2. Gerçekleri açık-seçik açıklayan ayetlere,

3. Bir öğüt, bir uyarı olarak okunan Kur’an ayetlerine, dikkatinizi çekerim!
4. Muhakkak ki, sizin ilahınız kesinlikle tektir.
5. O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir; doğuların da Rabbidir.610
6. Biz dünya semasını yıldızlarla donattık. 611
7. Hak’tan, bilimden uzaklaşmış aykırı her düşünce sahibi, bütün her şeyi bizim koruduğumuzu anlayamaz. 612
8. Mele-i âlâ-ya / Kur’an’ın yüce haberlerine, bilimsel düşünceye kulak vermeyenler; her taraftan dışlanırlar. 613
9. Kaybetmişlik içinde olurlar ve elbette onlar sürekli sıkıntılarda kalırlar.

10. Kim Kur’an’ın yüce haberlerinden bir bilgiyi çalıp, sonra da onu kendi çıkarı için kullanırsa, o alev saçan bir ateşe tabi olmuştur

11. Şimdi onlara sor, yaratmadaki güç sahibi onlar mı, yoksa herkesi yaratan güç sahibi biz miyiz? Muhakkak ki, biz onları bir özden / toprak-su karışımı bir çamurdan yarattık. 614

12. Çok ilginç! Yaratılıştaki bu engin güce, sen hayretler içindesin onlar ise umursamıyorlar.

13. Onlara gerçekleri anlayın denildiği zaman, kendilerinin yaratılışını anlamak için derin düşünce içinde olmazlar.

14. Tüm yaratılışın ayetlerini / işaretlerini görün denildiği zaman da, hiç oralı olmazlar, önemsemezler.

15-17. Derler ki: “Bu, anlatılanlar apaçık bir aldatmadır, biz ölüp, toz-toprak olduktan sonra mı, tekrar diriltilecekmişiz? Üstelik bizden önceki atalarımız da mı, diriltileceklermiş. 615
18. De ki, “Evet, diriltileceksiniz; ama siz, gerçekleri umursamıyorsunuz.”
19. Kuşkusuz o diriliş anı, sadece müthiş bir komut sesinden ibaret olacaktır. O zaman, işte sizler, kendinizi diriltilmiş olarak göreceksiniz.
20. O zaman “Eyvah bizlere! İşte bu, din günüdür / hesap günüdür,” diyeceksiniz.
21. Evet, işte bu, sizin yalanlamış olduğunuz fasıl günüdür / inananlarla, inanmayanları ayırt etme günüdür. 616
efendileri, toplanacak, tutuklanacak ve onların hepsi sorgulanacaktır. Sonra da cehennemin yolu onlara gösterilecektir. 617

25-26. Bu arada onlara sorulur: “Size ne oldu? Neden birbirinize yardım etmiyorsunuz,? Hayır, edemezler, onlar bugün birbirinize tümüyle teslim olmuşlardır.

27-28. Ancak, kendi aralarında birbirlerini sorgulayıp suçlarlar: müritler efendilerine; “Siz bize doğruları anlattığınızı ve Hak’tan yana olduğunuzu söyleyerek yaklaşıyordunuz.” Derler.
29. Efendileri(!) de onlara: “Aslında siz doğru dürüst inanmış kimseler değildiniz;”
30. “Biz sizi zorla çağırmış da değiliz; bizim böyle bir yetkimiz yoktu. Fakat siz azmış, cahil, haksızlığı alışkanlık haline getirmiş bir topluluktunuz;”
31-32. “Onun için Rabbimizin sözü bize hak oldu; artık hak ettiğimiz cezayı hep beraber çekeceğiz. Evet, yanlış yola gitmeniz için biz sizi kışkırttık, ama, zaten biz yanlış yoldaydık,” derler. 618
33-34. Böylece o gün onlar, azapta birleşirler. İşte, biz suçluları böyle itiraf ettireceğiz.
35. Ortak koşanlara “La ilahe illa Allah” (İlah / efendi yoktur. Allah vardır) denildiğinde, büyükleniyorlardı.
36. “Biz ilahlarımızı / efendilerimizi, mecnun bir şair için mi terk edeceğiz?” diyorlardı. 619
37. Hayır, hayır asla! Sizin “deli şair” dediğiniz elçi, gerçeği getirdi ve o, gerçekleri tebliğ eden tüm elçileri doğruladı.

