İniş Sırası: 76
TÜR (Sina Dağı) SURESİ
Sure No: 52
Bismillahirrahmanirrahîm
Esirgeyen, Bağışlayan Allah’ın Adıyla…
1. And olsun Tür’a 821
2.3. İnce deri levhalar içindeki, satır satır yazılmış kitaba;
4. Bolca bereketlendirilmiş eve / Mescid’i Haram’a;
5-8. Yükseltilmiş gök kubbe ve suları kabarmış deniz; kanıttır ki, hiç kuşkusuz Rabbinin azabı, gerçekleşecektir. Ve onu engelleyecek hiçbir güç yoktur.
9. O gün, gök sarsıldıkça sarsılacak,
10. Dağlar yürütüldükçe yürütülecektir.
11-12. Boş uğraş / sadece çıkarları için, oynayıp / oyalanıp duran yalanlayıcıların, o gün vay haline! 822
13. O gün yalanlayıcılar, cehennem ateşine itildikçe itilecekler,
14. İşte, yalanlamakta olduğunuz ateş budur.
15. Peki, şimdi siz, buna da mı, “Bu bir büyüdür / bir aldatmacadır” diyeceksiniz; yoksa, bu gerçekliliği görmezden mi geleceksiniz?
16. Haydi yaslanın o ateşe, ister dayanın ister dayanmayın sizin için değişmeyecektir. Kuşkusuz siz yapmış olduğunuz şeylerin cezasını çekmektesiniz.
17. Kuşkusuz, yalanlamaktan sakınan kadın ve erkekler, bahçeler ve nimetler içindedir.
18. Onlar Rablerinin kendilerine vermiş olduğu şeylerle mutluluk içindedirler. Rableri onları ateşin azabından korumuştur.
19-20. Onlara, sıra sıra dizilmiş lüks koltuklar üzerine yaslanmış olarak, “Dünyada yapmış olduğunuz güzel şeylere karşılık olarak, afiyetle yiyin, için,” denecek ve biz içtenlikle inanıp iyi ve güzel işler yapan erkek ve kadınları sevdikleri eşleriyle buluşturacağız.
21-22. Ayrıca, soylarından da inanmış olan kimseleri onlara katacağız ve biz, onların yaptıklarından hiçbir şeyi eksiltmeyiz. Çünkü herkes kendi yapmış olduğunun karşılığını görecektir. Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol ikram edilecektir. 823
23-24. Onlar orada karşılıklı birbirlerine ikramda bulunurlar. Ve orada ne bir saçmalama vardır ne de günaha girme. Çevrelerinde kendilerine hizmet eden, sanki gün yüzü görmemiş, pırıl pırıl hizmetliler vardır. 824
25-28. Onlar birbirlerine dünyadaki anılarından bahsederler: “Daha önce biz aile çevremiz içinde bile, Allah’ın azabından endişe ile ürperirdik, Allah bize iyilik etti de insanın iliklerine kadar işleyen alevli ateşten korudu. Biz dünyada sadece Allah’a yalvarırdık. Çünkü O, iyilik edenin, esirgeyenin ve koruyanın ta kendisidir.”
29. Sen bu gerçekleri insanlara duyur, hatırlat. Rabbinin sana olan nimeti / elçiliği sayesinde sen ne bir kahinsin ne de bir delisin.
30. Yoksa o müşrikler, “Muhammed bir şairdir, yakında başına bir felâketin geleceği kaçınılmaz,” mı diyorlar?
31. Onlara de ki: “Siz benim başıma bir felâket gelecek diye bekleyedurun; ben de sizinle birlikte, sizin sonunuzun nasıl olacağını beklemekteyim.”
32. Acaba onlara “Muhammed delidir, şairdir” şeklindeki saçma sapan
sözleri, onların hayalleri mi emrediyor, yoksa bunlar azgın bir topluluk mu?
33. Yoksa O Kuran ‘ı Muhammed kendisi uydurdu,” mu diyorlar? Hayır, aslında onlar inanmıyorlar.
34. Peki, o zaman, eğer onlar, sözlerinin eri iseler, bu Kur’an benzeri bir hadis getirsinler. 825
35-37. Yoksa o müşrikler, bir yaratan olmaksızın mı dünyaya geldiler? Yoksa kendi kendilerini mi yarattılar? Ya da gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Yoksa Rabbinin hazineleri onların kontrolündedir de göktekileri ve yerdekileri onlar mı besliyor? Hayır, aslında onlar, hiçbir bilimsel kanıta, değere, inanmayan şüphecilerdir.
38. Yoksa, kendilerine özgü bir merdivenleri / bir aygıtları var da dinleyeceklerini onunla mı dinliyorlar? Şayet varsa öyle bir şey, o zaman onları dinleyenler açık bir kanıt getirsin.
39. Yoksa kızlar Allah’a, oğullar kendilerine mi?
40. Yoksa, uyarman karşılığında sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
41. Yoksa onlar, gaybın / bilinmeyenlerin bilgisine sahipler de kendileri mi yazıyorlar?
42. Yoksa onlar, gerçeği örtbas etmek için sinsi bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl tuzağa düşecekler gerçekleri örtbas edenler olacaktır.
43. Yoksa, onların, Allah’tan başka ilahları / efendileri mi vardır? Allah onların ortak koştukları şeylerden çok uzaktır.
44. Onlar, gökten düşmekte olan bir parça görseler, “Bunlar birbiri üstüne yığılmış bulut kümeleridir” derler.
45. Sen onları çaresiz kalacakları güne kadar, kendi hallerine bırak.
46. O gün kurdukları sinsi planları kendilerine hiçbir yarar sağlamayacak ve onlar yardım da görmeyeceklerdir.
47. Evet, kuşkusuz gerçekleri karartanlara, ahiret azabından başka, dünyada da bir azap vardır. Velakin, onların çoğu bunun farkında değiller.
48-49. Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sen mücadelene devam et. Kuşkusuz, sen bizim gözetimimiz altındasın. Kıyam ettiğin sırada ve geceleyin yıldızlar kaybolana kadar Rabbini överek tüm noksan sıfatlardan arındır; uzak tut.