İniş Sırası: 75
SECDE SURESİ
Sure No: 32
Bismillahirrahmanirrahîm
Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…
1. Elif. Lâm. Mîm.
2. Doğruluğundan asla kuşku olmayan bu Kitap, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir. 812
3. Ortak koşanlar, “Onu, uydurdu” mu diyorlar? Hayır, asla! Bu Kitap, Rabbinden gelen gerçektir. Senden önce kendilerine bir uyarıcıdan gelmiş olup da, gerçeklerden uzaklaşmış bir toplumun / toplumların uyarılması içindir. Umulur ki, onlar bu sayede, gerçeğin yolunu bulurlar. 813
GERÇEĞİ İNDİREN RAB KİM?
4. Allah! Ki O, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı evrede yaratan ve sonra yarattıkları üzerinde tam otoritesini kurandır. Sizin için O’ndan başka bir veli ve bir şefaatçi yoktur. Siz hiç mantıklı düşünmez misiniz?
5-6. O, gökten yere; tüm evrendeki varoluşu yerli yerinde düzenledi.
Sonra da, o varoluşun miktarını, sizin sayınızdan bin yıl olan bir günde, bizzat kendisi ortaya çıkardı. İşte, görüneni de görünme yeni de bilen, üstün, her şeye güç yetiren ve merhameti sonsuz olan Allah, budur. 814
7-8. O Allah ki, yarattığı her bir şeyi en güzel yarattı ve insanı yoktan var etmeye çamurdan / toprağın özünden; bir sülaleden başladı; sonra da onun soyunu, bir zerre kadar küçücük bir damla sudan oluşturdu. 815
9. Sonra, onu, aşama aşama düzenleyip bir seviyeye getirdi ve sonra da kendi ruhundan üfledi / kendi enerjisinden can verdi. Ve sizin için, işiten kulaklar, gören gözler ve algılayan beyin oluşturdu. Sahip olduğunuz bütün bu nimetlerin karşılığını ne az ödüyorsunuz.
10. Üstelik bir de, “Biz toprağa karışıp kaybolduktan sonra, yeni bir yaratılışla mı diriltileceğiz?” diyorsunuz. Aslında onlar, Rablerinin huzuruna çıkma nedenini örtbas eden inkârcılardır. 816
11. De ki: “Yaşam gücü; yani tüm beyinsel ve hücresel melekeler ölünce, size verilmiş olan vekalet de; yani ‘size tayin edilmiş ecel süresi’ vakti de gelince, siz hemen vefat edersiniz. Sonra da, hesap vermek üzere, Rabbinize döndürüleceksiniz” 817
ÇOK GEÇ
12. Sen, Rablerinin huzuruna çıkma nedenini örtbas eden suçluları, o zaman, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak; “Rabbimiz, gördük ve duyduk; ne olur bizi tekrar dünyaya döndür de, iyi ve güzel işler yapalım. Artık biz kesin olarak inandık, derlerken onları bir görsen! 818
13. Eğer onlar, bizim sunduğumuz gerçeği anlamayı isteselerdi kesinlikle hepsi, o yola ulaşırdı. Fakat, benim sunduğum “hak sözü istemediler. Bu yüzden, geçmişte ve gelecekte “hak sözü istemeyen” tüm insanlar cehennemi doldurmayı hak ederler. 819
14. Onlara şöyle diyeceğiz: “Böylece, bu gününüzle karşılaşmayı umursamadığınızdan dolayı tadın azabı. Kuşkusuz siz “hak sözü” istemeyip Bizi unuttunuz. Ve şimdi yaptıklarınızın karşılığı olarak tadın sonsuzluk azabını bakalım!”
15. Hiç kuşkusuz ayetlerimize inanmış olanlar ise, ayetlerimiz kendilerine hatırlatıldığında, saygıdan boyun eğerek teslimiyet gösterirler ve hiç büyüklük taslamadan, Rablerini överek noksan sıfatlardan arındırırlar.
16. Ve onlar her nerede ve hangi durumda olurlarsa olsunlar, hep saygıyla ve umut içinde Rablerine dua ederler ve onlar kendilerine verdiğimiz rızıklardan toplum yararına harcama yaparlar.
17. Yapmış oldukları şeylerin karşılığı bir ödülün öbür dünyadaki mahiyetini, kendileri için ne mutluluklar gizlediğini bir kimse, bu dünyada algılayamaz; bilemez. 820
18. Öyle ya! Mü’mim / güvenilir bir kimse ile fasık / güvenilmeyen, bozguncu bir kimsenin yapmış olduklarına karşılık olarak alacağı ödül aynı olur mu? Bunlar elbette aynı değildir.
19. İşte, toplum yararına iyi ve güzel işler üreten güvenilir kimseler için
yaptıklarının bir karşılığı olarak, onların ağırlanma yeri cennet-ül me’va / bahçeli konaklardır.
20. Güvenilmeyen, bozguncu kimselerin, işlediklerinin bir karşılığı olarak ağırlanma yeri de, nar-ül me’va / ateş / dayanılmaz sıkıntı veren konaklardır. Onlar oradan her çıkmak istediklerinde, tekrar oraya çevrilirler. Ve onlara, “Yalanlayıp durduğunuz ateşin azabına tadın,” denir.
21. Hiç kuşkusuz, inkârlarından dönerler diye biz onlara, büyük azaptan / cehennem azabından önce, yakın azabı / dünya azabını tattırırız.
22. Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatılınca, onları umursamayandan daha akılsız kim olabilir? Bizim adaletimiz gereği suçlular, elbette yaptıklarının karşılığını ödeyeceklerdir.
23-25. Dikkatinizi çekerim ki, sana / size indirdiğimizin aynısını, biz kitap olarak Musa’ya da verdik ve o kitabı, İsrailoğulları için bir yol gösterici yaptık. Onlardan içtenlikle çaba harcayan ve ayetlerimize kesin olarak inananları, buyruklarımız doğrultusunda yol gösteren önderler kıldık. Kitap sahiplerinin ayrılığa düştükleri konularda senin Rabbin, diriliş günü onların arasında karar verecektir.
26. Şimdi, yok edilmiş yurtları üzerlerinde gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri helâk etmiş olmamız, onları doğru yola yöneltmedi mi? Kuşkusuz bunda dersler vardır. Hâlâ mı dinlemiyorlar?
27. Kupkuru toprağı yağmurla sulayarak, kendilerinin ve hayvanlarının yedikleri ürünleri çıkardığımızı da mı görmüyorlar? Hâlâ mı kavrayamıyorlar?
28. Üstelik, “Sözleriniz doğru ise, söylediğin zafer ne zaman gerçekleşecek?” diye meydan okuyorlar.
29. De ki: “O zafer gerçekleştiği gün, ayetlerimizi örtbas edenlere bir fayda sağlamayacaktır, kendilerine bir şans daha tanınmayacaktır.”
30. Artık sen onlarla dalaşma; gözetle; zaten onlar da gözetlemektedirler.