38. Hiç kuşkusuz, sunulan gerçekleri kabul etmeyenler, kesinlikle can yakıcı sıkıntıları tadacaklardır.

39. Sizler ancak, yapmış olduğunuz kötü şeylerin karşılığı ile cezalandırılacaksınız.

40-44. Allah’a ortak koşmadan inanmış has kullar, böyle bir azabı tatmayacaklardır. Onlara, kendilerine bildirilen rızık ve meyveler ikram edilecek ve nimeti bol bahçelerde lüks koltuklar üzerinde karşılıklı olarak oturacaklardır.
45-47. Onlara, kaynağından doldurulmuş, içenler için lezzet veren dupduru içecekler sunulur; o içeceklerin içinde insana zarar verici bir katkı maddesi yoktur. 62
48. Çevrelerinde kendilerine ait kusursuz görüntüler vardır.
49. Onlar hiç şirke / pisliğe bulaşmadan özlerini korumuş, süt beyazı gibidirler.
50. Böylece onlar birbirleriyle anılarını paylaşırlar.
51-52. İçlerinden biri anlatır: “Benim bir yakınım vardı; derdi ki: ‘Sen gerçekten yeniden dirilmeyi doğrulayanlardan mısın?”
53. “Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, yeniden diriltilip hesaba çekileceğiz?”
54. “Şimdi onun nerede olduğunu biliyor musunuz?”
55. Şimdi o can yakıcı sıkıntılar içindedir.
56. Devam eder: “Allah’a yemin olsun ki, ona uyup gerçeği göz ardı etseydim o beni de helâk edecekti.”
57. Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de oraya getirilenlerden olacaktım.
58-59-60. Şimdi biz ilk ölümümüzden başka, bir daha ölmeyecek
değil miyiz? Azaba uğrayacaklardan da değiliz. İşte bu en büyük kurtuluştur.

61. Çalışanlar artık işte bu büyük kurtuluş için çalışsınlar.
KARAR SİZİN
62. Şimdi, Allah’tan indirilen bu gerçekler mi iyidir? Yoksa zararlı, amaçsız, sorun çıkaran mal-mülk tutkusu mu? 621

63. Biz o mal-mülk tutkusunu bir fitne / bir sınav aracı kıldık.

64. Kuşkusuz, o sorun çıkaran mal-mülk tutkusu, aslında içinden çıkılamayacak can yakıcı sıkıntılardır.

65. Sanki o mal-mülk tutkusu, şeytanî davranışların başlangıcının filizlendiği, körüklendiği bir ortam yeri gibidir.
66. İşte zalimler ondan beslenirler, böylece onlar mal-mülk tutkusunun verdiği haksız şeylerle karınlarını doldururlar.
67. Sonra da, muhakkak onlar için, kendileri aleyhine, kızgınlıklar, öfkeler gibi karmakarışık durumlar.
68. Sonra onlar, tekrar can yakıcı sıkıntılar içine dönerler.
69-70. Doğrusu onlar, atalarını gerçeklerden sapmış buldukları halde, ona rağmen kendileri onların peşinden gidiyorlar, körü körüne taklit ediyorlar.
71. Dikkatinizi çekerim! Onlardan önceki kuşaklardan çoğu da, aynı hatayı yaparak hak yoldan saptılar.
72. Halbuki, Biz onlara kendi içlerinden tehlikeyi haber veren, uyaran elçiler gönderdik. 622

73-74. Bak! Uyarıldıkları halde, atalarını körü körüne taklit edenlerin sonu nasıl oldu? Aklınızı başınıza toplayın! Ancak, atalarını körü körüne taklit etmeyen, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayan, samimi olarak Allah’a kulluk edenlerin sonu mutlu olur.
NUH PEYGAMBER
75. Doğrusu, Nuh bize samimi olarak dua etmişti de biz ona, nasıl karşılık vermiştik.

76-77. Biz Nuh’u ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık ve neslini devam ettirdik.

78. Biz, Nuh olayını, sonraki kuşaklara, bir ibret dersi yaptık.

79. Kuşaklar boyunca Nuh’a selam olsun!
80. Biz, güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz.
81. Nuh, Bizim samimi olarak inanmış kullarımızdandı,623
82. Sonra Bizi anlamayan diğerleri, kendi cehaletleri yüzünden suda boğulup gittiler.
İBRAHİM PEYGAMBER
83. Kuşkusuz, İbrahim de Nuh’un yolundaydı.
84. O, Rabbine tertemiz, samimi bir kalp ile geldi.
85. İbrahim babasına ve halkına şöyle demişti ki: “Nedir sizin kulluk ettikleriniz?” 624
86. “Siz, Allah’tan ayrı birtakım ilahlara / efendilere mi bağlanıyorsunuz?”
87. “Peki, sizin âlemlerin Rabbi / Efendisi hakkında düşünceniz nedir?

88. Sonra yıldızlara bir göz attı.

89. Sonra da, “Bu saçma düşüncelerinizden fena sıkıldım.” dedi.

90. Bunun üzerine halk. İbrahim’e arkalarını dönüp yanından uzaklaştılar.

91. İbrahim gizlice, onların ilah diye taptıklarının yanına vardı. Sonra dedi ki: “Yemez misiniz?”

92. “Neyiniz var da konuşmuyorsunuz?”

93. Sonra onlara iyice yaklaşarak tüm gücüyle vurarak kırdı, döktü.

94. Halk, olayı duyar duymaz hemen İbrahim’i yakalayıp sorguya çektiler.

95. İbrahim; “Ellerinizle yaptığınız şeylere mi kulluk ediyorsunuz?

96. “Halbuki, sizi ve yapmış olduğunuz şeyleri yaratan Allah’tır,” dedi.
97. Halkın ileri gelenleri; “Şunun neyi var neyi yok hepsine el koyalım, böylece canını yakacak bir sıkıntının içine sokalım,” dediler.
98. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Ama biz de onları başarısız kıldık.
99. İbrahim dedi ki: “Bana sadece Rabbim yol gösterir; muhakkak ki, ben O’nun bildirdikleri üzere hareket ederim.”
100. İbrahim; “Rabbim, bana Salihlerden birini bağışla,” diye dua etti.
101. Böylece ona iyi huylu bir oğul müjdeledik.
AYRILIK ACISI
102. Artık çocuk kendi başına çalışabilecek olgunluğa ulaşınca, İbrahim: “Ey oğul! Kuşkusuz ben görüyorum ki, bu ıssız, sakin yerde, içim parçalanarak ben seni terk etmek zorunda kalacağım. Düşün bakalım, bu konuda senin görüşün nedir?” Dedi ki: “Ey babacığım!
Sen emrolunacağın şeyi yap! İnşallah beni saygı gösterenlerden ve sen yokken de, güçlüklere karşı göğüs gerenlerden bulacaksın.”
103. Böylece baba-oğul, her ikisi de teslimiyet içinde olup anlaştılar. İbrahim onu yalnızlık içinde yüzüstü bıraktı.
104-105. Biz ona şöyle seslendik: “Ey İbrahim! Kesinlikle sen, öngörülerini, düşündüklerini dosdoğru olarak gerçekleştirdin. Muhakkak ki, bize tüm özüyle bağlı olanları biz ödüllendiririz, 625
106. Gerçekten himayeye muhtaç bir çocuğu Allah için yapayalnız, yüzüstü bırakıp gitmek, elbette apaçık bir sınavdı.
107. Biz de büyük bir ödülle / İshak ile, onu evlat hasretinden kurtardık.
108. Biz gelecek kuşaklar için İbrahim’i bir örnek kıldık.
—————————-
109. Çağlar boyunca İbrahim’e selam olsun. 626

110. İşte Biz iyilik, güzellik üretenleri böyle ödüllendiririz.

111. Kuşkusuz İbrahim bizim, bilinçli olarak inanan kullarımızdandı.

112. Biz Ona, İsmail’den hüzünle ayrılmasına karşılık, İshak müjdeledik, salihlerden bir peygamber olarak.

113. Biz ona ve İshak’a da bol bol iyilikte bulunduk. Her ikisinin soylarından iyilik, güzellik üretenler de var; açıkça kendilerine haksızlık edenler de…
MUSA VE HARUN
114. Doğrusu Biz, Musa’yı ve Harun’u da nebîlik ile şereflendirdik.

115. Ve hem onları ve hem de halklarını, o büyük sıkıntıdan kurtardık.

116. Biz Musa ve Harun’a yardım ettik de onlar galip geldiler.
117. O ikisine açık-seçik yol gösteren o kitabı / Tevrat’ı verdik.
118. Her ikisini de, dosdoğru yola yönlendirdik.
119. Biz, her ikisinin mücadelesini, sonraki kuşaklara ders olarak

120. Nesiller boyunca Musa’ya ve Harun’a selam olsun! bıraktık.

121. Biz iyilik ve güzellik üretenleri işte böyle ödüllendiririz.

122. Kuşkusuz Musa ve Harun bizim içtenlikle inanan kullarımızdandı. 627
İLYAS PEYGAMBER
123. Muhakkak ki, İlyas da kesinlikle gönderilen elçilerdendir.

124. İlyas halkına; “Allah’a karşı ortaklar edinmekten sakınmaz mısınız?”
125-126. “En güzeli, en mükemmeli yaratan, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı bırakıp, Baal putuna mı kulluk ediyorsunuz?” deyince; 628
127-128. Ortak koşanlar, İlyas Peygamber’i yalanlamışlardı da bu yüzden onlar, azabı hak edenlerden olmuşlardı. Ancak, Allah’a ortak koşmayan has kulların böyle bir sıkıntısı yok.
129. Biz, sonrakiler için İlyas’ı da kalıcı kıldık.
130. Nesiller boyu İlyas’a selam olsun!
131. İyilik ve güzellik üretenleri biz, işte böyle ödüllendiririz.
132. İlyas bizim içtenlikle inanan kullarımızdandı.
LÛT PEYGAMBER
133. Doğrusu Lût da gönderilen elçilerdendir. 629
134-136. Yok edilecekler arasında kalan yaşlı bir kadın / Lût’un eşi dışında, biz Lût’u ve ailesini topluca kurtardık. Sonra diğerlerinin hepsini yerle bir ettik.
137-138. Şimdi siz, onların kalıntılarının, yıkıntılarının yanından gece gündüz gelip geçiyorsunuz; ders almak için aklınızı kullanmaz mısınız?
YUNUS PEYGAMBER
139. Muhakkak ki, Yunus da gönderilen elçilerdendi. 630

140. Hani o, görevini terk edip bir gemiyle kaçmak istemişti.

141. Ancak, yolcu sayısı fazla olduğu için, yolcular, gemiye kura ile alınıyordu da Yunus kaybedip, gemiye binememişti.

142. Bu yüzden hutu / bunalımı, sıkıntısı, onu, dayanılmaz duruma sokmuştu da, o, yaptığına pişman olmuştu.

143-144. Eğer Yunus, Allah’tan bağışlanma dilemeseydi, o hut / o sıkıntı; o bunalım kesinlikle, ömrünün sonuna kadar onun içinde kalacaktı.

145-146. Nihayet Yunus, sıkıntı, bunalım içinde, açık alanda, can yakıcı sıcakta halsiz, bitkin bir durumda dolaşırken, bizim eserimiz olan yaprakları geniş bir ağacın gölgesine sığınmıştı.
147. Sonra Biz onu, görevinin başına, yüz bin ya da daha fazla olan kavmine tekrar elçi olarak gönderdik.
148. Sonunda kavmi inandılar, biz de onları yaşamlarının sonuna kadar nimetlenirdik.
ORTAK KOŞUCULAR, KADINLARI
ERKEKLERDEN AŞAĞI GÖRÜR
149. Şimdi ortak koşuculara sor: Kız çocukları Rabbin için de erkek çocukları onlar için mi?
150. Yoksa, Biz melekleri dişi yaratmışız (!) da, ortak koşucular bu yaratılışa tanık mı olmuşlar?
151. Gözünüzü açın! Elbette onların söyledikleri, kendi uydurmalarıdır, iftiralarıdır.
152. Onlar, “Allah çocuk edindi” dediler. Muhakkak ki onlar, kesinlikle yalancılardır.

153. Onlar, Allah’ın kız çocuklarını, erkek çocuklarına tercih ettiği yalanını da söylediler.

154. Ne oluyor size, nasıl karar veriyorsunuz?

155. Siz hiç gerçekleri düşünüp anlamak istemez misiniz?

156. Yoksa öyle olduğuna dair, elinizde açık, geçerli bir belgeniz mi var?

157. Eğer doğru söylediğinizi iddia ediyorsanız, o zaman getirin yazılı belgenizi!

158. Onlar, daha da ileri giderek, Allah ile gizli güçler arasında bir soy bağı olduğu iftirasını da ortaya attılar. Halbuki gizli güçler de, muhakkak ki, Allah’ın huzurunda toplanacaklarını bilirler. 631

159. Allah, noksan sıfatlardan arınıktır, onların iftira ettikleri şeylerden çok uzaktır.
160. Ancak tüm içtenliği ile Allah’a kul olanlar, Allah’ı böyle nitelemezler.
161-162. Artık siz ve kulluk etmiş olduğunuz şeyler, O’nun aleyhine kimseyi azdırıp saptıramazlar.
163. Ancak cehaletin cehenneminde olan kimseler, O’nun yolundan saparlar. 632
164. Bizi anlamakta olan, sadece o has kullar için, malum bir makam vardır.
165. Muhakkak ki biz, elbette biz dizi dizi dizenleriz; parça parça indirenleriz.
166. Muhakkak ki biz elbette biz tüm noksan sıfatlardan arınığız.

167-168. Elbette şöyle söyleyenler de olacak: Keşke daha önce den Kur’an bizde de olsaydı.

169. Elbette biz de Allah’ın has kulları olurduk.

170. Böylece o Kur’an’ı görmezlikten gelenler, artık çok yakın bir zamanda bilirler. 633

171. Doğrusu, elçilikle görevli kullarımız hakkında bizim kelimemiz geçmişti.

172-173. Muhakkak ki onlar, elbette başaracaklardır ve kesinlikle onlar bizim gücümüzle üstün gelecektir. 634

174-175. Sen bir süre için onlardan uzak dur ve onları gözetle! Belki onlar yakın bir zamanda gerçekleri görürler.

176. Onlar, şimdi de azabımızı acele mi istiyorlar?

177. Azap, geceleyin tepelerine inince, uyarılara aldırış etmeyenlerin sabahı ne kötü olur!
178. Yine de sen bir süreye kadar onlardan uzak dur!
179. Ve onları gözetle; onlar yakında göreceklerdir.
180. Gücün, kudretin ve yenilmezliğin sahibi olan senin Rabbin, onların nitelemelerinden çok yücedir.
181. Selam, tüm elçilere;
182. Hamd / övgü, âlemlerin Rabbi olan Allah’a olsun! 635

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı. İlk yorum yapan sen ol.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir